Temyiz Dilekçesi ve Temyiz Dilekçesinin Kapsamı
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
ESAS NO. 2011/7-315
KARAR NO. 2012/210
KARAR TARİHİ. 22.5.2012
TEMYİZ DİLEKÇESİ— TEMYİZİN KAPSAMI
ÖZET : Uyuşmazlık; sanık hakkındaki mahkûmiyet ve aracın iadesine ilişkin hükmün temyiz edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Katılan vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin “temyiz nedenleri” bölümünde açıkça anlaşılacak şekilde ifade edilmediği görülmekte ise de, “sanıklar” bölümünde her üç sanığın adı ve “temyiz olunan karar” bölümünde Asliye Ceza Mahkemesinin ilamının yazılı olması karşısında, dilekçede yer alan “…Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararı süresi içinde temyiz ediyoruz… yukarıda sunulan ve inceleme sırasında resen gözetilecek sair nedenlerle birlikte verilen kararın bozulmasını arz ve talep ederim” ibarelerinin sanık hakkındaki mahkûmiyet ve aracın iadesine ilişkin hükmü de kapsadığı, temyiz davasının süre ve istek koşullarının sanıklardan hakkındaki hüküm yönünden de gerçekleştiği kabul edilmelidir.
4926 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanıklar Mehmet A., Mehmet B. ve Ahmet K. hakkında açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, sanık Mehmet B.`nin beraatine, sanık Mehmet A. hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle düşmesine, sanık Ahmet K.`nın 4926 sayılı Yasanın 4/e-2 maddesi uyarınca 1.722 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aracın ruhsat sahibi sanık Mehmet A.`ya iadesine ilişkin, Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.12.2007 gün ve 494-1038 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 27.06.2011 gün ve 17810-8491 sayı ile;
“… Katılan vekilinin temyiz kapsamının sanıklar Mehmet B. ve Mehmet A.`ya yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede,
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına…”,
Karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.09.2011 gün ve 116975 sayı ile;
“… İtirazlarımız, Özel Dairenin katılan vekilinin temyiz inceleme isteğinin kapsamının sadece sanıklar Mehmet B. ve Mehmet A.`ya yönelik olduğuna ilişkin hükmün kaldırılmasına ve sanık Ahmet K. yönünden de olmak üzere sair yönlerden incelenmesine yöneliktir.
Yasal mevzuatımız incelendiğinde;
A- l ) 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK`un Temyiz İstidası ve İhtiva Edeceği Noktalar başlıklı 313. maddesi şöyledir;
‘Temyiz eden taraf hükmün hangi cihetine itiraz ve neden dolayı bozulmasını talep etmekte olduğunu temyiz istidasında veya beyanında veyahut layihasında gösterir.
Temyiz için istinad edilen sebeplerde muhakeme usulüne müteallik hukuki bir kaideye mi yoksa kanuni diğer hükümlere mi, muhalefet etmiş olmasından dolayı itiraz olunduğu gösterilir. Birinci halde kanuna muhalif olan vak`alar izah olunur`.
2 ) 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK`un Temyiz Mahkemesince tetkik edilecek noktalar başlıklı 320. maddesi ise şöyledir;
‘Temyiz Mahkemesi, temyiz istida ve layihasında irat olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz istidasında bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.
313 üncü maddenin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka temyiz müddeasını teyit için yeniden müstenidat göstermeğe lüzum yoktur.
Bununla beraber böyle müstenidat arzolunmuşsa kabul olunur`.
B ) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.05.1996 gün ve 1996/4-86 E; 1996/91 K sayılı şahsi hakka ilişkin bir hükmünde;
‘CMUK 320. maddesinin gerekçesinde de aynen ‘Temyiz Mahkemesi Kanunun doğru tatbik edilip edilmediğini araştırmakla mükellef olduğundan velevki layihai temyiz de dermeyan edilmemiş olsa bile kanunun herhangi bir suretle ihlal edildiğini gördüğü takdirde hükmü nakzedebilir…Hukuk Usulü Muhakemelerinin terviç ettiği dairede mahkemei temyizin kendisine sevk olunan işlerde resen tetkikatını teşmil ederek layihada serdedilmemiş olan ve fakat muhalifi kanun görülen esbaptan dolayı da hükümlerin nakzolunabilmesi kabul edilmiştir` denilmektedir.
Bu madde hükmü ve gerekçesinden anlaşılacağı üzere Yargıtay gösterilen temyiz sebepleri ile bağlı değildir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm yasaya aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilir` denilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde,
Hükmü temyiz eden katılan Konya Gümrük Müdürlüğü 18.12.2007 hakim havaleli temyiz dilekçesinde sanıklar içerisinde Ahmet K.`yı da göstermiş olup, temyiz dilekçesi içeriğinde hükmün eksik inceleme ile kurulduğunu da belirtmiştir. Sonuç kısmında ise ‘Yukarıda sunulan ve inceleme sırasında re`sen görülecek sair nedenlerle birlikte verilen kararın bozulmasını` talep etmiştir.
Katılan vekilinin temyiz inceleme isteğinin, 1412 sayılı CMUK`un 313 ve 320. maddeleri ile yukarıdaki Ceza Genel Kurul kararı gözetildiğinde, inceleme sırasında re`sen görülecek sair nedenlerden dolayı hükmün bozulması ibaresinin, sanık Ahmet K. ile suça konu olan ve iade edildiği anlaşılan aracı kapsadığı da açıktır.
Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında, katılan vekilinin temyiz inceleme kapsamının sadece sanıklar Mehmet B. ve Mehmet A.`a yönelik bulunmadığı, sanık Ahmet K. ile iadeye konu aracı da kapsadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Özel Dairece, sanık Ahmet K. ve iadeye konu araç hakkında da hükmün esasına geçilerek inceleme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır…”,
Görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın sanık Ahmet K. hakkındaki hüküm yönünden de incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık Ahmet K. hakkındaki mahkûmiyet ve aracın iadesine ilişkin hükmün temyiz edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre; katılan vekilinin temyiz dilekçesinin üst kısmında sanık bölümüne her üç sanığın da adlarının yazıldığı, temyiz nedenleri bölümünde de;
“Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararı süresi içinde temyiz ediyoruz. Karar usul ve yasaya aykırı olup eksik inceleme neticesinde verilmiştir. Sanıklar Mehmet B. ve Ahmet A.`nın suça konu gümrük muafiyetinden yararlanarak aldığı aracı sattığı sabit iken beraatlerine karar verilmesi bozmayı gerektirmektedir.
Sonuç ve talep: yukarıda sunulan ve inceleme sırasında resen gözetilecek sair nedenlerle birlikte verilen kararın bozulmasını arz ve talep ederim” şeklinde açıklamaların yer aldığı anlaşılmaktadır.
Olağan yasa yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CYUY`nın 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 310. maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. CYUY`ın 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli olan ve uyuşmazlık konusunu da ilgilendiren ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan “Davasız yargılama olmaz” ilkesinin doğal sonucu olarak temyiz davası kendiliğinden açılamayacağından, bu konuda bir isteğin bulunması ve bu isteğin de hak ve yetkisi olan kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğu aranmış, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davasının açılmamış olması halinde ise hükmün Yargıtay`ca incelenmesinin olanaksız olduğu ilkesi benimsenmiştir.
Ancak bu kuralın istisnasına gereksinim duyan Yasa Koyucu, CYUY`nın halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenleme ile bu ilkeden uzaklaşarak onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin mahkûmiyetlerde istek koşulundan sanık lehine vazgeçerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden ( re`sen ) yapılmasını kabul etmiştir.
Öte yandan, 1412 sayılı CYUY`nın 320. maddesinde, “Yargıtay temyiz dilekçe ve layihasında irat olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz dilekçesinde bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.
313 ncü maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka temyiz müddeasını tayin için yeniden müstenidat göstermeye lüzum yoktur.
Bununla beraber böyle müstenidat gösterilmişse kabul olunur” hükmü yer almaktadır.
Bu maddenin gerekçesinde de, “Temyiz Mahkemesi Kanunun doğru tatbik edilip edilmediğini araştırmakla mükellef olduğundan velevki layihai temyiz de dermeyan edilmemiş olsa bile kanunun herhangi bir suretle ihlal edildiğini gördüğü takdirde hükmü nakzedebilir…Hukuk Usulü Muhakemelerinin terviç ettiği dairede mahkemei temyizin kendisine sevk olunan işlerde resen tetkikatını teşmil ederek layihada serdedilmemiş olan ve fakat muhalifi kanun görülen esbaptan dolayı da hükümlerin nakzolunabilmesi kabul edilmiştir” denilmektedir.
Buna göre, usulüne uygun şekilde temyiz davası açıldıktan sonra Yargıtay gösterilen temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp, temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm yasaya aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilir.
Nitekim Ceza Genel Kurulu asıl ceza yönünden temyiz incelemesine tabi olmayan bir hükme bağlantılı olarak verilen “müsadere”, “iş yerinin kapatılması”, “meslek ve sanatın tatili”, “tecilli cezanın aynen çektirilmesi”, “sürücü belgesinin geri alınması” ve benzeri kararlarda suç niteliğine veya şahsi hakka yönelik temyizin hükmün tümüne temyiz edilebilirlik vasfını kazandıracağını ve hükmün her yönüyle inceleneceğini kabul ederken Yargıtayın temyiz istemi ile bağlı olmadığı ilkesine dayanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin “temyiz nedenleri” bölümünde açıkça anlaşılacak şekilde ifade edilmediği görülmekte ise de, “sanıklar” bölümünde her üç sanığın adı ve “temyiz olunan karar” bölümünde Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.12.2007 gün 2006/494 esas sayılı ilamının yazılı olması karşısında, dilekçede yer alan “…Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu kararı süresi içinde temyiz ediyoruz… yukarıda sunulan ve inceleme sırasında resen gözetilecek sair nedenlerle birlikte verilen kararın bozulmasını arz ve talep ederim” ibarelerinin sanık Ahmet K. hakkındaki mahkûmiyet ve aracın iadesine ilişkin hükmü de kapsadığı, temyiz davasının süre ve istek koşullarının sanıklardan Ahmet K. hakkındaki hüküm yönünden de gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün tüm sanıklar yönünden incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Genel Kurul Üyesi; “Sanık Ahmet K. hakkındaki mahkûmiyet ve aracın iadesine ilişkin hüküm temyiz edilmediğinden, itirazın reddine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 27.06.2011 gün ve 17810-8491 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.12.2007 gün ve 494-1038 sayılı hükmünün tüm sanıklar yönünden temyizen incelenmesi için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2012 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.