TCK m 276 Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik Veya Tercümanlık Suçu ve Cezası
MADDE 276.- (1) Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada belirtilen kişi veya kurullar tarafından görevlendirilen tercümanın ifade veya belgeleri gerçeğe aykırı olarak tercüme etmesi halinde, birinci fıkra hükmü uygulanır.
765 sayılı ETCK’nun 290.maddesinin karşılığı olarak getirilen 276.madde-nin birinci fıkrasında gerçeğe aykırı bilirkişilik, inici fıkrasında ise gerçeğe aykırılık eylemleri bağımsız birer suç olarak tanımlanmıştır. Eski madde metninden farklı olarak yeni düzenlemede suçun uygulama alanı genişletilmiş, suçun yalnızca adliye huzurunda değil bunun yanı sıra “suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip kişi veya kurul tarafından görevlendirilme” sırasında işlenebileceği kabul edilmiş, belirtilen kişi veya kurullar tarafından görevlendirilen tercümanın gerçeğe aykırı tercümanlık fiili bakımından da benzer bir düzenleme getirilmiştir.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu, yargı mercileri ile kanunen soruşturma yapmaya yetkili mercileri yanlış yola sevkederek adaletin yerine getirilmesini ve muhakeme sonunda verilecek hükmü etkileme tehlikesi doğurması nedeniyle “Adliyeye Karşı Suçlar” arasında düzenlenmiştir. Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar, adliyenin korunmasıdır.
Suçun Konusu
Bu suçun maddi konusu, yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapma yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykın mütalaası ve aynı mercilerce görevlendirilen tercümanın ifade veya belgelere ilişkin gerçeğe aykırı tercümesidir.
Bilirkişi, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir konuda, kural olarak hakim veya mahkeme kararıyla ve soruşturma evresinde C.savcısı veya soruşturma yapmaya ve yemin vermeye yetkili kişi veya kurul tarafından görüşüne başvurulan kişidir. CMK’nun 62.-73.maddeleri ile HUMK’nun 275 vd.madde-lerinde bilirkişinin atanması, ödevleri, bilirkişi mütalaası ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bilirkişi, inceleme sonuçlarını rapor halinde açıklar; imzalayıp ilgili mercie verir veya gönderir (CMK 67.md.). Mahkeme veya C.savcısı açıklamalarda bulunmak üzere çağırıp dinleyebilir. Bilirkişi raporunda, hakim tarafından yapılması gereken hukuki değerlendirmelerde bulunulamaz. Bilirkişi raporu veya mütalaası, takdiri bir delil olup bağlayıcı değildir. Tercüman bulundurulacak haller CMK’nun 2O2.maddesinde gösterilmiştir. Bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma sırasında ya da yargı mercilerince görülen hukuk davalarında gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık bu suçun konusunu oluşturur. Tercümanlar, yabancı dilden yapılacak çeviriler konusunda uzman olup bilirkişi konumundadırlar.
Suçun Faili
Bu suçun faili, bilirkişi veya tercümanlar olabilir. Bilirkişi ve tercüman YTCK’nun 6/1-c bendi uyarınca, ceza kanunlarının uygulanmasında kamu görevlisi sayılır. Bu itibarla, bu suç fail bakımından özü (mahsus) suç niteliğindedir. Bilirkişi ve tercüman sıfatı taşımayanlar bu suça ancak azmettiren veya yardım eden konumunda iştirak edebilirler.
Suçun Maddi Unsuru
Maddenin 1.fıkrasındaki suçun maddi unsuru bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması, 2.fıkrasındaki suçun maddi unsuru ise tercümanın ifade veya belgeleri gerçeğe aykırı olarak tercüme etmesidir. Başka bir ifade ile 276.maddede, bilirkişi ve tercümanların kasten gerçeği yanlış olarak yansıtmaları, yanlış tercüme yapmaları cezalandırılmaktadır. Gerçeğe aykırı mütalaa bildirme veya çeviri yapma, doğru olmayanı doğru imiş gibi gösterme veya aksettirmedir.
Bu suçlar, birer soyut tehlike suçu niteliğinde olduğundan, gerçeğe aykırı bilirkişi mütalaası veya gerçeğe aykırı olarak tercüme edilen ifade veya belgelerin hükmü veya yargı mercilerinin kararını etkileyip etkilemediği yani zararlı bir sonuç doğurup doğurmadığı önem taşımaz. Bilirkişi mütalaasının veya tercümelerin gerçeğe aykın olması nedeniyle yargı mercileri veya soruşturma mercilerini yanlış yola saptırma tehlikesi doğurma olasılığının varlığı suçun oluşması için yeterlidir. Bilirkişi mütalaası veya tercümenin gerçeğe aykırı olduğu alınacak başka bir uzman bilirkişi mütlaası veya uzman tercüman raporu ile veya yargı ya da soruşturma mercilerinin benzer olaylardan edindikleri tecrübe ile ortaya çıkarılmış olabilir. Hatta hükmün kesinleşmesinden sonra yargılanmanın yenilenmesi nedeni olarak (CMK 311.md.) ileri sürüldüğünde suçun belirlenmesi mümkündür.
Gerçeğe aykın bilirkişilik veya tercümanlık gerçekleştikten sonra soruşturma merciince suça konu olan soruşturma veya kovuşturma sonunda asıl davanın faili hakkında isnat kabiliyetinin bulunmaması, kişisel cezasızlık nedenleri ile kovuşturma veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi veya davanın sonradan çıkan afla ortadan kalkmış bulunması, 276.maddede tanımlanan suçların oluşmasına engel teşkil etmez.
Gerçeğe aykırı bilirkişi mütalaasında bulunma veya tercüme etme fiillerinin bu suçu oluşturabilmesi için, fiilen (bilirkişi veya tercümanın) yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen (örneğin, 4483 sayılı MDKGYHK hükümleri uyarınca) soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilmiş olmaları gerekir. Bilirkişi veya tercümanın yeminli dinlenmiş olması maddi unsurun meydana gelmesi için şart değildir. 276.maddedeki suç tanımında “yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan” ifadesi, bilirkişi mütalaası veya tercümenin sunulduğu makamın (kişi veya kurulun) özelliği olarak öngörülmüştür. Başka bir ifadeyle, bilirkişi veya tercümanın mütalaa tanık dinlemek yetkisine sahip olmayan bir makama sunması halinde suç meydana gelmeyecek, buna karşın yemin altında tanık dinleme yetkisine sahip bulunan bir kişi veya kurula yeminli veya yeminsiz gerçeğe aykırı bilirkişi mütalaasında bulunulması ya da ifade veya belgelerin gerçeğe aykırı olarak tercüme edilmesi halinde suçun maddi unsuru gerçekleşecektir. Bilirkişi veya tercümanın kim olduğuna dair sunduğu açıklamalar, bilirkişi mütalaasına veya yapılan tercümeye dahil bulunmadığından, bunların gerçeğe aykırı olması 276.maddede tanımlanan suçu oluşturmaz. Gerçeğe aykırı kimlik bildirmek tanımlanan suçu oluşturmaz. Gerçeğe aykırı kimlik bildirmek 5326 sayılı Kabahatlar Kanununun 40/1.maddesinde kabahat olarak tanımlanmıştır. Başkasının kimliğini kullanarak gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapan kişi de 276.maddedeki suçun faili olabilir.
Bilirkişi mütalaası veya yapılan çevirinin (tercümenin) gerçeğe aykırı olduğunun uzman kişilerce saptanması gerekir. Gerçeğe aykırılık somut olayın gerçeklerine uymama veya bilimsel gerçeklere aykırı olma biçiminde ortaya çıkabilir. Bilimsel gerçekliği kanıtlanmış konularda sunulan mütalaalarda karşı görüş veya teorilere dayanılarak mütalaanın gerçeğe aykırı olarak kabulü mümkün değildir. Suçun oluşabilmesi için gerçeğin yanlış olarak yansıtılması, mütalaa veya çeviriye suçla korunan hukuksal yaran tehlikeye koyacak, adliyeyi yanlış yola sevkedecek gerçeğe aykırı hususların eklenmesi, gerçekle ilgisi olmayan açıklamalarda bulunulması gerekir. Bu suçun, sonucu olmayan bir tehlike suçu olması nedeniyle, adliyeyi yanlış yola sevketmesi mümkün dahi olmayan gerçeğe aykırı bilirkişi mütalaası (örneğin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda) korunan hukuksal yararı tehlikeye koyamayacağından suç teşkil etmemelidir.
Suçun tamamlanma anı, gerçeğe aykırı bilirkişi mütalaası veya yapılan gerçeğe aykırı tercümenin ilgili makama sunulduğu andır. Dava zamanaşımı da bu andan itibaren işlemeğe başlayacaktır.
Suçun Manevi Unsuru
Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçunun manevi unsuru kasttır. Genel ve doğrudan kast gerekli ve yeterlidir, özel kast aranmaz, saikin suça etkisi yok- tur.maddede, bilirkişi ve tercümanların kasten gerçeği yanlış olarak yansıtmaları, yanlış tercüme yapmaları cezalandırılmaktadır. Bilirkişinin, kendi bilgi ve değerlendirmesine göre vereceği mütalaanın sadece hatalı olması, kastın bulunmaması halinde suç oluşturmayacaktır. Mütalaa veya tercüme gerçeğe aykın ise ancak kast varsa suçun oluştuğundan söz edilecektir. Başka bir ifadeyle gerçeğe aykırı mütalaa veya tercüme ile hataya dayalı yanlış mütalaa veya tercümeyi ayırıcı ölçüt, olayda kast unsurunun bulunup bulunmadığıdır. Unutkanlık, dalgınlık tecrübesizlik gibi nedenlerle mütalaa veya tercümede meydana gelecek ayrıntılara ilişkin kısmi aykırılıklarda suçun manevi unsuru oluşmaz.
Suça Etki Eden nedenler
Bu suçtan dolayı cezanın artırılmasını veya daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir neden öngörülmemiştir.
Teşebbüs
Bu suç, tehlike suçu olmakla birlikte, teorik olarak bilirkişi mütalaası veya tercüme evrakının görevlendiren makama postayla gönderilmesi ve failin elinde olmayan bir nedenle bunların ilgili makama ulaşmaması halinde icrasına başlanılan ve bölünebilen harekette teşebbüsün şartlarının bulunması mümkündür. Suç, gerçeğe aykırı mütalaa veya tercümenin ilgili yargı mercii veya soruşturma makamına ulaşması ile tamamlanmaktadır.
İştirak
Bilirkişilik ve tercümanlık yapan kişi (fail) bu faaliyetinin icrası kapsamında bir kamu görevlisidir (YTCK 6/1-c bendi). Bu itibarla fail bakımından özgü suç niteliğinde bulunan bu suçta ancak aynı olayda kendilerine görev verilen bilirkişiler ve tercümanlar müşterek fail sıfatını alabilirler. Bilirkişi veya tercüman sıfatı bulunmayan kişiler bu suça ancak azmettiren veya yardım eden sıfatıyla iştirak edebilirler.
İçtima
Özel bir içtima kuralı getirilmediğinden suçların içtimaına ilişkin sorunların genel hükümler (42-44.md.) çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Fail, bilirkişilik ve tercümanlık faaliyetinin icrası kapsamında kamu görevlisi sayıldığından, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık fiilini rüşvet veya irtikap suretiyle işlemesi halinde 276.maddenin yanı sıra gerçek içtima kuralına göre gerçekleşen rüşvet veya irtikap suçundan dolayı da cezalandırılması gerekir. Aynı yargı mercii veya soruşturma makamına sunulan birden fazla bilirkişi mütalaası veya tercümenin gerçeğe aykırı olması durumunda zincirleme suç (43.md.) hükümleri uygulanmalıdır. Bilirkişi mütalaası veya tercümenin tek olmasına karşın soruşturma veya kovuşturmada birden fazla şüpheli veya sanığın durumunu etkilemesi halinde eylem davadaki kişi sayısınca suçu değil, bütünüyle tek suçu oluşturur.
Kovuşturma
Suçun soruşturma ve kovuşturması C.Savcılığmca genel hükümlere göre re’sen yapılır.
Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca, bu suçlar dolayısıyla açılan davaya bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.
Suçun Yaptırımı
Maddenin her iki fıkrasındaki suçların yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.
Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.