TCK m 204 Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ve Cezası
MADDE 204.- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yansı oranında artırılır.
YTCK’nun 204.maddesindeki “resmi belgede sahtecilik suçu”, 765 sayılı ETCK’nun 339., 340., 341., 342., 344., 346., 350., 352., 355. ve 356.maddeleri ile (gerçek biletleri üreten işletme, kamu kurumu niteliğinde olup bunu yasanın verdiği izinle gerçekleştiriliyorsa) 325., 328., 329/1.maddeleri ve ayrıca 334., 335., 336. maddeleri kapsamındaki sahtecilik suçlarının karşılığını oluşturmaktadır; eylem, kişi (yetkili kamu görevlisi olmayan) tarafından gerçekleştirilmişse YTCK’nun 204/1. fıkrası, suç yetkili kamu görevlisince işlenmişse aynı maddenin 2.fıkrası uygulanacaktır.
2O4.maddenin 1.fıkrasında sivil kişiler (özel kişi veya belgeyi düzenlemeye yetkili olmayan kamu görevlileri) tarafından, 2.fıkrasında ise belgeyi düzenlemeye yetkili kamu görevlileri tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçları düzenlenmiştir. Maddenin 3.fıkrasında ise, birinci ve ikinci fıkradaki suçun konu bakımından dalıa ağır cezayı gerektiren nitelikli hali (kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelere yönelik sahtecilik fiilleri) yer almaktadır.
765 sayılı ETCK’nun 357.maddesinde yer alan, “gerçek bir belgenin bir şahsa aidiyetini yalan yere iddia” suçuna, 5237 sayılı YTCK’da normun sahtecilikle ilgisi olmadığı, gerçek kimlik konusundaki yalan bildirim, başka bir suça vücut veriyorsa o suçun cezasının uygulanmasının, aksi halde idari yaptırımın (5236 sayılı Kabahatler Kanunu 40.md.) yeterli olacağı düşüncesiyle yer verilmemiştir.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Resmi belgede sahtecilik suçu ile korunmak istenilen hukuksal yarar, “kamu güveni”dir. Kamu güveni, “hukuk düzeninin herhangi bir hukuki olayı ispat yeteneği tanıdığı şeylerle, doğruluk ve gerçekliğine herkes tarafından güvenilmesini emrettiği dış şekil ve alametlerin sahtekarlıktan korunmalarını görmek ve bilmekten ibaret genel ve toplumsal bir hak ve menfaat” olarak tanımlanabilir.
SUÇUN KONUSU
Resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusu; kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenen “resmi belge” ile aslında özel belge niteliğinde olmalarına karşılık YTCK’nun 210.maddesi hükmü uyarınca resmi belgeye eşit sayılan belgelerdir.
“Belge”, eski dilimizdeki “evrak” kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kağıt anlamına gelmektedir. Belge; “hukuksal açıdan önem taşıyan ve onu meydana getiren kişinin delil amacıyla belirli bir beyanını içeren yazı parçası” olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre belgeden söz edilebilmesi için “yazıldık”, “düzenleyenin belli olması” ve “belli bir içeriğinin bulunması” koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
“Yazıldık” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü için, kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriği sahip olması ve ayrıca, bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir. Sözlü açıklamalar, manyetik şeritler, elektronik ortamda depolanmış veriler, fotoğraflar, bilgisayar programları belge niteliğinde sayılmaz.
“Düzenleyenin belli olması”, bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması anlamına gelmektedir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayali belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir. Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır. Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır. İmza, kural olarak el ile atılır ise de, istisnai durumlarda (BK 14.md.) başka araçlarla da atılması söz konusu olabilir. Bu istisnai durumlardan birisini de 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu oluşturmaktadır. Anılan kanunda bazı koşullarla elektronik imza, el yazılı imzaya eş tutulmaktadır.
Yazının “belli bir içeriğinin bulunması” koşulunun gerçekleştiğinden söz edilebilmesi için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukuki bir kıymet taşıması, hukuki bir hüküm ifade eylemesi, hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.
Belgenin; resmi belge, özel belge ve resmi belge hükmündeki belge olmak üzere üç türü vardır.
“Resmi belge”, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazıyı ifade etmektedir.
Bir belgenin resmi nitelik taşıyabilmesi için üç unsur aranır;
- Belge bir kamu görevlisi (YTCK 6/1-c) tarafından düzenlenmiş olmalıdır,
- Kamu görevlisi, bu belgeyi görevi gereği düzenlemiş olmalıdır,
- Belge, kanunda öngörülen usul ve formalitelere uygun olarak düzenlenmiş olmalıdır.
Resmi belge, devlet bürokrasisinin ürettiği bir belgedir. Her resmi belge kendisine dayanak olan bir ön düzenlemeye dayanır. İşte; resmi belgenin, varlığı ve geçerliliği için bu ön düzenlemelere uygun olarak oluşturulması gerektiği gibi düzenleme bazen emirlerin söz konusu olabileceği fiili durumları da içerir618. Bu itibarla, mevzuatın öngördüğü usul ve formalitelere uygun biçimde düzenlenmeyen belge, “resmi belge” niteliğini taşımaz.
Bu itibarla, düzenlenen belge ile, kamu görevlisinin ifa ettiği görev arasında bir irtibatın bulunması gerekir. Bu nedenle, bir kamu kurumu ile akdedilen sözleşme dolayısıyla özel hukuk hükümlerinin uygulama kabiliyetinin olması halinde dahi, resmi belge vardır. Çünkü sözleşme, kamu kurumu adına kamu görevlisi tarafından imzalanmaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki, her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda, yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazılı yazılması halinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla araç plakaları da resmi belge olarak kabul edilmek gerekir.
YTCK’nun 204.maddesinin 1. ve 2.fıkralarındaki suçlara konu olan resmi belgeler, kural olarak “aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belgeler”dir. HUMK’nun 295.maddesinin 2.cümlesinde bu belgeler “yetkili memurların yetkileri dahilinde yöntemine uygun olarak düzenledikleri veya onayladıkları belgeler” olarak tanımlanmıştır. Asıl olan bu tür belgeler olup, resmi belgelerin çoğunluğunu bu nitelikteki belgeler oluşturur.
2O4.maddenin 3.fıkrasında, resmi belgede sahtecilik suçunun konu bakımından nitelikli unsuru belirlenmiştir. Buna göre, suçun konusunu oluşturan resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, cezanın belirlenen oranda artırılması gerekir. Bu hüküm, belgelerde sahtecilik suçları ile delil teorisi arasındaki ilişki göz önüne alınarak, daha üstün ispat gücüne sahip belgeyi daha fazla korumak ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak, değişik yorumlara son vermek maksadıyla bir belgenin böyle bir güce sahip olup olmadığının saptanması için kanunlarda bu hususu belirten bir hüküm bulunması gerekli sayılmıştır. “Sahteliği kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belgeler”; ispat yeteneği bakımından en güçlü belgelerdir. Örneğin, HUMK’nun 295.maddesine göre (davacı ve davalısı bulunan, hasımlı) mahkeme ilamları, Noterlik Kanununun 82.maddesine göre düzenleme şeklindeki noter senetleri, CMK’nun 222.maddesinde öngörülen duruşma tutanakları, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 178.maddesi uyarınca seçim kurullarınca düzenlenen tutanaklar, İcra ve İflas Kanununun 38.maddesinde açıklanan ilam niteliğini taşıyan belgeler bu niteliktedir.
Düzenlendiği yabancı ülkenin yetkili makamlarınca onaylanan bir resmi belge, HUMK’nun 296.maddesinde yazılı koşulları taşımasa bile ülkemizde aynı nitelikte işlem görür ve resmi belge sayılır.
Belgenin yansıttığı açıklamanın delil gücüne sahip olması gerektiği için, “suret” üzerinde gerçekleştirilen sahtecilikler bu suçu oluşturmaz. Suretin “onaylı” olması da bu durumu değiştirmez. Ancak, eğer suret asıl yerine geçiyorsa bu durumda belgede sahtecilik suçu oluşabilir. Bunun sonucu olarak fotokopi, faks, e-mail çıktısı üzerinde belgede sahtecilik suçu işlenemez.
Aslında nitelik olarak özel belge olmalarına karşılık “resmi belge hükmündeki belgeler” üzerindeki sahtecilik resmi belgede yapılmış gibi cezalandırılmaktadır. Ancak, YTCK’nun 210.maddesinde sayılan bu belgelerin resmi belge hükmünde sayılabilmesi için ilgili kanımda öngörülen tüm düzenleme koşullarının yerine getirilmiş olması gerekir. YTCK’nun 210/1.fıkrası hükmüne göre, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname resmi belge hükmünde belgelerdir. Bu belgelerdeki sahtecilik, kamu görevlisi olmayan (sivil) kişinin resmi belge üzerindeki sahteciliği (YTCK 204/1.md.) gibi cezalandırılır. Söz konusu belgelerin resim belgeye benzetilmesi, sadece suçun yaptırımı yönünden değil, tüm yönleri itibariyledir. Bu itibarla 210/1.fıkrada sayılan bu belgelerin sahte olarak düzenlenmesi yeterli olup ayrıca kullanılmış olmaları aranmamıştır.
“Özel belge” ise, bir belgede aranan koşulları taşıyan, resmi belge niteliği taşımayan ve 210/1.fıkra hükmü uyarınca resmi belgeye eşit sayılmayan her türlü yazıdır. Özel belgede sahtecilik suçları YTCK’nun 207. ve 208.maddelerinde düzenlenmiştir.
Suçun Faili
204.maddenin 1.fıkrasında kamu görevlisi olmayan bir özel kişi suçun failidir. Maddenin 2.fıkrasındaki suçun faili ise, belgeyi düzenlemeye yetkili kamu görevlisidir. YTCK’nun 6/1-c bendindeki tanıma göre “kamu görevlisi” deyiminden; “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” anlaşılır. Kamu görevlisi belgeyi düzenlemeye görevli ve yetkili olmalıdır. Kamu görevlisi olmakla birlikte görevin gereği dışında yetkisiz olarak sahte resmi belge düzenleyen kişi hakkında 204/l.fıkra hükmü uygulanır. Gerçeğe aykırı belgeyi kamu görevlisi olmayan tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu kişiler düzenlemişse, 5237 sayılı YTCK’nun 210.maddesinin 2.fıkrasının birinci cümlesi uygulanacaktır. Ancak düzenlenen sahte belge kişiye haksız bir menfaat sağlıyorsa ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıyorsa 210/2.fıkranın ikinci cümlesinde yapılan yollama gereğince yine resmi belgede sahtecilik hükümleri (204/1.md.) uygulanacaktır.
Suçun Mağduru
Resmi belgede sahtecilik suçu ile korunmak istenilen hukuksal yarar “kamu güveni” olduğundan, bu suçun mağduru bireyler değil, kamuyu oluşturan tüm toplumdur.
Kamu Görevlisi Olmayan (Sivil) Kişiler Tarafından İşlenen Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Maddi Unsuru (204/1.Fıkra)
204/l.fıkrada tanımlanan suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketler; resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir resmi belgeyi değiştirmek ya da sahte resmi belgeyi kullanmaktır.
Resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek
Suçun birinci seçimlik hareketi, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı halde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. Buradaki “düzenlemek” ifadesinin “taklit etmek” olarak anlaşılması gerekir. Kısmen sahte bir belge düzenlenmesi halinde de bu suç oluşur. Tamamen sahte bir resmi belge düzenlemek belgenin kimliğini yanlış yansıtmak şeklinde olabileceği gibi daha önce var olan gerçek bir belgenin taklidi şeklinde de olabilir. Kısmen sahte resmi belge düzenlenmesi halinde ise, fail belgenin gerçeğe uygun olarak düzenlenip tamamlandıktan sonra belgenin tamamına zarar vermeden sahte eklemeleri belgeye aktarmaktadır. Bu fiil gerçek belgenin düzenleyicisi konumunda olan kişi tarafından işlenebileceği gibi, başka kişi tarafından da işlenebilir.
Sahtecilikten söz edebilmek için, düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Başka bir deyişle, sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmek gerekir. Belgenin düzenleyicisi olarak görünen kişinin gerçekte mevcut veya hayatta olup olmadığı veya tamamen uydurma bir ismin düzenleyen olarak gösterilmesi önem taşımaz. Aldatma yeteneği sadece resmi belgeyi değiştirme fiili bakımından değil, resmi belgeyi sahte olarak düzenleme fiili bakımından da aranacaktır. Başkalarını aldatabilecek tarzda yapılmayan sahtecilik suç oluşturmaz. Sahte resmi belge düzenleme fiili, belgenin sahte olarak düzenlenmesiyle tamamlanır.
Resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek
204/1.fıkrada öngörülen ikinci seçimlik hareket, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir.
Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Gerçek bir resmi belgenin değiştirildiğinden söz edilebilmesi için bütün unsurlarıyla geçerli bir resmi belgenin bulunması şarttır. Değiştirme fiilinin belgenin içeriğinin yanı sıra belgenin kaynağına, tarihine, kimliğe ilişkin olması da mümkündür. Ancak değiştirmeden söz edilebilmesi için fiilin belgenin anlamını değiştirecek tarzda olması gerekir. Gerçek belgeyi değiştirme fiili, bizzat belgeyi düzenleyen kişi veya başka (üçüncü bir) kişi tarafından gerçekleştirilebilir. Değişikliğin belgenin üzerindeki bilgilerin bir kısmına veya tamamına ilişkin olmasının, suçun oluşması açısından bir önemi bulunmamaktadır. Değiştirilen belgenin kullanılması, bundan yarar sağlanması veya bununla bir kimseye zarar verilmesi, suçun oluşması bakımından önem arz etmez.
Mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde bu suç değil, 205.maddede tanımlanan resmi belgeyi bozmak suçu oluşur.
“Aldatma yeteneği” ile yapılan sahteliğin üçüncü kişileri kandırıcı nitelikte olması ifade edilmek istenmiştir. Aldatma yeteneğinin belirlenmesi objektif kriter (ölçüt) esas alınır. Suça konu olan belgede aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığı hakim tarafından belirlenecektir. Nitekim Yargıtay “Belgede sahtecilik suçunun öncelikli bilirkişisi hakim olup, kandırıcılık yeteneğinin belirlenmesi de maddi öğeye göre yalnızca hakimin yetkisinde bulunduğundan, dava konusu belge duruşmaya getirtilip incelenmeden, yetkisi dışında ve yetersiz görüş içeren ekspertiz raporuna dayanılarak karar verilmesinin yasaya aykırı olduğuna” karar vermiştir. Ancak; aldatma gücü kavramının değişken ve göreceli bir kavram olması nazara alındığında açıklanan yöntemle sonuca ulaşılamazsa ya da tahrifat konusunda doğabilecek tereddütlerin giderilmesinde mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman kişinin görüşüne de başvurulabilir.
Sahte resmi belgeyi kullanmak
204/l.fıkrada öngörülen üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Zira, resmi belgeyi “sahte olarak düzenlemek”, “değiştirmek” veya böyle bir belgeyi kullanmak, suçun seçimlik hareketleri olarak belirlenmiştir. Seçimlik hareketli suçlarda failin bu hareketlerden birini yapması suçun oluşması için yeterli olup, birden fazlasını gerçekleştirmesi, örneğin sahte olarak düzenlediği resmi belgeyi kullanması halinde tek suçtan ceza verilecektir.
Sahte belgenin kullanılması suçu, belgeyi kullanmakla tamamlanır. Kullanmanın devamlı olması eylemi kesintisiz (mütemadi) suç haline getirmez. Bu nedenle, zamanaşımı ilk kullanma tarihinden itibaren hesaplanır.
Kamu Görevlisi Tarafından İşlenen Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Maddi Unsuru (204/2.Fıkra)
Maddenin 2.fıkrasında, resmi belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci fıkrada tanımlanan suçtan farklı olarak bu suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belge olması gerekir. Bu bakımdan, resmi belgede sahteciliğin kamu görevlisi tarafından yapılmasına rağmen, düzenlenen sahte resmi belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olmaması halinde, bu fıkra hükmü uygulanmaz.
Bu suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, birinci fıkrada tanılanan suçu oluşturan seçimlik hareketlerden ibarettir. Bunlar, resmi bir belgeyi “sahte olarak düzenlemek”, “değiştirmek” veya böyle bir belgeyi “kullanmak”tır. Bu bakımdan birinci fıkradaki suçun maddi unsuruna ilişkin açıklamalar bu suç bakımından da geçerlidir. Bu seçimlik hareketlere ilaveten bu suçu oluşturan diğer bir seçimlik hareket ise “kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak belge düzenlenmesi” dir. Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi, bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi halinde de 204/2.fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşacaktır. Örneğin, icra müdürü olan sanığın haciz tutanağı düzenlendiği sırada, haczin yapıldığı yerde bulunmayan alacaklıyı var gösterip, tutanağa “alacaklı bu arada söz aldı, o halde şimdilik ikinci bir talebine kadar menkul malların haczinden vazgeçiyorum” dedi şeklinde yazmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemi; keza, görevli memur olan sanığın trafik kaza raporuna kazaya yol açan sürücü yerine bir başka kişinin belgelerindeki bilgilerle kimliğini yazmaktan ibaret eylemi, 204/2.fıkraya uyan gerçeğe aykırı belge düzenlemek fiilini oluşturur. Gerçeğe aykırı olayları gerçek imiş gibi göstermek fiili, kamu görevlisinin huzurunda, meydana gelen olaylara özgü olmayıp bizzat yaptığı hareketleri de kapsar. Örneğin yapmadığı bir işlemi yaptığını bildiren, bir belgeyi düzenlediği yerden başka bir yerde ve tarihte düzenlediğini beyan eden kamu görevlisi de bu fiili işlemiş olur. Doktrinde, gerçek bir belgenin doğru olmayan beyanlar içermesi halinde fikri (içerik) sahteciliğinden söz edilmekte ve fikri sahtecilik “huzurda meydana gibi gösterilmesi biçiminde veya gerçeğe uymayan olayların gerçek gibi belgelenmesi ya da failin yazmaya görevli olduğu ifadeleri yazmaması veya değiştirmesi” şeklinde tanımlanmaktaydı. Bizim de katıldığımız, maddi-fikri sahtekarlık ayrımı yapılmasının gereksiz olduğunu düşünen yazarlara göre, fikri sahtecilik olarak tanımlanan fiil aslında maddi sahtecilikten başka bir şey değildir, çünkü, kamu görevlisi huzurunda meydana gelen maddi olayları değiştirmekle ve belgelemesi gereken bir olayın delilini meydana getirmekle, tarafların iradesini değiştirmekte ve taraflarca istenen kelimelerle ifade etmemek suretiyle yazıyı zaten maddeten değiştirmektedir. Nitekim, YTCK’nun 204/2.fıkrasında, maddi-fikri sahtecilik ayırımı kaldırılmış ve kamu görevlisinin gerçeğe aykırı belge düzenlemesi, seçimlik hareketlerden biri olarak öngörülmüştür.
Suçun Manevi Unsuru
Suçun manevi unsuru bakımından genel kast yeterlidir. Fail resmi bir belgede sahtecilik yaptığını bilmeli ve bunu istemelidir. Yani failin kastı suçun seçimlik hareketlerinden birinin yanı sıra suçun konusunu oluşturan şeyin resmi bir belge olduğunu da kapsaması gerekir. Suçun doğrudan veya olası kastla işlenmesi mümkündür.
Suçun Konusu Bakımından Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Hal (204/3. Fıkra)
204.maddenin 3.fıkrasında, suçun konusunu oluşturan resmi belgenin “kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması” bu suçun nitelikli hali sayılmış ve bu durumda verilecek cezanın yarısı oranında artırılacağı öngörülmüştür. Bu nitelikli hal 204.maddenin 1. ve 2.fıkralarında tanımlanan her iki suç tipi bakımından geçerlidir. Sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belge, bizzat yetkili kamu görevlisi tarafından yapılan ya da onun huzurunda meydana gelen işlem ve olayların gerçeğe uygunluğunu onaylayıcı ve belge- leyici nitelikte belgedir. Bu üstün kanıtlama gücü nedeniyle, kanunlarda bu nitelikte belge sayıldığına ilişkin açık bir hüküm bulunması koşuluyla bu tür resmi belgeler üzerinde işlenen sahtecilik suçlarında cezanın artırılması nedeni olarak kabul edilmiştir.
Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Hal (211.Md.)
YTCK’nun 211.maddesi uyarınca “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi” daha az cezayı gerektiren nitelikli hal sayılmıştır. Bu durumlarda, verilecek ceza yarısı oranında indirilecektir. 211.maddede öngörülen bu nitelikli hal objektif değil, sübjektif mahiyettedir. Failin samimi olması, gerçekte ispat olunacak olay gerçek olmadığı halde, öyle sanması ve bu saikle hareket etmesi halinde cezasının indirilmesi gerekir. Bu hükmün uygulanması bakımından söz konusu olayın gerçek delillerle kanıtlanmasının mümkün olup olmaması, olayın başka bir gerçek vasıtayla ispatı imkanının bulunup bulunmaması önem taşımaz. Ancak failin oluşturduğu sahte belgenin ispat edilmek istenen gerçek olaydan fazla değer taşıması durumunda, daha az cezayı gerektiren bu nitelikli hal uygulanmaz. Başka bir ifadeyle, 211.madde hükmünün uygulanabilmesi için, failin amacının haksız olmaması, başkasına zarar vermek için değil, kendisini uğradığı ya da uğrayacağına inandığı zarardan korumak amacıyla sahtecilik fiilini işlemiş olması gerekir.
Teşebbüs
204/1-2.fıkralarda tanımlanan sahtecilik suçları, seçimlik hareketlerden birinin yapılmasıyla tamamlanır. Ani suçlardan olması nedeniyle kanaatimizce bu suçlara teşebbüs mümkün değildir.
İştirak
204/1.fıkrada tanımlanan sivil şahıslar tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçunda iştirak bir özellik arzetmez. Bu suça iştirakin her şekli (fail, azmettiren, yardım eden) mümkündür.
204/2.fıkrada tanımlanan suç fail (kamu görevlisi) bakımından özgü suç mahiyetinde olduğundan, suçun faili ancak bir kamu görevlisi olabilir. Bu suçun işlenişine iştirak eden ve kamu görevlisi sıfatı bulunmayan diğer kişiler YTCK’nun 40/2. madde ve fıkrası uyarınca ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
İçtima
YTCK’nun 212.maddesinde düzenlenen özel “içtima” hükmü uyarınca, sahte resmi belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması (örneğin dolandırıcılık suçunun işlenmesi sırasında kullanılması) halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayn cezaya hükmolunacaktır.
204.maddede tanımlanan suçların zincirleme suç (43.md.) biçiminde işlenmesi mümkündür.
Kovuşturma
204/1.fıkradaki suçu işleyen sivil kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma C.Başsavcılığmca re’sen yapılır. 204/2.fıkradaki suçun faili olan kamu görevlisi hakkında soruşturma yapılabilmesi için 4483 sayılı kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden izin alınması gerekir.
Görevli Mahkeme
204/l.fıkrada yer alan suçtan dolayı açılan davaya bakma görevi 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesine aittir. 204/2.fıkrada yazılı suç dolayısıyla açılan davaya ise, 5235 sayılı Kanunun 12.maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesinde bakılır.
Suçun Yaptırımı
204/1.fıkradaki suçun yaptırımı, iki yıldan beş yıla kadar hapis, 2.fıkradaki suçun yaptırımı ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıdır. 204/3.fıkrada yer alan, suçun konusu bakımından cezayı ağırlaştıran nitelikli halin mevcut olması durumunda, 204/1. veya 2.fıkralar uyarınca verilecek ceza yarısı oranında artırılacaktır.
Dava Zamanaşımı
204/l.fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. 204/2.fıkradaki suçun dava zamanaşımı süresi ise 66/1-d bendi gereğince onbeş yıldır. Ancak, 66/3.fıkra hükmü uyarınca dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulacağından, 204/3.fıkra hükmü ile birlikte 204/1.fıkranın uygulanması halinde dava zamanaşımı süresinin 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıl olduğu gözetilmelidir.