Terk Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?
Terk Suçunda Suçun Kanuni Unsuru
Türk Ceza Kanunu’nun 97/1. maddesine göre, “Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ”
Terk Suçunda Suçla Korunan Hukuki Değer
Suçla korunan hukuki değer öncelikle kişilerin yaşamları, beden bütünlükleri ve ruh ile beden sağlıklarıdır. Ayrıca bu suçun öngörülmesi ile aslında her bir bireyde bulunması gereken acıma ve yardımlaşma duygularının incinmesini önlemek; toplum içinde yaşamın zorunlu kıldığı dayanışma görevinin yerine getirilmesini sağlamak gibi kamusal menfaatler güdülmektedir.
Terk Suçunda Suçun Konusu
Suçun konusu, yaşı ya da hastalığı nedeniyle kendisini idare edememesinden dolayı kendi hâline terk edilen kişilerdir. Aslında suçun mağduru ile konusu bu suçta birleşmiştir.
Bu noktada suçun failinin niteliğine de değinmek gerekir. Buna göre, suçun faili ancak “mağduru korumak ve gözetmekle yükümlü bir kimse’’ yani “garantör” sıfatına sahip biri olabilir. Dolayısıyla da terk suçu “özgü suç’tur. Garantörlük sıfatı kanundan, sözleşmeden, bir mahkeme kararından veya doğal bağlılık ilişkisinden doğmuş olabilir.
Terk Suçunda Suçun Maddi Unsuru
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan bir kimseyi “kendi hâline terk etmek’’tir.
Söz konusu terk hareketi icari veya ihmali şekilde olabilir. Evden uzaklaşan çocuğu aramayarak kendi hâline bırakmak, suçun ihmali hareketle işlenmesine örnektir.
Ayrıca mağdurun bulunduğu yerden ayrılmak ya da mağdurun yerinin değiştirilmesi şeklinde de suç işlenebilir. Özetle ifade etmemiz gerekirse terk suçu “serbest hareketli’’ bir suçtur.
Öte yandan, terk suçu bir tehlike suçu olup, bunun bir sonucu olarak zararın meydana gelmiş olması da gerekmez. Böylece koruma ve gözetim altında olan bir kimsenin bir yere bırakılması veya bir yerde kalmasına göz yumulması ile birlikte suç tamamlanır.
Terk Suçunda Suçun Manevi Unsuru
Suç kasten işlenebilecek bir suçtur. Fail, mağduru terk ederken onu aynı zamanda tehlikeli bir durumda bıraktığını bilmelidir. Suçu işleme kastı mağduru tehlikeli bir duruma koyma bilincini de içerir. Ancak kastın, kendi hâline terk edilen mağdurun, terk dolayısıyla hastalanabileceğim, yaralanabileceğini veya edebileceğini kapsamaması yani bu neticelerin ortaya çıkması ihtimali karşısında failde “olursa olsun” düşüncesinin olmaması gerekir. Zira failde böyle bir düşünce varsa 97. maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli değil, doğrudan bu neticelere yönelik olası kastı söz konusu olur ve failin sorumluluğu da terk suçundan değil, kasten yaralamadan veya kasten öldürmeden söz konusu olur.
Terk Suçunda Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Suçta hukuka uygunluk nedeninin varlığı savunulamaz. Ancak çok sınırlı olarak örneğin bir felaket nedeniyle, deprem esnasında küçük çocuğu evde bırakan anne örneğinde olduğu gibi zorunluluk hâlinin varlığı nedeniyle kusurluluğun ortadan kalktığı söylenebilir.
Terk Suçunda Suçun Nitelikli Hâlleri
TERK SUÇU İÇİN KANUN’DA NİTELİKLİ HÂL ÖNGÖRÜLMEMİŞ, SUÇUN YALNIZCA NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HÂLLERİ 97. MADDENİN İKİNCİ FIKRASINDA DÜZENLENMİŞTİR.
Terk dolayısıyla mağdurun bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüş olması suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleridir. Yukarıda da açıkladığımız üzere, failin kastının bu ağır neticeleri içermiyor olması gerekir.
Terk Suçunda Suçun Özel Görünüş Şekilleri
Terk Suçunda Teşebbüs
Teşebbüse müsait bir suçtur. Örneğin ıssız ve uzak bir köşede çocuğunu terk ederken yakalanan annenin fiili teşebbüs şamasında kalmış olur.
Terk Suçunda İçtima
Aynı mağdurun birden fazla kez terk edilmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir. Çünkü 43/3. maddede terk suçu zincirleme suçu hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilen suçlar arasında sayılmamaktadır.
Ancak birden fazla mağdurun aynı suç işleme kararı çerçevesinde terk edilmiş olması durumunda da 43/2. maddede düzenlenen zincirleme suçun varlığını kabul eden yazarlar olsa da bizce bu mümkün değildir. Zira böyle bir durumda mağdur sayısınca netice meydana gelmiş olacağından tek bir fiilin varlığından da bahsedilemez. Dolayısıyla bu ihtimal karşısında faili, mağdur sayısınca terk suçunun cezası olan ceza ile cezalandırmak, faile gerçek içtima kurallarını uygulamak gerekir.
Terk Suçunda İştirak
İştirake elverişli bir suçtur. Ancak iştirak hususu değerlendirilirken suçun özgü suçlardan olduğu gözönünde bulundurulmalı ve TCK’nın 40/2. maddesi dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu anlamda olmak üzere, mağdur üzerinde bakım ve gözetim yükümlülüğü olmayan kişiler suça müşterek fail olarak iştirak edemeyeceklerdir. Bu kişilerin suça iştirakleri, yapmış oldukları davranışa göre, azmettirme veya yardım etme olarak değerlendirilmelidir.