Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Taksirle Yaralama Suçunun Cezası Ne Kadar?

Taksirle Yaralama Suçunun Cezası Ne Kadar?

MADDE 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algı­lama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adi para cezası ile cezalandırılır.

(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
  2. Vücudunda kemik kırılmasına,
  3. Konuşmasında sürekli zorluğa,
  4. Yüzünde sabit ize,
  5. Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
  6. Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  2. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  3. Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  4. Yüzünün sürekli değişikliğine,
  5. Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

  • Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hâlinde, altı aydan üç yı­la kadar hapis cezasına hükmolunur.
  • Taksirle yaralama suçunun so­ruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına girer yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Taksirle Yaralama Suçu Açıklama

Madde metninde, taksirle yaralama suçu tanımlanmıştır. “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Kitapta yer alan taksire ilişkin hükümler, bu suç açısından da geçer­lidir. Yaralama kavramının içeriği bakımından, 86. maddedeki kasten yaralama suçuna ilişkin açıklamalara bakılmalıdır.

Maddenin iki ve üçüncü fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebe­biyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Burada kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri ile paralel hükümler öngörülmüştür.

Taksirle Yaralama Suçu’nun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Hâlleri

Taksirle yaralamanın duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sü­rekli zayıflamasına neden olması:

Taksirle yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması,

Taksirle yaralamanın konuşmada sürekli zorluğa neden olması,

Taksirle yaralamanın yüzde sabit ize neden olması,

Yaralamanın mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden ol­ması,

Taksirle yaralamanın gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğma­sına neden olması,

Taksirle Yaralama Suçu’nun Daha Ağır Ceza Gerektiren Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Diğer Hâlleri

Maddenin 3. fıkrasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış diğer hâlleri belirlenmiştir.

Bu fıkraya göre, taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  1. İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  2. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  3. Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  4. Yüzünün sürekli değişikliğine,
  5. Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, fail hakkında 1. fıkraya göre belirlenen cezanın, bir kat artı­rılması öngörülmüştür.

Taksirle Yaralama Suçu’nun Yaptırımı

Failin 1. fıkrada öngörüldüğü üzere bir yaralama eylemini taksirle işlemiş ol­ması durumunda hakkında verilecek ceza üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Suçun bilinçli taksirle işlenmiş olması durumunda ceza, 22/3. madde uyarınca ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hallerine ilişkin olarak 2. fıkrada Öngörüldü­ğü üzere işlenmiş olması durumunda 1. fıkra uyarınca belirlenen temel ceza yarı oranında, 3. fıkrada öngörüldüğü üzere işlenmiş olması durumunda bir katı oranın­da arttırılır.

Hakim, seçimlik olarak öngörülen cezalardan adli para cezasını seçebilir. Bu du­rumda hükmedilecek ceza TCK’nın 52/1. maddesinde öngörüldüğü üzere beş gün ile yediyüzotuz gün arasında belirlenecek tam gün sayısının 52/2. madde de belirtil­miş olan değerler arasında bir miktarla çarpılması suretiyle bulunur. Ancak 5560 sayılı Kanunla 61. maddenin 9. fıkrasına eklenen hüküm gereği adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz. Dolayısıyla hakimin 89/1. maddede öngörülen adli para ceza­sını seçmesi durumunda cezanın alt sınırı 3 ay adli para cezasından aşağı olamayacak­tır. 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ise adli para cezasının alt sınırı 52/1. maddede belirtildiği üzere beş gündür. Bu durum 5560 sayılı Kanunun 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce işlenen suçlara ilişkin cezalandır­malarda YTCK’nın 7. maddesi uyarınca sanığın lehine değerlendirilmelidir.

YTCK’nın 50/2. maddesi uyarınca, 89. maddedeki suç tanımında hapis cezası ile adli para cezası seçenek olarak öngörüldüğünden, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez. Ancak hapis cezasının 50/1. maddede öngö­rülen diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine engel bulunmamaktadır.

50/4. madde hükmü uyarınca taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, 52. maddenin 1. fıkra­sının (a) bendine göre adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz. Yani bilinçli taksirle suçun işlenmiş olması durumunc; hapis cezası kısa süreli ise, adli para cezasına çevrilebilir, uzun süreli ise çevrile­mez.

50/4. maddesi hükmünden, taksirle yaralama suçunun bilinçli taksirle işlenme?: halinde, hapis cezası kısa süreli de olsa “paraya çevrilemez” sonucuna varılamaz. Bilinçli taksir halinde hapsin paraya çevrilememesinin kısa süreli hapislerde et geçerli olduğu kabul edilirse, kasten işlenen suçlarda kısa süreli hapsin adli pars cezasına çevrilebileceği YTCK’nın 50/1. maddesi uyarınca kabul edilmesine rağ­men, bilinçli taksirle işlenen suçlarda kabul edilmemesi gibi bir durum ortaya çıkar ki, bu duaım 50. maddenin bir hükmü ile diğer hükmü arasında çelişki oluşturur.

Taksirle Yaralama Suçu’nda Uzlaşma – Kovuşturma – Görevli Mahkeme 

Suçun kovuşturulması şikayet koşuluna bağlıdır. Ancak yaralama suçunun bi­linçli taksirle işlenmesi durumunda suçun soruşturma ve kovuşturulması için 89/5. maddesi uyarınca şikayet koşulu aranmamıştır. Bu durumda Soruşturma ve kovuş­turma işlemleri doğrudan doğruya C. Savcılığı tarafından yapılır.

TCK’nın 73. maddesinin 1. ve 2. fıkraları uyarınca soruşturulması ve kovuş­turulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.

Taksirle yaralama suçları bilinçli taksirle işlendiğine ya da şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın 5271 sayılı CMK’nın 5560 sayılı Kanunla değişik 253./I maddesine göre uzlaştırma hükümlerine tabidir.

Uzlaşmanın nasıl yapılacağı CMK’nın 253. maddesinde hükme bağlanmış ise de, uzlaşmanın kapsamından ve içeriğinden söz edilmemiştir. YTCK’nın 73/8. maddesi 5560 sayılı Kanunla yürürlükten kaldınlmazdan önce böyle bir nitelik taşımakta, uzlaşmanın hangi konularda olabileceğini hüküm altına almaktaydı. An­cak böyle bir içerik uzlaşma kurumunu düzenleyen CMK’nın 253. ve 254. maddele­rinde yer almamaktadır. Bununla birlikte CMK’nın 253/19. maddesinin gerekçesin­de bu konuya ilişkin açıklamalar bulunmaktadır. “Ondokuzuncu fıkraya göre, uz­laşma, bir edimin yerine getirilmesi veya yerine getirileceğinin taahhüt edilmesi halinde gerçekleşebilecektir. Şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.