Kıymetli Evrakın Sınıflandırılması
İçerdiği Hakkın Türü Açısından
İçerdiği hakkın türü bakımından kıymetli evrakı üç gruba ayırabiliriz: Alacak Senetleri (bir alacak hakkını temsil eden, çek, bono, poliçe, tahvil, emre yazılı havale, emre yazılı ödeme vaadi gibi); ortaklık senetleri (bir şirkette ortaklık haklarını içeren, anonim şirket pay senetleri ve bunların yerine çıkarılan ilmühaberler gibi);eşya hukuku senetleri (bir eşya üzerindeki mülkiyet ya da rehin hakkını temsil eden, varant, makbuz senedi, konişmento, ipotekli borç senedi, irad senedi gibi).
Hakkın Senetten Önce Var Olup Olmaması Açısından
İki gruba ayrılır. Açıklayıcı kıymetli evrakta, hak, senetten önce doğmuştur. Örneğin, bir AŞ’deki ortaklık hakkı, senet düzenlenmeden önce, şirketin kuruluşunun veya esas sermaye artırımının tescili ile doğar (TTK. 355, 455, 456,). Daha sonra hakların (payların) senede bağlanması hâlinde pay senetleri açıklayıcı etki gösterir. Yaratıcı kıymetli evrakta ise hak, kıymetli evrakla beraber doğar. Kambiyo senetleri (çek, bono, poliçe) gibi.
Temel İlişki ile İlgili Olup Olmaması Açısından
Temel ilişki ile ilgili olup olmaması açısından kıymetli evrak iki gruba ayrılır. Sebebe bağlı (illî) olanlarda, soyutluk konusunda, yukarıda değindiğimiz ikinci görüş benimsenirse, senede bakıldığında alt ilişkinin anlaşılması mümkündür. Makbuz senedi, varant, konişmento gibi. Buna karşılık, sebebe bağlı olmayan (so- yut/mücerret) kıymetli evrakta, senede bakıldığında alt ilişki anlaşılamaz. Örneğin, yazılış türü (devir şekli) ne olursa olsun, tüm kambiyo senetleri soyuttur.
Kamu Güvenine Dayanıp Dayanmaması Açısından
Kamu güvenine dayanıp dayanmaması açısından kıymetli evrak iki gruba ayrılır. Kamu güvenine dayalı senetlerde, senedin içeriği, senetteki hak yönünden mutlak bir ölçü oluşturmakta ve iyiniyetli üçüncü kişilerin, senedin yarattığı görünüşe (senet içeriğinin doğru, hakkın mevcut ve senedin geçerli olduğuna, senette yer almayan hususların mevcut olmadığı veya en azından kendisine karşı geçersiz bulunduğuna ilişkin) duydukları güven hukuken korunmaktadır. Senedin devri ile devredenin tüm haklarının değil, yalnızca senette yazılı hakların devredilmiş sayılacağını öngören hükümler (TTK m.684, 778, 818), tedavül güvenliğini ve hızını artırmaya yöneliktir. Kişisel defilerin üçüncü kişilere karşı kural olarak ileri sürülememesi de aynı gereksinimi karşılamayı amaçlar.
Soyutluk konusundaki ikinci görüş benimsendiğinde, senedin soyut veya illî olması ile kamu güvenine dayalı olup olmaması arasında kesin bir ayrım yapmak gerekmektedir. Bir başka deyişle, soyut senetlerin daima kamu güvenine dayandığı söylenemez. Örneğin, nama yazılmamış bir poliçe, bono ve çek soyut (TTK m.671/1,b; 776/1,b; 780/1,b) ve aynı zamanda kamu güvenine dayalıdır (TTK m.659, 687, 825). Buna karşılık, nama yazıldıkları takdirde yine soyutturlar fakat kamu güveninden yararlanmazlar. Diğer yandan, örneğin, emre veya hamiline yazılı bir konişmento illî olmakla birlikte, kamu güvenine dayalıdır. Çünkü navlun sözleşmesi ile ilgili ve senette yazılı olmayan hususlara ilişkin defiler, iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez.
Kamu güveni ilkesi, üçüncü kişiler açısından söz konusu olabilir, senet tarafları açısından bu ilke uygulanamaz. Bu nedenledir ki emre veya hamiline yazılı senet tarafları arasında kişisel defilerin öne sürülebilmesinin nedeni, bunlar arasında soyutluğun söz konusu olmaması değil, kamu güveni ilkesinin uygulanamamasıdır.
Kamu güvenine dayanmayan kıymetli evrak ise, soyut veya illî, fakat kişisel defilerin üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilmesine olanak veren senetlerdir. Örneğin, nama yazılı poliçe veya çek soyut, nama yazılı konişmento ise illîdir fakat her ikisi de kamu güveni ilkesinden yararlanmaz.
Yatırım Amacı Taşıyıp Taşımama Açısından
Kıymetli evrak yatırım amacı taşıyabilir veya taşımayabilir. Bu ayrım, kıymetli evrak ile menkul kıymet kavramları arasındaki ilişkiyi de ortaya koymaktadır. Kıymetli evrakın önemli bir bölümü, yatırım amacına hizmet etmekte ve “Menkul Kıymet” kavramı ile ifade edilmektedir.