Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Suçun Yapısal Unsurları Nelerdir?

Suçun Yapısal Unsurları Nelerdir?

Suçun dört unsuru vardır. Bunlar tipiklik, maddi unsur, hukuka aykırılık ve manevi unsur­dur. Maddi unsur (fiil) kendi içerisinde üçe ayrılır. Hareket, netice ve nedensellik bağı olmak üze­re. Manevi unsur ise kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlar kast ve taksirdir. O halde suçun tanımı­nı, kanundaki tipe uygun, hukuka aykırı, kusurlu olarak gerçekleştirilen fiildir (insan davranışıdır) şeklinde yapmak mümkündür.

Suçun Kanuni Unsuru (Tipiklik)

Tipiklik ile anlaşılması gereken, bir fiili suç sayan ve buna yaptırım öngörmüş bulunan bir kanun maddesinin var olmasıdır.32 Bu husus Türk Ceza Kanunu’nun 2/1. maddesinde, “Ka­nunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirle­rinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hük- molunamaz.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Dikkat edilirse, güvenlik tedbirleri için de Ka- nun’da bu husus açık olarak belirtilmiştir.

Tipiklik hukuka aykırılığın karinesidir. Başka bir ifadeyle, eğer bir fiil tipik ise (yani kanunda düzenlenmişse) o fiil kural olarak hukuka aykırı­dır. Hukuka uygunluk sebeplerinin varlığının is­patlanması gerekir. Bu noktada bir fiil tipik ama hukuka uygun (meşru müdafaa) olabileceği gibi, tipik değil ancak hukuka aykırı da olabilir (haksız fiil. Örneğin, taksirle mala zarar verme kanunda suç olarak tanımlanmamıştır ancak borçlar huku­ku açısından taksirle birinin malına zarar veren kişinin kural olarak tazmin yükümlülüğünün bu­lunduğu tartışmasızdır.

Tipik Olmayan Eylem

Biz bunu sözde (mefruz) suç olarak adlandı­rıyoruz. Sözde suç kendi içerisinde hukuki yanıl­maya dayanan sözde suç ve fiili yanılmaya da­yanan sözde suç olarak ayrılır. Burada failin asıl düşüncesinin suç işlemek olduğunu ancak hu­kuki veya fiili yanılmasından dolayı suçun tipiklik şartının gerçekleşmediğini belirtmemiz gerekir.

Sözde suç, bir kimsenin yasada suç olarak tanımlanan bir eylem işlediğini sanmasına kar­şın, aslında söz konusu eylemin yasada suç olarak tanımlanmaması (hukuksal yanılmaya dayanan) veya yapılan fiilin yasal suç tanımına uymamasıdır (fiili yanılmaya dayanan).

Sözde (mefruz) suçun, HUKUKSAL ve Fİİ­Lİ YANILMAYA dayanan sözde suç olmak üzere ikiye ayrıldığını yukarıda belirtmiş bulunuyoruz. Sözde (mefruz) suçun her iki türünde de failin sorumluluğu yoktur. Çünkü bir eylemin cezalan­dırılabilmesi için bunun yasadaki tanıma uyması, yani tipik olması gerekir. Sözde suç durumunda suçun yasallık unsuru gerçekleşmemiştir; yani eylem tipik değildir (yasal tanıma uymamakta­dır).

Hukuksal yanılmaya dayanan sözde suçta, kişi hukuk normu karşısında yanılmaktadır. Aslın­da suç oluşturmayan bir eylemi suç olarak kabul etmektedir. Örneğin zina, yasalarda suç olarak tanımlanmamıştır. Bu nedenle, eşinden başka­sıyla cinsel ilişkiye giren kadın ya da erkeğin suç işlediğini sanması hukuksal yanılmaya dayanan sözde suçtur. Lezbiyenlik de sözde suça örnektir. Çünkü aynı cinsten iki kişinin cinsel ilişkisini yasa koyucu suç olarak tanımlamamıştır.

Fiili yanılmaya dayanan sözde suçta ise kişi, HUKUK NORMU KARŞISINDA DEĞİL, SOMUT OLAYDA SUCUN UNSURLARINDA YANILMAKTADIR. Örneğin hırsızlık amacıyla başkasının malını almak isteyen bir kişi, yanılarak kendi malını alırsa fiili yanılmaya dayanan sözde suç vardır. Çünkü somut olayda suçun maddi konusu üzerinde yanılmıştır. Burada hukuksal yanılma­ya dayanan sözde suç yoktur. Çünkü kişi hukuk normu karşısında değil, somut olayda yanılmış­tır. Hırsızlık yasada suç olarak tanımlanmıştır. Ancak suç olarak tanımlanan başkasının malını almaktır. Kendi malını almak değil. Fiili yanılma­ya dayanan sözde suçta, kişinin işlemeyi dü­şündüğü suç, yasada suç olarak tanımlanmıştır. Ancak kişinin eylemi yasada tanımlanan o suçu oluşturmamaktadır.