Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 64 Sanığın Veya Hükümlünün Ölümü

TCK m 64 Sanığın Veya Hükümlünün Ölümü

MADDE 64.- (1) Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hak­kında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.

(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölüm­den önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.

TCK m 64 Sanığın Veya Hükümlünün Ölümü Açıklama

64.maddede, sanığın veya hükümlünün ölümüne ilişkin düzenlemelere yer ve­rilmiştir. Modem ceza hukukunun kabul ettiği “cezaların şahsiliği” ilkesi uyarınca, ancak gerçek kişiler suç faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımı­na hükmedilebilir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Bu itibarla, Anayasamızın 38.maddesi hükmü ile de güvence altına alınan bu evrensel ilke gere­ğince ancak yaşayan bir kimsenin ceza sorumluluğu sözkonusu olabilir. Bu nedenle sanığın veya hükümlünün ölümü, davanın veya cezanın düşürülmesini gerektiren, davayı veya cezayı bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir neden sayılmıştır.

765 sayılı TCK.nun 96.maddesinden farklı olarak, yeni düzenlemede sanığın ölümü halinde, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin yargılamaya, sanığın ölümüne rağmen devam edilmesinin mümkün olduğu hallerde devam edilip sonucuna göre bunların müsaderesine hükmolunabileceği öngörülmüştür.

Sanığın Ölümü (64/L.F.)

64.maddenin 1.fıkrasında, sanığın ölümü halinde, ceza ve muhakeme ilişkisi or­tadan kalkacağından açılmış olan kamu davasının düşürülmesine karar verileceği belirtilmiştir.

Sanığın ölümü, ceza muhakemesinin hangi aşamasında olursa olsun kamu da­vasının düşürülmesi sonucunu doğurur ve kamu davası sanığın ölüm gününde düşmüş sayılır. Ölüm olayının, vukuatlı nüfus kaydı getirtilerek belgelenmesi gere­kir. Sanığın ölümünden sonra mahkemece yapılan muhakeme işlemleri hükümsüz sayılır ve her ne sebeple olursa olsun artık kamu davasına devam edilemez. Hatta, sanığın beraat edeceği kesin olsa bile, hâkim, kamu davasını sonuçlandırarak 64/1. fıkra uyarınca düşme kararı verecektir. Bu karar sadece “açıklayıcı” nitelikte bir karardır. Hâkim bu durumu re’sen gözetmek durumundadır.

Sanıklardan birinin ölümü suça iştirak eden diğer sanıkların durumunu etkile­mez. Özgü suçlarda, örneğin zimmet suçunu işleyen failin ölümü halinde, bu suça şerik sıfatıyla katılan ve kamu görevlisi olmayan suç ortaklarının durumunun belir­lenmesi bakımından davaya devam olunarak ölen sanığın zimmet suçunun sübut bulup bulmadığı araştırılır ve sonucuna göre şeriklerin hukuki durumu belirlenir. Ancak her halükarda ölen sanık hakkında kamu davasının düşürülmesine karar verilecektir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.

Maddede sözü edilen “ölüm” deyimi, gerçek ölümü ve ölüm karinesini de kap­samaktadır. Medeni Kanunun “ölüm karinesi” başlıklı 31.maddesi uyarınca; bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, ce­sedi bulunmamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır. Bu itibarla, kesin ölüm karinesi durumunda, ölümün nüfus sicil kaydına işlenmesi halinde de mahkemece kamu davasının düşürülmesine karar verilecektir. Ancak, TCK.nun 74/2.maddesi uyarın­ca, ölüm nedeniyle kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şalisi hak davasını etkilemez.

Hükümlünün Ölümü (64/2.F.)

64.maddenin 2.fıkrası uyarınca, hükümlünün ölümü, henüz infaz edilmemiş ha­pis ve adli para cezalarını ortadan kaldırır. Diğer bir deyişle, henüz tahsil edilmemiş olan adli para cezası ölen hükümlünün varislerinden ve terekeden istenemez. Hü­kümlünün varisleri de onun ölümünden önce kısmen veya tamamen infaz edilmiş olan adli para cezasını artık devletten geri isteyemezler. Bununla birlikte, müsade­reye ve devletin bir alacağı niteliğinde bulunan yargılama giderlerine ilişkin olup da hükümlünün sağlığında verilerek kesinleşen hükümler infaz olunur, yani bunlar hükümlünün mirasçılarından istenebilir. Hükümlünün ölümü ile ceza mahkûmiyeti ve bu mahkûmiyetin bütün cezai sonuçları düşer. Ancak, bu nedenle cezanın düş­mesi malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şalisi hak dava­sını etkilemez (74/2.md.).

Hükümlünün cezaevinde ölümü halinde, durum ilgililere ve ailesine derhal bil­dirilir (5275 sayılı CGTİK 22/4.md.).