Ücretten kesinti yapılması – Yargıtay kararları
Davacı, diğer işçilik alacaklarının yanında, davalının her ay maaşından “dernek kesintisi” adı altında ücretinden kesinti yaptığını, ortada böyle bir derneğin bulunmadığını, fesihte bunların ödenmesi gerektiğini ileri sürerek yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dernek aidatının çalıştığı süre boyunca her ay kesilip, işten çıkarken toplu olarak ödenen bir para olduğunu, davacının işyerini terk etmesi sonucu işyerine başvurmadığı için kendisine ödemede bulunulmadığım savunmuştur.
Mahkeme “her ne kadar davacı tarafından dernek aidatı olarak kesilen paralarda davaya konu edilmişse de, bu kesintiler demek hesabına yatırılmış olmakla böyle bir talebin muhatabı davalı işveren değil, adına kesinti yapılan dernek olması gerekir, bu nedenle dernek aidatı talebinin reddi gerekir,…” gerekçesi ile bu talebin reddine karar vermiştir.
İş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinde yasaya uygun açık bir düzenleme olmadığı sürece işçinin ücretinden her tıc ad altında olursa olsun kesinti yapılamaz. Davacının ücretinden “dernek aidatı” adı altında yapılan ve işveren tarafından başvuru olmadığından ödenmediği kabul edilen kesintinin de iadesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2008/37070 E. 2010/28581 K. 11.10.2010
…Davalı belediye işyerinde çalışan davacının, 2004 yılında Başkanlık onayı ile koordinatör olarak görevlendirildiği ve bu üııvana karşılık olarakta ücretinin arttırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak işveren, işçinin koordinatör olarak görevlendirilmesi işleminin asli ve sürekli hizmetlerin devlet memurları vasıtasıyla yapılmasının zorunlu olduğundan bahisle hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal ederek 2009 yılında pozisyon değişikliğine bağlı olarak ücretini de yeniden belirlemiştir.
Bu durum 4857 sayılı İş Kanunumun 62. Maddesinin ihlali anlamına da gelmez. Önceki iptal edilen pozisyon ile sağlanan ücretin kazanılmış hak olarak yorumlanması ve ileriye yönelik kabulü hatalıdır. Yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
22. HD. 2012/18185 E. 2013/13526 K. 04.06.2013
…Davacı, dava dilekçesinde, çalışma dönemi boyunca hak etmiş olduğu sefer primlerinden fazla km, fazla yakıt, asta saygısızlık, emirlere riayetsizlik gibi nedenlerle 2.700,00 Euro sefer primi kesintisi yapıldığını belirterek sözkonusu alacağın hüküm altına alınmasını talep etmiş ancak hangi tarihte, ne kadar ve ne sebeple kesinli yapıldığını açıklamamıştır. Dosya içeriğine, tanık anlatımlarına ve davacının uzun süre aynı şartlarda çalışmasına rağmen itiraz etmemiş olmasına göre, şoförlere verilen mazottan fazla harcanmış ise aradaki farkın işçinin ücretinden kesilmesi şeklinde bir işyeri uygulamasının bulunduğu anlaşılmaktadır. İşyeri uygulaması haline gelmesi halinde, fazla mazot harcanması durumunda bu tutarlar ücretlerden kesilebilir. İşverence, fazla mazot harcanan miktar ile davacının trafik kurallarına uymaması gibi kusurundan kaynaklanan ödemeler için kesinti yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Somut olayda, davacı, sefer priminden yapılan kesintilerin işyeri uygulamalarına aykırı olarak veya kusuru bulunmadan yapıldığını ispat edememiştir. Hal böyle olunca, davacının sefer primi alacağı talebinin reddi yerine kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
22. HD. 2013/2202 E. 2014/1151 K. 31.01.2014
…Taraflar arasındaki uyuşmazlık yemek bedelinin davacının ücretinden kesilip kesilmeyeceği noktasındadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Antalya Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen 29/04/2011 tarihli rapor ile davacıya ilişkin 2009 ve 2010 yılına ait incelenen bordrolarda aşağıda belirtilen aylar dışında yasal kesintiler dışında kesinti bulunmadığı, sadece 2009 yılı Şubat, Mart, Eylül, 2010 yılı Ocak, Nisan, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ise yemek ücreti kesildiği anlaşılmıştır. Davacının en son aylık çıplak brüt ücreti 1.064,65 TL olup brüt 95,42 TL yol ve brüt 128,70 TL yemek parasının ilavesiyle giydirilmiş brüt ücreti 1.288,81 TL dir. Eksik ücret ödeme nedeninin Üniversite Başhekimliğinin işçinin yemekhaneden yemek yediği bu suretle yemek ücreti borçlarının işverenlikçe kuruma yatırılmasının istenmesi üzerine işçinin ücretinden kesilerek başhekimliğin hesabına yatırılmasında kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacıya ayni değil nakdi yemek yardımı yapıldığı, bu durumda davacının yediği yemeklerin ücretini ödemesi gerektiği bu konuda davacıya bilgi verildiği yemek ücretini ödememesi nedeni ile bu miktarın tahsilinin ücretten kesinli yapılması sayılamayacağı gözetilmeden
ücret farkı isteğinin reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. HD. 2013/23618 E. 2014/5487 K. 06/03/2014
…Somut olayda, davacı ücretinden kesinti yapıldığından bahisle bu ücretlerin geri verilmesini talep etmiştir. Davalı ise bizzat davacıdan kesinti yapmadığını ama hatalı hesaplama nedeniyle dava dışı alt işveren Y.V.Peyzaj Mimarlık Elektrik Org. San. ve Tic. Ltdi. Şti’nin hak edişlerinden kesinti yapıldığını kabul etmiştir. Mahkemece, husumet itirazının yerinde görülmemesi doğru ise de, işçi ücretinden hiçbir sebeple kesinti yapılamaz hükmü yanlış yorumlanarak davanın kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır. Şöyle ki; davacının kararlaştırılan ücretinin işçinin yazılı muvafakati olmadan değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak işçi, hakkı olmayan bir parayı yapılan bir hata sonucu almışsa, fazla ödenen ve işçinin sebepsiz zenginleşmesi anlamına gelen bu paranın geri alınmasına engel bir düzenleme, hukuk sistemine aykırı olur.
Yapılması gereken iş, davalı ile alt işveren arasında yapılan anlaşma gereği, zamlı yatırılan ücretin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve doğru hesaplama yapılmış, buna rağmen kesinti yapılmışsa şimdiki gibi; ancak hatalı hesaplama yapılıp davacıya hak etmediği bir ücretin ödenmesi nedeniyle yapılmış bir kesinti varsa davanın reddine karar vermek gerekirken, işçi ücretlerinden kesinti yapılamayacağı gerekçesiyle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
7. HD. 2014/2455 E. 2014/9767 K. 05/05/2014
…Taraflar arasında ücretten yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur. Dosya içeriğine göre, davacının ücreti hizmet alım sözleşmelerinde asgari ücretin % 100 fazlası olarak belirlenmiştir. Asgari ücret artış dönemlerindeki farkın işçiye yansıtılması gerektiğinden, aradaki fark geçmişte iki kat uygulanmakta iken Sayıştay’ın ilgili raporu üzerine tek kat olarak uygulanmaya başlanmış, daha önce ödenen fazla miktar da işçi ücretinden her ay kesilerek geri alınmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, işverenin yaptığı bu kesinti haklı bir sebebe dayanmaktadır. Yapılmış açık bir fazla ödemenin geri alınması niteliğindedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 62. maddesindeki şartlar somut olayda oluşmamıştır. Diğer taraftan işçinin bu kesintiye uzun süre ses çıkarmaması, daha sonra açtığı dava ile birlikte talep etmesi de dürüstlük kuralına aykırıdır. Mahkemece ücret kesintisi isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
22. HD. 2014/11615 E. 2014/10072 K. 28.04.2014
…Somut uyuşmazlıkta, davalı E.Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından, asgari ücretin artması sebebi ile yüklenici firmaya personel gideri olarak ödenen fiyat farkının belirlenmesinde, asgari ücretteki artış miktarı esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken, ücreti asgari ücretten yüksek olan personel için asgari ücrette meydana gelen artış oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı, bu sebeple yüklenici firmaya personel ücreti için fazla miktarda ödemede bulunulduğu, dolayısıyla işçilere de hak kazandıklarından fazla miktarda ücret ödendiği ileri sürülmektedir.
4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinde, işverene düşen kanuni bir yükümlülüğün yerine getirilmesi sebebiyle ya da bu kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz yönünde düzenleme var ise de işveren tarafından işçiye hak ettiği ücretten fazla miktarda ödeme yapılması halinde, fazla ödemenin sonraki ücretlerden mahsup edilmesi, işçinin ücretin indirilmesi anlamını taşımadığından, somut olayda 4857 sayılı Kanun’un 62. maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
07.05.2004 tarih 2004/7721 sayılı Kamu İhale Kanunu’na Göre İhalesi Yapılacak Olan 1 lizmet Alımlarına İlişkin Fiyat Farkı Hesabında Uygulanacak Esaslara Dair Bakanlar Kurulu Kararının “Asgari Ücret ve Diğer İşçilik Maliyetlerindeki Değişiklikten Kaynaklanan Fark “ başlıklı 8. maddesinde, ihale tarihinde işçiler için belirlenmiş asgari ücretin değişmesi halinde eski ve yeni asgari ücret arasındaki farkın yüklenici firmaya ödeneceği belirtilmiştir. Kamu İhale Genel Tebliğinin “Personel Ücretleri ile İlgili Fiyat Farkı Hesabı” bölümünde ise çalışan personele asgari ücretin üzerinde bir ödeme öngören hizmet alım ihalelerinde, ihale tarihi itibari ile geçerli olan asgari ücretin daha sonra artması halinde sadece asgari ücretteki artış miktarından kaynaklanan fiyat farkının hesaplanacağı ifade edilmektedir.
Bu durumda, mahkemece öncelikle yüklenici firmanın personel giderine ilişkin hak edişlerinin hesaplanmasında uygulanan esaslar araştırılarak, sözleşme bedelinin birim fiyata göre belirlenip belirlenmediği, davalı işveren tarafından dayanılan ve yukarıda özetlenen Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda uyuşmazlığı esas hizmet alım sözleşmesi için uygulama yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise işçi ücretlerinde meydana gelen artışın bu uygulama ile aynı döneme denk gelip gelmediği tespit edilmelidir. Başka bir anlatımla, alt işveren konumunda bulunan yüklenici firmanın hak edişlerinde yapılan artış ile işçi ücretinde yapılan artış arasında ilişki kurulup kurulamayacağı araştırıldıktan sonra, yükleniciye hatalı hak ediş ödenmesi sebebi işçi ücretlerinde artış meydana gelip gelmediği belirlenerek soncuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
22. HD. 2014/192 E. 2014/652 K. 22.01.2014
…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu isteklerle ilgili ikili bir hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacının ücretinin asgari ücretin %200 üzerinde olduğu hesaplama dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Hatalı değerlendirme içeren bilirkişi raporuna dayanılarak alacakların hesaplanması isabetsizdir.
Önceki bozma ilamında sadece ücret kesintisi ile ilgili değerlendirme yapılmış olması, diğer alacakların hesabında esas alınan ücret konusunda bir değerlendirme yapılmamış olmasının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kökleşmiş içtihatları maddi hataya dayanan bozma ya da onama ilamının usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı yönündedir (Yargıtay HGK 17.012007gün 2007/9-13 esas 2007/17 karar ve Yargıtay HGK 25.06.2008 gün 2008/11-448 esas, 2008/454 karar).
Bu tespitlerden sonra;
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının hesaplamaya esas ücretinin ne olması gerektiği ve 2012 yılında ücretten yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık vardır.
Dosya içeriğine göre, davacının ücreti hizmet alım sözleşmelerinde asgari ücretin % 100 fazlası olarak belirlenmiştir. Sayıştay denetiminden önce işçiye asgari ücretin %200 fazlası üzerinden ücret ödemesi yapılmaktayken Sayıştay’ın ilgili raporu üzerine % 100 fazlası üzerinden ücret ödemesi yapılmaya başlanmış, önceden fazla ödenen miktarda işçi ücretinden her ay kesilerek geri alınmıştır.
İşverenin yaptığı bu kesinti haklı bir nedene dayanmaktadır. Diğer taraftan işçinin bu kesintiye uzun süre ses çıkarmaması, daha sonra açtığı dava ile birlikte talep etmesi de dürüstlük kuralına aykırıdır.
Bu durumda, mahkemece davacının talepleri, son bordrodaki ücrete göre yapılan hesaplama doğrultusunda hüküm altına alınmalı, ücret kesintisine ilişkin talebin de reddine karar verilmelidir.
22. HD. 2014/11069 E. 2014/8784 K. 21.04.2014
…Davalı işveren tarafından 22.718 USD zararın tahsili için 14.10.2007- 14.09.2008 tarihleri arasında davacının ücret ve ikramiyelerinden kesinti yapılmıştır. Dosya içindeki bilirkişi raporuna göre yapılan kesinti 14.059,42 TL’dir.
4857 sayılı İş Kanunun 62.maddesi uyarınca işçinin ücretinden işverence kesinti yapılamaz. Ortada bir mahkeme kararı bulunmaksızın davalı işveren tarafından davacının ücretinden kesinti yapılması yukarıda belirtilen yasa hükmüne aykırıdır.
Mahkemece davalı işveren tarafından uğradığını belirttiği zararın tahsili için davacının ücretinden yapılan kesintinin davacıya iadesine karar verilmelidir.
9.HD. 2010/11606 E. 2012/18145 K. 23.05.2012
…Davacı, davalı işyerinden 24.05.2004-15.10.2008 tarihleri arasında çalışmıştır. Davacı 03.09.2008 tarihinde çalıştığı vardiyada yapılan hatalı üretim üzerine işveren tarafından dört işçinin disiplin kuruluna sevk edildiğini, disiplin kurulunca yazılı ihtar cezası verilmesinin uygun bulunduğunu, ancak uğranılan zararın dört işçiden 2.500’er TL olarak ücretten kesinti yapılmak istendiğini, üç işçinin bunu kabul ettiğini ancak kendisinin bunun kabul etmemesi üzerine işveren tarafından işten çıkartıldığını, irade fesadına uğratılarak kendisine ihbar öneli verilmiş ve kıdem tazminatının 2.500 TL eksik ödendiği halde tam ödenmiş gibi gösterildiğini belirtmiştir.
Davalı işveren ise davacıya 22.8.2008 tarihinde ihbar öneli verilmek suretiyle iş sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenerek feshedildiği savunmuştur.
Bu hususta dinlettiği tanıkların tamamı davacının hatalı üretim üzerine zararın meydana geldiği tarihten önce işten ayrılmak istediğini söylemesi üzerine işverenin ihbar önelini yerine getirmek suretiyle işten çıkabileceğini belirttiğini, iş sözleşmesinin meydana gelen zarar ile ilgili olmadığı belirtmiştir, ancak davalı tanıklarının beyanları ile davalı tarafın savunması çelişmektedir.
Şöyle ki eğer bir işçi haklı bir neden olmaksızın iş sözleşmesini feshetmek istediğini işverene ihbar öneli verir ve bu süre sona erdikten sonra iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmeksizin sona erer. Somut olayda ise davalı işveren tarafından işçiye ihbar öneli sonunda kıdem tazminatı ödenmiştir.
Davacı tanıkları iş sözleşmesinin iş yapılan hatalı üretim üzerine işçinin işverenin uğradığı zararın tazmini için ücretinden kesinti yapılmasını kabul etmemesi üzerine feshedildiğini belirtmiştir.
Davacı tanıkların beyanları ile davalı tarafın savunması ile tanıklarının beyanları arasındaki çelişki nazara alındığında davacının iş sözleşmesinin
03.09.2008 tarihinde davalı işverenin uğradığı zarar karşılığında işçinin ücretinden kesinti yapılmasını kabul etmemesi üzerine işveren tarafından haksız olarak feshedilmiştir. Davalı işveren tarafından işçinin iş sözleşmesinin
22.08.2008 tarihinde ihbar öneli verilmek suretiyle 15.10.2008 tarihinde feshedildiğine ve kıdem tazminatının tam olarak ödendiğine ilişkin belge ibraz edilmiş ise de bu belgelerin davacının iradesi fesada uğratılarak alındığı anlaşılmaktadır. Davacı ihbar tazminatına hak kazanmıştır.
Ayrıca davalı işveren tarafından davacıya kıdem ödemesi yapılırken işçinin sorumlu olduğunu belirttiği zarar karşılığında kıdem tazminatından 2.500 TL kesinti yapılmış ise de bu zararın tahsilinin bir mahkeme kararma dayanmaması veya işçinin buna muvafakati bulunmaması karşısında davacının kıdem tazminatından yapılan kesintinin iadesine karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2010/14029 E. 2012/22854 K. 13.06.2012
…Kesinli yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve 10.06.2003 tarihinde yürürlükten kalkan 1475 sayılı İş Kanununun 31. Maddesi (paralel hüküm 854 sayılı Deniz İş Kanununun 39. Maddesinde düzenlenmiş olup halen yürürlüktedir) uyarınca, “Hizmet akitleriyle işverenin tazminat karşılığı, işçi ücretlerinden geçici olarak alıkoyacağı miktar on haftada eşit taksitlerle kesilmek üzere işçinin on günlük ücreti tutarından fazla olamaz. Tazminat karşılığı bu kesintiler, bütün iş süresi içindir ve bundan bir miktar mahsup edilince yeniden aynı esaslar dairesinde kesinti yapılabilir. Tazminat kesintileri, mahsup yapılmasını gerektirecek bir zarar yapılmadan işten ayrılma hallerinde işçiye kesintisiz olarak geri verilir. Tazminat karşılığı geçici olarak alıkonulan paradan, mahsup yapılması gerektiği zaman işçi isterse işveren kendisine mahsubun hangi esaslara göre yapıldığını anlatmak ve buna ait hesaplarla fatura ve başka belgeleri göstermek zorundadır. Tazminat karşılığı alıkonulan paradan ancak o işçi tarafından yapılan zarar için mahsup yapılır. Tazminat karşılığı kesilen paralar en çok üç ay içinde milli bir bankaya yatırılır. İşçi işinden ayrıldığında kesilen para faiz ve diğer gelirleri ile işçiye iade olunur”.
Anılan düzenleme karşısında, işçinin ücretinden kesilecek zarar karşılığı kesinti, işçi işverene zarar vermediği sürece, milli bir bankada açılacak vadeli bir hesaba yatırılacak, işçi işten ayrıldığında da işçiye faiz ve diğer gelirleri ile ödenecektir. Kısaca ayrılma tarihinde oluşan faizi ve diğer geliri ile birlikte muaccel (istenebilir) bir alacak olacaktır. İşveren vadeli hesaba yatırmış ve banka işçi ayrılana kadar bu kesintiye faiz ve diğer gelir getiren işlemleri uygulamış ise, ayrılma tarihinde iade edilecek alacak bankada oluşan alacaktır. İşçi bu alacağın daha fazla olduğunu ileri süremez. Elbette işveren ayrılma anında bu alacağın ödenmesini, yasaya göre iadesini sağlamalıdır. Bunun yanında işveren bankaya hiç veya vadeli hesaba yatırmamış ise işçi meydana gelen zararını isteyebilecektir. İşçinin zararının sözkonusu olduğu durumda bilirkişi incelemesine başvurulmalıdır.
Yapılan kesinti zarar (tazminat) karşılığı olduğundan muaccel olduğu tarihten itibaren Borçlar Kanununun 125. Maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresi olan on yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca yasadan kaynaklandığından ve yasa açıkça ayrılma tarihinden iadeyi öngördüğünden, neması (faiz ve diğer gelirleri) ile oluşan alacağa talep olduğu takdirde işçinin ayrıldığı tarihten itibaren yasal faiz uygulanmalıdır.
Dosya içeriğine göre davacının ücretinden 1475 sayılı İş Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca davalı işveren tarafından 1985-1986 döneminde kesinti yapıldığı uyuşmazlık dışıdır. Ancak davalı işveren hesap numarası da vermek sureti ile bu kesintiye bankaya yatırdığını, davacının başvurusu üzerine de bankaya ödenmesi için talimat verildiğini savunmuş, bu konuda belgeler sunmuştur. Mahkemece bu olgu araştırılmamıştır. Hükme esas bilirkişi raporunda ücretten kesilen zarar karşılığı kesintiye dava tarihine kadar en yüksek banka mevduat faizi uygulanmıştır.
Yukarda açıklanan hukuki ve maddi olgulara göre:
l. Bu kesinti zarar (tazminat) karşılığı kesinti olduğundan, muaccel olduğu tarihten itibaren Borçlar Kanununun 125. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, davalının beş yıllık zamanaşımı itirazını itibar edilmemesi yerindedir. Keza her ne kadar dava T.Vangölü Feribot Müdürlüğü aleyhine açılmış ise de davayı T.Genel Müdürlüğü takip ettiğinden ve karar başlığında davalı olarak T. yer aldığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Diğer taraftan davacı taraf açtığı ilk davada (kısmi dava) fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olsa bile ıslah talebinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından ve HUMK’un 185/2 maddesi çerçevesinde davalı tarafın da bu duruma açık muvafakati bulunmadığından, ek rapor ile belirlenen fazla miktar konusunda davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulma isteminin yerinde olmadığına karar verilmesi isabetlidir.
Bu nedenle davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı işveren zarar karşılığı kesinti miktarını milli bankalardan olan
H. Bankası şubesine yatırdığını, davacının başvurusu üzerine ödenmesi için talimat verdiğini savunmuştur.
Davalının bu savunması üzerinde durulmadan karar verilmesi hatalıdır.
Öncelikle bankaya yazı yazılarak kesintinin yatırılıp yatırılmadığı, yatırılmış ise faiz ve herhangi bir diğer gelire tabi tutulup tutulmadığı, ayrılma tarihinde neması (faiz ve diğer geliri) ile ne miktar olduğu, hesabın kimin adına açıldığı, ödenmesi için talimat verilip verilmediği araştırılmalı ve sonucuna göre davalı işverenin sorumluluğuna karar verilmelidir.
3. Bankaya yatırıldığı belirtilen kesintinin ayrılma tarihinde faiz ve diğer geliri ile oluşan miktarı araştırılmadan, bu yönde hesap raporu alınması isabetsizdir. Hesap raporu yukarda açıklandığı gibi ancak hiç yatırılmama veya vadeli yatırmama, bunun dışında işveren tarafından işçi işten ayrılmadan önce bankadan yasaya aykırı bir şekilde çekilmesi halinde alınmalıdır.
4. Diğer taraftan kabule göre hüküm altına alınan zarar karşılığı kesintinin dava tarihine kadar en yüksek mevduat faizi hesaplanarak, oluşan faizine karar verilmesi ayrı bir bozma nedenidir.
9. HD. 2011/44256 E. 2011/34024 K. 03.10.2011
…Ayrıca mahkemece, davacı işçinin işçilik alacaklarından fazla mazot kullanımı nedeni ile yapılan kesintinin haklılığına değinilmiş ise de; işçi ücretlerinden mahkeme kararı olmadan kesinti yapılamayacağının da göz önünde bulundurulması gerekir.
9. HD. 2012/22270 E. 2014/23310 K. 03.07.2014
…Davacı çalışma süresi boyunca işveren tarafından ücretinden haksız olarak kesinti yapıldığını belirterek ücret alacağı talep etmiştir. Davalı işveren ise davacıya işe girerken eğitim aldırdıklarından bunun karşılığını ücretinden kestiklerini, yine işyerinde özel görüşmelerde kullandığı telefon ve ADSL bedellerinin ücretinden kesildiğini savunmuştur. Mahkemece davalı tanığı tarafından davacının ücretinden eğitim gideri olarak 1604 TL kesinti yapıldığı yönündeki beyana göre ücret alacağı hüküm altına alınmıştır.
Öncelikle işveren tarafından işçinin ücretinden eğitim giderinin kesilmesi haksızdır.
Mahkemece davacının tüm çalışma dönemine ilişkin olarak ücret bordroları dosyaya getirtilmemiştir. Öncelikle davacının tüm bordroları dosyaya getirtilerek davacının ücretinden eğitim gideri, telefon ve internet kullanım bedeli adı altında yapılan kesintiler bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Bunun sonucuna göre haksız şekilde yapılan kesintiler bulunması halinde miktarı tespit edilerek davacının ücret alacağı hüküm altına alınmalıdır.
9. HD. 2011/15697 E. 2013/16067 K. 28.05.2013
…Davacı işçi işe iade sonrasında bir ay kadar çalışmasının ardından 7.2.2008 tarihli dilekçesi ile iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini bildirmiş ve açmış olduğu bu davada kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı isteklerinde bulunmuştur.
Davalı işveren davacının fesih yazısında sözü edilen hususların doğru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece, davacının işe iade sonrasında iş başı yaptığı, 7.2.2008 tarihinde haklı feshin de kanıtlanamadığı gerekçesiyle isteklerin reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre kesinleşen işe iade kararı üzerine davacı işçi yasal süresi içinde işe başlamak için başvuru yapmış, işverence işe başlatılmıştır. Davacı işçi 9.1.2008 tarihinde işe başlamış ve 7.2.2008 tarihine kadar çalışmıştır.
Davacının fesih yazısında ücretinin yasalara göre tam olarak ödenmemesi ve Ocak 2008 ücretinden haksız yere kesinti yapılmış olması da haklı fesih nedenleri arasında gösterilmiştir.
Borçlar Kanunun 333. maddesinde düzenlendiği üzere, işçi ücretinin, işçinin kendisi ve ailesinin geçimini temin için miktarı yönünden, işverence takas mahsubu yapılamaz.
Yine Borçlar Kanununun 123. maddesinde, alacaklının rızası hilafına takası kabil olmayan alacaklar arasında 2 bentte “ iş ücreti” kavramına yer verilerek aynı yönde düzenlemeye gidilmiştir. 123. maddede bir sınırlama yapılmaksızın, işçi istemediği taktirde takas yasağı getirdiği halde, 333. maddede işçinin kendisi ve ailesinin geçimini temin için gereken bir miktar bakımından bu sınırlama öngörülmüştür.
İşçi ücretleri yönünden, devir ve temlik yasağından farklı olarak, işçinin muvafakatiyle her zaman ve her miktar için takas ve mahsup mümkün olsa da somut olayda davacı işçinin takas ve mahsuba muvafakat etmediği hususu tartışma dışıdır.
Davalı işveren tarafından ilk olarak işe başvuru şartına bağlı olarak hak kazanılan 4 aylık boşta geçen süre ücreti, geçersiz sayılan fesih sırasında ödenmiş olan kıdem ve ihbar tazminatlarından mahsup edilerek işçiye herhangi bir ödeme yapılmamış, işverene iadesi gereken bakiye tazminatların ise işe iade sonrası aylık ücretlerden taksitler halinde kesilmesine dair uygulamaya gidilmiştir. Bunun sonucu olarak işe iade sonrası ilk aylık ücretten 400 TL kesinti yapılmıştır.
İşçi emeği ile kendisinin ve ailesinin geçimini sağladığına göre işçi ücreti yukarıda sözü edilen Kanun hükümleriyle özel biçimde korunmuştur. Davacının Ocak 2008 ayma ait brüt 1.021 TL olan ücretinin 400 TL net kısmının takas ve mahsuba konu edilmesi, Borçlar Kanunu hükümlerine aykırıdır.
Böyle olunca davacının iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanununun 24/11 e maddesi uyarınca haklı olarak feshettiği kabul edilmelidir. Fesih şekline göre ihbar tazminatı hakkı bulunmasa da davacının kıdem tazminatı hakkının doğduğu kabul edilmeli ve daha önce yapılan ödemeler düşülerek istekle ilgili bir karar verilmelidir.
9. HD. 2008/40921 E. 2010/34196 K. 23.11.2010