Savcı Kimdir? Savcının Görevleri Nelerdir?
Savcının Hukuki Niteliği
Öncelikle Cumhuriyet savcısının hukuki niteliğinin doktrinde tartışmalı bir konu olduğunu belirtmemiz gerekir. Buna göre, temelde savcıyı yürütmeye dahil olduğunu savunan yazarlar olduğu gibi yargılama organı kabul eden yazarlar da vardır.
Kanaatimizce savcılık makamı bir yargılama makamıdır. Zira Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-d maddesine baktığımızda Cumhuriyet savcıları da tıpkı hâkimler gibi yargılama görevi yapanlar arasında sayılmaktadır. Bunun gibi Anayasa’nın 140/6. maddesi de Cumhuriyet savcılarının tıpkı hâkimler gibi idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Başka bir ifade ile mevzuatta bu açıdan hâkimler ile Cumhuriyet savcıları arasında bir ayrıma gidilmemiş nasıl ki haklı olarak hâkimlerin adli yönden Adalet Bakanlığına bağlılığı düzenlenmemiş ise savcılar için de bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anayasa’nın 138/1. maddesinde yer alan hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarına ilişkin düzenlemenin Cumhuriyet savcılarının görevlerinde bağımsız olmadıkları şeklinde anlaşılabilmesi mümkün değildir. Bunu dileyen anayasa koyucunun bu yönde bir düzenlemeye gitmesi gerektiği muhakkaktır. Yargı görevi yapan bir kişiyi bir yere bağımlı kılmak demek orada gerçek anlamda bir yargılama yapılmamasının peşinen istenmesi demektir. Zira yargılama faaliyeti, emir-talimat, hiyerarşi gibi kavramlarla asla bir arada bulunamayacak bir kavramdır. Bu kavramlar yerindeliği bünyesinde barındıran kavramlar olup, bir hukukçunun işi “yerindeliğe” göre değil, “hukukiliğe” göre hareket etmektir. Kaldı ki gerek Budapeşte İlkeleri’nin lll-b maddesinde gerekse de 14.03.2019 tarih ve 30714 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türk Yargı Etiği Bildirgesinde açıkça savcıların bağımsız oldukları belirtilmiş, söz konusu bildirgede özellikle hâkimler ile savcılar arasında bir farklılaştırmaya gidilmemiştir.
Bu noktada 5235 sayılı Kanun’un 17/1. maddesinde yer alan soruşturma yapma veya yaptırma görevinin Cumhuriyet Başsavcılığına verilmiş olduğu, bu nedenle de Cumhuriyet savcılarının adli yönden Cumhuriyet başsavcısına bağlı oldukları akla gelebilirse de Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160/1. maddesinde yer alan Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağına ilişkin hüküm karşısında Cumhuriyet savcılarının da resen soruşturma başlatmaya yetkileri olduğu hususunda herhangi bir tereddüt olmamalıdır. Aksi taktirde yani savcıyı yürütme teşkilatının içinde görmek demek peşinen yürütmenin adli yönden denetim dışında kaldığını kabul etmek demektir. Zira bu anlamda hiyerarşinin olduğu bir yerde fiilen etkili bir soruşturma yapılamayacağı muhakkak olduğu gibi teorik olarak dahi soruşturma yapılıp yapılamayacağı hususu ayrıca tartışmaya açılmış olacaktır. Bu anlamda olmak üzere örneğin bir il adliyesinin yeni yapıldığı ve soğutma sistemlerinde sürekli arıza meydana geldiği bir olayda geçici kabulü yapan kişilerin sorumluluğu olup olmadığının tespiti noktasında bu kabulü yapan memurların da Adalet Bakanlığı personeli oldukları düşünüldüğünde, yine Adalet Bakanlığının içinde değerlendirilen bir savcının bu memurlar hakkında soruşturma yapması nasıl mümkün olacak veya olabilecek midir? Bu kişiler hakkında kendiliğinden soruşturmaya girişebilecek mi yoksa “amirlerinden” izin alması mı gerekecektir?
Öte yandan bizce mahkemelerin bağımsızlığı savcıların bağımsızlığı ile başlamaktadır. Zira bir ceza mahkemesinde hâkimin esasen yargıladığı evrakın iddianame olduğu ve iddianame ile de çerçevenin çizildiği düşünüldüğünde eğer bir husus bağımsız bir şekilde iddianameleştirilememiş ise orada bağımsız bir yargılama yapıldığından da bahsedilemeyecek, sanılmakla kalınacaktır.
Dolayısıyla 5235 sayılı Kanun’un 17/1. maddesindeki hükmü Cumhuriyet başsavcılarına da soruşturma yapma yetkisinin verildiği veya dilerse bunu Cumhuriyet savcıları aracılığıyla yaptırabileceği şeklinde anlamak gerekir.
Şu asla unutulmamalıdır: Savcının bağımsız olması, ona yargılama yetkisi verildiği anlamına gelmez. Bağımsızlık, başta yürütme erki olmak üzere, hiçbir kuvvetin etkisi altında kalmadan hukuk sınırları içinde özgürce karar almayı ifade eder. Bunun yanı sıra, savcının yargısal faaliyetleri bakımından bütünüyle yürütmeden ayrılması ve hiçbir etki altında kalmadan objektif görev yapabileceği bir ortamın, hâkimin denetiminin arttırılarak sağlanması, savcının otoritesinin artmasına değil, adaletin tecelli etmesine katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan savcıların taraf olup olmadıkları da tartışmalıdır. Kanaatimizce CMK m. 160/2 uyarınca şüphelinin aleyhine olduğu kadar lehine olan delilleri de toplama yükümlülüğünde olduğu için savcı taraf değildir. Nitekim bizim hukuk sistemimizde savcı, yapılacak yargılama sonucunda varılacak kanaate göre sanığın beraatını dahi talep edebilmektedir. Zira ceza muhakemesi sistemimizde iddia ve savunma bir rekabet içinde olmayıp, maddi gerçeğe varılması noktasında birbiriyle işbirliği yapan iki ayrı sacayağıdır. Bu itibarla savcı, kamu adına ceza muhakemesinin amaçlarının gerçekleştirilmesi için (adil yargılanma hakkına uygun bir şekilde maddi gerçeğe ulaşma yolunda) objektif davranmakla yükümlü kılınmış tarafsız ve olabildiğince bağımsız olması gereken bir makamdır. Hatta bu amaçla, Adalet Bakanı’nın kamu davası açması için emir verebilmesine ilişkin CMUK m. 148/3 hükmüne CMK’da yer verilmemiştir.
Başsavcılık
5235 sayılı Kanun’un 16/1. maddesine göre, “Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur.” Her başsavcılıkta bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcıvekili atanır (5235 s. K. m. 16/2).
Savcının Görevleri
Savcı, somut suç şüphesinin varlığı hâlinde derhal harekete geçmekle yükümlüdür. Bu çerçevede kendisi her türlü araştırmayı bizzat yapabileceği gibi yardımcısı konumundaki emrindeki kolluğa da yaptırabilir. Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bildirmek ve savcının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
Cumhuriyet savcısının görevi soruşturma evresiyle son bulmayıp, kovuşturma evresinde de devam eder; savcı kovuşturmayı kamu adına izler.
5235 sayılı Kanun’un 20. maddesinde Cumhuriyet savcısının görevleri şu şekilde sayılmıştır:
- Adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak,
- Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adli ve idari görevleri yerine getirmek,
- Cumhuriyet başsavcısı tarafından verilen adli ve idari görevleri yerine getirmek,
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak,
Savcının Yetkisi
Savcı, yetki bakımından hâkimlere ilişkin yetki kurallarına tabidir. Savcının yetkisi 5235 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre: “Cumhuriyet savcıları, bulundukları il merkezi veya ilçenin idari sınırları ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları içerisinde yetkilidirler. ”
Ağır ceza mahkemesi ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yer alan Cumhuriyet başsavcılıkları, yetki alanları içerisinde yürüttükleri bu mahkemelerin görevine giren suçlarla ilgili soruşturmaları yapar ve ivedi, zorunlu işlerin tamamlanmasından sonra düşünce yazısına soruşturma evrakını ekleyip ağır ceza mahkemesi veya özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin Cumhuriyet başsavcılığına gönderirler (5235 s. K. m. 21/2).
Büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan Cumhuriyet başsavcıları, bu yer ceza mahkemelerinin yargı çevresinde yetkilidir. Ancak, büyükşehir belediye sınırları içerisinde yer alan ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır (5235 s. K. m. 21/3).
Ayrıca yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir (CMK m. 161/7).40
Madde bakımından yetki (görev) hususunda ise savcılar arasında bir ayrım söz konusu değildir. Bu husus başsavcılar tarafından 5235 sayılı Kanun’un 18/2. maddesine göre işbölümü yapılarak belirlenir. Bunun sonucu olarak da bölünmezlik ilkesinden dolayı hiçbir savcı suç oluşturan bir eylem için nihai yetkili değildir. Savcılık teşkilatı içerisinde yetkilerde her an herhangi bir değişiklik yapılabilir. Bir savcının başladığı bir davayı diğeri takip edebilir.