TCK m 294 Kaçmaya İmkan Sağlama Suçu ve Cezası
MADDE 294.- (1) Gözaltına almanın veya tutuklunun kaçmasını sağlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Hükümlünün kaçmasını sağlayan kişi, çekilecek olan hapis cezasının süresine göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, hükümlünün cezası;
- Müebbet hapis cezası ise, beş yıldan sekiz yıla,
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise, sekiz yıldan oniki yıla,
Kadar hapis cezasına hükmolunur.
- Bu suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
- Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, bu sayı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılır.
- Bu suçların gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza, üçte biri oranında artırılır.
- Bu suçların üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında indirilir.
- Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin veya kasten öldürme suçunun gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi durumunda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
- Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya nakli ile görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından yararlanarak kaçması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Kaçmaya imkan sağlama suçlarını düzenleyen 294.madde hükmü, 765 sayılı ETCK’nun 301-303.maddelerinin karşılığıdır. Eski metindeki “kaçmasını hazırlama ya da kolaylaştırma” ifadesinin yerine “kaçmasını sağlama” ifadesi kullanılmış, hükümlünün cezasına göre yaptırımın belirlenmesi yerine bağımsız yaptırımları alt ve üst sınırları arasında uygulama bakımından hakime takdir yetkisi tanınmıştır. Keza, bir yenilik olarak 294/7.fıkrada özel bir içtima hükmüne yer verilmiş, bu suçların tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak, cebir veya tehdit kullanılarak suçun işlenmesi de cezayı ağırlaştırıcı nitelikli bir hal sayılmıştır. Eski madde metinlerinde de olduğu gibi bu suçların belirli akrabalar tarafından işlenmesi cezada indirimi gerektiren şahsi sebep sayılmış (294/6,fıkra), ETCK’nun 301/4., 302/4.fıkralarında olduğu gibi kaçması sağlanan tutuklu ya da hükümlü sayısının birden fazla olması hali ağırlatıcı sebep olarak (294/4.fıkra) yeniden düzenlenmiştir. Maddenin 8.fıkrasında ise, ETCK’nun 303.maddesinin karşılığı olarak, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlüğünün, bunların muhafaza veya nakli ile görevli kişinin taksirli fiilinden yararlanarak kaçması bağımsız bir suç tipi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Maddede tanımlanan suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, devletin adli yargı fonksiyonuna ilişkin görevlerini eksiksiz ve kesintiye uğramadan yerine getirmesi, ceza adaletinin gerçekleştirilmesi, ceza infaz sisteminin etkinliğinin ve amaçlarına ulaşmasının sağlanması ve dolayısıyla adliyenin korunmasıdır.
Suçun Konusu
Bu suçların maddi konusunu gözaltına alman, tutuklu veya hükümlü konumunda bulunan kişiler oluşturmaktadır.
Yakalama ve gözaltına alma ile ilgili ceza muhakemesi işlemleri CMK’nun 90- 99.maddesi ile bu Kanunun 99.maddesi uyarınca çıkartılan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Altına Alma Yönetmeliğinde gösterilmiştir. Koruma tedbiri olan tutuklama işlemine ilişkin usul ve esaslar ise CMK’nun 100-108. ve 248/5.maddelerinde düzenlenmiştir. Hükümlü ise, kesinleşmiş bir yargı kararıyla belli bir cezaya mahkum olmuş olan kişidir.
Suçun Faili
Kaçmaya kasten imkan sağlama suçunun faili herhangi bir kimse olabilir. Bu suçun gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi 294/5.fıkrada daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.maddenin 6.fıkrasında ise, failin, gözaltına alınmış kişi, tutuklu veya hükümlünün üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi olması halinde verilecek cezanın indirileceği açıklanmıştır. Maddenin 8.fıkrasında tanımlanan taksirli suçun faili ise muhafaza veya nakil ile görevli kamu görevlisidir.
Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama Suçunun Maddi Unsuru (294/1.-2.Fıkra)
Maddenin l.fıkrasında tanımlanan kaçmaya kasten imkan sağlama suçunun maddi unsuru, gözaltına alınan veya tutuklunun kaçmasını sağlamaktır. Maddenin 2.fıkrasındaki suçun maddi unsuru ise hükümlünün kaçmasını sağlamaktır. Kaçmayı sağlayan, buna zemin hazırlayan aktif (icrai) nitelikteki her türlü yardım fiili bu suçların kapsamında değerlendirilecektir. Suçların tamamlanabilmesi için, kaçmanın gerçekleşmesi gerekir. Örneğin, suçluya yol göstermek, talimat vermek, kılık ve kıyafet değiştirmesini sağlamak, kaçışında kullanacağı malzemeyi tedarik etmek, görevlileri oyalamak gibi kaçmanın kolaylıkla gerçekleşmesini olanaklı kılacak hareketleri yapmakla 294/1.-2.fıkralarda yer alan suçlar oluşur. Aslında bu fiiller, gözaltına alınanın, tutuklunun veya hükümlünün kaçması (292.md.) suçlanna iştirak niteliği taşımaktadır. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, bu suçlar bağımsız birer suç olarak düzenlenmiştir. Kaçmaya imkan sağlama, kaçmayı hazırlayacak ortamı sağlama biçiminde olabileceği gibi, kaçma sırasında engelleri kaldırarak kişinin kaçmasına engel olmama biçiminde davranışlarla da işlenebilir.
Kaçmaya Taksirle İmkan Sağlama Suçunun Maddi Unsuru (294/8.Fıkra)
Maddenin 8.fıkrasında yer alan bu taksirli suçun maddi unsuru, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya nakli ile görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu bundan yararlanılarak kaçmanın gerçekleşmesi ile oluşmaktadır. Başka bir anlatımla muhafaza ve nakil ile görevli kimsenin, taksirli davranışıyla gözaltına alınanın, tutuklu veya hükümlünün kaçmayı gerçekleştirmesi arasında neden-sonuç ilişkisinin (nedensellik bağının) kurulabilmesi gerekir. Taksirli suçların belirgin özelliği, icrai veya ihmali şekilde olabilen iradi hareketin varlığı ve kanuni tanımda yer alan unsurlardan birinin öngörülmemiş olmasıdır. Fakat bu öngörmenin “gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık” dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Çünkü somut olayda gerekli dikkat ve özen gösterilmediği için kanunda tanımlanmış olan neticenin (kaçmanın) gerçckle- şeceği öngörülmemiştir. Nitekim 294/8.fıkradaki suç tanımında “görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından yararlanarak kaçması” ifadesine yer verilmiştir. Bu itibarla, failin bu suç tipindeki neticeyi (kaçmaya) yönelik bir irade ile hareket etmemesine rağmen, toplum düzeninin zarar göreceği düşüncesi ve ilgili mevzuat (kanun, tüzük, yönetmelik) hükümleri uyarınca uyulması gerekli kurallara karşı zorunlu olan ve beklenen dikkat ve özenin gösterilmemiş olması failin sorumluluğunun esasını oluşturmaktadır. Bu suç tipinde muhafaza ve nakil ile görevli kişinin, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün kaçmasını so- nuçlayan icrai veya ihmali hareketi suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Ancak failin 294/8.fıkra uyarınca cezalandırılabilmesi için “kaçma neticesi” ile failin “taksirli fiili” arasında nedensellik bağı bulunması ve kusurunun da ayrıca sabit olması gerekir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğünün belirlenmesinde, failin kişisel yetenekleri göz önünde bulundurulmaksızın, objektif esastan hareket edilir. Gözetilecek olan husus, failin göreviyle ilgili mevzuat hükümlerine göre kaçmayı önleyecek tedbirlere riayet edip etmediğidir.
Suçun Manevi Unsuru
Maddenin 1. ve 2.fıkralarında tanımlanan suçlar, ancak kasten işlenebilir. Bunun için failin gözaltına almanın veya tutuklanalım ya da hükümlünün kaçmasını bilerek ve isteyerek işlediği fiil sonucunda kaçmanın gerçekleşmiş olması gerekir. Bu suçların olası kastla da işlenmesi mümkündür.
Maddenin 8.fıkrasında yer alan suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için kanuni tipe uygun ve hukuka aykırı bir fiilin iradi olarak işlenmesi yani failin somut olayda gerçekleşen kaçma olgusu bakımından kusurlu bir biçimde hareket etmesi gerekir. Somut olayda failin kaçmayı önleme hususunda mevzuatta öngörülen gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediği, manevi unsur açısından araştırılacaktır. Ancak fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörülebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğüne aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen kaçmanın (neticenin) gerçekleşmesine neden olması durumunda, bu taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak cezalandırılacaktır. Sonuç öngörülmüş ancak istenmemişse failin bilinçli taksirle hareket ettiği de kabul edilebilir.
Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama suçlarının Ağırlatıcı Nedenleri
Maddenin 1. ve 2.fıkralarında tanımlanan gözaltına alınan veya tutuklunun ya da hükümlünün kaçmasını sağlama suçlarını ağırlatıcı nedenleri, 3., 4. ve 5.fıkralarda gösterilmiştir.
Bu suçların cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi, bu suçların daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsurunu oluşturmaktadır.
Cebir, sözlük anlamıyla “zor, zorlama, zorlayış, zorla yaptırma, zor kullanma, zorlayıcı kuvvet, icbar etme, baskı yapma, bir kimsenin isteğinin aksine bir hareketi yapmaya veya yapmamaya zorlama, birine zorla bir iş yaptırma, bir şeyi yaptırmak için maddi ve manevi kuvvet kullanma, tabii iradeyi istenilen hareketi yapmaya fizik kuvvetle zorlama” anlamlarına gelmektedir. Latince karşılığı “vis compulsiva” olan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zecri bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.
294/l-2.fıkralardaki suçların cebir kullanılarak işlenmesi sırasında mağdurda oluşan yaralanma, bu nitelikli unsur bağlamında kasten yaralama suçunun temel şeklini (86/1.fıkrasını) kapsamaktadır. Şayet bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri veya ölüm gerçekleşmiş ya da eşyaya zarar verilmiş ise, 294/7.fıkra hükmü uyarınca ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre (87., 152.md.) cezaya hükmolunacaktır.
Tehdit ise, failin mağdura, mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağı veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Tehdidin objektif olarak ciddi bir mahiyet arzetmesi gerekir. Yani, istenilenin yerine getirilmemesi halinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objektif olarak mevcut olmalıdır. Sarfedilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alman kişi üzerinde ciddi bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeterli ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddi şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddi bir mahiyet arzeden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değildir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesi gerekmez. Fail adına hareket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir.
294/l-2.fıkralardaki suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılacaktır.
Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması
Maddenin 4.fıkrasında özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde bir ve ikinci fıkralardaki suçlardan faile tek ceza verilecektir. Ancak, verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılacaktır. Bu hüküm YTCK’nun 43.maddesinde öngörülen zincirleme suça ilişkin düzenlemenin bir istisnasını oluşturmaktadır.
Bu suçların muhafaza veya nakil ile görevli kişiler tarafından işlenmesi
Maddenin 5.fıkrasında, bu suçların gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu durumda verilecek ceza üçte bir oranında artırılacaktır.
Muhafaza ve nakil ile görevli kişiler, kaçmaya karşı alınacak önlemler mevzuat (Kanun, tüzük, yönetmelik) hükümleri ile belirlenmiştir. CMK’nun 91-99.maddeleri ile Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği hükümleri uyarınca işlenen bir suç nedeniyle gözaltına alınan kişilerin muhafaza ve nakilleri adli kolluk (CMK 164., Adli Kolluk Yön. 3.md.) görevlileri tarafından yapılır. Ceza infaz kurumu ve tutukevlerinin dış güvenliği ile hükümlü ve tutukluların nakilleri Jandarma (JTGY. Yön. 65., 66.md.) tarafından yapılır. Bu kurumların iç güvenliği Adalet Bakanlığına bağlı infaz ve koruma görevlileri tarafından sağlanır. Dış güvenlik görevlileri bulunmayan açık ceza infaz kurumlan ile çocuk eğitim evlerinde firara karşı engel bulundurulmadığmdan, bu kurumların güvenliği idare ile infaz koruma görevlilerinin sorumluluğunda sağlanır (CGTİK, 14., 15., 33,md.) 294/5.fıkradaki ağırlatın neden bu sayılan muhafaza ve nakil ile görevli kişiler hakkında uygulanabilir. Kendilerine böyle bir görev verilmeyen ceza infaz kurumu tabibi, psikiyatri uzmanı, öğretmen gibi uzman görevliler açısından bu ağırlatın sebep uygulanmaz.
Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama Suçlarında Cezayı Hafifleten Kişisel Neden
Maddenin 6.fıkrasmda, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların failinin, gözaltına alınmış kişi, tutuklu veya hükümlünün üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi olması halinde, bu durum belirtilen derecede akrabalar bakımından cezanın azaltılmasını gerektiren kişisel bir sebep sayılmış ve verilecek cezanın üçte bir oranında indirileceği hükme bağlanmıştır. Cezanın azaltılmasını gerektiren bu kişisel sebep (akrabalık ilişkisi) hangi failde mevcut ise, bu indirimden yalnız o kişi yararlanabilir. Bu itibarla, suç iştirak halinde işlenmiş olduğu durumda, cezayı azaltıcı kişisel sebep diğer fail ve şeriklere sirayet etmez. Nitekim YTCK’nun 40/1.maddesinde, cezayı hafifleten kişisel nedenlerin ancak ilgili suç ortağı açısından hukuki sonuç doğuracağı öngörülmüştür. Cezayı azaltan kişisel nedenlerin, fiilin işlendiği sırada mevcut olması gerekir. Bu nedenle, fıkrada belirtilen akrabalık derecesinin Medeni Kanun hükümlerine göre vukuatlı nüfus aile tablosu getirtilerek belirlenmesi gerekir.
Teşebbüs
Maddenin bir ve ikinci fıkralarında tanımlanan kaçmaya kasten imkan sağlama suçlarına teşebbüs mümkündür.
Maddenin 8.fıkrasında, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya naklinden sorumlu kamu görevlisinin dikkat ve özen yükümüne aykırı davranmasından yararlanarak kaçması şeklinde tanımlanan suç taksirli bir suç niteliğinde olduğundan ve netice gerçekleşmedikçe taksirli hareketin faili cezalandırıla- mayacağmdan, bu suçta teşebbüs söz konusu olamaz.
İştirak
Kaçmaya kasten imkan sağlama (294/l-2.md.) suçlarına iştirakin her hali (fail, azmettiren, yardım etme) mümkündür.
Maddenin 8.fıkrasındaki taksirli suçta iradenin neticeye değil harekete yönelik olması, bir başka deyişle neticenin istenmemiş olması nedeniyle kasti suçlara katılım düzeylerini düzenleyen YTCK’nun 37-41.maddelerinin bu suçta uygulanması mümkün değildir. Buna karşılık bu taksirli suçun muhafaza veya nakille görevli birkaç kişi tarafından işlenmesi mümkündür. YTCK’nun 22/5.fıkrası uyarınca, birden fazla kişinin taksirle işlendiği suçlarda herkes kendi kusuru göz önünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulur. Bu gibi durumlarda neticenin oluşumu (kaçmanın gerçekleşmesi) açısından her görevlinin taksirli fiili dolayısıyla kusurluluğu bir diğerinden bağımsız olarak belirlenmelidir.
İçtima
Maddenin 4. ve /.fıkralarında kaçmaya kasten imkan sağlama suçları açısından özel içtima hükümlerine yer verilmiştir.
4.fıkrada öngörülen özel içtima hükmüne göre, kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, faile bir (tek) ceza verilecektir; ancak bu ceza üçte birden bir katına kadar artırılacaktır. Bu hüküm YTCK’nun 43/2.madde ve fıkrasında düzenlenen zincirleme suç hükmünün istisnasını oluşturmaktadır. Örneğin, aynı araçla nakledilen üç tutuklu ile beş hükümlünün kaçmasına kasten imkan sağlanmış ve kaçmaları gerçekleşmişse ve hükümlülerden birinin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise, bu durumda bir suçun temel şekli ve daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılacağından (43/1.fıkra) ve aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi nedeniyle (aynı neviden fikri içtima olarak da adlandırılan) bu zincirleme suçtan dolayı failler hakkında bir cezaya hük- molunması (43/2.fıkra) gerekecektir. Bu örnekte en ağır cezayı gerektiren 294/2-b bendi uyarınca fail veya faillere verilecek olan tek ceza (sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis) 294/4.fıkra hükmü uyarınca kaçması sağlanan kişi sayısının fazlalığı da gözetilerek üçte birden bir katma kadar artırılacaktır. Somut olayda kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinin değil de aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda ve her bir olayda bir kişinin kaçmasına imkan sağlanması biçiminde fiillerin gerçekleştirilmesi söz konusu ise, bu durumda 294/4.fıkranın uygulanma koşulu gerçekleşmediğinden genel hüküm olan 43/1.fıkra hükmüne göre zincirleme suçun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Maddenin /.fıkrasında öngörülen özel içtima hükmüne göre, bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin (8/.md.) veya kasten öldürme suçunun (82.md.) gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi (152.md.) durumunda, gerçek içtima kuralına göre ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunacaktır. YTCK’nun 86/l-2.fıkralarında tanımlanan kasten yaralama suçunun temel şekli ile basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek olan yaralanmalar 294/3. fıkrada ki ağırlatın sebebin “cebir” unsuru kapsamına girer, faile ayrıca bu derecedeki yaralanmalardan ve tehdit fiilinden dolayı ceza verilmez.
Kaçmaya kasten imkan sağlama suçlarının muhafaza veya nakille görevli kişiler tarafından para veya menfaat vaadi veya temini suretiyle işlendiği takdirde kamu görevlilerinin 294/1-2.fıkradaki suçun yanı sıra ayrıca rüşvet suçundan dolayı da gerçek içtima kuralına göre cezalandırılmaları gerekir.
Kovuşturma
Maddede tanımlanan suçların soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır. Bu suçların muhafaza veya nakille görevli kişilerce işlenmesi halinde kural olarak bu görevler “adli görev” kapsamında olduğundan, infaz kurumu veya tutukevinin iç güvenliği ile görevli kişiler ile adli kolluk görevlileri hakkında soruşturma CMK’nun 161/5.fıkrası uyarınca C.savcısınca re’sen yapılır. Ancak, bu kurumlanıl dış güvenliği ile görevli jandarmanın bu görevi “mülki görev” kapsamına girdiğinden (JTGY. Yön. 65-66.md.) bu görev sırasında işledikleri kaçmaya kasten veya taksirle neden olma suçlarından dolayı 4483 sayılı MDKGYHK hükümleri uyarınca soruşturma yapılmalıdır.
Görevli Mahkeme
Maddenin 1., 2. (b bendi hariç) ve 8.fıkralarında tanımlanan suçlar dolayısıyla açılan davalara bakma görevi, 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesidir. Maddenin 2.fıkrasının (b) bendindeki suçtan açılan davaya ise ağır ceza mahkemesinde bakılır.
Suçun Yaptırımı
Maddenin 1.fıkrasındaki suçun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapistir. 2.fıkradaki suçta, hükümlünün kaçmasını sağlayan kişi, çekilecek olan hapis cezasının süresine göre, iki yıldan beş yalı kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, hükümlünün cezası; müebbet hapis cezası ise, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza, 294/3. fıkra uyarınca üçte biri oranında artırılacaktır. Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, bu sayı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza 294/4.fıkra uyarınca verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılacaktır. Keza, bu suçların, gözaltına alman, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bu sıfatı taşıyan kişiler bakımından üçte biri oranında artırılacaktır. Bu suçların, üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza sadece bu akrabalık derecelerinde bulunan fail veya şerikler bakımından üçte biri oranında indirilecektir. Maddenin 7.fıkrası uyarınca da bu suçların işlenmesi sırasında, bu fıkrada sayılan suçların da gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunacaktır.
Maddenin 8.fıkrasında tanımlanan taksirli suçun yaptırımı ise, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Hakim, bu suç bakımından failin somut olaydaki taksire dayalı kusuruna göre cezayı bu iki sınır arasında belirleyecektir.
Dava Zamanaşımı
Maddenin 1. ve 2. (a ve b bentleri hariç) ve 8.fıkrasında tanımlanan suçların dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. 2.fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki durumlarda ise, dava zamanaşımı süresi 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıldır. Kaçmaya kasten imkan sağlama (294/1-2.md) suçlarının bu maddenin 3., 4. ve 5.fıkralarında öngörülen daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin YTCK’nun 66/3.fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gerekir. Buna göre, örneğin 294/2-b, 4- 5.fıkraların birlikte uygulandığı durumda dava zamanaşımı süresi 66/1-c bendi uyarınca yirmi yıl, 294/2., 3.fıkraların birlikte uygulandığı durumda 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıl olduğu gözetilmelidir.