SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMADA HAKSIZ EL KOYMA TAZMİNAT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEMELER
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017/2481
KARAR NO:2017/4521
KARAR TARİHİ:5.7.2017
>CEZA SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA KAPSAMINDA SORUŞTURMA MAKAMLARINCA HAKSIZ EL KOYMADAN KAYNAKLANAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNDE GÖREVLİ MAHKEME. 01.HAZİRAN 2005 TARİHİNDEN ÖNCE ASLİYE HUKUK, 1 HAZİRAN 2005 TARİHİNDEN SONRA İSE AĞIR CEZA MAHKEMESİ GÖREVLİDİR
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13/04/2015 gününde verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 17/12/2015 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR
Dava, haksız el koymadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın görev ve husumet sebebiyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin 2863 Sayılı Kanun ‘a muhalefet suçundan yargılandığını, bu yargılama nedeni ile müvekkiline ait 50 DS 787 plakalı araca 25/04/2002 tarihinde el konulduğunu belirterek, müvekkilinin bu süreçte aracını kullanamaması, aracının kullanılamaz hale gelmesi, hakkında vergi cezaları uygulanması, beraat kararına rağmen aracın tesliminin yapılmamasından doğan zararlarının giderilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın görev ve husumet sebebiyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Eşyaya haksız el konulmasına dair tazminat talepleri konusunda ne 466 Sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanunda, ne de Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda açık bir yasal düzenleme olmadığı için bu tip davalar dava değerine göre genel mahkemelerde ve yine tazminat hukuku ilkelerine göre görülmekte iken; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun ile 01 Haziran 2005 tarihinden sonra doğan zararların Devletten istenebileceği açıkça düzenlenmiş ve yine bu tür tazminat davalarına bakma görevi ağır ceza mahkemelerine verilmiştir.
Dosya kapsamından; tazminat istemine dayanak alınan işlemin tarihi 25/04/2002 olup; çok açık şekilde 01 Haziran 2005 tarihinden öncedir. Bu işlemden kaynaklanan tazminat davası, 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 6. maddesindeki açık hüküm karşısında ağır ceza mahkemelerinin görev alanına girmemekte; bu tarihten önceki işlemlere uygulanacağı belirtilen 466 Sayılı Kanunda da düzenlenmediği için istemin genel hükümlere ve dava değerine göre genel hukuk mahkemelerince bakılıp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Şu durumda mahkemece uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğu benimsenerek işin esası incelenip karar verilmesi gerekirken ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması ile diğer yandan hem husumet hem de görev sebebiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın, yukarda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 05.07.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2016/8416
KARAR NO: 2017/159
KARAR TARİHİ: 12.1.2017
Davacı … vekili tarafından, davalı … aleyhine 01/04/2014 gününde verilen dilekçeyle haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine dair verilen 18/11/2014 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR
Dava, maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, nakliye teskeresindeki süreyi geçirmiş olması sebebiyle 6831 Sayılı Orman Kanunu’na muhalefet suçundan … plaka sayılı kamyonu ile birlikte kamyonun üzerindeki 14 ton odunun muhafaza altına alındığını, atılı suç sebebiyle Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/470 esas sayılı dosyası ile yargılandığını ve beraat ettiğini, kamyonun muhafaza edilmesi ile geçimini sağlamayamadığını, 38 ay işten yoksun kaldığını, bu sebeple iş kaybı, kamyonundaki değer kaybı ve araç üzerindeki odun bedelinin davalıdan tahsili ile tarafına verilmesini istemiştir.
Mahkemece; ceza soruşturması ve kovuşturması kapsamında soruşturma makamlarınca el konulan suça konu odun ve aracın teslimine yönelik talebin 5237 Sayılı TCK’nın 54. maddesi gereğince kararı veren mahkemenin görevli ve yetkili olması sebebiyle yerinde olmadığı, araç zararı ve odun parasına dair olarak yapılacak tazminat isteminin ise 5271 Sayılı CMK’nın 141 vd. hükümlerine tabi olarak Devletten istenebileceği, ilgili yargı mercilerine başvurulmaksızın soruşturmada yer alan davalıya doğrudan yöneltilen söz konusu talepler açısından, davalının dava ehliyetinin bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Koruma Tedbirleri Nedeni İle Tazminat” konusunu düzenleyen 141/1 maddesinin (j) bendinde ”Eşyasına veya diğer mal varlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen kişiler maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilirler.” aynı Kanun’un 142/2. maddesinde ise; “İstem zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Açıklanan yasal düzenleme gereğince davacının istemini inceleme ve sonuçlandırma görevi ağır ceza mahkemesine aittir. Görev sorunu kamu düzenine dair olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Bu itibarla, mahkemece davanın görev yönünden reddi kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarda gösterilen sebeplerle davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 12.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.