Temyiz Edilemeyen Kararlar Nelerdir?
Adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hükümler istinaf edilebilirler. İlk derece mahkemesi hükümleri önce istinaf yoluyla bölge adliye mahkemesi tarafından incelenir, istinaf incelemesi sonucu bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümlerine karşı ise -CMK’nın 286/2. maddesinde sayılan ve temyiz edilemeyeceği belirtilen hükümler hariç- temyiz yoluna başvurulabilir. Bu nedenle ilk derece mahkemelerince verilen hükümlere karşı başvurulacak olağan kanun yolu istinaf olup, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen hükümler doğrudan temyiz edilemez. Ancak ilk derece mahkemelerince verilen bazı kararlar doğrudan temyize tabidir. Burada başvuru sahibinin kanun yolunu seçme hakkı yoktur, yalnızca temyiz kanun yoluna başvurabilir.
Doğrudan Temyize Tabi Olan İlk Derece Mahkemesi Kararları
Suçluların İadesine İlişkin Kararlar
İlk derece mahkemelerince 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanununun 18. maddesinin 4. fıkrası uyarınca verilen suçluların iadesine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Bu kararlara karşı ancak temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Burada başvuru sahibinin kanun yolunu seçme hakkı yoktur, yalnızca temyiz kanun yoluna başvurabilir.
Yargıtay İlgili Ceza Dairesinin İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla Verdiği Kararlar
Yargıtay ilgili ceza dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği hükümlere karşı yapılacak kanun yolu başvurusunu Ceza Genel Kurulu inceleyecektir. Ancak bu halde Ceza Genel Kurulu’nun yapacağı inceleme istinaf incelemesi olmayıp, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “temyiz” incelemesidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu durumda yapılacak incelemenin hukuki denetimle sınırlı olmadığına karar vermiştir.
Yargıtaydan Verilen Bozma Kararı Üzerine İlk Derece Mahkemesi Tarafından Verilen Hükümler
İlk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle bölge adliye mahkemesince verilen kararlarm temyizi (CMK m.286) üzerine inceleme yapan Yargıtaym kararı bozması halinde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmekteydi. Ancak 28/02/2019 tarihli R.G’de yayımlanarak aym gün yürürlüğe giren 20/02/2019 tarih ve 7165 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 304. maddesinin 2. fıkrasına;
“Ancak bozma kararı,
- İstinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine,
- Hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine ya da bozma kararının içeriği doğrultusunda Yargıtayca uygun görülmesi halinde bölge adliye mahkemesine,
gönderilir. Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği hallerde, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.”
cümlesi eklenmiştir.
7165 sayılı Yasanın 9. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nm 307. maddesine eklenen 3. fıkraya göre de; Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması hâlinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
7165 sayılı Yasanın 10. maddesi ile 5271 sayılı CMK’ya eklenen Geçici 4. maddeye göre de; bu değişiklik 7165 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 28/02/2019 tarihinden sonra Yargıtay tarafından verilen bozma kararları hakkında uygulanacaktır.
Yapılan değişiklik ile istinaf incelemesinden geçen ve temyize tabi olan (CMK m.286) bir kararın 28/02/2019 tarihinden sonra Yargıtay tarafından bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesi ve ilk derece mahkemesinin de bozmaya uyarak vereceği kararlar istinaf ve temyize ilişkin sınırlara bakılmaksızın sadece temyiz kanun yoluna tabi olacaktır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin Göreve Başladığı Tarihten Önce İlk Derece Mahkemesi Tarafından Verilen Hükümler
Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen kararlara karşı istinaf yasa yoluna gidilmesi mümkün değildir. 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Ka- nun’un 8/1. maddesindeki “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 nci maddeleri uygulanır. (Ek cümle: 1/7/2016- 6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmü gereğince bu tür kararlara karşı temyiz yasa yoluna başvurulabilecektir
Temyize Tabi Olan ve Olmayan İstinaf Mahkemesi Kararları
Temyiz, ancak bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri bakımından mümkündür (CMK m.286/1). Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahke- meşinin kararını CMK’nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hallerinden biri veya birkaçı nedeniyle bozduğunda, ilk derece mahkemesinin bozma kararma direnme yetkisi bulunmamaktadır (CMK m. 284/1). Bundan dolayı bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma kararlarına karşı temyiz yolu kapalı tutulmuştur.
Bölge adliye mahkemesinin bozma dışmda kalan hükümleri; istinaf başvurusunun esastan reddi ve düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararları ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak verilen hükümlerdir. Ancak bu hükümlerin hepsine karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu hükmün aynı zamanda CMK’nın 286/2. maddesinde sayılan ve temyiz edilemeyeceği belirtilen hükümlerden olmaması gerekir.
Yine CMK’nın 272/3. maddesinde kesin olduğu belirtilen ve istinaf yolu kapalı olan ilk derece mahkemesinin hükümlerine karşı da temyiz yoluna başvurulması mümkün değildir.
Yargıtay, 7035 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi öncesi verilen, tutuksuz sanığın, kendi başvurusu üzerine açılan davanın duruşmasına gelmemesi nedeniyle istinaf isteminin 5271 sayılı CMK’nın 281/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 279/1-b maddesi uyarınca reddine ilişkin kararların temyizi kabil olduğuna karar vermiştir.
Bozma dışında kalan hükümlere karşı temyiz yasa yolunun açık olduğuna dair kurala bazı istisnalar getirilmiştir. Önemsiz hatalara ve hukuka aykırılıklara göz yumulabileceği düşüncesiyle Kanunda bazı hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı kabul edilmiştir (CMK m.286/2). Bu kararlar verildikleri anda kesin hüküm niteliğini kazanırlar.
Konuya ilişkin 5271 sayılı CMK’nın “Temyiz” başlıklı 286. maddesi yapılan yasa değişikliklerinden sonra;
“(1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;
- ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
- (Ek: 20/7/2017 – 7035/20 md) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
- (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Karan ile İptal; Yeniden Düzenleme: 20/2/2019-7165/7 md.) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
- Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
- (Değişik: 18/6/2014 – 6545/78 md) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
- On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
- (Değişik: 18/6/2014 – 6545/78 md.) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları,
Temyiz edilemez.”
şeklinde son hâlini almıştır.
a) İlk Derece Mahkemelerinden Verilen Beş Yıl veya Daha Az Hapis Cezaları ile Miktarı Ne Olursa Olsun Adlî Para Cezalarına Karşı İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair Bölge Adliye Mahkemesi Kararları (CMK m. 286/2-a)
İlk derece mahkemesinin beş yıl veya daha az hapis cezasına veya adli para cezasma hükmettiği hallerde, açılan istinaf davası kabul edilip bölge adliye mahkemesi dosyayı ve dosya ile birlikte sunulan delilleri inceledikten sonra ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığım, ispat bakımmdan değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verecek ve bu karar artık temyiz edilemeyecektir.
Yine ilk derece mahkemesinin beş yıl ve daha az hapis cezasma veya adli para cezasma hükmettiği hallerde bölge adliye mahkemesi dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararında düzeltme sebepleri dışında bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine ulaşırsa hükmü düzeltmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verecektir. Ceza miktarını artırmamak koşuluyla bu karar da temyiz edilemeyecektir.
İlk derece mahkemesinin beş yıldan fazla hapis cezasıyla ilgili olarak bölge adliye mahkemesinin, istinaf başvurusunun esastan reddine veya hükmü düzeltmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararları ise temyiz edilebilir. Örneğin, ilk derece mahkemesinin TCK’nm 142/2-h, 143 ve 62. maddeleri uyarınca hükmettiği 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla ilgili olarak bölge adliye mahkemesinin, istinaf başvurusunun esastan reddine veya hükmü düzeltmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararları temyizi kabildir.
b) İlk Derece Mahkemelerinden Verilen Beş Yıl veya Daha Az Hapis Cezalarını Artırmayan Bölge Adliye Mahkemesi Kararları (CMK m. 286/2-b)
İlk derece mahkemesince hükmolunan beş yıl (beş yıl dahil) veya daha az hapis cezasının istinaf edilmesi halinde, bölge adliye mahkemesi ceza dairesince yapılan inceleme sonunda verilen ve ilk derece mahkemesi kararındaki cezayı artırmayan hükümler de temyiz olunamaz.
Öncelikle, ilk derece mahkemesinden verilen bir “mahkûmiyet” hükmü bulunmalı ve bu hüküm de “beş yıl veya daha az hapis cezasına” ilişkin olmalıdır, ikinci olarak, bölge adliye mahkemesi ceza dairesi davanın yeniden görülmesine karar vererek yaptığı istinaf yargılaması sonucu, aynı veya daha az hapis cezasına hükmetmiş olmalıdır. Bölge adliye mahkemesi ceza dairesi tarafından verilecek “hapis cezasını artırmayan” kararın, yine hapis cezasına ilişkin bir “mahkûmiyet” kararı olması gerekmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen beş yıl (beş yıl dahil) veya daha az hapis cezasına ilişkin hükme yönelik istinaf istemi üzerine inceleme yapan bölge adliye mahkemesince verilen”beraat”, “düşme”, “ret” ve “ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararlar bu bent kapsamında değerlendirilmemeli, temyizi mümkün kabul edilmelidir.
İlk derece mahkemesinin beraat kararı kaldırılıp, bölge adliye mahkemesi ceza dairesince hapis cezasına hükmolun- ması halinde bu karar temyiz edilebilir.
Burada CMK’nm 286/2-d bendine dikkat edilmesi gerekir. İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararlan hariç olmak üzere, yasada öngörülen yaptırımın üst sınırının iki yıl (iki yıl dahil) veya daha az hapis cezası gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin ilk derece mahkemesinin verdiği kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesinin verdiği her türlü kararın temyiz edilemeyeceğidir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin kararındaki cezanın artırılması, eksiltilmesi, hapis cezasının adli para cezasına, veya mahkumiyet kararının beraate dönüştürülmesine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilemez.
İlk derece mahkemesinin beş yıldan fazla örneğin 6 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin kararının istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesinin duruşma açıp ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak veya düzelterek beş yıldan az hapis cezasına, örneğin; 3 yıl 6 ay hapis cezasına hükmetmesi halinde, bu hükmün temyizi mümkündür.
Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin beş yılın altında verdiği hapis cezasmı artırmış ve sonuç olarak beş yıldan az cezaya hükmetmiş olsa bile bu karar da temyiz edilebilir. Örneğin ilk derece mahkemesinin 3 yıl hapis cezasına ilişkin hükmünü 3 yıl 1 gün olarak artıran bölge adliye mahkemesi kararı temyiz edilebilir.
Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararını kaldırılarak sanığın beraatine karar vermesi halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 20.03.2018 tarihli ve 2018/11-38 E. ve 2018/113 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesince TCK’nın 207/1, 43. maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyet hükmüne karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin beraat kararı vermesi durumunda, bu beraat kararının temyizinin mümkün olduğuna karar vermiştir.
CMK’nın 282/2-b bendi kapsamındaki istisna yönünden, ilk derece mahkemesinin hapis kararı yerine bölge adliye mahkemesince sadece güvenlik tedbirine hükmedilmesi halinde bu karar temyiz edilebilir. Burada yaptırımın türü değiştiği ve hapis cezası yerine güvenlik tedbirine hükmedildiği için hükmün temyizi kabildir.
Bölge adliye mahkemesi ceza dairesi, cezayı artırmamakla beraber, ilk derece mahkemesi kararında yer almayan tekerrür hükümlerini uygularsa hükmün temyizi mümkün olmayacaktır. Zira hükümde sanığın durumunun ağırlaştırılmasından değil hapis cezasmm artırılmasından söz edilmektedir. Buna göre, ilk derece mahkemesi kararı aleyhine istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesi ceza dairesince hüküm değiştirilmeden sadece TCK’nın 58. maddesi ilave edilerek düzeltilerek esastan ret kararı verilmesi veya ilk derece mahkemesince tekerrür hükümleri uygulanmakla birlikte koşulları bulunduğu halde ikinci kez mükerrirlik uygulanmamış ve aleyhe istinaf bulunması koşuluyla bölge adliye mahkemesince hüküm değiştirilmeden sadece sanığın ikinci kez mükerrir sayılması ibaresi hükme eklenerek düzeltilerek esastan ret kararı verilmesi halinde, ilk derece mahkemesince hükmolunan hapis cezasının artırılmaması ve tekerrüre ilişkin uygulamanın infaza ilişkin olması nedeniyle hüküm temyizi mümkün hale gelmeyecektir.
İlk derece mahkemesinin beraat kararma yönelik olarak aleyhe istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince 12-15 yaş grubunda olup, atılı suçu işlediği sabit olmakla beraber, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı için ceza sorumluluğu bulunmayan çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 11 ve 5. maddesindeki güvenlik tedbirlerine hükmetmesi halinde bu karar temyizi kabildir. İlk derece mahkemesi kararında yer alan güvenlik tedbirinin türünün veya süresinin değiştirilmesine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararlan ise CMK m.286/2-h uyarınca temyiz edilemeyecektir.
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararında yer almayan ve hapis cezasının kanuni sonucu olan hak yoksunluğuna hükmedilmesi de hükmü temyizi kabil hale getirmeyecektir.
İlk derece mahkemesinin 5 yıldan az hapis cezasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince suç vasfı değiştirilerek sanık hakkmda 5 yıldan fazla hapis cezasma hükmedilmesine rağmen, aleyhe değiştirme yasağı (CMK m. 283) nedeniyle sonuç cezanın ilk derece mahkemesince hükmedilen ceza miktarına indirilmesi ve infazın bu miktar üzerinden yapılmasına karar verilmesi halinde, asıl ceza değişen suç vasfına göre belirlenen 5 yıldan fazla hapis cezası olduğundan bu hüküm temyiz edilebilir.
Bölge adliye mahkemesince eylemin niteliği değiştirilmiş ancak ceza miktarı artırılmamış ise hükmün temyizi mümkün değildir. Nitekim Yargıtay da, ilk derece mahkemesince irtikap olarak kabul edilen eylemden dolayı verilen mahkumiyet kararının bölge adliye mahkemesince, eylemin görevi kötüye kullanma olarak kabulüyle kurulan mahkumiyet hükmünün bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafmdan temyizi üzerine, bölge adliye mahkemesince cezanın artırılmaması nedeniyle hükmün temyizinin mümkün olmadığma karar vermiştir.
Hapis Cezasından Çevrilen Seçenek Yaptırımlara İlişkin İlk Derece Mahkemesi Kararları İle İlgili Olarak Bölge Adliye Mahkemesince Verilen; Seçenek Yaptırımlara İlişkin Her Türlü Kararlar ve İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair Kararlar (CMK m.286/2-c)
İlk derece mahkemesince verilen hapis cezası TCK’nın 50/1. maddesi uyarınca adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlere çevrilmiş ve bu karar istinaf edilmişse, bölge adliye mahkemesinin buna ilişkin vereceği her türlü seçenek yaptırıma ilişkin karar kesin olacaktır. İlk derece mahkemesince verilen seçenek yaptırımın miktarı, süresinin değiştirilmesi, başka bir seçenek yaptırıma karar verilmesi durumunda karar temyizi mümkün hale gelmeyecektir.
İlk derece mahkemesince verilen seçenek yaptırımla ilgili olarak bölge adliye mahkemesinin verdiği istinaf başvurusunun esastan reddine ve düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlar da kesin olacaktır.
İlk derece mahkemesince seçenek yaptırıma hükmedilme- yip bölge adliye mahkemesince verilen seçenek yaptırıma ilişkin hükümlerin temyizi kabil olup olmadığı hususunda ise CMK’nın 286/2-c bendinde bir düzenleme söz konusu olmayıp, bu tür hükümlerin temyizinin mümkün olup olmadığı CMK’nın 286/2. maddesinin diğer bentlerine göre belirlenmelidir.
CMK’nın 286/2-c bendindeki, “seçenek yaptırım” ibaresinin, TCK’nm 50. maddesinde seçenek olarak öngörülen adli para cezasının yanında diğer tedbirleri de kapsadığının kabulü gerekir.
İlk Defa Bölge Adliye Mahkemesince Verilen ve 272 nci Maddenin Üçüncü Fıkrası Kapsamı Dışında Kalan Mahkûmiyet Kararları Hariç Olmak Üzere İlk Derece Mahkemelerinin Görevine Giren ve Kanunda Üst Sınırı İki Yıla Kadar (İki Yıl Dâhil) Hapis Cezasını Gerektiren Suçlar ve Bunlara Bağlı Adli Para Cezalarına İlişkin Her Türlü Bölge Adliye Mahkemesi Kararları (CMK m.286/2-d)
CMK’nın 286/2-d. maddesindeki istisnaya ilişkin önceki düzenleme ilk derece mahkemesince verilen beraat kararının istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesinin mahkumiyet kararı vermesi halinde temyiz yolunun kapalı olmasının Anayasa aykırı olduğu gerekçesiyle Anaya Mahkemesinin 15/02/2019 tarihili R.G’de yayımlanan 27/12/2018 tarih, 2018/71 Esas, 2018/118 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Ancak 28/02/2019 tarihli R.G’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 20/02/2019 tarih ve 7165 sayılı Yasanın 7. maddesi ile iptal gerekçesi doğrultusunda yeniden düzenlenerek son halini almıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 15/02/2019 tarihine kadar verilen kararlar hakkında eski düzenlemeye göre işlem yapılması gerekir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 15/02/2019 tarihinden, 7165 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 28/02/2019 tarihine kadar verilen kararlar yönünden ise, CMK’nın 286/2-d bendi yürürlükte bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararların temyizinin mümkün olup olmadığının, aynı maddenin diğer bentlerine göre belirlenmesi gerekir.
Yeniden düzenlenen bu bende göre temyiz edilebilirlik açısından önemli olan, ilk derece mahkemesinin hükmettiği sonuç ceza miktarı değil, o suç için kanunda öngörülen hapis cezasının üst sınırıdır. Üst sınır iki yıl (iki yıl dahil) veya daha az hapis cezası olmalıdır. Üst sınırı iki yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin ilk derece mahkemesinin verdiği kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesinin verdiği ilk defa verilen mahkumiyet kararı dışında kalan kararları haricindeki kararlar temyiz edilemez. Üst sınırın belirlenmesinde cezadan indirim yapılmasını gerektiren hafifletici sebepler ile cezadan artırım yapılmasını gerektiren ağırlaştırıcı sebeplerin dikkate alınmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kararındaki cezanın artırılması, eksiltilmesi, hapis cezasının adli para cezasına, veya mahkumiyet kararının ceza verilmesine yer olmadığına, düşmeye veya beraate dönüştürülmesi durumunda hüküm temyiz edilemeyecektir.
Ancak ilk derece mahkemesinin ceza verilmesine yer olmadığına, düşmeye veya beraate karar vermesi üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi ilk kez mahkumiyet karar vermiş ve verilen bu karar CMK’nın 272/3. maddesi uyarınca kesin nitelikte değil ise temyiz yolu açıktır.
Örneğin, TCK’nın 116/1. maddesinde tanımlanan gündüz vakti konut dokunulmazlığım bozma suçu için altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Üst smır iki yılı aşmadığı için; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince cezanın artırılması, eksiltilmesi veya beraat, düşme ya da ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi durumlarında temyiz yolu açık değildir.
Ancak konut dokunulmazlığını bozma suçu gece vakti işlenmişse, bu suç için TCK’nın 116/4. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü ve cezanın üst sınırı iki yılı aştığından TCK’nın 116/4. maddesi uyarmca gece vakti konut dokunulmazlığım bozma suçundan kurulan hüküm bu bent kapsamına girmeyecek ve diğer bentlere göre sorun çözülecektir.
Bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin belirlediği suçun niteliğinin değiştirilmesi durumunda ne olacaktır? Üst sının iki yılı aşan bir cezayı gerektirmemek koşuluyla, bölge adliye mahkemesi ceza dairesince suçun niteliğinin değiştirilmesi halinde hüküm temyiz edilemeyecektir. Ancak, bölge adliye mahkemesi, suçun niteliğini değiştirir ve değişen suçun kanunda öngörülen hapis cezasının üst srnırı iki yılı aşıyorsa CMK’nın 286. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine göre hareket edilerek hükmün temyizi kabil olup olmadığmm belirlenmesi gerekir. Bu durumda hükmolunan sonuç ceza miktarının iki yılın altında olmasının bir önemi olmayacaktır.
Adlî Para Cezasını Gerektiren Suçlarda İlk Derece Mahkemelerinden Verilen Hükümlere İlişkin Her Türlü Bölge Adliye Mahkemesi Kararları (CMK m.286/2-e)
Bu bentte temyiz edilebilirlik açısından belirleyici olan, ilk derece mahkemesinin verdiği sonuç ceza (adli para cezası) değil, yargılamaya konu suçun adli para cezasını gerektiren bir suç olmasıdır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince yalnız adli para cezasmı gerektiren suçtan dolayı verilen ister adli para cezası, ister beraat, isterse güvenlik tedbiri hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulduğunda, bölge adliye mahkemesinin vereceği her türlü karara karşı temyiz yoluna gidilemez.
6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, bu bentte yer alan “suç niteliğini değiştirmeyen” ibaresi madde metninden çıkarılıp yerine “her türlü” ibaresi eklendi. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin verdiği adli para cezası miktarını artırsa, hatta beraat karan bile verse temyiz yolu kapalıdır.
Sadece Eşya veya Kazanç Müsaderesine veya Bunlara Yer Olmadığına İlişkin İlk Derece Mahkemesi Kararları İle İlgili Olarak İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair Kararları (CMK m. 286/2-f)
Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından karar verilir (CMK m.259). Sulh ceza hâkimliği tarafından verilen müsadere kararları, kendisini numara bakımmdan takip eden sulh ceza hâkimliği tarafından itirazen incelenir (6545/74 m. ile değişik CMK m.268/3-a).
Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurulur (CMK m.256). Mahkeme tarafından verilen müsadere kararları ise hükümdür ve istinaf edilebilir.
Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları temyiz edilemez. Bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi dışında farklı bir karar vermesi durumunda diğer bentlerde yer alan istisnalara girmemek koşuluyla bu karar temyizi mümkün bir karardır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilen müsadere kararma karşı istinaf yoluna başvurulduğunda bölge adliye mahkemesince müsadereye yer olmadığına veya ilk derece mahkemesinin müsadereye yer olmadığına kararı yerine bölge adliye mahkemesince müsadere kararı verilirse bu karar temyiz edilebilir.
On Yıl veya Daha Az Hapis Cezasını veya Adlî Para Cezasını Gerektiren Suçlardan, İlk Derece Mahkemesince Verilen Beraat Kararlan ile İlgili Olarak İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair Kararları (CMK m.286/2-g)
Bu bent açısından beraate konu suç için kanunda öngörülen ceza miktarının üst sınırı dikkate alınmalıdır. Yargılamaya konu suç için öngörülen ceza on yıl veya daha az hapis cezasını veya adli para cezasını gerektirmelidir. On yıl veya daha az hapis cezasmı gerektiren bir suç ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen beraat kararı istinaf edildiğinde, bölge adliye mahkemesince yapılan incelemede beraat kararında bir hata bulunmadığı tespit edilir ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilirse bu karar temyiz edilemez.
On yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan verilen beraat kararlarıyla ilgili bölge adliye mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine veya düzeltilerek esastan reddine kararlarına karşı temyiz yolu açıktır.
Adli para cezasmı gerektiren suçlarda da, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararı istinaf edildiğinde, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi kararı verilirse bu karar da temyiz edilemeyecektir.
On yılın hesabında cezayı artıran ve azaltan nitelikli hallerin dikkate alınıp alınmayacağı hususu tartışmalı ise de, kanun koyucu tarafından öngörülebilecek olan bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış olması nedeniyle, cezayı artıran veya azaltan nedenler dikkate alınmaksızın temel cezanın esas alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Davanın Düşmesine, Ceza Verilmesine Yer Olmadığına, Güvenlik Tedbirine İlişkin İlk Derece Mahkemesi Kararları ile İlgili Olarak Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Bu Tür Kararlar veya İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine Dair Kararlar (CMK m. 286/2-h)
İlk derece mahkemesinin bentte sayılan davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına veya güvenlik tedbirine ilişkin hükmünün istinaf edilmesi halinde, bölge adliye mahkemesince de sayılan karar türlerinden birine hükmedilmesi halinde temyiz yolu kapalı olacaktır. Örneğin; ilk derece mahkemesi sanık hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmetmiş ancak istinaf davası sonucunda şikayet yokluğu nedeniyle davanın düşmesine karar verilmiş ise bu karara karşı temyiz yasa yoluna başvurulamaz.
Yine davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar da temyiz edilemez.
CMK’nm 286/2-f maddesinde esasen bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş olan müsadere ve kazanç müsaderesine ilişkin ayrı bir düzenleme yapıldığı için, aynı Kanunun 286/2-h maddesinde belirtilen güvenlik tedbirlerinden müsadere dışındaki güvenlik tedbirlerinin anlaşılması gerekir.
Yukarıdaki Bentlerde Yer Alan Sınırlar İçinde Kalmak Koşuluyla Aynı Hükümde, Cezalardan ve Kararlardan Birden Fazlasını İçeren Bölge Adliye Mahkemesi Kararları (CMK m.286/2-ı)
Bölge adliye mahkemesince verilip temyiz edilemeyen birden fazla hükmün tek bir karar ile verilmesi halinde de bu hükümlere karşı temyiz yolu kapalı olacaktır. Aynı kararda yer alsa bile her bir suç için kurulan hüküm diğerlerinden bağımsızdır. Bunun doğal sonucu olarak temyiz sınırı da her hüküm için ayrı değerlendirilecektir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08/06/2010 tarihli ve 2010/3-118 Esas, 2010/139 Karar sayılı ilammd da belirtildiği gibi; bir suç nedeniyle verilen karar içerisinde yer alan cezalardan her biri ayrı bir hükmü oluşturmayıp, bu cezaların tamamı tek bir hükmü meydana getirmektedir. Çeşitli nedenlerle hükmün içerisinde, birden fazla “cezanın” bulunduğu hallerde, temyiz sınırının belirlenmesi açısından cezaların her birinin miktarına değil, toplam ceza miktarına bakılması gerekir.