Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 294 Kaçmaya İmkan Sağlama Suçu ve Cezası

TCK m 294 Kaçmaya İmkan Sağlama Suçu ve Cezası

MADDE 294.- (1) Gözaltına almanın veya tutuklunun kaçmasını sağlayan ki­şi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Hükümlünün kaçmasını sağlayan kişi, çekilecek olan hapis cezasının sü­resine göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, hü­kümlünün cezası;
  1. Müebbet hapis cezası ise, beş yıldan sekiz yıla,
  2. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise, sekiz yıldan oniki yıla,

Kadar hapis cezasına hükmolunur.

  • Bu suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ce­za üçte biri oranında artırılır.
  • Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, bu sayı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılır.
  • Bu suçların gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza, üçte biri oranında artırılır.
  • Bu suçların üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, ve­rilecek ceza üçte biri oranında indirilir.
  • Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiy­le ağırlaşmış hallerinin veya kasten öldürme suçunun gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi durumunda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
  • Gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya nakli ile görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından yararlanarak kaç­ması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Kaçmaya imkan sağlama suçlarını düzenleyen 294.madde hükmü, 765 sayılı ETCK’nun 301-303.maddelerinin karşılığıdır. Eski metindeki “kaçmasını hazırlama ya da kolaylaştırma” ifadesinin yerine “kaçmasını sağlama” ifadesi kullanılmış, hükümlünün cezasına göre yaptırımın belirlenmesi yerine bağımsız yaptırımları alt ve üst sınırları arasında uygulama bakımından hakime takdir yetkisi tanınmıştır. Keza, bir yenilik olarak 294/7.fıkrada özel bir içtima hükmüne yer verilmiş, bu suç­ların tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak, cebir veya tehdit kullanı­larak suçun işlenmesi de cezayı ağırlaştırıcı nitelikli bir hal sayılmıştır. Eski madde metinlerinde de olduğu gibi bu suçların belirli akrabalar tarafından işlenmesi ceza­da indirimi gerektiren şahsi sebep sayılmış (294/6,fıkra), ETCK’nun 301/4., 302/4.fıkralarında olduğu gibi kaçması sağlanan tutuklu ya da hükümlü sayısının birden fazla olması hali ağırlatıcı sebep olarak (294/4.fıkra) yeniden düzenlenmiştir. Maddenin 8.fıkrasında ise, ETCK’nun 303.maddesinin karşılığı olarak, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlüğünün, bunların muhafaza veya nakli ile görevli kişi­nin taksirli fiilinden yararlanarak kaçması bağımsız bir suç tipi olarak yeniden dü­zenlenmiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Maddede tanımlanan suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, devletin adli yargı fonksiyonuna ilişkin görevlerini eksiksiz ve kesintiye uğramadan yerine ge­tirmesi, ceza adaletinin gerçekleştirilmesi, ceza infaz sisteminin etkinliğinin ve amaçlarına ulaşmasının sağlanması ve dolayısıyla adliyenin korunmasıdır.

Suçun Konusu

Bu suçların maddi konusunu gözaltına alman, tutuklu veya hükümlü konu­munda bulunan kişiler oluşturmaktadır.

Yakalama ve gözaltına alma ile ilgili ceza muhakemesi işlemleri CMK’nun 90- 99.maddesi ile bu Kanunun 99.maddesi uyarınca çıkartılan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Altına Alma Yönetmeliğinde gösterilmiştir. Koruma tedbiri olan tutuklama işlemine ilişkin usul ve esaslar ise CMK’nun 100-108. ve 248/5.maddelerinde düzenlenmiştir. Hükümlü ise, kesinleşmiş bir yargı kararıyla belli bir cezaya mahkum olmuş olan kişidir.

Suçun Faili

Kaçmaya kasten imkan sağlama suçunun faili herhangi bir kimse olabilir. Bu su­çun gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi 294/5.fıkrada daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.maddenin 6.fıkrasında ise, failin, gözaltına alınmış kişi, tu­tuklu veya hükümlünün üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi olması halinde verilecek cezanın indirileceği açıklanmıştır. Maddenin 8.fıkrasında tanımlanan taksirli suçun faili ise muhafaza veya nakil ile görevli kamu görevlisidir.

Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama Suçunun Maddi Unsuru (294/1.-2.Fıkra)

Maddenin l.fıkrasında tanımlanan kaçmaya kasten imkan sağlama suçunun maddi unsuru, gözaltına alınan veya tutuklunun kaçmasını sağlamaktır. Maddenin 2.fıkrasındaki suçun maddi unsuru ise hükümlünün kaçmasını sağlamaktır. Kaç­mayı sağlayan, buna zemin hazırlayan aktif (icrai) nitelikteki her türlü yardım fiili bu suçların kapsamında değerlendirilecektir. Suçların tamamlanabilmesi için, kaç­manın gerçekleşmesi gerekir. Örneğin, suçluya yol göstermek, talimat vermek, kılık ve kıyafet değiştirmesini sağlamak, kaçışında kullanacağı malzemeyi tedarik etmek, görevlileri oyalamak gibi kaçmanın kolaylıkla gerçekleşmesini olanaklı kılacak hareketleri yapmakla 294/1.-2.fıkralarda yer alan suçlar oluşur. Aslında bu fiiller, gözaltına alınanın, tutuklunun veya hükümlünün kaçması (292.md.) suçlanna işti­rak niteliği taşımaktadır. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, bu suçlar bağımsız birer suç olarak düzenlenmiştir. Kaçmaya imkan sağlama, kaçmayı hazırlayacak ortamı sağlama biçiminde olabileceği gibi, kaçma sırasında engelleri kaldırarak kişinin kaçmasına engel olmama biçiminde davranışlarla da işlenebilir.

Kaçmaya Taksirle İmkan Sağlama Suçunun Maddi Unsuru (294/8.Fıkra)

Maddenin 8.fıkrasında yer alan bu taksirli suçun maddi unsuru, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya nakli ile görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu bundan yararlanılarak kaçmanın ger­çekleşmesi ile oluşmaktadır. Başka bir anlatımla muhafaza ve nakil ile görevli kim­senin, taksirli davranışıyla gözaltına alınanın, tutuklu veya hükümlünün kaçmayı gerçekleştirmesi arasında neden-sonuç ilişkisinin (nedensellik bağının) kurulabil­mesi gerekir. Taksirli suçların belirgin özelliği, icrai veya ihmali şekilde olabilen iradi hareketin varlığı ve kanuni tanımda yer alan unsurlardan birinin öngörülme­miş olmasıdır. Fakat bu öngörmenin “gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne ay­kırılık” dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Çünkü somut olayda gerekli dikkat ve özen gösterilmediği için kanunda tanımlanmış olan neticenin (kaçmanın) gerçckle- şeceği öngörülmemiştir. Nitekim 294/8.fıkradaki suç tanımında “görevli kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından yararlanarak kaçması” ifadesine yer verilmiştir. Bu itibarla, failin bu suç tipindeki neticeyi (kaçmaya) yöne­lik bir irade ile hareket etmemesine rağmen, toplum düzeninin zarar göreceği dü­şüncesi ve ilgili mevzuat (kanun, tüzük, yönetmelik) hükümleri uyarınca uyulması gerekli kurallara karşı zorunlu olan ve beklenen dikkat ve özenin gösterilmemiş olması failin sorumluluğunun esasını oluşturmaktadır. Bu suç tipinde muhafaza ve nakil ile görevli kişinin, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün kaçmasını so- nuçlayan icrai veya ihmali hareketi suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Ancak failin 294/8.fıkra uyarınca cezalandırılabilmesi için “kaçma neticesi” ile failin “tak­sirli fiili” arasında nedensellik bağı bulunması ve kusurunun da ayrıca sabit olması gerekir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğünün belirlenmesinde, failin kişisel yetenek­leri göz önünde bulundurulmaksızın, objektif esastan hareket edilir. Gözetilecek olan husus, failin göreviyle ilgili mevzuat hükümlerine göre kaçmayı önleyecek tedbirlere riayet edip etmediğidir.

Suçun Manevi Unsuru

Maddenin 1. ve 2.fıkralarında tanımlanan suçlar, ancak kasten işlenebilir. Bunun için failin gözaltına almanın veya tutuklanalım ya da hükümlünün kaçmasını bile­rek ve isteyerek işlediği fiil sonucunda kaçmanın gerçekleşmiş olması gerekir. Bu suçların olası kastla da işlenmesi mümkündür.

Maddenin 8.fıkrasında yer alan suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için ka­nuni tipe uygun ve hukuka aykırı bir fiilin iradi olarak işlenmesi yani failin somut olayda gerçekleşen kaçma olgusu bakımından kusurlu bir biçimde hareket etmesi gerekir. Somut olayda failin kaçmayı önleme hususunda mevzuatta öngörülen ge­rekli dikkat ve özeni gösterip göstermediği, manevi unsur açısından araştırılacaktır. Ancak fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bu­lunduğu koşullar altında, objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörülebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğüne aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen kaçmanın (neticenin) gerçekleşmesine neden olması durumunda, bu taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak cezalandırılacaktır. Sonuç öngörülmüş an­cak istenmemişse failin bilinçli taksirle hareket ettiği de kabul edilebilir.

Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama suçlarının Ağırlatıcı Nedenleri

Maddenin 1. ve 2.fıkralarında tanımlanan gözaltına alınan veya tutuklunun ya da hükümlünün kaçmasını sağlama suçlarını ağırlatıcı nedenleri, 3., 4. ve 5.fıkralarda gösterilmiştir.

Bu suçların cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi

Maddenin üçüncü fık­rasına göre, bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi, bu suçların daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsurunu oluşturmaktadır.

Cebir, sözlük anlamıyla “zor, zorlama, zorlayış, zorla yaptırma, zor kullanma, zorlayıcı kuvvet, icbar etme, baskı yapma, bir kimsenin isteğinin aksine bir hareketi yapmaya veya yapmamaya zorlama, birine zorla bir iş yaptırma, bir şeyi yaptırmak için maddi ve manevi kuvvet kullanma, tabii iradeyi istenilen hareketi yapmaya fizik kuvvetle zorlama” anlamlarına gelmektedir. Latince karşılığı “vis compulsiva” olan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zecri bir etki meydana getirilmesi­dir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.

294/l-2.fıkralardaki suçların cebir kullanılarak işlenmesi sırasında mağdurda oluşan yaralanma, bu nitelikli unsur bağlamında kasten yaralama suçunun temel şeklini (86/1.fıkrasını) kapsamaktadır. Şayet bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri veya ölüm gerçekleşmiş ya da eşyaya zarar verilmiş ise, 294/7.fıkra hükmü uyarınca ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre (87., 152.md.) cezaya hükmolunacaktır.

Tehdit ise, failin mağdura, mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini ya da malvarlı­ğı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağı veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesi­dir. Tehdidin objektif olarak ciddi bir mahiyet arzetmesi gerekir. Yani, istenilenin yerine getirilmemesi halinde tehdit konusu kötülüğün gerçekleşeceği ihtimali objek­tif olarak mevcut olmalıdır. Sarfedilen sözler, gerçekleştirilen davranış muhatap alman kişi üzerinde ciddi bir korku yaratma açısından sonuç almaya elverişli, yeter­li ve uygun değilse, tehdidin oluştuğu ileri sürülemez. Failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddi şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerekir. Objektif olarak ciddi bir mahiyet arzeden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olması şart değil­dir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesi gerekmez. Fail adına hare­ket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir.

294/l-2.fıkralardaki suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılacaktır.

Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması

Maddenin 4.fıkrasında özel bir içtima hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde bir ve ikinci fıkralardaki suçlardan faile tek ceza verile­cektir. Ancak, verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılacaktır. Bu hüküm YTCK’nun 43.maddesinde öngörülen zincirleme suça ilişkin düzenlemenin bir is­tisnasını oluşturmaktadır.

Bu suçların muhafaza veya nakil ile görevli kişiler tarafından işlenmesi

Maddenin 5.fıkrasında, bu suçların gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi daha ağır cezayı gerek­tiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu durumda verilecek ceza üçte bir ora­nında artırılacaktır.

Muhafaza ve nakil ile görevli kişiler, kaçmaya karşı alınacak önlemler mevzuat (Kanun, tüzük, yönetmelik) hükümleri ile belirlenmiştir. CMK’nun 91-99.maddeleri ile Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği hükümleri uyarınca işle­nen bir suç nedeniyle gözaltına alınan kişilerin muhafaza ve nakilleri adli kolluk (CMK 164., Adli Kolluk Yön. 3.md.) görevlileri tarafından yapılır. Ceza infaz kuru­mu ve tutukevlerinin dış güvenliği ile hükümlü ve tutukluların nakilleri Jandarma (JTGY. Yön. 65., 66.md.) tarafından yapılır. Bu kurumların iç güvenliği Adalet Ba­kanlığına bağlı infaz ve koruma görevlileri tarafından sağlanır. Dış güvenlik görev­lileri bulunmayan açık ceza infaz kurumlan ile çocuk eğitim evlerinde firara karşı engel bulundurulmadığmdan, bu kurumların güvenliği idare ile infaz koruma gö­revlilerinin sorumluluğunda sağlanır (CGTİK, 14., 15., 33,md.) 294/5.fıkradaki ağır­latın neden bu sayılan muhafaza ve nakil ile görevli kişiler hakkında uygulanabilir. Kendilerine böyle bir görev verilmeyen ceza infaz kurumu tabibi, psikiyatri uzmanı, öğretmen gibi uzman görevliler açısından bu ağırlatın sebep uygulanmaz.

Kaçmaya Kasten İmkan Sağlama Suçlarında Cezayı Hafifleten Kişisel Neden

Maddenin 6.fıkrasmda, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların failinin, gö­zaltına alınmış kişi, tutuklu veya hükümlünün üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi olma­sı halinde, bu durum belirtilen derecede akrabalar bakımından cezanın azaltılması­nı gerektiren kişisel bir sebep sayılmış ve verilecek cezanın üçte bir oranında indiri­leceği hükme bağlanmıştır. Cezanın azaltılmasını gerektiren bu kişisel sebep (akra­balık ilişkisi) hangi failde mevcut ise, bu indirimden yalnız o kişi yararlanabilir. Bu itibarla, suç iştirak halinde işlenmiş olduğu durumda, cezayı azaltıcı kişisel sebep diğer fail ve şeriklere sirayet etmez. Nitekim YTCK’nun 40/1.maddesinde, cezayı hafifleten kişisel nedenlerin ancak ilgili suç ortağı açısından hukuki sonuç doğura­cağı öngörülmüştür. Cezayı azaltan kişisel nedenlerin, fiilin işlendiği sırada mevcut olması gerekir. Bu nedenle, fıkrada belirtilen akrabalık derecesinin Medeni Ka­nun hükümlerine göre vukuatlı nüfus aile tablosu getirtilerek belirlenmesi gerekir.

Teşebbüs

 Maddenin bir ve ikinci fıkralarında tanımlanan kaçmaya kasten imkan sağlama suçlarına teşebbüs mümkündür.

Maddenin 8.fıkrasında, gözaltına alınan, tutuklu veya hükümlünün, muhafaza veya naklinden sorumlu kamu görevlisinin dikkat ve özen yükümüne aykırı dav­ranmasından yararlanarak kaçması şeklinde tanımlanan suç taksirli bir suç niteli­ğinde olduğundan ve netice gerçekleşmedikçe taksirli hareketin faili cezalandırıla- mayacağmdan, bu suçta teşebbüs söz konusu olamaz.

İştirak

Kaçmaya kasten imkan sağlama (294/l-2.md.) suçlarına iştirakin her hali (fail, azmettiren, yardım etme) mümkündür.

Maddenin 8.fıkrasındaki taksirli suçta iradenin neticeye değil harekete yönelik olması, bir başka deyişle neticenin istenmemiş olması nedeniyle kasti suçlara katı­lım düzeylerini düzenleyen YTCK’nun 37-41.maddelerinin bu suçta uygulanması mümkün değildir. Buna karşılık bu taksirli suçun muhafaza veya nakille görevli birkaç kişi tarafından işlenmesi mümkündür. YTCK’nun 22/5.fıkrası uyarınca, bir­den fazla kişinin taksirle işlendiği suçlarda herkes kendi kusuru göz önünde bulun­durulmak suretiyle sorumlu tutulur. Bu gibi durumlarda neticenin oluşumu (kaç­manın gerçekleşmesi) açısından her görevlinin taksirli fiili dolayısıyla kusurluluğu bir diğerinden bağımsız olarak belirlenmelidir.

İçtima

Maddenin 4. ve /.fıkralarında kaçmaya kasten imkan sağlama suçları açısından özel içtima hükümlerine yer verilmiştir.

4.fıkrada öngörülen özel içtima hükmüne göre, kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, faile bir (tek) ceza verilecektir; ancak bu ceza üçte bir­den bir katına kadar artırılacaktır. Bu hüküm YTCK’nun 43/2.madde ve fıkrasında düzenlenen zincirleme suç hükmünün istisnasını oluşturmaktadır. Örneğin, aynı araçla nakledilen üç tutuklu ile beş hükümlünün kaçmasına kasten imkan sağlan­mış ve kaçmaları gerçekleşmişse ve hükümlülerden birinin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise, bu durumda bir suçun temel şekli ve daha ağır cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılacağından (43/1.fıkra) ve aynı suçun bir­den fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi nedeniyle (aynı neviden fikri içtima olarak da adlandırılan) bu zincirleme suçtan dolayı failler hakkında bir cezaya hük- molunması (43/2.fıkra) gerekecektir. Bu örnekte en ağır cezayı gerektiren 294/2-b bendi uyarınca fail veya faillere verilecek olan tek ceza (sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis) 294/4.fıkra hükmü uyarınca kaçması sağlanan kişi sayısının fazlalığı da göze­tilerek üçte birden bir katma kadar artırılacaktır. Somut olayda kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinin değil de aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda ve her bir olayda bir kişinin kaçmasına imkan sağlanması biçiminde fiillerin gerçekleştirilmesi söz konusu ise, bu durumda 294/4.fıkranın uygulanma koşulu gerçekleşmediğinden genel hüküm olan 43/1.fıkra hükmüne göre zincirleme suçun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

Maddenin /.fıkrasında öngörülen özel içtima hükmüne göre, bu suçların işlen­mesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin (8/.md.) veya kasten öldürme suçunun (82.md.) gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi (152.md.) durumunda, gerçek içtima kuralına göre ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunacaktır. YTCK’nun 86/l-2.fıkralarında tanımlanan kasten yaralama suçunun temel şekli ile basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek olan yaralanmalar 294/3. fıkrada ki ağırlatın sebebin “cebir” unsuru kapsamına girer, faile ayrıca bu derecedeki yaralanmalardan ve tehdit fiilinden dolayı ceza verilmez.

Kaçmaya kasten imkan sağlama suçlarının muhafaza veya nakille görevli kişiler tarafından para veya menfaat vaadi veya temini suretiyle işlendiği takdirde kamu görevlilerinin 294/1-2.fıkradaki suçun yanı sıra ayrıca rüşvet suçundan dolayı da gerçek içtima kuralına göre cezalandırılmaları gerekir.

Kovuşturma

Maddede tanımlanan suçların soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır. Bu suçların muhafaza veya na­kille görevli kişilerce işlenmesi halinde kural olarak bu görevler “adli görev” kap­samında olduğundan, infaz kurumu veya tutukevinin iç güvenliği ile görevli kişiler ile adli kolluk görevlileri hakkında soruşturma CMK’nun 161/5.fıkrası uyarınca C.savcısınca re’sen yapılır. Ancak, bu kurumlanıl dış güvenliği ile görevli jandar­manın bu görevi “mülki görev” kapsamına girdiğinden (JTGY. Yön. 65-66.md.) bu görev sırasında işledikleri kaçmaya kasten veya taksirle neden olma suçlarından dolayı 4483 sayılı MDKGYHK hükümleri uyarınca soruşturma yapılmalıdır.

Görevli Mahkeme

Maddenin 1., 2. (b bendi hariç) ve 8.fıkralarında tanımla­nan suçlar dolayısıyla açılan davalara bakma görevi, 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesidir. Maddenin 2.fıkrasının (b) bendin­deki suçtan açılan davaya ise ağır ceza mahkemesinde bakılır.

Suçun Yaptırımı

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapistir. 2.fıkradaki suçta, hükümlünün kaçmasını sağlayan kişi, çekilecek olan hapis cezasının süresine göre, iki yıldan beş yalı kadar hapis cezası ile cezalan­dırılır. Ancak, hükümlünün cezası; müebbet hapis cezası ise, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Bu suçların, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza, 294/3. fıkra uyarınca üçte biri oranında artırılacaktır. Kaçması sağlanan kişi sayısının birden fazla olması halinde, bu sayı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza 294/4.fıkra uyarınca verilecek ceza üçte birden bir katına kadar artırılacaktır. Keza, bu suçların, gözaltına alman, tutuklu veya hükümlünün muhafaza veya nakli ile görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bu sıfatı taşıyan kişiler bakımından üçte biri oranında artırılacaktır. Bu suçların, üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza sadece bu akrabalık derecelerinde bulunan fail veya şerikler bakımından üçte biri oranında indirilecektir. Maddenin 7.fıkrası uyarınca da bu suçların işlenmesi sırasında, bu fıkrada sayılan suçların da gerçekleşmesi duru­munda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunacaktır.

Maddenin 8.fıkrasında tanımlanan taksirli suçun yaptırımı ise, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Hakim, bu suç bakımından failin somut olaydaki taksire dayalı kusuruna göre cezayı bu iki sınır arasında belirleyecektir.

Dava Zamanaşımı

Maddenin 1. ve 2. (a ve b bentleri hariç) ve 8.fıkrasında tanımlanan suçların dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. 2.fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki durumlarda ise, dava zamanaşımı süresi 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıldır. Kaçmaya kasten imkan sağlama (294/1-2.md) suçları­nın bu maddenin 3., 4. ve 5.fıkralarında öngörülen daha ağır cezayı gerektiren nite­likli hallerinin YTCK’nun 66/3.fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresinin belir­lenmesinde göz önünde bulundurulması gerekir. Buna göre, örneğin 294/2-b, 4- 5.fıkraların birlikte uygulandığı durumda dava zamanaşımı süresi 66/1-c bendi uyarınca yirmi yıl, 294/2., 3.fıkraların birlikte uygulandığı durumda 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıl olduğu gözetilmelidir.