KİMLER KANUN YOLLARINA BAŞVURABİLİR?
Kanun Yollarına Başvurma Hakkı
Madde 260 – (1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.
- (Değişik:18/06/2014-6545/73 md) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemenin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.
- Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir.
-
Cumhuriyet Savcısı
Gerek adli yargı ilk derece mahkemeleri yanındaki Cumhuriyet savcısı gerek bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısı mahkeme kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilir. Cumhuriyet savcısı sanığın lehine veya aleyhine kanun yollarına başvurabilir (CMK m.260/3).
Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhine kanun yoluna gidilen karar, sanık lehine bozulabilir veya değiştirilebilir (CMK m.265/1). Ancak Cumhuriyet savcısı, kanun yoluna sanık lehine başvurduğunda, yeniden verilen hüküm önceki hükümde tayin edilmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez (CMK m.265/1). Bu nedenle Cumhuriyet savcısının sanığın lehine mi yoksa aleyhine mi kanun yollarına başvurduğunu açıkça belirtmesi gerekir.
-
Şüpheli
Şüpheli, soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişidir (CMK m.2/l-a). Bu nedenle şüphelinin ancak soruşturma evresinde, tutuklama veya adli kontrol gibi koruma tedbirlerine karşı itiraz kanun yoluna başvurması düşünülebilir. Diğer kanun yollarına ise sanık sıfatıyla başvurması söz konusu olacaktır.
-
Sanık
Sanık hâkim veya mahkeme kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilir. CMK’nın 34/2 ve 231/2. maddelerine göre sanığa başvurabileceği kanun yolları, süresi, mercii ve şekilleri bildirilir.
-
Katılan ve Suçtan Zarar Gören
Mağdur veya şikayetçi, davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurabilir(CMK m.234/l-a-6).
Ancak CMK’nın 260. maddesinde katliama istemi karara bağlanmamış, reddedilmiş olanlar ile katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların da kanun yollarına başvurma hakkı bulunduğu düzenlenmiştir. Katılan sıfatım alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunanlar ise CMK’nın 237 ve 238. maddeleri gereğince kamu davasına katılma hakkı bulunması nedeniyle duruşmadan veya kamu davasından haberdar edilmesi (CMK m. 234/1-b-l) gerektiği halde usulüne uygun olarak haberdar edilmemiş kişilerdir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, duruşmaya gelen suçtan zarar gören veya vekiline CMK’nın 234. maddesindeki haklarının anlatılıp açıklanmaması halinde, suçtan zarar görenin CMK’nın 260/1. maddesindeki “…katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar” kapsamında hükmü temyiz etme yetkisinin bulunduğunu kabul etmiştir.
Mahkûmiyet hükmünün yalnız katılan ya da vekili tarafından şahsi hakka ilişkin olan vekâlet ücretine hükmedilmediğinden bahisle temyiz edilmesi durumunda inceleme yalnızca vekâlet ücreti ile sınırlı olarak yapılacaktır.
Verilen hüküm nedeniyle hukuki çıkarları zedelenen malen sorumluların da kamu davasına katılma (CMK m. 237/1) ve kanun yollarına başvurma hakkı bulunmaktadır.
-
Diğer Kişiler
Ceza yargılaması sırasında verilen bir karar ile hakları ihlal edilen tanık, bilirkişiler ve diğer üçüncü kişiler de kendilerini ilgilendiren kararlara karşı kanun yoluna başvurabilir. Örneğin gelmediği için zorla getirilmesine karar verilen bilirkişi ya da malına el konulan üçüncü kişi bu kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kanun yolu davası açabilir.
Müsadere davasına ilişkin CMK’nın 258. maddesine göre, müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler (CMK m.257) için istinaf yolu açıktır.
-
Avukatın Başvurma Hakkı
Madde 261 – (1) Avukat, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir.
Müdafi, şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı; vekil ise katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatı ifade eder (CMK m.2/l-c-d).
Şüpheli, sanık veya katılan tarafından seçilen ya da baro tarafından atanan avukatın kişilerin açık isteklerine aykırı olmamak koşuluyla, kanun yollarına başvurabilecekleri düzenlenmiştir. Avukatın vekaletnamesinde kanun yollarına başvuracağına dair bir açıklık bulunmasa da, asilin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir.
Ancak CMK’nın 150/2. maddesi uyarınca atanan zorunlu müdafi ile şüpheli veya sanığın iradesinin çelişmesi halinde müdafinin iradesi geçerlidir (CMK m. 266/3).
Kural olarak avukatın, şüpheli, sanık veya katliam temsil ettiğini vekaletname ile belgelendirmesi gerekir. Ancak 5271 sayılı CMK’nın yürürlüğünden sonraki dönemde de aynen uygulanan 20/10/1975 tarihli ve 7/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Karan uyarınca sanık ile birlikte duruşmaya gelen ve sanık tarafından müdafisi olduğu bildirilen avukatın vekaletnamesi bulunmasa da kanun yollarına başvurma hakkı vardır.
Sanık ve katılanın yokluğunda verilen kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11. maddesindeki “Vekil ile takip edilen işlerde tebligat vekile yapdır.” hükmü uyarınca avukata tebliği zorunlu olup ayrıca asile tebligat yapılmasına gerek yoktur. Bu durumda avukat yerine asile yapılan tebligat ile kanun yoluna başvurma süresi işlemeye başlamaz. Yine avukata tebligat yapılmasına rağmen gerekmediği halde asile yapılan ikinci bir tebligat, süre yönünden yeni bir hak doğurmaz. Ancak kararın sanığın yüzüne karşı verilmesi ile kanun yollarına başvurma süresi işlemeye başlar ve kararın ayrıca avukata tebliğine gerek bulunmadığı gibi gerekmediği halde yapılan tebligat süre yönünden bir hak doğurmaz.
Mağdur, on sekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, CMK’nın 234. maddesinin 2. fıkrası uyarınca istemi aranmaksızın kendisine bir vekil görevlendirilir. Davaya katılma hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için on sekiz yaşını doldurmamış olan mağdur ayırt etme gücüne sahip ise davaya katılma ya da katılmama hususunda kendisinin iradesi esas alınır, yoksa yasal temsilcisinin veya zorunlu vekilin iradesine bakılmaz. Ancak mağdur küçük ayırt etme gücüne sahip değilse katılma konusunda kendisinin iradesi değil yasal temsilcisinin iradesi esas alınır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/05/2014 tarihli ve 2013/14-287 Esas ve 2014/273 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, şikâyet ve katılma konusunda ayırt etme gücü olmayan mağdur küçüğün yasal temsilcisi ile CMK’nın 234/2. maddesi uyarınca görevlendirilen vekilin iradelerinin çelişmesi halinde ise yasal temsilcinin iradesine üstünlük tanınması gerekir.
Yargıtay, mağdur için atanan zorunlu vekil ile ayırt etme gücü bulunmayan yaşı küçük mağdurun iradelerinin çelişmesi halinde ise CMK’nın 150/2. maddesinin kıyasen uygulanması sonucu CMK’nın 234. maddesi uyarınca mağdur için aralanan zorunlu vekilin iradesine üstünlük tanınması gerektiğine karar vermiştir.
Yaşı küçük mağdurun yasal temsilcileri arasında menfaat çatışması bulunması halinde ise küçük mağdur adına şikayet ve katılma konusunda karar vermesi için temsil kayyımı atanması gerekir.
-
Yasal Temsilcinin ve Eşin Başvurma Hakkı
Madde 262 – (1) Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de geçerlidir.
Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, bu sıfatları devam ettiği sürece şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına onlardan bağımsız olarak süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Yasal temsilciler veli ve vasidir.
Kanun yollarına başvurma süresi kararın şüpheli veya sanığa tefhim ya da tebliğinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Kararın ayrıca yasal temsilci ve eşe bildirilmesine gerek yoktur.
Katılarının yasal temsilcisi de kanun yollarına başvurabilir. Katılanın eşinin ise böyle bir hakkı yoktur.
-
Tutuklunun Kanun Yollarına Başvurması
Madde 263 – (1) Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilir.
- Zabıt kâtibine başvuru hâlinde, kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan şüpheli veya sanığa bir örneği verilir.
- Kurum müdürüne başvuru hâlinde ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapılarak, tutanak ve dilekçe derhâl ilgili mahkemeye gönderilir. Zabıt kâtibi başvuruyu ilgili deftere kaydeder.
- Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapıldığı zaman kanun yolları için bu Kanunda belirlenen süreler kesilmiş sayılır.
Tutuklu bulunan, şüpheli veya sanık sözlü olarak tutuklu bulunduğu kurum müdürüne veya kararı veren mahkemenin zabıt kâtibine başvurabilir. Bu başvuruyu dilekçe vererek de yapabilir. Her iki hâlde de başvurular önce ilgili deftere kaydedilir, sonra bu konuda tutanak düzenlenir ve tutanağın bir örneği tutukluya verilir. Bu şekilde kanun yolları için öngörülen süre kesilmiş olur.
Maddede bahsedilen şüpheli veya sanık kavramına yalnızca o suçtan tutuklu olanlar değil başka suçtan tutuklu ya da hükümlü olanlar da dahildir.