Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçu ve Cezası

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçu ve Cezası

KASTEN YARALAMA

MADDE 86.- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • (Ek: 31.03.2005-5328/4) Kasten yaralama filinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdu­run şikâyeti üzerin, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hük
  • Kasten yaralama suçunun;
  1. Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
  2. Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  3. Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  4. Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
  5. Silahla,

İşlenmesi halinde, (Değişik İbare: 31.03.2005-5328/4) şikâyet aranmaksızın verilecek ceza yarı oranında artırılır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Açıklama

“Kasten yaralama” başlığını taşıyan 86.madde, 765 sayılı ETCK.nun 456/1. ve 4.fıkraları ile 457.maddesini kapsayan bir düzenlemedir. Müessir fiil veya etkili eylem terimi yerine “yaralama” terimi kullanılmış ise de mağdur üzerinde yara, bere, iz oluştuğu takdirde ancak yaralama’dan söz edilebilir. Bu suçun basit halinin “itme” ya da mağdurda hiçbir yara, bere, iz oluşturmayacak biçimde tokatla vurma,

saçından tutup çekme, kulağını çekme gibi eylemlerle de oluşabilmesi karşısında “yaralama” terimi sayılan bu halleri karşılamamaktadır. Yeni düzenlemede, yara­lama suçunun basit ve hafifletilmiş hali ile öldürme suçunda da cezayı artıran se­bepler olarak kabul edilen nitelikli hallerin bazılarına yaralama suçu bakımından da nitelikli hal olarak yer verilmiştir. ETCK’daki “mutad iştigalden mahrumiyet süre­si” benzeri bir ölçüt kabul edilmemiş, suçun hafifletilmiş hali bakımından “basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde” hafif yaralama ölçütü getirilmiştir.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçla Korunan Hukuksal Yarar

Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal yarar, kişilerin “vücut bütünlüğü, bedenen şiddet ifade eden muamelelerden korunması hususundaki hakları, bedeni, ruhi ve akli sağlıklarını koruma hakları, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşü­nü koruma, kötü muameleden azade olma hakları’dır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Konusu

Kasten yaralama suçunun maddi konusunu yaşayan herhangi bir insan bedeni oluşturmaktadır. Bu itibarla yaralama suçu sağ olan bir kimseye karşı işlenmelidir. Bir insanın cesedine yönelik eylemler TCK.nun 130/2.madde ve fıkrasına uyan suçu oluşturabilir, kasten yaralama sayılmaz keza, yaşayan bir bedenden ayrılmış doğal vücut parçaları, ayrılma anından itibaren bu suçun koruma alanına girmez. Henüz doğmamış olan ana rahmindeki cenine yönelik olup onun sakat doğmasına neden olan davranışlar bu suçu oluşturmaz, eylem sadece anne yönünden kasten yaralama suçunu oluşturabilir.

Kasten yaralama suçunun konusu başka bir insanın sağlığı veya beden bütünlü­ğü olduğundan bir insanın kendini yaralaması bu suçu oluşturmaz. Ancak, örneğin sigorta bedelini almak maksadıyla bir işçinin kendini sakatlaması TCK.nun 158/1- k bendine uyan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Keza, kişinin askerlikten kaçmak için askerliğe yaramayacak şekilde kendini yaralaması Askeri Ceza Kanu nu’nun 79.maddesine uyan suçu oluşturur. Bu itibarla, kişinin belli saiklerle kendini yaralaması bağımsız başka suçların konusunu oluşturabilirse de kendini isteyerek yaralamak 86.maddede tanımlanan suçu oluşturmaz. Bununla birlikte kendini yara­layan kişinin akıl hastalığı veya yaş küçüklüğü gibi nedenlerle kusur yeteneğine sahip olmaması durumunda, yardım eden kişinin TCK.nun 37/2.maddesine dayalı olarak “dolaylı fail” sayılarak kasten yaralama suçundan cezalandırılması mümkündür.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Faili Ve Mağduru

Kasten yaralama suçu, fail açısından herhangi bir özellik arzetmez. Bu nedenle herkes bu suçun faili olabilir. Ancak failin, mağdurla olan belirli akrabalık ilişkisi (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş) veya failin kamu görevlisi olup da kasten yaralama suçunu sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlemesi (YTCK 86/3-a ve d bentleri) cezayı ağırlaştıran nitelikli halleri oluşturmaktadır. Bu suçta faillik ve mağdurluk sıfatı birleşemez. Bununla birlikte, üçüncü bir kişinin, cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (28.md.) veya aldatma yoluyla bir başkasının kendisini yaralama­sına yol açması durumunda, suçun işlenmesinde başkasını araç olarak kullanan kişi dolayısıyla faillik (37/2.md.) yoluyla kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur.

Suçun mağduru yaşayan herhangi bir insan olabilir. Mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunması (86/3-b), kamu görevlisi olup da yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralanması (86/3-c) veya mağdu­run, failin üstsoyu, altsoyu, eşi veya kardeşi konumunda yakın akrabalık ilişkisi bulunması (86/3-a), cezayı ağırlaştıran nitelikli hal sayılmıştır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Maddi Unsuru

Kasten yaralama suçunun maddi unsuru, bir başkasının vücuduna acı veren ve­ya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan seçimlik hareket­lerden birinin işlenmesiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket icra (yapma) biçiminde olabileceği gibi ihmal (yapmama) biçiminde de olabilir. Ancak suçun ihmali bir davranışla işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza YTCK.nun 88/l.maddesi uyarınca üçte ikisine kadar indirilebilecektir. Örneğin evli erkeğin, sağlığına kavuşmamasını temin etmek için eşini doktora götürmemesi halinde ih­mali davranışla işlenen kasten yaralama suçu söz konusudur. Hareketin mağdurun bedenine doğrudan doğruya yönelik olması şart değildir. İpnotik hareketler veya korkutmak için patlatılan havai fişek tabancasının neden olduğu sinir sistemindeki çöküntüde maddede öngörülen sonuçlara neden olan dolaylı hareket olarak suçun maddi unsurunu oluşturabilir. Keza, hareketin bizzat mağdura yaptırılması da mümkündür. Nitekim Yargıtay, ırzına geçilmek istenilen mağdurun bu saldırıdan kurtulmak için balkondan aşağıya atlayıp yaralanmasından failin sorumlu olduğu­na karar vermiştir1.

“Vücuda acı vermek”, mağdurun bedenen acı çekmesini gerektiren her türlü hareketin yapılmasını ifade eder. Failin hareketinin başkasının bedeninde az veya çok acı duymasını sonuçlayacak nitelikte olması yeterlidir. Bu bakımdan, mağdu­run acıya son derece dayanıklı, güçlü bir kimse olması ve bu nedenle kendisine karşı yapılan hareketten fiilen acı duymaması önemli değildir. Önemli olan mağdu­run bedenine yönelik maddi hareketlerin yapılmasıdır. Eğer mağdurun bedenine yönelik etki, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif ise, faile 86/2.fıkra uyarınca suçun basit şekline nazaran daha az ceza verilmesi gerekecektir. Vücuda acı verecek hareket sadece dövmek, vurmak gibi maddi hareketlerle sınırlı olmayıp, bir kimseye kasten çarpmak veya onu itmek şeklindeki hareketleri de kapsayacak biçimde daha geniş anlam taşımaktadır. Bir kimsenin bedenini şiddetle sarsma gibi hareketler de kasten yaralama suçunu oluşturur. Buna karşılık, beden üzerinde herhangi bir vurma niteliği göstermeyen “yakadan tutma, saçını veya sakalını uy­gunsuz biçimde kesme” gibi hareketler bu suçu oluşturmaz.

“Sağlığı bozmak”, bir kimsenin mevcut sağlık durumunun kötüye gitmesine sebebiyet vermektir. Mağdurun sağlık durumunun geçici olarak bozulması da bu kavram içinde yer alır. Örneğin ilaç içirilerek ishal etme durumunda sağlığın bo­zulması söz konusudur. Sağlığı bozma deyimini gayet geniş şekilde anlamak gere­kir. Esasen yasa koyucu, “hastalık” deyimini değil de “sağlığın bozulması” terimini kullanmakla, patolojik bir durumun gerçekleşmesini aramamış olduğunu göster­mektedir. Hastalık, insanın herhangi bir organında fonksiyonel veya anatomik bir bozukluğun meydana gelmesidir. Sağlığın bozulması, tıbbi anlamda bir hastalık şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, hastalık boyutunda olmayan hallerde de sağlığın bozulması söz konusu olabilir. Fiilin işlendiği zamanda hasta olan mağdurun has­talığının ağırlaştırılmasına neden olmak da bu bağlamda sağlığın bozulması sayılır ve suçu oluşturur. Esasen “sağhk” deyimi göreceli bir kavramdır. Bu itibarla sağlı­ğa verilen zararın mutlaka bir tedavi ile ortadan kalkmasının gerekli bulunması da şart değildir. Tıp bilimince birer hastalık sayılmayan mağdurun bedeninde meyda­na getirilen ve çoğu kez kendi kendine izleri kaybolan sıyrık, yarık, şişlik veya mor­luklara yol açan hareketler de sağlığın bozulmasına yol açan hareketler sayılmalıdır. Ancak vücuttaki bu etkiler basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif ise 86/2.fıkra uygulanacaktır. Diğer yandan, “algılama yeteneğinin bozulması” sayı­lan haller dışında kişinin ruh sağlığını ve sinir sistemini bozucu hareketlerin de örneğin, mağdurun korkmasına, bayılmasına, sinir krizi geçirmesine, ipnotizma etkisi altında kalmasına, sarhoş hale getirilmesine, içeceği şeye uyku ilacı katılarak uyutulmasına yol açan bütün maddi ve manevi hareketler de, sağlığın bozulmasına neden olabilirler. Bu bağlamda, örneğin, içinde oturanları korkutmak için, ev önünde fişek patlatılması ve sakinlerden birisinin şiddetle korkutulması; bir kimse­nin oturduğu apartmanın tavanında, gürültülü darbeler havalesi suretiyle onun sinir hastalığına sebebiyet verilmesi; tehdit edici ve korkutucu tavırlar takınarak bir kimsenin şiddetle korkuya kapılmasına neden olunması sağlığın bozulmasına yol açarak kasten yaralama suçunu oluşturabilir.

Bir kimseye bilerek ve isteyerek bir hastalık (örneğin, AIDS, frengi, bel soğuklu­ğu gibi) bulaştırmak, bu konuda özel bir hüküm konulmadığı takdirde, sağlığın bozulmasına yol açması nedeniyle kasten yaralama suçunu oluşturur. Hastalığın mağdura geçmesi failin taksirinden ileri gelmiş ise Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun HO.maddesine uyan suçu oluşturur.

“Algılama yeteneğinin bozulması” deyimi ile anlatılmak istenilen, mağdur için normal olan ruhsal durumda meydana gelebilecek olan sapmalardır. Tıp bilimince “akıl hastalığı” sayılmayan, fakat bir kimsenin algılama, düşünme ve iradesine göre hareket etme yeteneklerinde herhangi bir bozukluk meydana getirmeye elverişli olan her hareket bu deyimin kapsamına girer ve suçu oluşturur. Algılama yeteneği bozulan kişi, kendi iradesi ile davranışlarının seçimini yapamamakta, hezeyanlı düşüncelerin, patolojik benliğin veya algı yanılmalarının baskısı altında ya da başka birinin telkinleri ile hareket edebilmektedir. Bu tür geçici algılama bozuklukları ancak psikiyatrik bir teşhisle saptanabilir. Bir kimseyi hipnotize edici veya uyuşturu­cu madde karıştırarak, onu ne yapacağını bilemez hale getirmek de algılama yetene­ğinde bozukluğa neden olan bir harekettir. Algılama yeteneğinin bozulmasına yol açan hareket aynı zamanda sağlığın bozulması sonucunu da doğurmaktadır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Manevi Unsuru

Suç, doğrudan veya olası kastla işlenebilir. Olası kast halinde ceza YTCK 21/2.fıkrası uyarınca indirilir. Bu suçta failin, başkasının vücudunda acı duymasına veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına elverişli bir harekette bu­lunduğunu ve bu davranışın sonucu yaralamanın meydana geleceğini bilmesi ve istemesi ve/veya öngörmesi gerekir. Failin saikinin önemi yoktur. Şaka ya da alay saiki ile gerçekleştirilen fiiller de bu suçu oluşturur.

Kasten yaralama suçunda manevi unsurun tespiti, bu suçu kasten öldürmeye te­şebbüs ve taksirle yaralama suçlarından ayırması bakımından önemlidir. Fail, so­mut olayda bilerek ve sonuçlarını görüp isteyerek hareket etmişse eylem kasten yaralamadır. Eylem iradi olmakla birlikte sonuç istenmemiş ise taksirle yaralama söz konusu olur. Yargıtay’ın süreklilik kazanan kararlarına göre, kasten öldürmeye teşebbüs ile yaralama suçlarını birbirinden ayırmaya yarayan başlıca ölçütler; fail ile mağdur arasındaki husumetin nedeni ve derecesi, failin olayda kullandığı aletin niteliği, atış mesafesi ve sayısı, mağdurdaki yaraların yerleri ve nitelik ve nicelikleri, olayın oluşu ve nedeni ile failin işlemeyi kastettiği suçun meydana gelmesine engel bir halin, failin iradesi dışındaki bir nedenden ortaya çıkıp çıkmadığı gibi hususlardır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru

Kasten yaralama suçunda şartların oluşması halinde genel hukuka uygunluk nedenleri uygulanabilir. Kanunun hükmü veya amirin emrinin yerine getirilmesi (YTCK 24.md.), meşru savunma ve zorunluluk hali (YTCK 25.md.) bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldıran genel hukuka uygunluk nedenleridir. Mağdurun rızası (YTCK 26/2.md.) kasten yaralama suçunda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir neden değildir. Hakkın kullanılması (YTCK 26/l.md.) hukuka uygunluk nedeni de bu suç bakımından uygulanabilir. Örneğin bazı spor oyunlarında, örneğin boks, güreş, Uzakdoğu sporları, rugby ve amerikan futbolu gibi spor branşlarında cebir ve şiddetin az veya çok ortaya çıkması oyun kuralları gereğidir. Burada amaç, bu sporları en iyi şekilde yerine getirmek olup yoksa karşı tarafı yaralamak değildir. Ancak, spor kuralları dışında bir hareket olduğu takdirde fail eyleminin sonucun­dan sorumlu tutulur.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suçun Özel Görünüş Biçimleri

Teşebbüs: Kasten yaralama suçuna teşebbüs mümkündür. Ancak, suçun te­şebbüs aşamasında kaldığının kabulü için, failin doğrudan doğruya bir insanın vücuduna acı vermeye ya da sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına yönelik elverişli herhangi bir icra hareketine başlamış bulunması gerekir. Fail, yara­lama sonucunu meydana getirmeye elverişli icra hareketine başlamakla birlikte fiilini tamamlayamamışsa, örneğin elindeki bıçak, taş, balta, tabanca gibi herhangi bir aletle veya yumrukla mağduru yaralamak isterken, bir kimsenin sanığın elini tutması veya silahın tutukluk yapması gibi engel bir sebeple eylemini tamamlaya­mamışsa ya da fail icra hareketlerini tamamlamış, örneğin bıçağı ile mağdura hamle yapmış veya tabancası ile ateş etmiş, ancak isabet ettirememişse kasten yaralama suçunun teşebbüs (YTCK 35.md.) aşamasında kaldığı kabul edilir ve fail en hafif yaralama biçimi olan YTCK.nun 86/2.fıkradaki suça teşebbüsten sorumlu tutulur.

TCK m. 86 Kasten Yaralama İştirak

Kasten yaralama suçu iştirak açısından bir özellik göstermez. Bu iti­barla bu suça iştirakin her hali (37-39.md.) mümkündür.

TCK m. 86 Kasten Yaralama İçtima

TCK nun 43/3.fıkrasında zincirleme suç kurallarının kasten yaralama suçu bakımından uygulanamayacağı belirtildiğinden, bir suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda aynı kişiye karşı yaralama suçunun birden fazla işlen­mesi veya tek bir hareketle birden fazla kişinin yaralanması durumlarında fail hakkın­da gerçek içtima kurallarına göre gerçekleşen her bir sonuçtan dolayı ayrı ayn cezaya hükmolunur. Somut olayın özelliklerine göre bileşik suç (42.md.) ve farklı neviden fikri içtima (44.md.) hükümlerinin bu suç bakımından uygulanması mümkündür.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Suça Etki Eden Nedenler

TCK m. 86 Kasten Yaralama Ağırlatıcı Nedenler

maddenin 3.fıkrasında, kasten yaralama suçunun se­çimlik olarak belirlenen ve cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli şekilleri, bentler halinde sıralanmıştır. Buna göre, kasten yaralama suçunun;

  1. Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
  2. Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan ki­şiye karşı,
  3. Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  4. Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e. Silahla,

İşlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Bu nitelikli hallerden a, b ve c bentlerinde sayılanlar kasten öldürmenin nitelikli halleri (82.md.) olarak da öngörülmüştür. Fıkranın (a) bendindeki akrabalık durum­ları TMK’nun 36.maddesine göre resmi sicil kayıtları esas alınarak belirlenecektir. Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiden maksat, uyku hali bilinçsizlik, ileri yaşta olma, hastalık gibi nedenlerle mağdurun kasten yaralama fiiline karşı kendisini koruma gücüne sahip olmamasıdır. Fıkranın (c) bendindeki nitelikli halin gerçekleşebilmesi için kamu görevlisinin (6/1-c) yerine getirdiği kamu görevinin gereklerine uygun davranması nedeniyle yaralanması gerekir. Kasten öldürme suçunun çocuğa karşı işlenmesi 82/1-e bendinde nitelikli hal sayıldığı halde, kasten yaralama suçunun mağdurunun çocuk olması başlı başı­na nitelikli bir hal olarak gösterilmemiştir. Bununla birlikte, çocuğa yönelik olarak işlenen kasten yaralama suçunda, çocuğun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olduğu kabul edilebiliyorsa bu takdirde faile verilecek cezanın 86/3-b bendi uyarınca artırılması gerekir.

Kasten yaralama suçunun, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi bir kolaylık sağladığından, bu durum söz konusu suçun bir nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin kamu görevlisi (TCK 6/1-c) olması yeterli olmayıp aynı zamanda failin kamu görevlisi sıfatının kendisine verdiği nüfuzu (etkinliği) de kötüye kullanması gerekir. Nüfuzun kötüye kullanılması söz konusu değilse, örneğin bir kamu görev­lisinin sadece kişisel bir nedenle bir başkasını yaralaması halinde bu nitelikli hal uygulanmaz. Buna karşılık kişisel bir nedenle veya görev sırasında kamu görevlisi olan failin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralama suçunu işlemesi durumunda, örneğin köy muhtarının köyün otlak yerinde hayvan otlatan komşu köyün çobanını muhtarlık nüfuzunu kötüye kullanarak yaralaması, okul müdürünün okulun bahçesinde top oynayan mahallenin çocuklarını dövmesi durumlarında bu nitelikli halin uygulanması mümkündür. Bunun için kamu görev­lisinin zor kullanma yetkisine sahip olması gerekmemektedir. Zor kullanma yetki­sine sahip kamu görevlisinin, görevini yaptığı sırada, kişilere karşı görevinin gerek­tirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanması halinde eylemi TCK’nun 256/1. madde­sine uyan ayrı bir suçu oluşturur ve bu halde de yapılan yollama nedeniyle TCK’nun 86. ve 87.maddeleri uygulanacaktır.

Kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi 3.fıkranın (e) bendinde nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir. Suçun silahla işlenmesinin nitelikli hal sayılmasının nedeni, suçta araç olarak kullanılan silahın suçun işlenmesini kolaylaştırmasının yanı sıra mağdurun beden bütünlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehli­keden dolayı mağdurun üzerindeki korkunun etkisini artırmasıdır. Ceza kanunla­rının uygulanmasında “silah” deyiminden nelerin anlaşılması gerektiği TCK’nun 6.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinde belirtilmiştir. Buna göre “silah” deyiminden; 1. Ateşli silahlar, 2. Patlayıcı Maddeler, 3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldın ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 5.Yakıcı, aşındıncı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açan nükle­er, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler anlaşılır. Bu konuda ö.maddede yapılan açıklamalara bakılmalıdır. Bu bağlamda, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldın ve savunmada kullanılmaya elverişli taş, sopa ve diğer herhangi bir aletin de 6/1-f bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca silahtan sayıl­ması gerekeceği gözetilmelidir. Suçun işlenmesinde “hayvanın”, örneğin bir köpe­ğin araç olarak kullanılması durumunda suç silahla işlenmiş sayılmaz.

Kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri ise TCK’nun 87,maddesinde düzenlenmiştir.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Hafifletici Nedenler

maddenin 2.fıkrasında, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir ıtbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde suçun kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlı tutulmuş ve suçun basit (86/1.fıkrasına) şekline nazaran daha az ceza öngörülmüştür. Kasten yaralama fiili­nin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olup olmadığı ancak tıp biliminin verilerine göre belirlenebilir. Suçun tıbbi müdaha­
leyi gerektiren herhangi bir etki ortaya çıkarmadığı veya teşebbüs aşamasında kal­dığı durumlarda da 86/2.fıkra hükmü uygulanmalıdır.

Adli Tıp Uzmanları Derneği ve Adli Tıp Derneği’nin ortak çalışması sonucunda hazırlanan listede basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği belirtilen yaralanmalar şunlardır;

  • Deri-deri altı-kas dokusunu ilgilendiren travmatik değişimler: Tüm vücut ala­nına göre yüzey alanı yaklaşık olarak yüz ya da elde % 5, vücudun diğer bölgele­rinde % 10’dan daha az olan abrazyan ve kontüzyonlar; yüz ve elde yaklaşık 25 cm2, diğer bölgelerde 100 cm2’den küçük flep tarzı yaralanmalar; yüz ya da elde toplam 10 cm, vücudun diğer bölgelerinde toplam 20 cm’den küçük cilt altına penetre yaralanmalar-laserasyonlar.
  • Yanıklar: 1.derecede yanık; 2.derecede yüzey alanı % 10’dan az (5 yaş altı ço­cuklarda % 5’ten az) yanıklar.
  • Kafa bölgesi yaralanmaları: Bilinç durumu itibariyle; GIasgow Koma Skoru: 14-15; olay sonrası ilk gözlemde uyanık; belirlenmiş 5 dakikadan kısa süren geçici bilinç kaybı; travma sonrası 24 saatten kısa amnezi.
  • Kulak lezyonlan: Dış kulak yolu yaralanması, hemotimpanium (kaide kırığı yok); kulak kepçesinde kısmi basit kesikler.
  • Göz lezyonları: Göz kapağı/çevresinde ekimoz/hematom, yüzeysel laserasyonlar; konjuktivada subkonjoktival kanama gibi görme bozukluğu yapma­yan, şekil ve fonksiyonunu bozmayan yaralanmalar; korneada perforasyona yol açmayan basit lezyonlar (abrazyon/kontüzyon).
  • Burun-ağız-damak-dil lezyonlan: Epistaksis; dilde basit yaralama; dilde derin ve geniş laserasyon, kopma ya da kesiler; mukoza yaralanması; stenon kanalı yaralan­ması; diş kayıplan; dişlerde subluksasyon, kron kırığı (mine ve dentini ilgilendiren).
  • Dış genital organlar: Testis’te kontüzyon (hemotom)lar, minör/yüzeysel laserasyonlar; skrotal hidrosel, hematosel; anüste kontüzyon (hematom) (sfinkter kusuru yoksa); penis, vagina, vulva ve perinede kontüzyon (hematom), mi­nör/yüzeysel yaralanmalar.
  • Vertebral Kolon-Medulla Sinalis-Periferik Sinirler: Pleksus Brakialis’teki sade­ce gerilme ile olan yaralanmalar; interspinoz ligament laserasyonu (Hiperfleksiyon zorlanması); ani burkulma (akut sprain-vvhiplash).
  • Üst ekstremiteler: Eklemler.
  • Alt ekstremiteler (Eklemler): Kontüzyon ve burkulmalar.
  • Zehirlenme olguları: Yalnızca semptomatik tedavi ile yetinilen olgular; göz­lem süresince herhangi bir komplikasyon saptanılmayan olgular; gastrik lavaj ve aktif kömür dışında tedavi gerektirmeyen olgular.
  • Travma sonrası gelişen ruhsal bozukluklarda: Belirgin bir psikiyatrik bozuk­luk tablosu kriterlerini doldurmayacak (Uluslar arası sınıflandırma ve tanımlama kriterlerine göre) her türlü geçici nöropsiyatrik şikayetler.

Ancak, bu belirtilen durumların değerlendirilmesinde, kişisel bulgular, hastanın klinik durumu, bilinç durumu kriterleri, lezyona göre travmanın ağırlığı, zehirlen­melerde toksik maddenin özel etkileri raporu düzenleyen hekim tarafından öncelik­le dikkate alınacaktır.

Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde YTCK’nun 88/1. mad­desi uyarınca faile verilecek olan ceza, hakimin takdirine göre üçte ikisine kadar indirilebilecektir.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Kovuşturma, Görevli Mahkeme, Suçun Yaptırımı Ve Dava Zamanaşımı

Kovuşturma: 86.maddenin 2.fıkrasında tanımlanan, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine (YTCK 73.md.) bağlıdır. Ancak, yaralanma basit tıbbi müda­hale ile giderilebilecek ölçüde hafif olsa bile 86.maddenin 3.fıkrasında öngörülen nitelikli hallerden birinin bulunması, örneğin suçun silahla işlenmesi durumunda şikâyet koşulu aranmaz, yani soruşturma ve kovuşturma şikâyet olmasa bile re’sen yapılır. Keza, 86.maddenin 1. ve 3.fıkralarının uygulandığı durumlarda da soruş­turma ve kovuşturma re’sen yapılacaktır. Maddenin üçüncü fıkrasının uygulandığı durumlar hariç bu suçlar CMK’nun 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunla değişik 253/1.fıkrası uyarınca uzlaşma kapsamındadır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 10. ve ll.maddeleri gereğince görev­li mahkeme, 86/1.fıkradaki suç bakımından asliye ceza, 2.fıkranın uygulandığı du­rumlarda ise sulh ceza mahkemesidir.

Suçun Yaptırımı: Maddenin l.fıkrasına uyan yaralama suçunun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisi­nin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, 86/2.fıkra uyarınca, mağdurun şikâyeti üzerine faile verilecek ceza, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. 61/9.fıkra hükmü uyarınca seçimlik olarak öngörülen adli para cezasının alt sınırı hapis cezasının alt sınırdan (4 aydan) az ve üst sınırdan (bir yıldan) fazla olamaz. Bu seçimlik cezalardan sadece birine hükmolunacaktır. Maddenin 3.fıkrasında gösterilen nitelikli hallerin bulunması durumunda ise şikâyet aranmaksızın 1. ve 2.fıkra uyarınca verilecek olan cezalar yarı oranında artırılacaktır.

TCK m. 86 Kasten Yaralama Dava Zamanaşımı

TCK.nun 66/1-e bendi uyarınca, bu suçlarda dava za­manaşımı süresi sekiz yıldır.