Suça Azmettirme Nedir? Azmettirmenin Cezası Nedir?
Yargıtay tarafından, “kendisinde suç işleme düşüncesi olmayan bir kişi üzerinde yoğun zihinsel çalışmalar sonucunda suç işleme düşüncesinin oluşturulması” şeklinde tanımlanmakla birlikte kanımızca bu tanım azmettirmeyi dolaylı faillikten ayırt etme noktasında eksik bir tanımdır. Ya da örneğin bir kişi üzerinde yoğun hipnotize faaliyetler yapılmak suretiyle de zihinsel çalışma yapılmış ve o kişide suç işleme düşüncesi oluşturulmuş olabilir. İşte böyle bir durumda da azmettirmeden bahsedilemeyecektir.
O hâlde azmettirmeyi, başlangıçta suç işleme yönünde hiç düşüncesi olmayan bir kişiye, suç işlediğinin ve kendisini azmettiren kişinin söylediklerini uyguladığının bilincinde olarak, suç işleme kararı aldırtmak şeklinde tanımlamak daha doğru olacaktır. Bu itibarla azmettirmeden söz edilebilmesi için, suç işleyen kişi, azmettirenin yönlendirmesi gerçekleşmeseydi, suçu işlemeyecekti denilebildiği takdirde azmettirme söz konusu olmaktadır.
Azmettirme için azmettirilenin suç işleme kararı vermesini ve bunun icra hareketlerine başlamasını sağlayacak derecede yoğun bir faaliyet gereklidir. Böylece azmettirilen, hiç aklından geçirmediği hukuka aykırı bir fiili işlemeye yöneltilmiş olmaktadır. Azmettirme basit bir telkin ve tavsiye değil, karar uyandırıcı bir nitelikte ve ağırlıkta olmalıdır. Ayrıca azmettirenin kastının müşahhas olması gerekir; yani, kişi, belli bir fiili işlemeye azmettirilmelidir (fiilin esaslı unsurları somutlaştırılmalı) ve bu fiilin belli bir şahsa yönelik olması gerekir. Ancak suçun icra tarzına (yer, zaman gibi) ilişkin ayrıntıların belirlenmesine de gerek bulunmamaktadır.
Belirli bir suç işleme kararı almış bir kimseyi, o suç yerine daha ağır bir suç işlemeye ikna eden kimse de azmettirendir. Örneğin, hırsızlık planı yapmış bir kimseyi, kararını değiştirterek dolandırıcılık suçunu işleme konusunda ikna eden, dolandırıcılık suçuna azmettirmeden dolayı sorumlu olur. Ancak daha ağır bir suç işleme kararı almış bir kimseyi daha hafif bir suç işleme konusunda ikna eden bir kimse azmettirmeden sorumlu olmaz. Bu bağlamda örneğin, kişi yağma suçu işleme kararı almış ancak bundan vaz- geçirtilerek hırsızlık suçunu işleme konusunda ikna edilmişse, ikna faaliyetini gerçekleştiren kişi azmettiren olarak sorumlu tutulamaz. Zira yağma suçu zaten hırsızlık suçunu da kapsamaktadır. Ya da örneğin kişi birini öldürme kararı almış ancak öldürmeden vazgeçirtilerek yaralama hususunda ikna edilmişse, yine azmettirme faaliyetinden bahsedilemeyecektir.
Öte yandan, azmettirme ile fiili irtikap eden sıfatlarının ya da diğer iştirak şekillerinin bir kişide birleşmesi durumunda kişi, bu hâllerin en ağırına göre cezalandırılacaktır.
Azmettirene Verilecek Ceza
Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki azmettirenin cezalandırılabilmesi, fail tarafından fiilin tamamlanmasına veya en azından teşebbüs aşamasına varmasına bağlıdır. Azmettirilen fiilin icrasına henüz başlamamış veya suçu hiç işlememiş ise azmettirenin sorumluluğu söz konusu olmaz.
Türk Ceza Kanunu’nun 38/1. maddesi uyarınca, “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.” Kanunun bu belirlemesinden de anlaşılacağı üzere, azmettirene verilecek ceza, faile verilen cezanın aynısı olmayıp, failin fiiline verilen cezadır. Dolayısıyla şartlar oluştuğunda azmettirenin faile göre daha ağır bir ceza alması da mümkündür.
Kanunun 38/2. maddesine göre ise, üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde ise azmettirene verilen ceza üçte birden yarıya kadar arttırılır; çocukların suça azmettirilmesi halinde üst- soy-altsoy ilişkisinin varlığı da aranmaz.
Öte yandan, Kanun’un 38/3. maddesinde, azmettirenin belli olmaması hâlinde, fail veya diğer suç ortağının azmettirenin kim olduğunu ortaya çıkarmasını sağlaması, cezayı hafifletici neden olarak kabul edilmiştir.
İhmali Suçlarda Azmettirme
Garantörsel ihmali suçlarda da garantörün azmettirilebilmesi mümkündür. Ancak burada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, ihmal edenin garantör olması gerekli iken, azmettirenin garantör olması gerekli değildir. Ayrıca ifade etmek gerekir ki ihmali davranışla azmettirme olmaz. Garantörlerden birinin diğerini azmettirmesi durumunda ise azmettiren sıfatıyla değil, fail sıfatıyla sorumlu olunacaktır. Bu anlamda örneğin, baba 3 yaşındaki çocuklarına yemek vermemesi için anneye telkinde bulunmuşsa, azmettiren olarak değil, fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Yardım Etme (TCK m. 39)
Asli iştirakin dışında kalan fakat suçun meydana gelmesi bakımından nedensellik değeri taşıyan hareketler yardım etmeyi ifade eder. Burada fiil üzerinde hâkimiyet kurulmamakta, sadece suçun icrası kolaylaştın Irmaktadır, Yardım etmede, asli iştirakten farklı olarak, fiil üzerinde fonksiyonel egemenlik yoktur.
FAİLLİK VE AZMETTİRME OLARAK NİTELENDİRİLEMEYEN HER TÜRLÜ KATKI, YARDIM ETME KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEBİLİR.
Yardım edenin, fiilin ayrıntılarını bilmesi gerekmez; önemli unsurlarını, yani haksızlık içeriğini ve saldırının yönelik olduğu konuyu bilmesi yeterlidir. Ayrıca failin de kendisine yardım edildiğinin bilincinde olmasına gerek yoktur.
Bir suçun işlenmesine yardımda bulunma maddi ve manevi olmak üzere iki tarzda mümkün olur.
Maddi Yardım
Kanunumuza göre iki türlü maddi yardım mümkündür ve bu belirleme kazuistik yöntemle yapılmıştır.
Suçun işlenmesinde kullanılan araçları sağlama
Fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamayı ifade eder. Araçtan anlaşılması gereken ise, suçta kullanılmaya elverişli olan ve suçta kullanılan şeylerdir. Suç aleti tabancının temin edilmesi gibi.
İştirake konu olan suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacak bu türden araçların suçun işlenmesinden önce temin edilmiş olması, aracın söz konusu suçun işlenmesi bakımından elverişli olması ve aracın suçun işlenmesinde fiilen kullanılmış olması gerekmektedir. Eğer temin edilen araç suç işlenirken kullanılmamış ancak yardım edenin bu hareketi asli failin suç işleme kararını kuvvetlendirmişse (Hırsız yanında çilingir arkadaşıyla geliyor ama kapı açık), konunun manevi yardım kapsamında değerlendirilmesi uygun olur.
İcrasını kolaylaştırma
Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmayı ifade eder. Hazırlık hareketi niteliğinde olmayıp da icra hareketi niteliğinde olursa asli iştirak kapsamına girebilir. Nitekim yukarıda da açıkladığımız gibi örneğin gözcü olmadan hırsızlık suçu işlenemeyecekse gözcü de müşterek fail kabul edilecek, ancak gözcü olmadan suçun işlenmesi mümkün, gözcünün faaliyeti yalnızca asli failin işini kolaylaştırıyorsa, bu hareketler icrasını kolaylaştırmak suretiyle yardım etme kapsamında kalacaktır.
Öte yandan, ihmal suretiyle de bir suçun icrası kolaylaştırılabileceği gibi hareketler olumlu veya olumsuz türden de olabilir. Önemli olan, hareketin suçun icrasını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığıdır.
İhmali hareketle suçun icrasının kolaylaştırılmasında şuna dikkat etmek gerekir: Eğer ihmali hareketi gerçekleştiren aynı zamanda garantör sıfatında ve fiil de aynı zamanda bağımsız bir suç oluşturuyorsa, “failliğin şerikliğe nazaran önceliği ilkesi” gereğince, ihmali harekette bulunanı yardım eden sıfatıyla değil, fail olarak cezalandırmak gerekir.
Manevi Yardım
Suçun işlenişine azmettirme derecesine varmadan manevi katkıda bulunanlar da şerik olarak cezalandırılır.
Suç işlemeye teşvik etme
Suç işlemek konusunda niyet sahibi olup da henüz karar vermemiş olan kimseyi suç işlemeye yöneltmek, ona suç işleme kararı aldırtmaktır. Azmettirmeden farkına özellikle dikkat edilmelidir. Zira teşvik durumunda teşvik edilen kişide suç işleme konusunda bir niyet vardır. Azmettirilen kişide ise en başta böyle bir niyet hiçbir şekilde yoktur.
Suç işleme kararını kuvvetlendirme
Asli maddi failin suç işlemek hususunda vermiş olduğu kararın icra aşamasına geçmesinin sağlanması faaliyetidir. Failin zaten daha önce almış olduğu karar desteklenmektedir. Örneğin, “namusunu temizlemek için öldürme kararını verdin, daha ne bekliyorsun?” denilmesinde durum böyledir. Örnekten de anlaşılacağı üzere, kuvvetlendirme faaliyetinde faildeki duraksama ortadan kaldırılmaktadır.
Fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaat etme
Suç işlenmeden önce yapılır vesuçişlendik- ten sonraya yönelik olarak bir yardımda bulunmayı ifade eder. Asli maddi faile cesaret vermesi, tereddütlerini yenmesi bakımından onun iradesine etki etmek suretiyle manevi bir iştirak hâlini oluşturur. Vaadin yerine getirilmesi şart değilse de yerine getirilmesi ayrıca TCK m. 283’te düzenlenmiş olan “suçluyu kayırma” suçunu oluşturmaz. Zira söz konusu suçun oluşabilmesi için suçun işlenişine iştirak edilmemesi gerekir.
Yardım eden tarafından faile, “cezaevine girersen ailene bakarım, cesedi ortadan kaldırırım, seni yurt dışına kaçırırım” denmesi hep bu iştirak türüne bir örnektir.
Suçun nasıl işleneceği konusunda yol gösterme
Asli faile suçun nasıl işleneceği konusunda akıl vermektir. Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi esnasında olabilir. Ancak suçun işlenmesi esnasındaki yol gösterme, fiil üzerinde hâkimiyet kurulduğunu gösterdiği takdirde müşterek faillik söz konusu olabilir. Müşterek faillik boyutuna vardığında ise artık yardım eden sıfatıyla değil, fail olarak sorumlu olunur.
Bilgi verme, akıl verme, aydınlatma, yol gösterme gibi hareketler “yol gösterme” kavramının içine girer.