TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Cezası Nedir?
TCK m 114 Siyasi Hakların Kullanılmasının Engellenmesi
MADDE 114.- (1) Bir kimseye karşı;
- Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,
- Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,
Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu Açıklama
YTCK.nun 114.maddesinde siyasi hakların kullanılmasını engelleme fiillerinin bazıları suç olarak tanımlanmıştır. 765 sayılı ETCK.nun 174.maddesinde hangi hakların suçun konusunu oluşturacağı gösterilmeyerek, sadece “siyasi haklar” ibaresine yer verilmişken, 5237 sayılı YTCK.nun 114.maddesinde genel anlamıyla siyasi haklar değil, siyasi hak olarak nitelendirilen belirli hak kategorileri koruma altına alınmıştır. Bunlar, siyasi bir partiye üye olmak veya olmamak, siyasi partinin faaliyetlerine katılmak veya katılmamak, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmak, seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmak, seçildiği görevden ayrılmak, bir siyasi partinin faaliyetlerinin yapılmasıdır. YTCK.nun 114.maddesi tüm siyasi hakları kapsamayan sınırlı bir düzenleme getirmekle birlikte, hangi siyasi hakların suçun konusunu oluşturduğunu açıkça göstermesi açısından isabetli bir düzenlemedir. Diğer bazı siyasi haklar ise YTCK.nun farklı hükümleriyle bağımsız birer suç olarak koruma altına alınmıştır. Bunlar, örneğin, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme (115.md.), sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi (118.md.), dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi (121.md.), basın ve yayın organlarının yayınının hukuka aykırı engellenmesi (124.md.) bağımsız suç tipleridir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Korunan Hukuksal Değer
Siyasi haklar, diğer sevil, sosyal, ekonomik ve kültürel haklar ile eşdeğer düzeyde anlam taşıyan haklardır. Esasen çağdaş, özgürlükçü ve katılımcı demokrasilerde anılan hakların tamamının güvence altında olması gerekir. Nitekim Anayasanın 67/1.fıkrasında “vatandaşlar, Kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasma katılma hakkına sahiptir.” hükmü ile siyasi faaliyette bulunma hakkı Anayasal bir hak olarak tanınmış ve güvence altına alınmıştır. Anayasanın 68/1.maddesinde ise “vatandaşlar, siyasi parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir.” hükmü ile vatandaşların “partilere girme ve partilerden ayrılma” hakları anayasal güvenceye kavuşturulmuş, 68/2.fıkrasında ise “siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır” denilerek siyasal partilere özel bir önem verilmiştir.
114.maddede düzenlenen suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, 114/1.fıkradaki suçta bireysel siyasi hakların, 2.fıkradaki suçta ise kolektif siyasi hürriyetinin (siyasi parti faaliyetlerinin) korunmasıdır.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Faili
Bu suçların faili herhangi bir kimse olabilir. Failin kamu görevlisi olması ve bu suçları kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlemesi halinde cezası 119/1-e bendi uyarınca bir katı artırılacaktır.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Mağduru
Maddenin 1.fıkrasındaki suçun mağduru, suça konu olan siyasi hakları kullanma yetkisine ve yeteneğine sahip olan ve bu haktan mahrum edilmemiş bulunan bir vatandaş olabilir. Bu hakları kullanma yetkisine ve yeteneğine sahip olmayan veya kanunen (YTCK 53.md.) bu hakları kullanması yasaklanmış olan kişiler ve vatandaş sıfatı bulunmayanlar 114/l.fıkradaki suçun mağduru olamazlar.
114/2.fıkradaki suçtan zarar gören siyasi parti tüzel kişiliği, suçun mağduru ve Devlettir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Maddi Unsuru
114.madde, 1.fıkrada siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, 2.fıkrada ise siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi olmak üzere iki ayrı suç tipine yer verilmiştir.
Siyasi Hakların Kullanılmasının Engellenmesi (114/l.Fıkra)
114/1 .fıkranın (a) ve (b) bendinde bu suçun seçimlik hareketleri gösterilmiştir. Suçun maddi unsuru, “cebir” veya “tehdit” kullanarak bir kimseyi;
- Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,
- Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya “zorlamak”tır.
Bu seçimlik hareketlerden birinin yapılmasıyla suç tamamlanır. Seçimlik hareketlerden birden fazlasının yapılması halinde de eylem tek suçu oluşturur.
Bu suçun tamamlanmış şekline göre cezaya hükmedilebilmesi için, cebir veya tehdide maruz kalan kişinin, 114/1-a bendinde sayılan seçimlik hareketler bakımından siyasi partiye üye olması veya üye olmaktan vazgeçmesi, siyasi partinin faaliyetlerine katılması veya katılmaktan vazgeçmesi ya da siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılması; 114/2.fıkrasındaki seçimlik hareketler bakımından da kişinin bu nedenle seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmaktan vazgeçmesi veya seçildiği görevi bırakması gerekmemektedir. Bu amaçlarla, kişiye karşı cebir veya tehdit kullanılması, söz konusu suç tamamlanmış gibi cezalandınlabilmek için yeterlidir. Bu bakımdan söz konusu suç, bir teşebbüs suçu niteliği taşımaktadır.
Bu suçun unsurunu oluşturan, suçun işlenebileceği araçlar cebir veya tehdittir. “Cebir”, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. “Tehdit” halinde ise, bir saldırının, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır. Burada, failin isteğinin yerine getirilmemesi koşuluna bağlı kılınmış bir saldırı veya kötülüğün meydana getirileceği mağdura bildirilmektedir. Tehdit konusu saldırının gerçekleştirilmesi ya da gerçekleştirilmemesi önemli değildir. Failin kullandığı sözler ya da yaptığı davranışların mağdur üzerinde ciddi bir korku oluşturmaya elverişli ve yeterli olması halinde tehdidin varlığından söz edilebilir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesi gerekmez. Fail adına hareket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir. Cebir ve tehdidin 114/1.fıkrada belirtilen amaçlardan birisini gerçekleştirmeye yönelik olarak kullanılması gerekir. Burada maddi cebir veya manevi cebir (tehdit) kullanılması suretiyle bir kimsenin 1.fıkrada (a) ve (b) bentlerinde sayılan siyasi hakları kullanmasını engellemek için yapılan bir zorlama söz konusudur. Cebir ve tehdit ancak icrai bir fiille gerçekleştirilebilir. Bu fiil sonucunda bir neticenin varlığı aranmadığından, bu suç, sırf hareket suçu niteliğindedir. Engelleme hareketlerinin hangi vasıtalarla yapılabileceği maddede gösterildiğinden, 114/1.fıkrada sınırlı olarak sayılan cebir veya tehdit vasıtaları dışında örneğin “hile” ile bu suçun işlenmesi mümkün değildir. Bu açıdan suç, bağlı hareketli bir suç niteliğindedir. Siyasi hakların engellenmesi kastıyla kullanılan cebir, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet vermişse fiil hakkında ayrıca kasten yaralama suçuna (87.md.) ilişkin hükümler uygulanır (119/l.md.)
Siyasal Partinin Faaliyetlerinin Engellenmesi (114/2.Fıkra)
114/2.fıkradaki suçun maddi unsuru; cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesidir.
Siyasi partileri demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmesi öğesi sayan Anayasanın 68. maddesi karşısında, siyasi partilerin serbest çalışmaları, olağandışı engellere bağlı tutatmamaları demokratik hukuk devletinin doğal gereğidir. Nitekim 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 3.maddesinde siyasi partiler şöyle tanımlanmaktadır;
“Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak, milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır”. Siyasi parti faaliyetleri ile ilgili yasaklar ise yanı Kanunun 78-96.maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Siyasi parti faaliyetleri, siyasi partilerin ilgili mevzuat hükümlerine ve parti tüzüğüne uygun olarak gerçekleştirdikleri her türlü faaliyeti kapsamaktadır. Örneğin siyasi partinin kongreleri, açık hava toplantıları gibi. Siyasi parti faaliyetini engelleme hareketlerinin hangi vasıtalarla yapılabileceği 114/2.fıkrada gösterilmiştir. Buna göre engelleme, “cebir” veya “tahdit” ya da “hukuka aykırı başka bir davranışla” gerçekleştirilebilir. Cebir ve tehdit kavramları üzerinde yukarıda durulduğu için bunlara değinilmeyecektir. “Hukuka aykırı bir başka davranış” deyiminin, hukuk düzeninin belirlemiş olduğu, emir ve yasak biçiminde içeriğe sahip olan her türlü hukuka aykırı eylem olarak anlaşılması gerekir. Hilenin de iradeyi sakatlayan bir eylem olarak hukuka aykırı davranış olarak kabulü gerekir. Hukuka aykırı davranışa örnek olarak, siyasi partinin toplantı yapacağı salonun elektriklerinin kesilmesi, afişlerinin yırtılması, gösterilebilir. Buradaki davranış, hukuka aykırı olmak şartıyla herhangi bir şekilde gerçekleşebilir. “Engellemek” faaliyeti durdurmak, hareketsiz bırakmaktır. Bu suç bakımından engellemeden anlaşılması gereken, maddede sayılan vasıtaları kullanmak suretiyle bir siyasi partinin faaliyette bulunma hakkını kullanmasının olanaksız hale getirilmesi veya kullanılmasının durdurulmasıdır.
Engellemenin kısmen veya tamamen olması arasında suçun oluşumu açısından bir ayırım yapılmadığından kısmen engelleme halinde de suç oluşur. Bu suç ani ve neticeli suç niteliğindendir. Suçun neticesi, siyasi parti faaliyetinin kısmen dahi olsa engellenmiş olmasıdır. Faaliyetlerinin engellenmesinden söz edilebilmesi için hareketin gerçekleştirildiği sırada siyasi partinin ilgili mevzuata göre tüzel kişiliği haiz olması, yani kuruluşunu tamamlamış ve yasaklanmamış bulunması gerekir. Bir partinin kuruluşunun engellenmesi veya kurulmuş olsa bile Siyasi Partiler Kanunu’nun 78 ve devamı maddelerinde belirtilen yasak faaliyetlerinin engellenmesi bu suçu oluşturmaz.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Manevi Unsuru
Bu suçların manevi unsurunun oluşabilmesi için failde genel kast bulunması gerekli ve yeterlidir. Maddenin 1.fıkrasındaki suç bakımından kastın bu fıkrada sayılan siyasi hakların kullanılmasını engelleme amacını da kapsaması gerekir. Ancak bu durum suçun tipiklik unsuruna dahil olduğundan, genel kastın bilme ve isteme unsurları dışında bu suç için ayrıca özel kastın mevcudiyetinin aranmadığı kanaatindeyiz.
Maddenin 2.fıkrasındaki suçun manevi unsuru bakımından da genel kast yeterlidir. Failin belirli bir saikle hareket etmesi gerekmez.
Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suçun Cezasının Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller (119/1.Fıkra)
114.maddedeki suçların, silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza 119/1.fıkra uyarınca bir kat artırılacaktır. Bu nitelikli hallerden birkaçının varlığı halinde de ceza bir kez artırılacaktır. Ancak bu durumda 61.madde uyarınca cezanın teşdiden tayini gerekir.
Cezayı Hafifletici Haller
Bu suçlara özgü daha az ceza verilmesini gerektiren özel bir neden öngörülmemiştir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Teşebbüs
Maddede tanımlanan suçların icra hareketlerinin başlanmasına karşın failin elinde olmayan nedenlerle bitirilememesi halinde, yani icra hareketlerinin kısımlara bölünebildiği durumlarda bu suçlara teşebbüs söz konusu olabilir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda İştirak
Bu suçlar iştirak bakımından özellik arzetmez. Birden fazla kişinin müşterek fail konumunda (birlikte) bu suçlan işlemeleri cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli bir hal (119/1-c) olarak kabul edilmiştir. Bu suçlara şerik (azmettiren, yardım eden) sıfatlarıyla da iştirak mümkündür.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda İçtima
Cebir ve tehdit bu suçların unsuru olarak kabul edildiğinden, bileşik suç (42.md.) hükmü uyarınca faile aynca cebir (108.md.) ve tehdit (106.md.) suçlarından dolayı ceza verilmez. Ancak bu suçların işlenmesi sırasında uygulanan cebrin, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet vermesi durumunda 119/2.fıkradaki özel içtima kuralı uyarınca fail ayrıca kasten yaralama (87.md.) suçundan dolayı da cezalandırılacaktır. Bu suçların zincirleme suç (43.md.) biçiminde işlenmesi de mümkündür.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda seçim suçlan bakımından özel düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin bu Kanunun 149.maddesinin ikinci fıkrasında, “Herhangi bir vasıta ile bir seçim propagandası toplantısına engel olan veya devamına imkan vermeyecek hareket ve tertiplerle onu ihlal eden kimse altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu fiiller, ikiden fazla kimse tarafından ittifak edilerek herhangi bir şekil ve surette cebir veya şiddet kullanılarak veya tehdide başvurularak işlenirse, faillerin her biri iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Eğer fiil, içlerinden en az biri silahlı olan ikiden fazla kişi tarafından ittifak edilerek yahut aralarında ittifak olmasa bile içlerinden en az ikisi silahlı bulunan üç veya daha fazla kimse tarafından işlenirse, faillerin her biri beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” hükmü yer almaktadır. Seçim döneminde işlenen bu fiillerden dolayı özel hükmün genel hükme göre önceliği kuralı uyarınca YTCK.nun 114/2.fıkrası değil, 298 sayılı Kanunun 149/2.fıkrasınm uygulanması gerekir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşüne engel olunması veya toplantı ve yürüyüşün ihlal edilmesi 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinde suç olarak tanımlanmış ve daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç oluşturmadığı taktirde dokuz aydan bir yıl altı aya kadar hapisle cezalandırılacağı öngörülmüştür.. bir siyasi partinin faaliyeti olarak yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesi halinde sorunun fikri içtima (44.md.) kuralına göre çözümlenmesi gerekir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Kovuşturma
Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması genel hükümler uyarınca C. Başsavcılığınca re’sen yapılır.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Görevli Mahkeme
5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suçlar dolayısıyla açılan davalara bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Yaptırımı
1.fıkradaki suçun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis, 2.fıkradaki suçun yaptırımı ise iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.
TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Dava Zamanaşımı
66/1-e bendi uyarınca bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır. Ancak nitelikli hallerin (119/1.md.) varlığı halinde, 66/3.fıkra hükmü uyarınca dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde cezayı ağırlaştıran bu nitelikli haller de göz önünde bulundurulacağından bu durumda dava zamanaşımı süresi 66/1-d bendine göre onbeş yıldır.