Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 239 Ticari Sır Bankacılık Sırrı Veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi Veya Belgelerin Açıklanması Suçu ve Cezası

TCK m 239 Ticari Sır Bankacılık Sırrı Veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi Veya Belgelerin Açıklanması Suçu ve Cezası

MADDE 239.- (1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ti­cari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetki­siz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belge­lerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.

  • Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.
  • Bu sırlar, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikayet koşulu aranmaz.
  • Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ce­zasıyla cezalandırılır.

239.madde hükmü, 765 sayılı ETCK’nun 198., 199. ve 364., 365.madde-Ierin kar­şılığı olup çeşitli konularda elde edilen sırların açıklanmasını suç olarak tanımlayıp cezalandırmaktadır. Yeni düzenlemede ETCK’nun anılan hükümlerinden farklı olarak “ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki” bilgi ve belgeler de suçun kapsamına alınmış, ayrıca maddenin 1.fıkrasının ikinci cümlesi ile 4.fıkrasında bu konuda yeni suç tipleri ihdas edilmiştir.

Suçla Korunan Hukuksal Değer

Maddede tanımlanan suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, kişilerin eko­nomi ve ticaret alanındaki sır niteliği taşıyan bilgi ve belgelerinin gizliliğinin ko­runmasıdır. Yasa koyucu, bu madde hükmüyle, ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı veya fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgi ve belgelerin hakkı olmayaıı kişilerin eline geçmesi suretiyle doğacak olan haksız rekabeti önle­meyi ve ticari yaşamın dürüstlük kuralları çerçevesinde sürdürülmesini sağlamayı amaçlamıştır.

Suçun Konusu

Maddenin 1.fıkrasındaki suçun maddi konusu, bir kimsenin sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerdir. Maddenin 2.fıkrasmdaki suçun konusu ise, fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler’dir.

“Sır”, “giz”, varlığı veya bazı yönleri açığa vurulmak istenmeyen, gizli kalan, gizli tutulan şey, saklanması gereken bilgi” anlamlarına gelmektedir. Başka bir anlatımla sır, herkes tarafından bilinmeyen, sahibinin açıklanmasında yarar görme­diği, açıklanması halinde sahibinin zarar görme tehlikesinin bulunduğu konulardır. Herkesçe bilinen şeyler sırrın konusu olamaz. Belli kişiler tarafından bilinen şeyler ise sırra konu olabilirler. Diğer bir deyişle, bir konunun birden fazla kimse tarafın­dan bilinmesi onun sır niteliğini kaybetmesine neden olmaz. Bir konunun sır olarak kabul edilebilmesi için, sır sahibinin, onun sır olarak saklanması konusunda sübjek­tif bir iradesinin bulunması ve bu konunun başkaları tarafından bilinmemesi ve bilinmesinin de gerekmemesi objektif koşulunu taşıması gereklidir. Bu sübjektif ve objektif unsurların varlığının kabulü için; sır sahibinin, sır konusunun başkaları tarafından bilinmesini istemediğini açık ve örtülü iradesi (irade unsuru) ile ortaya koyması ve ayrıca sır konusunun kamu tarafından öğrenilmemiş ve izlenmemiş olması (bilinmeme unsuru) gerekir. Bu unsurlar oluşmamışsa sır kavramının varlığından söz edilemez. Örneğin, bir kimsenin ticari faaliyetiyle ilgili belgeleri, işletmesinin mali durumu ve finansman kaynakları, müşterileri, özel işletme orga­nizasyonları, iş ile ilgili teknik sırları ve şahsi defterleri meslek sırrı kapsamına gir­mektedir.

“Ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı” kavramları, Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı’nda açıklanmıştır. Buna göre;

“Ticari sır”, bir ticari işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, rakiple­rince bilinmemesi ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç ku­ruluş yapısı ve organizasyonu, mali, iktisadi, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, Pazar pay­lan, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olma­yan sözleşme bağlantılarına ilişkin bilgi, belge, elektronik ortamdaki kayıt ve veri­lerden oluşur. Ticari sır, bu Kanun ve diğer kanunlarda öngörülen esas ve sınırla­malara tabi olmak kaydıyla açıklanamaz, kullanılamaz ve verilemez (Tasarı, md.3.)

“Banka sırrı”, bankanın yönetim ve denetim organlarının üyeleri, mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen mali, iktisadi, kredi ve nakit durumu ile ilgili bilgilerle bankanın müşteri potansiyeli, kredi verme, mevduat toplama, yönetim esasları, diğer bankacılık hizmet ve faaliyetleri, risk pozisyonlarına ilişkin her türlü bilgi, belge, elektronik ortam kayıt ve verilerinden oluşur. Banka sırrı, bankanın yetkili organları ve görevlileri tarafından; bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörü­len esas ve sınırlamalara tabi olmak kaydıyla açıklanamaz, kullanılamaz ve verile­mez. (Tasarı, md.4.)

“Müşteri sim” ise, ticari işletme ve şirketlerin, bankaların, sigorta şirketlerinin, sermaye piyasasında ve mali sektör alanında faaliyette bulunan aracı kurum ve şirketlerin, kendi faaliyet alalılarıyla ilgili olarak müşteriyle ilişkilerinde, müşterinin şahsi, iktisadi, mali, nakit ve kredi durumuna ilişkin doğrudan veya dolayısıyla edindikleri tüm bilgi, belge, elektronik ortam kayıt ve verilerinden oluşur. Müşteri sırrı, bu sır hakkında bilgi sahibi bulunan yukarıda sayılan gerçek ve tüzel kişiler tarafından, ancak, bu Kanunda ve gider kanunlarda öngörülen esaslara göre belir­lenmiş sınırlamalara tabi olmak kaydıyla, yetkili kamu kurum, kuruluş ve kurullar ile gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine açıklanabilir ve verilebilir. (Tasarı, md.5.).

“Fenni keşif ve buluşlar”, yeni tekniğin bilinen durumunu aşan sanayiye uygu­lanabilir olan ve patent verilerek korunan keşif ve buluşlar, “sınai uygulamaya ilişkin bilgiler” ise bir sanayici tarafından uygulamaya konulan ve ona bir yarar sağlayan, bu nedenle de rakiplerinden gizlenen her türlü yöntem ve istemi içine alan imalat sırları anlamına gelmektedir. Yeni bir sulama, gübreleme ya da aşılama yöntemi sayesinde tarımsal ürünün kalitesinin iyileştirilmesi veya miktarının artı­rılması ya da sınai uygulamada maliyeti düşüren, kaliteyi iyileştiren ya da verimi artıran ya da kolaylaştıran, üretimi çabuklaştıran herhangi bir yönteme ilişkin bilgi­ler bu kapsamdadır. 551 sayılı patent Haklarının Korunması Hakkında KHK’de, buluş yapma faaliyetini özendirmek, buluşların sanayiye uygulanması ile teknik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesini sağlamak için buluşlara patent veya faydalı model belgesi verilerek bunların korunması ile ilgili esaslar, kurallar ve şartlar ayrıntılı bir biçimde gösterilmiştir.

Bu itibarla bir ibiği veya belgenin, ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı ya da fenni keşif ve buluşlar ile sınai uygulamaya ilişkin olup olmadığı, ilgili kanun­larda belirlenen bu hususa ilişkin ölçütler göz önünde bulundurularak hakim tara­fından belirlenecektir.

Suçun Faili Ve Mağduru

Maddenin 1.fıkrasının birinci cümlesi ile 2.fıkrasında tanımlanan suçların faili, herhangi bir kimse olmayıp, ticari sır, bankacılık sırrı, müşteri sırrı yahut fenni keşif ve buluşlar ile sınai uygulamaya ilişkin bilgi ve belgelere, sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olan kişiler olabilir. Maddenin 1.fıkrasının ikinci cümlesi ile 4.fıkrasında tanımlanan suçların failleri ise herhangi bir kimse olabilir.

Suçun mağduru ise, maddede sayılan sırlar ile fenni keşif ve buluşlar veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler üzerinde hak sahibi olan, fiilden zarar gören gerçek veya tüzel kişiler (239/l-2.fıkra) ile bu bilgi veya belgeleri korumakla yükümlü olup da cebir veya tehdide maruz kalarak bu sırları açıklamak zorunda kalan kimseler (239/4.fıkra) olabilir.

Suçun Maddi Unsuru

Maddenin 1.fıkrasının birinci cümlesindeki suçun maddi unsuru, failin sıfat ve­ya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere vermesi veya ifşa etmesi ile oluşmaktadır. Maddenin 2.fıkrası uyarınca, birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanacak­tır. Genel anlamda fenni veya sınai sır, sanayicinin işletmesinin yararı gereği gizli tutmak istediği hususlardır. Suç, sırrın verilmesi veya ifşa edilmesi (açıklanması, açığa vurulması, yayılması) ile tamamlanır. Failin bu sırra, sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olması yeterli olup, bu sırrı özel bir caba ile veya kolaylıkla öğrenmiş olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Ayrıca, sırrın verilmesi veya ifşa edilmesi nedeniyle, sır sahibinin bir zarara uğrayıp uğramaması da suçun oluşması açısından önem taşımaz. Burada önemli olan, sırrın haksız olarak yetkisiz kişilere verilmesi veya her türlü ifşası, açığa vurulmasıdır. Sırrın yetkili kişilere hukuka uygun olarak verildiği durumlarda, örneğin ceza kovuşturması, karaparanın aklanması şüphesi, vergi uyuşmazlıkları, Bankaları denetleyen üst kurulların talebi üzerine verilmesi hallerinde suçun oluşması söz konusu değildir.

Maddenin 1.fıkrasının ikinci cümlesine göre, suça konu olan bu bilgi veya belge­lerin “hukuka aykırı yolla elde eden” kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de, 1.fıkranın birinci cümlesinde öngörülen cezaya hük- molunacaktır. Bu bilgi veya belgelerin örneğin, saklandığı yerden çalınması, hile ile elde edilmesi, yağma yoluyla ele geçirilmesi hallerinde hukuka aykırı yolla elde edildiğinden söz edilir. Bu durumda failin, sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği bu bilgi veya belgelere vakıf olması söz konusu olmayıp tamamen hukuka aykırı yollarla bunları elde ettikten sonra yetkisiz kişilere vermesi veya ifşa etmesi söz konusudur.

Maddenin 4.fıkrasmda tanımlanan suçun maddi unsuru ise, cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi, bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılmaktır.

Suçun Manevi Unsuru

Maddede tanımlanan suçlar, ancak kasten işlenebilir. Failin hangi saikle bu suç­ları işlediği önemli değildir. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Suça Etki Eden Nedenler

Maddenin 3.fıkrasına göre, birinci ve ikinci fıkrada sözü edilen sırların Türki­ye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması halinde faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Türkiye’de oturmayan yabancı, gerçek veya bir tüzel kişi olabilir. Memurlarından maksat, yabancı gerçek veya tüzel kişinin, örneğin bir yabancı şirketin hesabına çalışan elemanları, temsilcileri veya Türki­ye’deki şubesinde çalışan görevlilerdir. Yasa koyucu, bu hükümle kanaatimizce ülke ekonomisine etkilerini de gözeterek Türk vatandaşlannm ekonomi ve ticaret alanın­daki sırlarına yönelik uluslararası casusluk faaliyetlerini engellemeyi amaçlamıştır.

Maddede yer alan suçlarla ilgili olarak daha az ceza verilmesini gerektiren her­hangi bir özel hüküm öngörülmemiştir.

Teşebbüs

Bu suçlara teşebbüs (35.md.) mümkündür.

İştirak

Bu suçlara iştirakin her hali (37-39.md.) mümkündür.

İçtima

Özel bir içtima kuralı getirilmediğinden, suçların içtimai halinde genel hükümler (42-44.md.) uygulanır. Bu suçların zincirleme suç şeklinde işlenmesi mümkündür. Aynı fiille birden fazla suçun oluşması (örneğin, TTK’nun 57/8., 64/1.maddelerine göre iyiniyet kurallarına aykırı bir şekilde elde edilen veya öğreni­len imalat veya ticaret sırlarının başlarına yayılması haksız rekabet suçu kapsamın­da sayıldığından) halinde YTCK’nun 44.maddesi uyarınca farklı neviden fikri içti­ma kuralı uyarınca faile en ağır cezayı gerektiren 239/1.fıkra uyarınca ceza tayini gerekir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 159.maddesinde, bu Kanunun 73.maddesine yollama yapılarak bankacılık faaliyetlerine ilişkin sır teşkil eden bilgi­lerin açıklanması suç olarak tanımlanmış ve suç faillerinin kimler olacağı belirlen­miştir. Konuda ayniyet bulunması halinde özel yasanın önceliği kuralı uyarınca 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 159.maddesi uygulanacaktır. Ancak anılan Ka­nunun 159. ve 73 maddeleri kapsamına girmeyen bankacılık konusunda bir sırrın açıklanması halinde TCK’nun 239.maddesi uygulanacaktır.

Kovuşturma

Maddenin 1.fıkrası ile bu fıkraya yollama yapan 2.fıkrası kap­samındaki suçların soruşturma ve kovuşturması suçtan zarar görenin şikayetine bağlıdır. Ancak, 3.fıkrada öngörülen ağırlatıcı nedenin uygulandığı durumlarda 1. ve 2.fıkralardaki suçların soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı değildir. Bu durumda, soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır. Keza, maddenin 4.fıkrasında tanımlanan suçun soruşturma ve kovuşturması da re’sen yapılır.

Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suçlar dola­yısıyla açılan davalara bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

Suçun Yaptırımı

  1. ve 2.fıkralar kapsamındaki suçun yaptırımı, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Bu sırların, Türkiye’de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklanması halinde, 1.fıkraya göre verilen temel ceza üçte biri oranında artırılacaktır.

Maddenin 4.fıkrasında tanımlanan suçun yaptırımı ise, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıdır.

Dava Zamanaşımı

YTCK’nun 66/1-d ve e bentleri uyarınca, bu maddenin 1., 2. ve 3.fıkralarının uygulandığı durumlarda dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır maddenin 4.fıkrasına uyan suç bakımından ise, bu süre onbeş yıldır.