TCK m 241 Tefecilik Suçu ve Cezası
MADDE 241.- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
“Tefecilik” kenar başlıklı 241.maddede, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme fiili, suç olarak tanımlanmıştır. Bu hükmün, 765 sayılı ETCK’da karşılığı bulunmamaktadır. Ancak, 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Kanu- nu’nun 17.maddesinde de tefecilik suçuna ilişkin bir hüküm bulunmaktadır. Bu durumda kanaatimizce YTCK’nun 241.maddesinin yürürlülüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden itibaren 2279 sayılı Kanunun 17.maddesinin tefecilik suçu bakımından uygulanma imkanı kalmamıştır. Suçun yaptırımı ağırlaştırıldığından, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen tefecilik suçlarında 2279 sayılı Kanunun 17.maddesi daha lehe olduğundan uygulanmalıdır.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme fiilinin (tefeciliğin) suç sayılarak cezalandırılması ile korunmak istenilen hukuksal yarar, ekonomik kuralların ve bunların başında gelen serbest rekabet mekanizmasının işleyişinin bozulmasının önüne geçilmesi ve dolayısıyla kamu güveninin korunmasıdır. Zira, izinsiz olarak yetkisiz kişilerce yapılan tefecilik, özünde borçlunun iktisadi olarak yıkımına neden olmaktadır. Bu nedenle, izlenen suç politikası gereğince, esasen aşırı faizle borçlanarak ekonomik yönden yıkıma uğrayan ödünç alan kişi cezalandırılmamak- ta, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi ise toplumdaki ekonomik dengeleri ve serbest rekabet mekanizmasının işleyişini bozan bu fiilinden dolayı cezalandırılmaktadır.
Suçun Faili
Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren herhangi bir kişi bu suçun faili olabilir.
Suçun Maddi Unsuru
Tefecilik suçunun maddi unsuru, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para vermektir. Ödünç para’nın faizle veya başka bir namla verilmesi önemli değildir. Önemli olan failin kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para vermesidir. Madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, tefecilik suçu, iktisadi hayatımızda “senet kırdırma” denen usulle de işlenebilir. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir paranın alınması durumunda tefecilik suçu oluşur. Çünkü, bu durumda bononun el değiştirmesi, kişiler arasında doğmuş olan bir alacak borç ilişkisine dayanmamaktadır. İfade yerinde ise, bu durumlarda birer ödeme aracı olan bononun veya çekin kendisi satılmakta ve satın alınmaktadır.
Tefecilik (faizcilik, murabaha), sözlük anlamına göre, el altından yüksek faizle ödünç para vermektir. 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında KHK’nin 9.maddesinde ise “tefecilik”; “Bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alman ikrazatçılık izni iptal edildiği halde ödünç para verme işlerine devam edilmesi” şeklinde tanımlanmaktaydı.
YTCK’nun yürürlüğe girmesinden önceki dönemdeki Yargıtay kararlarında, tefecilik suçunun oluşması için birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir biçimde faiz karşılığı ödünç para verilmesi gerektiği belirtmekteydi. YTCK’nun 241. maddedeki suç tanımına bakıldığında, bir kez ödünç para verilmesi halinde dahi bu suçun oluşacağı şeklinde bir izlenim doğurmakta ise de, gerek maddenin kenar başlığında suçun “tefecilik” olarak adlandırılması ve gerekse madde gerekçesindeki açıklamalara ve 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Kanunundaki ikrazatçılıkla ilgili düzenlemelere göre, eski uygulamada olduğu gibi tefecilik suçunun oluşması için failin bir çok kişiye faiz karşılığı ödünç para vererek çıkar sağlaması ve bu işi meslek haline getirmesi gerektiği kanısındayız.
Suçun Manevi Unsuru
Bu suçun manevi unsurunun oluşabilmesi için genel kastın yanında “kazanç elde etmek amacı” şeklinde özel kastın da bulunması gerekir. Ödünç para verme olgusu, kazanç elde etme amacı dışında başka bir amaca dayanıyorsa ve failin menfaat elde etmesi söz konusu değilse bu suç oluşmaz. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suça Etki Eden Nedenler
Ödünç para verme işinin, 2279 sayılı Kanunun 1.maddesine göre Hükümetten (Maliye Bakanlığından) izin belgesi almak suretiyle devletin denetim ve gözetimi altında yapılması halinde veya ödünç para verme işinin başkaca bir özel kanuna uygun şekilde yapılması halinde eylem hukuka uygun sayılır.
Teşebbüs
Bu suça teşebbüs mümkündür.
İştirak
Bu suça iştirakin her hali (37-39.md.) mümkündür. Dolaylı faillik de söz konusu olabilir. Ancak, fail veya şeriklerde kazanç elde etme amacı bulunması gerekir. Nitekim Yargıtay bir kararında;
“Sanık A.D. aşamalardaki değişmeyen savunmalarında, sanık O.Ç.’nin işyerinde ücretli olarak çalışıp, bu sanığın kendisine verdiği görevleri ifa ettiğini belirtmiş olup sanık A.D.’nin faizle ödünç para verilmesi olaylarında bir menfaat temin ettiği de kanıtlanamadığından mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek unsurları oluşmayan atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesini” yasaya aykırı bulmuştur.
İçtima
Özel bir içtima kuralı getirilmediğinden, suçların içtimai konusundaki sorunların YTCK’nun 42-44.maddelerinde öngörülen genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekir.
Kovuşturma
Bu suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır.
Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suç dolayısıyla açılan davalara bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.
Suçun Yaptırımı
İki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır.
Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca suçun dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.