TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu ve Cezası
MADDE 284.- (1) Hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmeyen kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- İşlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmeyen kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
- Bu suçların kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
- Bu suçların üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Açıklama
284/1.fıkra hükmü ile 765 sayılı ETCK’nun 296/l.fıkrasmda yer alan “hakkında yakalama veya tevkif müzekkeresi çıkarılmış olan bir kimsenin saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara derhal haber vermeme” eylemi değişik bir ifade tarzı ile bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Maddenin 2.fıkrasında yeni bir düzenleme olarak “işlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yerin bilinmesine rağmen, yetkili makamların durumdan haberdar edilmemesi” bağımsız bir suç olarak tanımlanmış, 3.fıkrasında da bu suçlann kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi, cezayı ağırlatıcı neden olarak kabul edilmiştir. Maddenin 4.fıkrasında ise eski Kanunun 296/son fıkrasında olduğu gibi bu suçların, üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde cezaya hükmedilmeyeceği öngörülmüştür.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçla Korunan Hukuksal Değer
Madde tanımlanalı suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, ceza adaletinin gerçekleştirilmesi, failin veya hükümlünün herhangi bir şekilde yardım görmesinin ve delillerin karartılması ya da kaybedilmesinin engellenmesidir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçun Faili
Bu suçların faili, hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümle bir kişinin bulunduğu yeri ve işlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmeyen herhangi bir kimse olabilir. Failin kamu görevlisi olup da bu suçları göreviyle bağlantılı olarak işlemesi cezayı artırıcı neden sayılmış, bu suçların 4.fıkrada sayılan belli akrabalar tarafından işlenmesi bu suçla açısından bir şahsi cezasızlık sebebi olarak kabul edilmiştir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçun Konusu
Bu suçların maddi konusunu, birinci fıkradaki suç açısından hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişi; ikinci fıkradaki suç açısından ise işlenmiş olan bir suça ilişkin (başkaları tarafından saklanan) delil ve eserler oluş- tutmaktadır. Bunları bulunduğu veya saklandığı yerin bilinmesine karşın bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu itibarla, söz konusu suçlar, önceden işlenmiş bir suçun varlığını, önceki suçtan dolayı bir kişinin tutuklu veya hükümlü bulunmasını ya da önceden işlenmiş olan bir suçun delil veya eserlerinin başkalarınca saklanmış bulunmasını gerekli kılmaktadır.
Tutuklama, şüpheli veya sanığın kişi hürriyetinin yargıdan (hükümden) önce, hâkim karan ile sınırlandırılarak tutukevi denilen yere konmasıdır. Tutuklamanın üç amacı vardır. Bunlar; sanığın muhakemede hazır bulunmasını sağlamak, maddi gerçeğin araştınlmasını temin etmek, muhakeme neticesinde verilecek cezanın infazını garanti altına almaktır. Tutuklama ceza gibi hatta ondan da ağır etki eden bir koruma tedbiri olduğundan Anayasa’nm 19/3. ve CMK’nun 101.maddeleri uyarınca tutuklama kararı sadece hâkim tarafından verilebilir. Tutuklama karan C.savcısınm talebi üzerine soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi (CMK 101., 162., 163.md.) kovuşturma sırasında ise mahkeme (CMK 101.md.) tarafından verilir. Tutuklama kararı verilebilmesi için, şüpheli veya sanığın huzurda bulunması, adli kontrol tedbirlerinden birine karar verilememesi, kuvvetli suç şüphesi bulunması, tutuklama sebeplerinden birinin bulunması, oranlıhk (ölçülülük) ilkesinin bulunması, yani bu beş koşulun aynı anda gerçekleşmesi gerekir. Şüpheli veya sanığın yokluğunda (gıyabında) tutuklama kararı verilmesi yasaktır. Yeni CMK’da bu konuda tek bir istisnası vardır. O da yabancı ülkede bulunan kaçaklar hakkında tutuklamadır. CMK’nun 248/5.maddesi hükmüne göre, kaçak hakkında 100’üncü ve sonraki maddeler gereğince sulh ceza hâkimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir. Böyle bir yola gidilmesinin temel nedeni, kaçak sanığın Türkiye’ye iadesi sürecinde sorun yaşamamaktadır. Nitekim 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5.maddesinde; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlükte iken verilmiş gıyabi tutuklama kararlarının, Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesiyle, 248’inci maddesinin yabancı ülkede bulunan kaçaklarla ilgili beşinci fıkrası hükmü ayrık olmak üzere, yakalama emri niteliğine dönüşeceği hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, yabancı ülkede bulunan kaçaklar hakkında verilen gıyabi tutuklama kararları dışında hangi nedenle verilmiş olursa olsun gıyabi tutuklama kararları 284.maddenin 1.fıkrasında tanımlanan suç bağlamında tutuklama kararı sayılamayacaktır. CMK’nun 100/4. fıkrası uyarınca, sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı üç aydan fazla olmayan suçlara tutuklama karan verilemez.
Hükümlü, kesinleşmiş bir adli yargı kararıyla belli bir cezaya mahkûm olmuş olan kişidir. Bildirim yükümlülüğünün konusu olan hükümlü ise kesinleşmiş olan hürriyeti bağlayıcı cezasının infazı amacıyla aranan ve nerede bulunduğu tereddütsüz olarak bilinen bir kişidir. Adli para cezasına mahkûm olanlar hakkında 284/1.fıkra hükmünün uygulanması mümkün değildir.
Delil, ceza muhakemesi makamlarının görevlerini yaparken işlenmiş olan bir suçla ilgili olarak maddi gerçeğe ulaşmak, diğer bir deyişle maddi meseleyle ilgili belli bir iddia ve savunmanın gerçeğe uygun olup olmadığını çözümlemek için kullandıkları ispat vasıtalarıdır. Serbest delil-vicdani kanaat sistemini benimseyen Ceza Muhakemesi Hukukumuzda gerçeğe uygun olanı gösterecek her şey delil olabilir. Bir suçtan elde edilmiş olan eşyayı da suçun eser ve delili olarak kabul etmek gerekir. Ceza Muhakemesi Hukukuna göre delil olabilecek şeylerde aranan özellikler, delillerini gerçekçi, akılcı (rasyonel), olayı temsil edici (maksada elverişli), ispat bakımından önemli ve müşterek olmaları ve hukuka aykırı (yasak delil) olmamalarıdır.
İspat edilecek olayın dolaylı olarak ispatına yardımcı olan vakıalara ve izlere eser (belirti, iz) denmektedir. Maddi gerçeğin araştırılması, her şeyin delil olması ve hâkimin delilleri serbestçe takdir edebilmesi ilkelerinin hâkim olduğu ve bilimsel deliller aşamasına geçerek sanıktan delile değil delilden sanığa gidilmesi yöntemini benimseyen Ceza Muhakemesi Kanunumuzda belirtiler de birer delildir ve öteki delil ve belirtilerle desteklendiğinde önemli sonuçlar doğurabilmektedirler. Suç mahallindeki eşya ve izler birer belirtidir.
284/2.fıkrada tanımlanan suçun konusunu oluşturan delil ve eserler, önceden işlenmiş bir suçla ilgili olan ve başkaları tarafından saklandığı yer failce bilinen delil ve eserlerdir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçun Maddi Unsuru
Maddenin l.fıkrasındaki suçun maddi unsuru, hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmemektedir. Bu itibarla belli bir suçun işlenmiş olması dolayısıyla başlatılan soruşturma ve kovuşturma kapsamında bir suçu işlediğinden bahisle hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya kesinleşmiş bir adli yargı kararıyla belli bir cezaya mahkûm olmuş olan şahsın bu cezasının infazı amacıyla arandığını ve nerede bulunduğunu veya saklandığını bildiği halde bunu yetkili makamlara bildirmeyen kişinin eylemi 284/1.fıkraya uyan suçu oluşturacaktır. Bu suç, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme biçiminde ihmali bir davranışla işlenebilir. İhmal, kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hallerde, bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır. 284.maddede tanımlanan suçlarda faile neticeyi önlemek hususuna hukuki bir yükümlülük yüklenmediğinden bu suçlar garan- törsel (nitelikli) ihmali suç değil, saf ihmali suç (emredilen icrai hareketin yapılmaması) niteliğindedir. Bildirimin yapılacağı yetkili makamlar CMK’nun 158. maddesine göre C.Başsavcılığı ve adli kolluk görevlileridir.
Suçu ihbar etmemek, failin vatandaş, kamu görevlisi veya sağlık mesleği mensubu olmasına göre YTCK’nun 278., 279. ve 280.maddelerinde ayrı birer suç olarak tanımlanmıştır. 284.maddede ise işlenmiş olan bir suçun ihbar edilmemesi değil, bir suçu işlediğinden bahisle tutuklu veya hükümlü bulunan ya da işlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin bulunduğu veya saklandığı yerin bildirilmemesi bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
Maddenin 2.fıkrasmdaki suçun maddi unsuru, işlenmiş olan, soruşturma ve kovuşturma konusu yapılan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkalan tarafından saklandığı yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmemektir. Saklanan delillerin hukuka aykırı (yasak) delil olup olmaması bakımından bir ayrım yapılmamıştır. İşlenmiş olan suça ilişkin delil ve eserlerin “başkaları tarafından saklanması” ve saklandığı yerin bilinmesine rağmen ihbar edilmemiş olması gerekir. Şayet, eser ve deliller başkaları tarafından değil de asıl suçun faili veya şeriki tarafından saklanıyorsa bu durumu bilenlerin ihbar yükümlülüğü söz konusu değildir. Zira Anayasanın 38/5.fıkrasına göre; İliç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz. Ancak bu durumda, işlenen asıl suçun faili veya şeriki suça ilişkin delil ve eserlerle birlikte saklanıyorsa ve tutuklu ya da hükümlü olarak aranmakta ise yerinin bildirilmemesi 284/1.fıkraya uyan suçu oluşturacaktır.
Bildirim yükümlülüğü için bir süre öngörülmemiştir. Bu husus somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilecektir.
284/l-2.fıkralardaki suçları 283.maddede tanımlanalı “suçluyu kayırma” suçundan ayırmaya yarayan temel ölçüt, 283.maddedeki suçun oluşabilmesi için, suç işleyen bir kişiye, araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulmasına yönelik icrai bir davranışla imkân (yardım) sağlanması gerektiği halde, 284/1-2.fıkralarda tanımlanan suçlarda ise herhangi bir yardım sağlanmaksızm sadece hükümlü veya tutuklunun bulunduğu, delillerin ve eserlerin saklandığı yerin bildirilmemesinin suç sayılmış olmasıdır. İhmali davranışla gerçekleşen bildirmemek ise yardım etmeyi içermez.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçun Manevi Unsuru
Bu suçların kanuni tanımlarında “bilme” unsuruna açıkça yer verildiğinden söz konusu suçlar ancak doğrudan kastla işlenebilir. Olası kastla veya taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle, 284/1.fıkradaki suç bakımından bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişinin, soruşturma ve kovuşturma konusu yapılan suç dolayısıyla şüpheli veya sanık konumunda bulunan şahıs hakkında tutuklama kararının verilmiş olduğunu veya kesinleşmiş bir yargı kararıyla belli bir cezaya mahkûm olmuş olan şalısın bu cezasının infazı amacıyla arandığını ve nerede bulunduğunu tereddütsüz bir şekilde bilmelidir. Maddenin ikinci fıkrasındaki suç bakımından da işlenmiş olan bir suça ilişkin delil ve eserlerin başkaları tarafından saklandığı yerin tereddütsüz olarak bilinmesi gerekir. Mücbir sebeplerle bildirim yükümlülüğünün yerine getirilememesi halinde suçun manevi unsurunun oluşmadığının kabulü gerekir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Cezayı Ağırlatıcı Neden
Maddenin 3.fıkrasma göre, bu suçların kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Ceza kanunlarının uygulamasında kimlerin kamu görevlisi sayılacağı YTCK’nun 6/1-c bendinde açıklanmıştır. Buna göre, “kamu görevlisi” deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla katılan kişi anlaşılır. Kamu görevlisi 284/l-2.fıkralardaki suçları görevini yaptığı sırada bir göreve ilişkin olarak işlediği takdirde bu ağırlatıcı neden uygulanacaktır. Bu durumda kamu görevlisinin eylemi genel nitelikteki görevi kötüye kullanma (257.md.) suçunu değil, özel nitelikteki 284.maddeye uyan suçu oluşturur.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Şahsi Cezasızlık Nedenleri
Maddenin 4.fıkrasmda bir şalisi cezasızlık nedenine yer verilmiştir. Buna göre, suçun, üstsoy, altsoy, eş veya kardeş tarafından işlenmesi halinde cezaya hükmolunmaz. Akrabalık ilişkisinin Medeni Kanun hükümlerine göre ve ilgilinin vukuatlı nüfus aile tablosu getirtilerek belgelenmesi gerekir.
Şalisi cezasızlık sebebinin bulunduğu durumlarda, işlenen fiil, suç ve dolayısıyla haksızlık oluşturma özelliğini muhafaza etmektedir. Ancak, kişinin ceza hukuku açısından sorumluluğu cihetine gidilmemektedir. Ancak bu cezalandırılmama da, sadece şalisi sebep kendisinde bulunan fail bakımından geçerlidir. Bu itibarla suçun iştirak halinde işlenmiş olduğu durumda, şalisi cezasızlık sebebi diğer şeriklere sirayet etmez. Diğer taraftan şahsi cezasızlık sebeplerinin objektif varlığı yeterli olup, fail , suç iştirak halinde işlenmiş olduğu durumda, şalisi cezasızlık sebebi diğer şeriklere sirayet etmez. Diğer taraftan, şahsi cezasızlık sebeplerinin objektif varlığı yeterli olup, fail tarafından bilinmesi gerekmediği gibi, mevcut olup olmadığı konusundaki yanılma (hata) da önemsizdir.
Şalisi cezasızlık sebebinin varlığı halinde, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmasına rağmen CMK’nun 171. maddesinin kendisine tanıdığı takdir yetkisini kullanarak kamu davasını açmayabilir. Cumhuriyet savcısı takdir yetkisini dava açmamak yönünde kullandığında “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verecektir. CMK’nun 173/5.fıkrası uyarınca, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde bu karara itiraz edilmesi mümkün değildir. Yargılama (kovuşturma) evresinde ise, şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde CMK’nun 223/4. fıkrası uyarınca “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilecektir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Teşebbüs
284.maddede tanımlanan ve saf ihmali suç niteliğinde bulunan suçlar, tutuklu veya hükümlünün ya da suçun delil ve eserlerinin saklandığı veya bulunduğu erin bildirilmemesi ile tamamlandığından, diğer bir anlatımla bu suçlarda netice ile ihmale dayalı pasif hareketin (yapmama biçimindeki hareketsizliğin) bitişik olması ve suçun maddi unsuruna dahil olan ihmali davranışın bölünebilmesi mümkün olmadığından, bu suçlara teşebbüs olanaklı değildir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu İştirak
Kanaatimizce saf ihmali suç niteliğindeki bu suçlara azmettirme ve “teşvik” suretiyle yardım eden konumunda iştirak edilmesi söz konusu olabilir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu İçtima
Özel bir içtima kuralı öngörülmediğinden, koşulları gerçekleştiği takdirde suçların içtimaına ilişkin genel hükümler (42-44.md.) uygulanabilir. Bir suçun delil ve eserlerini gizleyen (saklayan) kişinin eylemi 281.maddeye uyan suçu oluşturduğundan, bu kişi hakkında ayrıca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden dolayı 284/2.madde uyarınca ceza uygulanmaz.
Bu suçlar bakımından gerçek içtima ancak, fail birden fazla ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediği ve bu farklı ihbar yükümlülükleri birbiri ardına yerine getirilebilecek olduğu takdirde söz konusu olur. Failin tek bir suç işleme kararıyla birden fazla olaya yönelik olarak 284.maddeye konu olan bildirme yükümlü lüklerini yerine getirmeyerek ihmali tutum takınması halinde zincirleme suç (43.md.) kabul edilebilir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Kovuşturma
Maddede yer alan suçların soruşturma ve kovuşturması C.s av- cılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır. Ancak, suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi durumunda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca soruşturma yapılması gerekir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun lO.maddesi uyarınca bu suçlar dolayısıyla açılan davalara bakma görevi sulh ceza mahkemesine aittir.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Suçun Yaptırımı
Maddenin 1. v 2.fıkralarındaki suçların yaptırımı bir aydan (49/1.md.) bir yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suçların kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek cezadan oranında artırılacaktır.
TCK m. 284 Tutuklu, Hükümlü Veya Suç Delillerini Bildirmeme Suçu Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.