Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 283 Suçluyu Kayırma Suçu ve Cezası

TCK m 283 Suçluyu Kayırma Suçu ve Cezası

MADDE 283.- (1) Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma ve­ya hükmün infazından kurtulması için imkan sağlayan kimse, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yan oranında artırılır.
  • Bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlen­mesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

“Suçluyu kayırma” kenar başlıklı 283.madde hükmü, 765 sayılı ETCK’nun 296.maddesinde yer alan ve “cürüm işleyenleri saklamak” olarak adlandırılan suç tipinin bazı farklılıklarla yeni bir sistematik içinde ele alınarak karşılığı olarak dü­zenlenmiştir. Eski maddeden farklı olarak bu suç serbest hareketli bir suç olarak formüle edilmiş, işlenmiş olan bir suçun failine, suçun işlenişine herhangi bir şekil­de iştirak etmeksizin araştırma (yargılama); yakalanma, tutuklanma (ceza yargıla­ması tedbirleri) veya hükmün infazından kurtulması amacıyla “imkan sağlanması” suçun maddi unsuru olarak kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, yeni bir düzenleme olarak, bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi hali ağırlatıcı sebep olarak kabul edilmiştir. Suçun üstsoy, altsoy, eş, kar­deş tarafından işlenmesi hainde cezaya hükmolunmayacağı ETCK’nun 296/2.fıkrasında olduğu gibi YTCK’nun 283/3.fıkra-sında da aynen tekrarlanmış, bu suç tipinde kayırma suçundan cezalandırılabilmesi için, kişinin önceden işlenmiş olan suça herhangi bir şekilde iştirak etmemiş olması arandığından bu nedenle kayırma suçunun “diğer suç ortağı” tarafından işlenmesi hali şahsi cezasızlık sebebi olarak öngörülmüştür.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Bu suç tanımıyla korunmak istenilen hukuksal yarar, suç işlendikten sonra failin herhangi bir şekilde yardım görmesini engellemek, bu suretle ceza adaletinin ger­çekleşmesini sağlamak, suçlarla etkili bir şekilde mücadele edilmesini ve kamu düzeninin korunmasını ve dolayısıyla adliyenin saygınlığını temin etmektir.madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, ceza muhakemesinin amacını oluşturan maddi gerçeğin araştırılıp ortaya çıkarılması ve bu suretle adil bir yargıya varılması, suç şüphesi altında bulunan kişinin dahi esasta menfaatine bir husustur. Çünkü insan şahsiyetinin tekamülü, ancak hakikat ve adaletle mümkün olabilecektir. Maddi gerçeğin tespitine dayalı olarak mahkemece hükmolunan ceza veya tedbirin infazı, suçlu kişinin işlediği suçtan dolayı içinde bulunduğu kusurluluk durumundan ibra olmasını, yani yeniden topluma kazandırılmasını sağlayacaktır. Bu bakımdan, suç şüphesi altında bulunan kişinin yargılanmasının veya hükümlü kişinin mahkum olduğu cezanın veya tedbirin infazının engellenmesi, ceza adaletinin gerçekleşme­sini engelleyecektir.

Suçun Konusu

Bu suçun maddi konusu, daha önce işlenmiş olan bir suçun işlenişine herhangi bir şekilde iştirak etmiş olan bir kişidir. Kayırdan kişi, önceki suçun faili veya şeriki olabilir. Bu kişi, önceden işlenen bir suçtan mahkum olmuş bir kişi olabileceği gibi, sadece şüpheli veya sanık olması nedeniyle aranan, hakkında yakalama emri (CMK 90.md.) veya tutuklama kararı (CMK 101.md.) verilen bir kişi de olabilir. Kayırdan kişinin işlediği suçun kasten veya taksirle işlenen suç niteliğinde olması, bu suçun tamamlanmış veya teşebbüs aşamasında kalmış olması önemli değildir. Bu bakım­dan kayırdan kişinin işlediği fiilin kanunda suç olarak tanımlanmış olması yeterli- dir. Yardım edilen suçlunun isnat kabiliyetinin bulunmaması, şahsi cezasızdık ne­denlerinden yararlanan (örneğin TCK 167.md.) bir kimse olması, suçlu hakkında kayırdmasından sonra kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı ya da genel af, şikayetten vazgeçme, dava zamanaşımı, önödeme, ceza zamanaşımı gibi neden­lerle dava veya cezanın düşmesine karar verilmiş olması suçluyu kayırma (283.md.) fiilini hukuka uygun hale getirmez. Zira, yasa koyucu suçluyu kayırma fiillerinin devletin adli yargı fonksiyonlarını yerine getirmesini engellemesi nedeniyle suç sayarak cezalandırmıştır. Madde başlığında “suçluyu kayırma” ve suç tanımında “suç işleyen” ibarelerinin kullanılmış olmasının kayırdan kişi hakkında sonradan kovuşturmaya yer olmadığı, beraat veya düşme kararı verilmesi halinde kayırma­nın suç oluşturmayacağı anlamına gelmediği kanısındayız. Zira, böle bir yorum tarzı benimsendiğinde maddenin uygulanma alanı oldukça daralacak ve adli yargı makamlarının suçu ve suçluyu takip etmesi güçleşecektir.

Suçun Faili

Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Ancak bu kişinin önceden işlenmiş olan suça herhangi bir şekilde iştirak etmemiş olması gerekir.maddenin 3.fıkrasına göre bu suçun, üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde cezaya hükmolunmaz. Bu suçun kamu görevlisi (YTCK 6/1-c bendi) tara­fından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi cezanın artırılmasını gerektiren bir se­beptir. Suçun faili, kayırdan kişinin vekili veya savunmanı da olabilir. Sanığın hak- lannı korumayı amaçlayan savunma hakkı, adliyeyi aldatmak veya yanlış yola sevketmek için kullanılamayacağından, vekil veya savunmanın suçluyu kayırma vasfındaki fiilleri savunma dokunulmazlığı kapsamına girmez.

Suçun Maddi Unsuru

Suçun maddi unsuru, suç işleyen bir kişiye, araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için “imkan sağlamaktır. Sanık veya mah­kum olan kimsenin saklanmasına yönelik her hareket bu suçu oluşturur. Bir başka ifadeyle, suçun işlenmesinden sonra, bu suçtan dolayı şüpheli, sanık veya mahkum olan bir kişinin hakkındaki araştırmayı, yakalanmasını, tutuklanmasını veya mah­kumiyet hükmünün infazını engellemek için suçluyu gizlemeye imkan sağlayan, zemin hazırlayan aktif (icrai) nitelikteki her türlü yardım fiili “suçluyu kayırma” suçu kapsamında değerlendirilecektir. Örneğin, sanık veya mahkumun belir yerde saklanmasının temin edilmesi, bu kişinin soruşturmayı veya hükmün infazını en­gellemek amacıyla bir başka ülkeye kaçırılması, hakkında tutuklama veya mahku­miyet kararı verilen kişinin bir yerde barınmasının sağlanması saklandığı yerde düzenli olarak yiyecek-içecek ihtiyacının karşılanması, sahte kimlik belgesi temin edilmesi tanınmaması için estetik ameliyat yaptırmasına maddi ve tıbbi imkan sağ­lanması, durumlarında bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Böyle bir im­kan (yardım) sağlama durumu söz konusu değilse, sadece hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmeyen kimsenin eylemi 284.maddeye uyan suçu oluşturur.

Suçun Manevi Unsuru

283.maddede tanımlanan suç, kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun manevi unsu­runun oluşabilmesi için kayırdan kişinin araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması amacıyla hareket edilmesi gerektiği suçun kanuni tanımında açıklandığından failde genel kastın yanı sıra özel kastın da bulunması gerekir. Böyle bir amaç güdülmemekle beraber, kişinin insani mülahazalarla bazı ihtiyaçlarının karşılanmış olması durumunda, söz konusu suç oluşmayacaktır. Suç­luyu kayırma özel kastının varlığı halinde, failin bu suçu hangi saikle (örneğin ar­kadaşlık, dostluk, yarar sağlama gibi) işlediği önem taşımaz. Suçun taksirle işlen­mesi mümkün değildir.

Ağırlatıcı Neden

Maddenin 2.fıkrasına göre, bu suçun kamu görevlisi tara­fından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

YTCK’nun 6/1-c bendindeki tanıma göre, “kamu görevlisi” deyiminden; kamu­sal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Bu ağırlatıcı nedenin uygu­lanması için, kamu görevlilerinin bu suçu, görevlerini yaptıkları sırada bu göreve ilişkin olarak işlemiş olmaları gerekir. Bu durumda kamu görevlisinin eylemi genel nitelikteki görevi kötüye kullanma (257.md.) suçunu değil özel nitelikteki suçluyu kayırma (283/1-2.md.) suçunu oluşturacaktır. Yargıtay’ın geçmişteki uygulamaları da bu doğrultudadır.

Şahsi Cezasızlık Nedenleri

Maddenin 3.fıkrasına göre, bu suçun, üstsoy, alt­soy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmo- lunmaz. Kişinin önceden işlenmiş olan asıl suça fail veya şerik olarak iştirak etmiş olması veya suçun konusunu oluşturan kişilerle belli akrabalık ilişkisi içinde bu­lunması, bu suç açısından sadece bir şalisi cezasızhk sebebi oluşturmaktadır. Akra­balık ilişkisinin Medeni Kanun hükümlerine göre nüfus aile tablosu getirtilerek belgelenmesi gerekir. Şahsi cezasızhk sebebinin bulunduğu durumlarda işlenen fiil suç ve dolayısıyla haksızlık oluşturma özelliğini muhafaza etmektedir. Ancak, kişi­nin ceza hukuku açısından sorumluluğu cihetine gidilmemektedir. Ancak bu ceza­landırılmama da, sadece şalisi sebep kendisinde bulunan fail bakımından geçerlidir. Bu itibarla, suç iştirak halinde işlenmiş olduğu durumda, şahsi cezasızhk sebebi diğer şeriklere sirayet etmez. Diğer taraftan, şahsi cezasızhk sebeplerinin objektif varlığı yeterli olup, fail tarafından bilinmesi gerekmediği gibi, mevcut olup olmadı­ğı konusundaki yanılma (hata) da önemsizdir. Şalisi cezasızhk sebebinin varlığı halinde, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunmasına rağmen CMK’nun 171.maddesi hükmü uyarınca kamu davasını açmayabilir. Cumhuriyet savcısı takdir hakkını dava açmamak yönünde kullandı­ğında kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. CMK’nun 173/5.fıkrası uya­rınca, Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisi­ni kullandığı hallerde bu karara itiraz edilmesi mümkün değildir. Yargılama aşa­masında ise, şalisi cezasızhk sebebinin varlığı halinde CMK’nun 223/4.fıkrası uya­rınca “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilecektir.

Teşebbüs Suçluyu kayırma suçunun maddi unsurunu oluşturan icra hareket­lerinin kısımlara bölünebilmesi mümkün ise bu suça teşebbüs olanaklıdır. Örneğin suçluya barınması için bir ev kiralanmış ancak henüz bu eve yerleşmeden suçlu yakalanmış ise suçluyu kayırma suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilir.

İştirak

Suçluyu kayırma suçu iştirak bakımından özellik arzetmez. Bu neden­le suça, fail, azmettiren ve yardım eden sıfatlarıyla iştirak mümkündür.

İçtima

Özel bir içtima kuralı getirilmediğinden, suçların içtimai hususundaki sorunların genel hükümler (42-44.md.) çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Suçun zincirleme suç biçiminde işlenmesi mümkündür.

Kovuşturma

Suçun soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca re’sen yapılır. Ancak, suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak yani görevlerini yaptıkları sırada ve göreve ilişkin olarak işlenmesi durumunda, 4483 sayılı Memur­lar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarın­ca soruşturma yapılması gerekir.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun İLmaddesi uyarınca bu suç dolayı­sıyla açılan davalara bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

Suçun Yaptırımı

Altı aydan beş yıla kadar hapis cezasıdır. Suçun kamu gö­revlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Dava Zamanaşımı

Maddenin 1.fıkrasının uygulandığı durumlarda dava za­manaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. Maddenin 2.fıkrasında yer alan suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halinin uygulanması söz konusu ise 66/3.fıkra yollamasıyla aynı maddenin 1-d bendi uyarınca dava zamanaşımı süresi onbeş yıldır.