Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Nedir?
MADDE 23- (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için, bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Açıklama
Kişi suç teşkil eden bir fiili işlerken, kastettiği neticeden daha ağır veya başka bir netice gerçekleşmiş olabilir. Bu gibi durumlarda sonucu nedeniyle ağırlaşmış suçun varlığından söz edilir. Örneğin, basit yaralamada bulunulmak istenirken, kişi görme, işitme yeteneğini yitirmiş olabilir. Yaralama fiili gerçekleştirilirken, genellikle bunun sonucunda ağır bir neticenin meydana gelebileceği düşünülür. Örneğin gözün, kulağın üzerine sert bir biçimde vuran kişi, bu yumruk sonucunda mağdurun görme veya işitme yeteneğini yitirebileceği olasılığını göz önünde bulundurur. Ağır neticenin ortaya çıkacağının bu şekilde öngörüldüğü durumlarda, meydana gelen ağır sonuç açısından fail olası kastla hareket etmektedir. Fail, ağır sonucun meydana gelebileceğini kabullenerek eylemini gerçekleştirmektedir.
Sonucu nedeniyle ağırlaşmış suçlarda, failin öngörmediği ağır bir sonuç meydana gelmiş olabilir. Kastettiği sonucun dışında gerçekleşen daha ağır veya başka sonuç açısından fail, kasten hareket etmemiştir. Ceza Kanunlarında ve daha önceki 765 sayılı Ceza Kanunumuzda bir objektif (kusursuz) sorumluluk biçimi olarak öngörülmüş olan netice sebebiyle ağırlaşmış ya da kastın aşılması suretiyle işlenen suçlarda, fail hukuka aykırı olan ağır sonucun bütün sonuçlarına katlanmaktaydı. Burada meydana gelen ağır sonuç açısından failin kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek görülmemekteydi. Ancak, bu durum hukukun evrensel ilkelerinden olan “kusursuz ceza olmaz” kuralına aykırılık oluşturduğundan meydana gelen ağır sonuç açısından failin en azından taksirle hareket etmiş olması aranmış ve bu ilke hüküm olarak YTCK’nın 23. maddesinde yer bulmuştur.
Yeni Ceza Kanunumuzdan objektif sorumluluk hâllerinin çıkarılması Anayasada öngörülen kusur ilkesinin zorunlu bir sonucudur.
Kusurun aranmadığı objektif sorumluluk hâlleri “kusursuz ceza olmaz” ilkesiyle açıkça çelişmektedir. Madde metnindeki düzenlemeyle, meydana gelen ağır netice açısından kişinin sorumlu tutulabilmesi için, söz konusu neticeye ilişkin olarak en azından taksiri dolayısıyla kusurlu bulunması gerekmektedir. Bu hükümle, meydana gelen kastedilenden başka ve ağır netice açısından sorumluluğun, kusura dayalı bir sorumluluk olması sağlanmak istenmiştir.
YTCK’nın 23. maddesi uyarınca failin ağır sonuç nedeniyle cezalandırılabilmesi, en azından taksirle hareket etmesi halinde olanaklı olabilecektir. Burada öngörülen failin “en azından taksirle hareket etmiş olmasıdır. Taksir dışında, olası kast ya da bilinçli taksir ile de hareket etmiş olması da olanaklıdır. Kast-taksir birleşmesinin söz konusu olabileceği bu durumlarda 1. aşamada mutlaka kasten işlenen temel suç, ikinci aşamada ise, en azından taksirle sorumluluğu gerektiren ağır sonuç bulunmaktadır. Gerçekleşen ağır veya başka sonuç açısından failin olası kastı bulunmamakla birlikte, eylem sırasında ağır veya başka sonucun gerçekleşebileceği öngörülebilir nitelikte olmasına rağmen fail dikkat ve özen yükümüne aykırılık nedeniyle sonucu öngörmemekte ise, bu sonucun gerçekleşmesinden dolayı failin taksirle sorumlu tutulması yoluna gidilmelidir. Ağır veya başka sonucun gerçekleşmesine fail tarafından işlenen haksız eylemin yol açması gereklidir. Meydana gelen ağır veya başka sonucun oluşmasına failin gerçekleştirdiği eylem neden olmamış ise, failin sonuçtan sorumlu tutulması da olanaklı olmayacaktır.
Örneğin, bir apartmanda komşular arasındaki kavga sırasında failin, annesini savunmak amacıyla fırlattığı terliğin, cinsel organına gelmesi sonucunda mağdurun ölmesi halinde YTCK’nın 23. maddesi uyarınca failin gerçekleşmiş bulunan ağır sonuçtan sorumlu tutulabilmesi için bir kusurunun bulunup bulunmadığına bakılmalıdır. Failin, işlemiş olduğu cinsel organa terlik atma eylemi sonucunda ölüm meydana gelebileceğini öngörmesi olanaklı değildir. Ancak eylemi iradi olarak işlemiştir. Nedensellik bağı vardır. Hareketi iradi olarak gerçekleştirmekle birlikte sonucu öngörmemiş ve istememiştir. Bu durumda fail, taksirle öldürmeden sorumlu tutulmalı ve cezalandırılmalıdır.
Yine bunun gibi bir kişiye vurmak üzere eline sert bir cisim alıp mağdura doğru yürüyen failden kaçmak amacıyla geri geri giderken ayağı takılıp düşen ve kafasını yerde bulunan taşa çarparak beyin kanamasından ölen mağdura karşı işlenmiş bir kasten yaralama suçu da yoktur. Ancak, burada da failin hareketi sonucu uygun nedensellikle sonuçlanan bir suç vardır. Fail, geri geri giderken mağdurun düşebileceğini öngörmelidir. Öngörmemiş, sonucun meydana gelmesini istememiştir. Burada da en azından taksirinin varlığı sabittir. Taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulmalıdır.