Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 151 Mala Zarar Verme Suçu ve Cezası

TCK m 151 Mala Zarar Verme Suçu ve Cezası

TCK m 151 Mala Zarar Verme

MADDE 151.- (1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tama­men yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

(2) Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

maddenin 1.fıkrasında, mala zarar verme suçunun temel şekli tanımlanmış ve unsurları gösterilmiştir. Bu yeni düzenlemede, 765 sayılı eski Ceza Kanunumu­zun 516.maddesinin ilk fıkrasında yer alan basit ızrar suçunun maddi unsurunu oluşturan “yıkma, bozma, yok etme” biçimindeki seçimlik hareketlere “tahrip etme, kullanılamaz hale getirme ve kirletme” şeklinde yeni seçimlik hareketler ilave edilmiştir. Yeni düzenlemede hapis veya adli para cezası şeklinde seçimlik yaptırım öngörülmüş, hapis cezasının alt sınırı 4 ay olarak gösterilmiş olup, eski Kanunun 516/ilk madde ve fıkrasına nazaran lehedir.

maddenin 2.fıkrasında ise başkasına ait bir hayvanın öldürülmesi veya işe yaramaz hale getirilmesi yahut yaptırımın uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hüküm, eski Ceza Kanunumuzun 521.maddesinin karşılığı olup, yaptırım bakımından yeni düzenleme aleyhe bulunmaktadır.

KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Maddenin her iki fıkrasındaki mala zarar verme suçlarında, korunmak istenen hukuksal yarar mülkiyet hakkıdır. Bu suçta fail mağdurun malvarlığında bir azal­mayı gerçekleştirmekte, bu maldan kendisi veya bir başkası yararlanmamaktadır. Bu özellikleri ile mala zarar verme suçu diğer malvarlığına karşı işlenen suçlardan ayrılmaktadır. Bu suç tipi ile yasa koyucu, kişinin mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın yada canlı hayvanın zarar görmesini engellemeyi amaçlamıştır.

SUÇUN KONUSU

Suçun maddi konusunu 1.fıkrada başkasının mülkiyetinde bulunan (ekonomik veya manevi değeri olan) taşınır veya taşınmaz mal, 2.fıkrada ise başkasına ait canlı hayvan oluşturmaktadır.

Maddenin 1.fıkrasında düzenlenen suçun temel şekli bakımından zarar verilen malın taşınır veya taşınmaz olması arasında bir ayrım yapılmamıştır. İnsan vücudu ile haklar ve talepler bu suçun konusunu oluşturmaz. Diğer yandan malikin mal­varlığında olmayan veya üzerinde başkaca bir menfaati bulunmayan, sahipsiz mal­lar bu suçun konusunu oluşturmaz. Buna karşılık kaybedilmiş eşya üzerinde bu suçun işlenmesi mümkündür.maddenin 1.fıkrasındaki “başkasının taşınır veya taşınmaz malını” ve 2.fıkrasındaki “sahipli hayvanı” tabirlerinden de anlaşılacağı üzere bir kimsenin kendisine ait taşınır veya taşınmaz mala yada hayvana zarar vermesi mala zarar verme suçunu oluşturmaz. Ancak, mal müşterek mülkiyet ha­linde ise, müşterek malik ancak kendisine ait olan kısım dışındaki zarar verme ey­lemleri nedeniyle bu suçun faili olabilir. Suça konu malın değerinin varlığı yeterli olup, ekonomik olması şart değildir. Ekonomik değeri olmamakla beraber manevi değeri olan herhangi bir şey de bu suçun konusunu oluşturur. Örneğin, bir kimse­nin hatıra olarak sakladığı büyüklerinin resminin yırtılması da bu suçu oluşturur. Bilişim sistemlerine yönelik zarar verici davranışlar ayrıca ve özel olarak TCK.nun 244/1.maddesinde düzenlendiğinden bu eylemler mala zarar verme suçunu oluş­turmaz. Buradaki “mal” kavramı hırsızlık suçundaki “taşınır mal” kavramı ile ör- tüşmektedir. Ancak maldan söz edilebilmesi için bunun dış alemde bir yer işgal etmesi gerekir. Taşınır malın katı veya sıvı olması arasında bir fark bulunmamakta­dır. Önemli olan taşınır veya taşınmaz malın failden başka bir kişinin egemenliği altında bulunmasıdır. Bu bakımdan sahipli hayvanlar da 2.fıkradaki hüküm uyarın­ca suçun konusunu oluşturmaktadır. Diğer yandan, bazı özel yasalarda, örneğin 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda mala verilen zararlara ilişkin özel düzen­lemeler bulunduğundan, bu durumda 151.-153.madde hükümleri uygulanmaz.

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU

Maddedeki suçların faili herhangi bir kimse olabilir. Ancak, kuşkusuz suçun fai­li taşınır veya taşınmaz malın yada hayvanın sahibinden başka bir kimse olmalıdır, kendi malına zarar vermek bu suçu oluşturmaz. Keza, bir kimsenin kendi hayvanı­na zarar vermesi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 28.maddesinde öngö­rülen yaptırımların uygulanmasını gerektirir ise de eylem mala zarar verme suçunu oluşturmaz.

Maddedeki suçların mağduru ise, taşınır veya taşınmaz malın yada canlı hayva­nın sahibi olan gerçek veya tüzel kişiler olabilir.

Taşınır veya taşınmaz mala zarar verme suçunun maddi unsuru

155.maddenin 1.fıkrasında öngörülen başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz mala zarar verme suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu suçun maddi unsuru, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen “yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi veya kirletilmesi” biçimindeki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleş­tirilmesiyle oluşmaktadır. Bu hareketlerin gerçekleştiriliş biçimi önemli değildir. Mala zarar verme suçları genellikle icrai hareketlerle işlendiğinden bu durumda kullanılan aracın niteliği önemli olmayıp bu araç mekanik veya kimyasal da olabilir. Bu suç, dolayısıyla faillik biçiminde de işlenebilir. Örneğin, bir akıl hastası yada eğitilmiş köpek vasıtasıyla başkasının malına zarar verilmesi halinde de bu suç oluşur. Bu suçun ihmal suretiyle icra hareketi ile de gerçekleştirilmesi mümkündür.

“Yıkmak” deyimi ile anlatılmak istenilen, bir mal üzerinde bozmaktan daha ileri derecede bünyesinde değişiklik meydana getiren hareketlerdir. Örneğin, bir taşın­mazın önceki kullanılış biçimine göre bir daha kullanılamaz duruma getir ilmesi gibi.

“Yok etmek”; bir malın yıkmaktan daha ileri anlamda onarılması ve yeniden kullanılması mümkün olmayacak biçimde ve yoğunlukta zarara uğratılmasıdır. Örneğin bir saatin tamamen parçalanması gibi.

“Bozmak”; bir şeyin niteliğinin değiştirilmesi,o şeyin özgülendiği hizmeti yerine getiremez bir hale sokulmasıdır. Örneğin, bir resim tablosunun karalanması, oto­mobilin motor akşamının parçalarının birbirinden ayrılması yada ezilerek işlevini yerine getiremez hale getirilmesi gibi.

“Tahrip etmek” lügat anlamı itibariyle, kırıp dökme, harap ve viran etme, yı­kılma, bozma, mamuriyeti imha etmedir. Bu açıdan bakıldığında “bozma” deyimi “tahrip etme” halini de kapsadığından ayrıca “tahrip etme” deyimine yer verilmesi isabetli olmamıştır.

“Kullanılamaz hale getirmek”, eşyanın maddi varlığına zarar vermemekle be­raber kullanılış amacını ve varoluş sebebini ortadan kaldırmayı, o şeyin kıymetin­deki azalmayı ifade etmektedir.

“Kirletmek” ise, taşınır veya taşınmaz malın önceki haline getirilmesi için önemsiz olmayan bir derecede çabayı gerektiren, örneğin, başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak gibi davranışları ifade etmektedir. Bu durumda eşya bütünlüğünü muhafaza etmekle beraber, kirle­tilmiş olması nedeniyle eski hale getirilmesi emek ve masrafı gerektirmektedir.

Bu seçimlik hareketlerin, taşınır veya taşınmaz malın tümüne veya bir bütün oluşturan malın bağımsız fonksiyon gören bir kısmına yönelik olarak işlenmesi arasında suçun oluşumu bakımından bir ayrım gözetilmemiştir. Diğer yandan su­çun oluşması için zararın süreklilik göstermesi yada tamir gereksinimini ortaya çıkarması da gerekmez. Zira yasa koyucu, bu seçimlik hareketleri en ağırından en hafifine kadar sıralarken, malın fonksiyonunu yerine getiremeyecek hale getirilmesi yada sahibinin yararlanamayacağı hale getirilmesi arasında bir ayrım gözetmemiş, mal sahibinin bu maldan veya malın o kişinin malvarlığında temsil ettiği yarardan mahrum bırakılmasını cezalandırmayı amaçlamıştır. Kuşkusuz, somut olayda, su­çun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saiki, mala zarar verme suçunun 151/1.fıkrasındaki kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel ceza belirlenirken hakim tarafından, TCK.nun 61.maddesi uyarınca gözönünde bulundurulacaktır.

Suçun maddi unsurunun oluşabilmesi için bu seçimlik hareketlerden birinin iş­lenmesi sonucunda başkasına ait taşınır veya taşınmaz malda bir zararın gerçek­leşmesi gerekir. Nitekim Yargıtay, bir kararında “müştekinin, köy yoluna cam kırık­lan döşendiğini duyup anılan yoldan aracı ile geçmemek suretiyle herhangi bir zarara uğramadığı bu nedenle ızrar suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraat yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasını”  yasaya aykırı bul­muş ve suçun oluşabilmesi için zararın gerçekleşmesinin şart olduğunu vurgula­mıştır.

Mala zarar verme suçunun konusunun hayvan olması halinde maddi unsur

151.maddenin ikinci fıkrasındaki suçun maddi unsuru, başkasına ait bir hayva­nın öldürülmesi veya işe yaramaz bir hale getirilmesi yahut değerinde azalmaya neden olunması biçimindeki seçimlik hareketlerden birinin işlenmesiyle oluşmak­tadır. Bu fıkrada mülkiyet konusu olarak başkasına ait hayvana karşı işlenen zarar verme fiilleri suç sayılmıştır. Suçun ön koşulu, fiilin bir mülkiyete tabi olan sahipli ve canlı bir hayvana karşı işlenmiş olmasıdır. Örneğin, havuzdaki balık, kümesteki tavuk, evde beslenen güvercinler, köpekler veya benzeri hayvanlar suçun konusunu oluşturabilirler. Eğer, kesilmiş hayvanlara zarar verilmişse 155.maddenin 2. fıkrası­nın değil 1.fıkrasının kapsamına giren mala zarar verme suçu sözkonusu olur.

Bu seçimlik hareketlerin suç oluşturabilmesi için “haklı bir neden olmaksızın” işlenmiş olması gerekir. Hareketin haklılığı halinde, sahipli hayvanın öldürülmesi veya işe yaramaz bir hale getirilmesi yahut değerinde azalmaya neden olunması 155/2.fıkradaki suçu oluşturmaz. Buradaki “haklı bir neden olmaksızın” ifadesi ile TCK.nun 24/2.maddesindeki “kanunun hükmü ve amirin emri”, 25.maddesindeki “zorunluluk hali”, 26.maddesin-deki “hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası” hallerinde olduğu gibi fiili hukuka uygun hale getiren, haklı bir gerekçesi bulunan tüm haller anlaşılmalıdır. Örneğin, sahipli bulunan yırtıcı bir hayvanın saldırısına uğrayan bir kimsenin bu hayvanı öldürmesinde, kuduz, ruam, kuş gribi gibi tehli­keli bir hastalığa tutulmuş olan sahipli bir hayvanın görevlilerce veya bu tehlikelere maruz kalan kimselerce öldürülmesi hallerinde bu fiiller Kanunun öngördüğü haklı bir nedene dayandığından 151/2.fıkradaki suç oluşmayacaktır. Bunun gibi, Borçlar Kanununun 57.maddesi, “zarar yapan hayvanların hal ve maslahat gerektirirse öldürülmesine” izin vermektedir.

Nitekim, Yargıtay; “sanığın olay anında müdahillere ait köpeklerin ağılında bu­lunan koyunlara ve kendisine saldırması sebebiyle onları defetmek için ateş ettiği yolundaki savunmasının aksi kanıtlanamamış olup, mahkemece de olay bu şekilde kabul edildiğine göre, icapsız köpek öldürme suçunun ne şekilde oluştuğunun karar yerinde açıklanmadan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasını”412 yasaya aykırı bulmuştur.

Hayvanın “öldürülmesi”, canlı halde iken hayatiyetinin sona erdirilmesidir. “İşe yaramaz bir hale getirilmesi”; hayvanın niteliğine uygun olarak fiilin işlendiği ana kadar yapmakta olduğu belirli hizmetleri yerine getiremez duruma sokulması­dır. Atın ayağından vurularak artık iş göremez bir duruma getirilmesi gibi. Hayva­nın belirli bir hizmet görmesi sözkonusu değilse (örneğin süs hayvanları gibi) işe yaramaz hale getirilmesi de sözkonusu olamayacağından bu durumda hayvanın “değerinde azalmaya neden olunması” sözkonusu olacaktır.

Hayvanın “değerinde azalmaya neden olunması”, belirli bir hizmeti yerine ge­tiren hayvanın işe yaramaz bir hale getirilmiş olmayıp da örneğin, atın kuyruğunun kesilmesi gibi değerinde azalma meydana getiren durumları, lüks ve süs hayvanla­rının işlenen fiille değerlerine noksanlık getirilmesi hallerini kapsamaktadır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Maddedeki suçların manevi unsurunu genel kast oluşturur. Failin saiki önem­sizdir. Bu suçlar taksirle işlenemez. Suçun olası kastla (TCK. 21/2.md.) işlenmesi mümkün olup bu durumda ceza indirilir. Başkasının taşınır veya taşınmaz malına maddenin 1.fıkrasında belirtilen seçimlik hareketlerle zarar veren yada sahipli ve canlı bir hayvanı 2.fıkrada belirtilen biçimde öldüren, işe yaramaz hale getiren yada değerinde azalma meydana getiren ve bu hareketleri haklı bir neden olmaksızın gerçekleştiren, bilerek ve isteyerek yapan kişide, bu suçlar bakımından aranan kas­tın varlığı kabul edilir.

Nitekim Yargıtay; “Sanığın konutunun balkonuna tırmanmayı kolaylaştırarak güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle apartman yönetimi tarafından ana giriş kapısı üzerine monte edilen siperliği söktürerek kapıcıya teslim etme eylemin­de”; “sanığın kendisine ait yıkama ve yağlama faaliyetinde bulunan işyerinin karayoluna çıkışını engelleyecek şekilde döşenen sınır betonlarının beş metrelik bir kısmını kırarak içeride mahsur kalan müşterisine ait aracın karayoluna çıkmasını sağlaması biçiminde gerçekleşen eyleminde”411; “içme suyu tesisatı yapmakla g<>- revli şirket temsilcisi olan sanığın yanında çalışan işçilerin kanal açmak için taşlar üzerinde yaktıkları lastiklerden dolayı müdahilin fındık ağaçlarının zarar görmesi şeklinde gerçekleşen olayda”; “aksi kanıtlanamayan savunmaya göre sanığın tarlasını sürerken sınırda bulunan ve müştekinin diktiği beton direklerden 3-4 ade­dinin kaza ile pulluğun çarpması sonucunda devrilmesi biçimindeki eyleminde”; “sanığın, tarlasındaki mahsulatı başıboş hayvanlara karşı korumak için koyduğu ilaçlı mısırların müştekiye ait ineğin tarlaya girerek yemesi sonucu ölmesi şeklinde gerçekleşen eylemde”; “sanıkların yaralamak için mağdurlara karşı attıkları taşla­rın hata neticesi avluda bulunan koyuna isabetle ölümüne sebebiyet verdiği olay­da” suçun kast unsurunun oluşmadığına karar vermiştir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

151.maddede öngörülen mala zarar verme suçlarına teşebbüs mümkündür. An­cak, seçenekli unsurlu olduğundan bu suçlar failin bu seçeneklerden birini veya eşya yada hayvan üzerinde en hafif etkiyi yapan hareketi gerçekleştirmesiyle ta­mamlanır.

Bu suçlara iştirakin her hali uygulanabilir. Yeni TCK.’da, 765 sayılı Kanunun 517.maddesinde yer alan ve ortak ağırlatıcı sebep olarak öngörülen mala zarar ver­me suçunun “hükümete karşı şiddet veya karşı gelme amacıyla yada beş veya daha çok kişinin birleşmesiyle işlenmesi” şeklinde bir ağırlatıc; sebebe yer verilmemiştir.

Yeni Kanunda, mala zarar verme suçları bakımından, eski Kanunun 522.maddesine benzer (değer azlığı nedeniyle indirimi içeren) bir hükme de yer verilmemiştir. Ancak, bu suçtan dolayı fail hakkında yeni Kanunun 167,maddesinde yer alan mağdurla belirli akrabalıktan dolayı “şahsi cezasızlık se­bebi ve cezada indirimi gerektiren şalisi sebep” ile 168.maddesinde yer alan “zara­rın iade veya tazmin suretiyle giderilmesi”ne ilişkin “etkin pişmanlık” hükümleri uygulanır.

Mala zarar verme suçları bakımından içtima konusunda özel bir hüküm bulun­madığından bu konuda genel hükümler uygulanacaktır. Mala zarar verme suçu işlenirken başka bir suç da işlenmişse, örneğin kapı kırılarak binaya girilmek sure­tiyle işlenen hırsızlık suçunda fail hem hırsızlık ve hem de mala zarar verme su­çundan dolayı gerçek içtima kurallarına göre cezalandırılacaktır.

Mala zarar verme suçu haksız tahrik (TCK. 29.md.) koşullarında işlenebilir. Ni­tekim Yargıtay; “sanığın babasını müşteki S.nin dövmesinin verdiği elem ve kızgın­lıkla ızrar suçunu işlediği, savunmaları değerlendirilerek hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğine”’ karar ver­miştir.

Kovuşturma

151.maddede öngörülen mala zarar verme suçlarının soruştu­rulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Bu suçlar açısından 168.maddede etkin pişmanlık hükümlerine yer verildiğinden, bu nedenle CMK’nun 5560 sayılı Kanun­la değişik 253/3.fıkrası hükmü uyarınca bu suçlarda uzlaştırma yoluna gidilemez.

Görevli Mahkeme

151.maddede öngörülen mala zarar verme suçlarından açılan davalara bakma görevi, 5235 sayılı Kanunun 11.maddesi hükmüne göre, Asliye Ceza Mahkemesidir. Suç tarihinde 18 yaşını doldurmayan failin davası, 5395 sayılı ÇKK.nun 26.maddesi gereğince çocuk mahkemesinde görülür.

Suçun Yaptırımı

151.maddenin 1.fıkrasında düzenlenen mala zarar verme suçunun temel şeklinin yaptırımı dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası olup, hakim bu seçimlik yaptırımlardan birini tercih ederek, somut olayın özelliklerine, zararın miktarına ve suçun işleniş şekline göre TCK.nun 61.maddesinde öngörülen hususları göz önünde bulundurarak alt ve üst sınır ara­sında temel cezayı belirleyip uygulayacaktır. Adli para cezası ise, TCK.nun 52.maddesi dikkate alınarak 5 günden az 730 günden fazla olmamak üzere belirle­nen gün sayısının en az 20 en fazla 100 Yeni Türk Lirasıyla çarpılması suretiyle tespit edilecektir.

Mala zarar verme suçunun konusunun hayvan olması haline ilişkin suçun özel şeklini düzenleyen 151.maddenin 2.fıkrası uyarınca faile 1.fıkrada öngörülen seçim­lik yaptırımlar uygulanacaktır.

Dava Zamanaşımı

Bu suçlar, TCK.nun 66/l-(e) bendi uyarınca 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Çocuklarla ilgili olarak 66.maddenin 2.fıkrası hükmü dikkate alınacaktır.