Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Tipiklik Unsuru
Türk Ceza Kanunu’nun 109/1. maddesinde suç olarak tanımlanan, “bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak”tır.
Suçu öngören norm dar anlamda kişi özgürlüğünü, yani bireyin hareket edebilme özgürlüğünü korur. Dolayısıyla bu suçun koruduğu hukuki yarar bireyin hareket edebilme özgürlüğüdür. Suçun oluşup oluşmadığını araştırırken kişinin o anda sahip olduğu bu özgürlüğünü koruyup korumadığına bakılmaz.
Suçun faili herkes olabilir. Ancak suçu kamu görevlisi sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlerse, Kanun’un 109/3-d hükmü uyarınca nitelikli hâl ortaya çıkar.
Suçun mağduru da herkes olabilir. Bu noktada bebeklere, akıl hastalarına, uyku hâlinde olanlara ya da sarhoş kişilere karşı bu suçun işlenemeyeceği ileri sürülmekte ise de bu bizce doğru değildir. Zira objektif olarak her nasılsa özgürlüğü sınırlanan herkes suçun mağdurudur; suçun işlendiği sırada mağdurun hareket serbestisini kullanma olanağına sahip olmadığı önemsizdir. Aksinin kabulü, suçun oluşumunu fail tarafından gerçekleştirilen fiile değil de mağdurla ilgili bir duruma, onun irade oluşturmasına bağlı hâle getirir ki bu kabul edilemez. Nitekim örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu 30.09.2014 tarih ve E. 2014/14-389, K. 2014/413 sayılı kararında, 15 yaşında bir çocuğun rızasının varlığı durumunda dahi bu rızasının hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığını belirterek hukuka uygunluk nedeninin varlığını kabul etmemiş ve sanığın “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetmiştir.
Bu hususta doktrinde verilen örnekler arasında çocuğun oyununa engel olunması, bebeğin bulunduğu yerin değiştirilmesi, kaçırılması bulunmaktadır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Maddi Unsuru
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Hareket
Serbest hareketli bir suçtur. Suç bakımından önemli olan, kişinin hareket etme özgürlüğünün engellenmiş olmasıdır; hareket etme özgürlüğünü engelleyen fiilin ne şekilde gerçekleştirildiğinin bir önemi yoktur. Bu bağlamda, hareket icrai veya ihmali olabilir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Netice
Kişinin fiziki hareket hürriyetinin kaldırılması bu suçun netice unsurunu oluşturur. Suç, kesintisiz suç olduğundan, kesintinin sona erdiği, yani mağdurun tekrar hürriyetini elde ettiği (ya da artık bunu elde etme olanağının hiç kalmadığı, mağdurun öldüğü) anda sona erer.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Manevi Unsuru
Suçun manevi unsuru, bir kimseyi kişi özgürlüğünden hukuka aykırı bir şekilde yoksun kılmak bilinç ve iradesinden ibarettir. Özel bir saik veya amaca gerek yoktur. Ancak suçun cinsel amaçla işlenmesinde olduğu gibi (TCK m. 109/5) bazen failin amacı cezayı ağırlaştırabilir.
Öte yandan bu suçun olası kastla işlenebilmesi mümkün değildir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Her suç gibi bu suçun oluşabilmesi için de fiilin hukuka aykırı olması, başka bir ifadeyle fiilde hukuka uygunluk sebebinin bulunmaması icap eder.
Hukuka uygunluk sebeplerinin sınırı Anayasa’nın 19. maddesidir. Bu bağlamda örneğin, tutuklu veya hükümlünün süresinde tahliye edilmemesi, gözaltı süresinin aşılmış olması bu suça vücut verecektir. Tabi kastın varlığının aranacağı da unutulmamalıdır.
Ayrıca “ilgilinin rızası” hukuka uygunluk sebebinin de bu suç tipi bakımından geçerli olacağına ve dolayısıyla geçerli bir rızanın varlığı durumunda suçun oluşmayacağına dikkat edilmesi gerekir. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken nokta, özgürlüğün tamamıyla sınırlanmasına yönelik verilecek rızanın geçersiz olacağıdır. Bu bağlamda örneğin bir kişi köle olmayı kabul etse dahi bu rızası geçersizdir.
Diğer taraftan kişinin hürriyetinden yoksun kılınması suçunda meşru savunma da bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edebilecektir. Gerçekten de örneğin bir kişinin kendisine saldıran birini etkisiz hâle getirdikten sonra bir yere kapatması örneğinde meşru savunmanın varlığını kabul etmek gerekir. Ancak bu şekilde davranan bir kimsenin de mümkün olan en kısa sürede hürriyetinden yoksun kıldığı kişiyi kendi güvenliğini saldıktan sonra hürriyetine kavuşturması icap eder. Aksi takdirde bu kez o kişiyi, hürriyetinden yoksun kılma suçundan sorumlu tutmak gerekebilecektir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Nitelikli Hâlleri
- Fiili işlemek için veya fiil işlendiği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılmış olması,
- Suçun; silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmiş olması,
- Suçun, mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması
- Suçun, cinsel amaçla işlenmiş olması
Şeklindedir.
Öte yandan, bu suçu işleyen kişi, suç nedeniyle soruşturma başlamadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezası indirilecektir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Teşebbüs
Suç, kişinin bir yere gitme ve bir yerde kalma hürriyetinin sınırlanmasıyla tamamlanır ve mağdurun yeniden hürriyetini elde etmesiyle de sona erer. Bu itibarla suça teşebbüs ancak suçun tamamlanmasına kadar mümkündür.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda İçtima
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından özellikli bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle örneğin tek bir hareketle birden fazla kişinin hürriyeti engellenmiş ise her biri açısından neticenin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve failin buna göre cezalandırılması gerekir.
Ancak aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suç işleme kararı kapsamında birden fazla fiille suçun işlenmiş olması ise zincirleme suça vücut verebilir.
Mağdurun kurtulup kaçması fakat fail tarafından hemen durumun fark edilmesi neticesinde egemenlik alanından çıkmadan yakalanması durumunda tek suçun varlığını kabul gerekir.
Öte yandan, bir kimsenin cebir ve şiddet veya tehdit kullanılarak özgürlüğünden mahrum bırakılması durumunda ise failin ayrıca bu suçlardan da cezalandırılması yoluna gidilemez. Çünkü böyle bir durumda bileşik suç söz konusu olur. Zorunlu olan şiddet derecesinin aşılmış olması durumunda ise TCK m. 109/son gereği failin ayrıca kasten yaralama suçundan da sorumlu tutulması gerekir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda İştirak
Suç sona erinceye kadar azmettirme dışındaki iştirak şekilleri mümkündür. Ancak azmettirme şeklindeki suça iştirak ancak suçun tamamlanmasına kadar, başka bir ifadeyle mağdurun hürriyetinin alıkonulması anına kadar söz konusu olabilir.