TCK m 170 Genel Güvenliğin Kasten Tehlikeye Sokulması Suçunun Cezası Ne Kadar?
MADDE 170.- (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;
- Yangın çıkaran,
- Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,
- Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,
Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
“Genel güvenliğin kasten tehlikeyi sokulması” başlıklı 17O.maddenin 1. fıkrasında somut, 2.fıkrasında ise soyut tehlike suçlarına yer verilmiş olup, bu yeni düzenleme 765 sayılı ETCK’nun 369., 37., 372., 373., 381., 382. ve 364/7. maddelerinde yer alan suçların karşılığını oluşturmaktadır.
Suçla Korunan Hukuksal Yarar
Maddede tanımlanan ve “genel tehlike yaratan” bu suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, belirli kişilerin değil bir bütün olarak toplumun korku ve endişeye kapılmadan huzur ve esenlik içinde yaşamalarının ve dolayısıyla kamu güvenliğinin sağlanmasıdır.
Maddenin 1.fıkrasında tanımlanan suçun cezalandırılabilmesi için failin kasten gerçekleştirdiği seçimlik hareketlerden birinin (yangın çıkarma; bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olma, silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma) korunan hukuksal yarar (kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde yada kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda) bir somut, münferit olayda saptanabilir zarar tehlikesinin doğmuş olması aranmıştır.maddenin 2.fıkrasmdaki soyut tehlike suçunda ise, böyle somut bir tehlikenin doğması beklenmeksizin yalnızca belirli davranış tarzlarının (yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olunması) yasa koyucu tarafından genelleştirilmiş bir bakış açısıyla tehlikeli olarak görülmüş ve bu davranışların ilgili hukuksal değeri genel olarak zarara sokabileceğinin saptanması yeterli sayılmıştır. Bu iki ayrı suç tipinin ortak yanı, suçun oluşması için kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir zarar neticesinin meydana gelmesinin şart olması fakat bunun ihtimal dahilinde bulunmasının yetmesidir.
Bu somut (170/1.fıkra) ve soyut (170/2.fıkra) tehlike suçlarının birbirinden ayrılmasında çıkış noktası, somut tehlike suçlarında hukuksal yararın ihlal tehlikesinin yakın olması, soyut tehlike suçlarında ise böyle bir ihlalin ihtimal dahilinde bulunmasıdır.
Suçun Faili Ve Mağduru
Maddede tanımlanan suçların faili herhangi bir kimse olabilir.
Bu suçların mağduru ise belirli bir kimse olmayıp toplumu oluşturan tüm bireylerdir.
1.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Seçimlik ve bağlı hareketli bir suç tipini 170/1.fıkradaki suçun maddi unsuru, yangın çıkarma, bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olunması, silahla ateş edilmesi veya patlayıcı madde kullanılması biçimindeki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi ile oluşmaktadır. Ancak, bu fiiller dolayısıyla cezaya hükmedilebilmesi için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi yada bu fiillerin kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda işlenmesi gerekir. Somut olayda bu tehlikelerin doğmadığının anlaşılması durumunda eylemin 170.maddenin 1.fıkrasının değil 2.fıkrasınm kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Ancak bu değerlendirmede, eylemin kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut ve saptanabilir bir tehlikeyi doğurmaya elverişli olup olmadığının yanısıra eylemin kişilerde “korku, kaygı veya panik yaratabilecek” tarzda olup olmadığının da gözetilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu seçimlik tehlikelerden birinin varlığı 170/1.fıkradaki suçun oluşması için yeterlidir.
Yangın çıkarmak
170/1.fıkraya uyan “yangın çıkarma” fiilinden söz edilebilmesi için, ateşe vermenin veya yakınanın belirli bir ağırlığa erişmesi, yani yangın boyutunda olması, diğer bir anlatımla ateş konulan cismin kişiler ve mallar üzerinde genel bir tehlike doğurmaya elverişli şekilde yanmaya başlaması gerekir. Eğer, yanıcı maddeler uzaklaştırılmasına karşın ateşe verilen nesne yanmaya devam ediyorsa ve yakılan bu ateş özel araçlar kullanılmadan yada normalin üstünde bir gayret sarf edilmeden söndürülemiyorsa, başka nesnelere de sirayet etme, yaygınlaşma eğilimi gösteriyorsa eylemin “yangın çıkarma” boyutuna ulaştığının kabulüyle 170/1.fıkranın uygulanması gerekir. Buna karşılık bu yakma henüz yangın boyutuna ulaşmadan söndürülmüşse veya örneğin aniden yoğun bir yağmurun başlamasıyla kendiliğinden söndürmüşse veya örneğin bir evin yakılması amacıyla çıkarılan yangının evin kapı, pencere veya çatısına sirayet etmemişse bu durumlarda korunan hukuksal değerler (kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı) bakımından somut bir tehlike doğurmaya elverişli olmadığından dolayı 170/1.fıkranın değil, 170/2. fıkranın uygulanması gerekir.
Yangın çıkarılan yerin, örneğin binanın faile ait olup olmaması, yakılan nesnenin taşınır veya taşınmaz bir mal olması, değerinin az yada çok olması önemli değildir. Önemli olan, yakmanın genel güvenliği tehlikeye düşürecek ağırlıkta “yangın” boyutuna ulaşmış olmasıdır. Yangın böyle bir ağırlıkta olmayıp da örneğin başkasına ait eşyanın (elbise, çanta, kutu gibi) yakılması sözkonusu ise, eylem 170/1.fıkradaki suçu değil yakarak, yakıcı madde kullanarak mala zarar verme (YTCK 152/2-a md.) suçunu oluşturur.
Yangın çıkarmada kullanılan araç önemli değildir. Yangın, her türlü araçla, örneğin doğrudan doğruya yakılmak istenen nesneye ateş konularak veya başka bir şeyin yakılması ve ateşin bu mala sirayetinin sağlanması, binanın elektrik donanımına yangın çıkarmaya elverişli bir müdahale yapılmak suretiyle çıkarılabilir, bunun için patlayıcı, parlayıcı, infilak edici maddeler kullanılabilir. Yangın çıkarma fiili, failin yapma (icra) veya yapmama (ihmal) biçimindeki bir davranışıyla işlenebilir. Ancak, yapmama (ihmal) biçimindeki davranışın sözkonusu olabilmesi için, failin, başkası tarafından çıkarılan yangını söndürme konusunda kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması gerekir.
Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak
170/1.fıkradaki suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketlerden biri de, “bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak”tır.
“Bina”, “insanların içine girmesine elverişli bir şekle sahip ve insanların, hayvanların ve eşyaların bakım ve korunmalarına tahsis edilmiş toprağa bağlı, onun altında veya üstünde kapalı alanı olan özel bir inşa eseri” olarak tanımlanmaktadır. Henüz tamamlanmamış inşa halindeki yapılar kural olarak “bina” kapsamına girmez, ancak inşaat eksikliğine (örneğin henüz pencerelerinin takılmamış olmasına) karşın belli bir amaçla kullanılıyor ise bu yapılarda bina sayılır. Bu tanıma göre, binanın hangi amaca hizmet ettiği, toprakla bağlılıklarının ne şekilde olduğu, hangi maddeden yapıldığı, yapılma yönteminin ne olduğu, ölçülerinin ne olduğu önemli değildir. Bu ortak özelliklere ve ayıncı ölçüye göre, ev, apartman, işhanı, dükkan, depo, garaj, ahır, ağıl, samanlık, ambar, silo, hamam, yer altı geçidi, metro istasyonu, fabrika, şantiye barakası, prefabrik yapılar, kulübeler bina kapsamında sayılır. Buna karşılık toprağa bağlı olmayan ve bir yerden başka bir yere taşınabilme özelliği bulunan karavan, vagon, kıyıya bağlanmış yat, tekne gibi yapılar “bina” kapsamına girmez. 170/1.fıkranın uygulanması bakımından binanın bütünüyle yukarıdan aşağıya doğru çökmüş olması şart değildir. Binaya bitişik olan eklentilerin (balkon, sütun, merdiven gibi) veya binanın bir kısmın çökmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Suçun oluşabilmesi için, binanın çökmesine failin kasten gerçekleştirdiği davranışın neden olması ve bu çökmenin korunan hukuksal değerler açısından somut bir tehlike oluşturması gerekir. Böyle bir tehlike sözkonusu değilse, eylem 170/2.fıkraya uyan suçu oluşturur. Aynı durum, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına (su baskınına) failin kasıtlı eylemiyle neden olması halinde de sözkonusu dur.
Silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak
Suçun bu seçimlik hareketlerle işlenmesi halinde de 170/l.fıkra hükmü uygulanır.
“Silahla ateş etmek” fiili bakımından ateş edilen aletin ateşli silah olması gerekir. 6136 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan Yönetmeliğin 2.maddesinin (e) bendinde “ateşli silah”, “mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere atabilen silahlar” olarak tanımlanmıştır. Ateşli silahlar özelliklerine göre, ağır veya hafif ateşli, uzun veya kısa namlulu, tam otomatik veya yarı otomatik ateşli silahlar şeklinde sınıflandırılmaktadır. Mermi atmaksızın alev veya gaz çıkarmak suretiyle fizik bakımından bir kimseye saldırı gerçekleştirme olanağına sahip silahlar da ateşli silah kapsamına dahildir. Kuru-sıkı tabancalar, YTCK’nun 6.maddesi bağlamında “silah” deyimi ve 170/1.fıkrada tanımlanan suç bağlamında da “ateşli silah” sayılır. Ancak, kuru-sıkı tabanca ile ateş etmenin, örneğin bir düğünde yada milli maçın oynandığı sırada sevinç gösterisi olarak kuru-sıkı tabancayla ateş etmenin 170/1 .fıkradaki suçu oluşturması bakımından bu fiilin “kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda” işlenmiş olması arandığından, somut olayda bu tarzda bir tehlikenin bulunması da gerekmektedir. Diğer bir deyişle kuru-sıkı veya gaz tabancasının bu suç bakımından ateşli silah sayılması yeterli olmayıp ayrıca bunun somut olayda anılan tehlikeleri doğurup doğurmadığı, buna elverişli olup olmadığı tartışılarak sonuca varılmalıdır.
“Patlayıcı maddeler” dinamit, dinamitten yapılan maddeler ve benzeri patlayıcı cisimlerdir. YTCK’nun 6/1-f bendinin 2.alt bendinde türü bakımından ayırım yapılmaksızın “patlayıcı maddeler” silah olarak tanımlanmıştır. Patlayıcı maddelerin ortak özelliği, şiddetli kimyasal reaksiyonla parçalanarak, ani yüksek sıcaklıkla birlikte büyük hacimlerde gaz haline dönüşebilen maddelerden olmalarıdır. Patlayıcı maddelerin kullanılmasından maksat, bunların patlatılmasıdır. Esasen patlayıcı madde olmayan bir nesnenin, ısınmanın etkisiyle infilak etmesi, örneğin, fabrikada sıcak su kazan tankının düdüklü tencerenin, otomobil lastiğinin fiziki etkenlerle (havanın ısınması ve genişlemesi neticesinde) patlaması bu suçu oluşturmaz. Patlayıcı madde kullanmak suretiyle meydana gelen patlamanın kesinlikle büyük bir patlama olması zorunluluğu da yoktur. Önemli olan silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanmanın, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlike oluşturması yada kişilerde korku, kaygı veya panik yaratmaya elverişli olmasıdır.
2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
170.maddenin 2.fıkrasındaki suç, bir soyut tehlike suçu niteliğindedir. Soyut tehlike suçlarında belirli davranış tarzları genelleştirilmiş bir bakış açısıyla tehlikeli olarak görülmekte, bu davranışın ilgili hukuksal değer bakımından tehlike oluşturup oluşturmadığı araştırılmamaktadır. Bu suçun maddi unsuru, yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olunmasıyla oluşmakta, bu fiiller dolayısıyla cezaya hükmedebilmek için, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından somut bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmemektedir. Bu seçimlik davranışlar yapma (icra) veya yapmama (ihmal) biçiminde gerçekleştirilebilir. Burada failin davranışı ile icra hareketine başlamasına karşın yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkm’ın gerçekleşmemesi sadece bu sayılan tehlikelere neden olunması sözkonusudur. Örneğin yakma eyleminin gerçekleştirilmesine karşın “yangın” boyutuna varacak bir sonucun gerçekleşmemesi, sütunun kesilmesine karşın binanın çökmemesi durumlarında yangın çıkarma yada bina çökmesi tehlikesine neden olunduğundan 170/2.fıkra hükmü uygulanacaktır. Eğer olayda yangın çıkmış, bina kısmen veya tamamen çökmüş veya diğer sayılan olgular (toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın) gerçekleşmiş ve belirtilen hareketler kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeyi doğuracak biçimde yada kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda işlenmiş ise 170/2.fıkra hükmü değil 1.fıkra hükmü uygulanacaktır.
Suçun Manevi Unsuru
Bu suçların manevi unsurunun oluşması bakımından failde genel kast bulunması yani bu fiilleri bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekli ve yeterlidir. Failin hangi saikle bu suçları işlediği önemli değildir. Silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma durumları hariç diğer seçimlik hareketlerin taksirle işlenmesi halinde, 171.maddede tanımlanan “genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması” suçu oluşur. Kasten atom enerjisi ile patlamaya sebebiyet vermek fiili 173.maddede özel olarak düzenlenen suçu oluşturur.
Suça Etki Eden Nedenler
17O.maddede tanımlanan suçlarla ilgili olarak cezanın artırılmasını veya daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir hükme yer verilmemiştir.
Teşebbüs
17O.maddede tanımlanan somut ve soyut tehlike suçlarına teşebbüs, ancak icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda mümkündür.
İştirak
Bu suçlarla iştirakin her hali (YTCK 37-41.md.) mümkündür.
İçtima
Suçların içtimai bakımından özel bir hüküm bulunmadığından, bu hususta TCK’nun genel hükümleri (42-44.md.) uygulanacaktır. Bu fiillerin işlenmesiyle bir zarar neticesinin meydana gelmesi halinde, meydana gelen zarara ve bu zararın meydana gelmesi açısından failin kast veya taksirine göre başka suçlar oluşacaktır. Örneğin, toplumda genel güvenliği tehlikeye sokan bir etki meydana getiren fiiller sonucunda bir veya birkaç kişi ölmüş veya yaralanmış yada kişiler malvarlığı itibarıyla zarar görmüş olabilir. Bu gibi durumlarda farklı neviden fikri içtima (44.md.) hükümlerinin uygulanması gerekir.
Kovuşturma
Bu suçların soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır.
Görevli Mahkeme
Maddenin 1.fıkrasındaki suçtan açılan davaya asliye ceza, 2.fıkrasmdakine ise sulh ceza mahkemesinde bakılır.
Suçun Yaptırımı
Maddenin 1.fıkrasındaki suçun yaptırımı altı aydan üç yıla kadar hapistir. 2.fıkradaki suçun yaptırımı ise üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. 170/2.fıkradaki adli para cezası tercih edildiği takdirde bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı üç aydan az, üst sınırı da bir yıldan az olamaz (61/9.md.).
Dava Zamanaşımı
Maddede tanımlanan suçların dava zamanaşımı süresi, YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır.