Tüzel Kişiler Hakkında Ceza Yaptırımı Uygulanamaması (20/2.F.)
5237 sayılı TCK.nun getirdiği yeniliklerden birisi de; 2O.maddenin 2.fıkrasında “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır” hükmüyle kural olarak tüzel kişiler ceza yaptırımı uygulanamayacağının kabul edilmiş olmasıdır. Hükmün gerekçesinde;
“Özel hukuk tüzel kişilerinin suç faili sayılıp sayılmaması ile işlenen bir suçtan dolayı bunlar hakkında bir yaptırıma hükmedilmesi sorununu birbirinden ayırmak gerekir. Suç ve ceza politikası gereği olarak ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Bu anlayış, Anayasamızda da güvence altına alınan ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının bir gereğidir. Ancak, işlenen suç dolayısıyla özel hukuk tüzel kişileri hakkında güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırımlara hükmedilebilecektir” görüşlerine yer verilmiştir.
Tüzel Kişilik Kavramı ve Unsurları
Tüzel kişilikler, toplumsal ve ekonomik yaşamın gerekli kıldığı oluşumlardır. Gördükleri işlevleri bireylerin dağınık güçlerini toplamak, bir düşünce akımını örgütlemek, toplumsal yaşamdaki bireylerin konumlarını ve grupsal çıkarlarını güçlendirmek olarak özetlemek mümkündür.
Hukuki bir kavram olarak Tüzel kişi, “belirli, ortak ve sürekli bir amacı gerçekleştirmek ve başlı başına bağımsız bir varlığa sahip olmak üzere örgütlenmiş; hukuk düzeni tarafından kendilerine hukuk sujesi olma niteliği tanınan kişi veya mal toplulukları” olarak tanımlanmaktadır. Tüzel kişiliğin, amaç, bağımsızlık ve örgütlenme unsurlarını taşıması gerekmektedir. Tüzel kişinin amacı; “belirli”, “ortak” ve “sürekli” olmalıdır. Tüzel kişiliğin “bağımsızlık” unsuru, içsel açıdan kendisini oluşturan kişilerden bağımsız bir varlığı olmasını, dışsal açıdan ise, tüzel kişinin üçüncü kişilerle bağımsız bir hukuk sujesi olarak hukuki ilişkiler kurabilmesini ifade etmektedir. Örgütlenme unsuru ise, bir kişi ve mal topluluğunun bağımsız bir hukuki varlık olarak iradesini açıklayacak ve amacını gerçekleştirmek üzere faaliyette bulunacak organlarının oluşmasını ifade eder.
Özel Hukuk Tüzel Kişileri
5237 sayılı TCK.nun 20/2.fıkrasında sözü edilen, haklarında ceza yaptırımı uygulanamayacağı öngörülen tüzel kişiler “özel hukuk tüzel kişilerindir. Bu itibarla kamu hukuku tüzel kişileri bu madde kapsamında değildirler. Bu itibarla kamu tüzel kişilerine güvenlik tedbiri uygulanması söz konusu olmayacaktır. Esasen, TCK.nun 6O.maddesinde tüzel kişiler için öngörülen, “iznin iptali” ve “müsadere” güvenlik tedbirlerinin, hukuk düzenimizde devlete karşı cebri icra’mn mümkün olmamasının yanısıra, kamu hizmetlerine egemen olan kamu hizmetlerinde devamlılık, zorunluluk ve vazgeçilmezlik şeklindeki ilkeler karşısında, kamu tüzel kişileri bakımından uygun düşmeyeceği açıktır. Zira, kamu tüzel kişilerine güvenlik tedbiri uygulanması, sonuçta kamu hizmetlerinden yararlanan vatandaşlara yaptırım uygulanması anlamına gelecektir. Bu itibarla, yeni TCK.nun sadece özel hukuk tüzel kişilerine işlenen suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanacağına ilişkin düzenlemesini isabetli buluyoruz.
Özel hukuk tüzel kişileri, özel hukuk alanında faaliyet göstermek üzere hukuki bir işlem ile kurulan tüzel kişilerdir. Bunlar izledikleri amaca göre “kazanç paylaşma amacı güden tüzel kişiler” ve “kazanç paylaşma amacı gütmeyen tüzel kişiler” şeklinde bir ayrıma tabi tutulabilir.
Kazanç Paylaşma Amacı Güden Tüzel Kişiler
Türk Ticaret Kanununda ticaret şirketleri olarak düzenlenen, kollektif, komandit, anonim ve limited şirketler ile Kooperatifler Kanununda düzenlenen kooperatifler kazanç paylaşma amacı güden tüzel kişilerdir. Borçlar Kanununda (BK 520- 541.md.) düzenlenmiş olan adi şirketin ise tüzel kişiliği bulunmamaktadır.
Kazanç Paylaşma Amacı Gütmeyen Tüzel Kişiler
Bu tip tüzel kişiler Medeni Kanunda öngörülen dernekler ve vakıflar ile özel kanunları ile düzenlenen sendikalar ve siyasi partilerdir.
Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu
Tüzel kişilerin ceza hukuku bakımından suçun faili olup olamayacağı son dönemde doktrinde ve uygulamada ciddi tartışmalara neden olmuştur. Buradaki sorunun odak noktasını, özel hukuk tüzel kişilerinin suç faili sayılıp sayılmaması ve suç dolayısıyla bunlar hakkında hangi tür yaptırımların uygulanabileceği oluşturmaktadır.