Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Türk Ceza Hukukunda Sapma Nedir?

Türk Ceza Hukukunda Sapma Nedir?

Hedefte Sapma

Burada hata söz konusu değildir. Fiil, neti­cesini, ya seçilen araçların yetersizliği veya ye­tenekli şekilde kullanılamaması yüzünden ya da başka bir sebepten dolayı, istenen konu üzerin­de değil, “sapma” sonucu başka bir konu üzerin­de gerçekleştirmektedir. Hedefte sapma, suçun konusunun aidiyetine ilişkin yanılgıdan farklıdır. Hedefte sapmada olayın oluşum sürecinde failin tasavvuruna göre önemli iki ayrılma söz konusu­dur: Fiil, yönelik olduğu amacı gerçekleştireme- mekte ve failin tasavvuruna göre farklı kişi ve ko­nuyla ilgili olarak gerçekleşmektedir. Aşağıdaki örneğimizde A, suçun maddi unsurlarında bir ya­nılgıya düşmüş değildir. A, C’nin insan olduğunu ve ateş ettiğinde O’nu da vurabileceğini ya ön­görmektedir ya da öngörebilecek durumdadır.

Hedefte sapma hâlinde failin hareketi hedef­lediğinden farklı (tek neticeli) veya daha fazla kişi (çok neticeli) üzerinde sonuç doğurmaktadır. Bu da tek neticeli ve çok neticeli olmak üzere iki şe­kilde karşımıza çıkar. Ya sonuç hedeflenen kişi dışında gerçekleşir (A, B’ye ateş eder ama iyi ni­şancı olmadığı için kurşunlar C”ye isabet eder) ya da sonuç hedeflenen kişi ile birlikte bir başka kişi üzerinde de gerçekleşir (A, B’ye ateş eder ama kurşunlar hem B’ye hem yanında duran C’ye isabet eder).

Tek sonuçlu sapma durumunda yani örne­ğimizde sadece C’nin ölmesi durumunda, bizce fail tek neticeden sorumlu tutulur. O da C’yi kas­ten öldürmektir. Ancak bir grup yazara göre böy­le bir durumda fail, gerçekleşen suç bakımından (C’nin ölmesi) taksirle, gerçekleştirmek isteyip de gerçekleştiremediği suç bakımından ise (B’nin ölmemesi) teşebbüs derecesinde sorumludur.

Çok neticeli sapma söz konusu olduğunda ise (yani örneğimizde hem B hem C vurulduğun­da) fail, her iki neticeden de sorumlu tutulacaktır. Bu ise çeşitli alternatiflere göre farklı değerlendi­rilecektir. Buna göre:

İstenmeyen, fakat yapılan hareket do­layısıyla zorunlu olarak gerçekleştirilen neticelerden (2. derecede doğrudan) kast ile sorumludur (Kastın çeşitlerini açıklarken verdiğimiz örnekte olduğu gibi A, B’yi tabanca ile öldürmek istese ve C de B’nin önüne geçip O’nu koru­mak istese, A ise buna rağmen ateş edip C’nin vücudundan çıkan mermi B’yi DE öldürürse, ikisi için de doğru­dan kast söz konusu olacaktır).

Failin, hareketi yaparken istediği neti­ce yanında daha başka neticelerin de gerçekleşebileceğini düşünmesi ve gerçekleşmesi hâlinde bunları da ka­bullenmesi durumunda bu neticeler ba­kımından sorumluluğu olası kasttandır (A, B’ye ateş ediyor ancak kurşunun C’ye DE isabet edebileceğini öngörüp “olursa olsun” diyerek bunu kabulleni­yor).

İstenilen netice yanında daha başka neticelerin de gerçekleşebileceği fail ta­rafından öngörülür ancak bunların ger­çeklemesi istenmez ise, gerçekleşen bu istenmeyen neticelerden dolayı so­rumluluğu bilinçli taksirdendir (A, B’ye ateş ediyor, kurşunun C’ye DE isabet edebileceğini öngörüyor ama kendisi­ne çok güvenerek “böyle bir şey olmaz” diye düşünüyor).

Failin, gerçekleştirdiği netice yanında daha başka neticelerin de gerçekle­şebileceğini düşünebilmesi ve bunla­rı öngörmesi gerekirken öngörmemiş olması durumunda ise istenmeyen bu neticeler bakımından bilinçsiz taksir so­rumluluğu söz konusudur.

Suçta Sapma

Sapma nedeniyle ortaya çıkan sonucun failin, istediğinden farklı bir suça neden olması­dır. İstenmeyen sonucun, kasten işlenen suçtan farklı bir suçu oluşturması gerekir. Örneğin öldür­mek kastıyla patlatılan bombanın yangına sebep olması gibi. Düşünülen ile tipik olarak gerçekle­şen fiillerin konuları aynı değerde değildir. Dikkat edilirse, hedefte sapma durumunda amaçlanan da gerçekleşen de öldürmek iken burada durum farklıdır. Bu durumda düşünülen konu bakımın­dan teşebbüs, fiili olarak gerçekleşen konu ba­kımından ise eğer kanunda ayrıca öngörülmüş­se taksirli sorumluluk gündeme gelecektir.

Örneğin, A, B’nin samanlığını ateşe vermek için samanlığa ateş atmış fakat ateş samanlıktaki Z’nin üzerine gelerek O’nu yaralamıştır. Bu nok­tada A artık Z açısından taksirle yaralamadan, B açısından ise mala zarar vermeye teşebbüsten sorumlu olacaktır. Tabi A içeride Z’yi görmüş ve bu kez ateş O’nun üzerine gelirse de gelsin diye düşünmüş ise Z açısından sorumluluğu da olası kasttan dolayı olacaktır.

ÖZETLERSEK;

Failin A ZANNEDEREK, B’yi öldür­mesi hâlinde (şahısta) yanılma, buna karşılık elinin titremesi so­nucu, A yerine B’yi öldürmesi du­rumunda ise (tek neticeli hedef­te) sapmadan söz edilir1. Ancak B ile birlikte C de zarar görmüşse (çok neticeli hedefte) sapma söz konusu olur (Şahısta yanılmanın devamlı tek neticeli olacağını ha­tırlayınız).

Oysa B’yi yaralamak için cama taş attı ve cam kırıldı ise suçta sapma söz konusu olacaktır. Zira bu du­rumda artık amaç suçun konusu vücut bütünlüğü iken gerçekleşen suçun konusu malvarlığıdır. İkisi birden gerçekleşmiş olduğunda ise çok neticeli suçta sapmadan bahsedilir.

Nedensellik Bağında Sapma

Nedensellik bağında yanılmanın önemi yok­tur. Çünkü failin belirli bir sonucu öngörmesi, onu istemesi ve hareket ile netice arasında neden­sellik bağının bulunması yeterlidir. Dolayısıyla nedensellik bağını kesen yeni bir illi seri ortaya çıkmadıkça, nedensellik bağında yanılmanın önemi yoktur. Bu duruma “Weber kastı” adı verilmektedir.