Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

İstinaf Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları Nelerdir?

İstinaf Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları Nelerdir?

Olağan Kanun Yolları

Bölge adliye mahkemesinin kararlarına karşı kanunda öngörülen hallerde itiraz yoluna başvurulabilir. Ayrıca CMK’nın 282. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sınırlar dahilinde, bozma dışındaki kararlara karşı temyiz kanun yo­luna başvurulabilir.

İtiraz

İstinaf mahkemesi açısından, ceza yargılamasına ilişkin genel hükümlere göre itiraza tabi olan kararların yanında, bölge adliye mahkemesinin, ön inceleme sonucu verdiği yetki­sizlik kararı veya kabule şayan olmadığından istinaf başvuru­sunun reddi kararı (CMK. 279), adli yargı içinde kalan görev­sizlik kararı, davanın durması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı gibi kararları itiraza tabidir.

Bölge adliye mahkemesince hükümden önce verilip hük­me esas teşkil eden ve başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları ise hükümle beraber temyiz olunabilir (CMK m.287).

Temyiz

Bölge adliye mahkemelerinin bozma dışındaki kararları aleyhine CMK’nm 282. maddesinin ikinci fıkrasmda belirtilen sınırlar dahilinde temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesince hükümden önce verilip hükme esas teş­kil eden ve başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları da hükümle beraber temyiz olunabilir (CMK m.287).

Olağanüstü Kanun Yolları

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtirazı

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının Aleyhine İtiraz Yoluna Başvurulabilecek Kararlar Hangileridir?

İstinaf mahkemesince verilen kararlara karşı bölge adliye Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi CMK’nın ilk halinde düzenlenmemişti. İstinaf mahkemelerince verilen hatalı karar­ların giderilmesi amacıyla 05/08/2017 tarihli R.G’de yayımla­narak yürürlüğe giren 20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 23. maddesi ile CMK’ya eklenen 308/A maddesi ile bölge adli­ye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına iti­raz yetkisi tanınmıştır.

CMK’nın 308/A maddesine göre: “Bölge adliye mahkemesi ce­za dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahke­mesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın ken­disine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir.”

Maddeye göre, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin vermiş olduğu kesin nitelikteki kararlara karşı bölge adliye mah­kemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz etmesi mümkündür. Kural olarak bölge adliye mahkemesinin dosya üzerinde yaptı­ğı inceleme sonucunda veya duruşma açarak verdiği ve aleyhine başvurulacak olağan bir kanun yolu bulunmayan kararları kesin niteliktedir denebilir. Bu nedenle bölge adliye mahkeme­sinin verdiği ve aleyhine itiraz ya da temyiz kanun yoluna baş­vurma olanağı bulunmayan bozma dışındaki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yo­luna başvurabileceği konusunda hiç bir kuşku yoktur.

Bölge adliye mahkemelerince verilen, CMK’nın 282. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurma olanağı bulunmadığından kesin nite­likte olup bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itirazına konu olabilir.

Temyize tabi olduğu halde, temyiz kanun yoluna başvu­rulmaması veya süresinden sonra başvurulması nedeniyle ke­sinleşen hükümlere karşı ise CMK’nın 308/A maddesi uyarın­ca itiraz yoluna başvurulamaz.

İlk derece mahkemesi kararının bozulması, kesin hüküm halini almasına engel olacağından bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının bölge adliye mahkemelerinin bozma kararlarına karşı itiraz yoluna başvurmasmın mümkün olmadığını düşünüyoruz.

Diğer taraftan bölge adliye mahkemelerinin itiraz üzerine verdiği kesin nitelikteki bazı kararlarına karşı da bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi vardır. Örneğin; bölge adliye mahkemesinin, başvurunun kabule şa­yan olmadığı gerekçesiyle verdiği istinaf isteminin reddine dair kararlar itiraza tabidir (CMK m.279). İtirazı, kararı veren ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler (CMK m.268/3-e). İtiraz üzerine verilen kesin nitelikteki (CMK m.271/4) karara karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz etme yetkisi olduğunu düşünüyoruz.

Benzer şekilde, hükmü veren ilk derece mahkemesi tara­fından CMK’nın 276. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, ka­bule şayan olmadığı tespit edilerek istinaf başvurusunun (di­lekçesinin) reddine karar verilmesi halinde, istinaf başvuru­sunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler (CMK m276/2). Bölge adliye mahkemesinin bu istek üzerine verdiği karar (istinaf isteminin reddi kararının onanması kara­rı) da kesin nitelikte olduğundan, bu karara karşı de bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz etme yet­kisinin bulunduğunu düşünüyoruz.

Koruma tedbirlerine ilişkin kararlar ile ara kararlarına karşı ise CMK’nın 308/A maddesi uyarınca itiraz yoluna baş­vurulamaz.

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Yetkisi

İstinafta bu yetki bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısına değil Cumhuriyet başsavcılığına tanınmıştır. Bölge bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcısı veya bölge adliye Cumhuriyet savcısı CMK’nın 308/A maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurabilir. Ancak bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının, Cumhuriyet başsavcılığının verim­li, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak ve böl­ge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcıları üzerinde gözetim ve denetim yetkisini kullanmak yetkisi bulunduğundan (5235 sayılı Kanun m.4O) ve savcıların da Cumhuriyet başsavcısının vereceği görevleri yapması gerektiğinden (5235 sayılı Kanun m.41), itiraz konusunda bir veya birden fazla savcıyı görev­lendirilmesi mümkündür.

Uyuşmazlığın tarafları ise bölge adliye mahkemesi Cum­huriyet başsavcılığından itiraz yoluna gidilmesini talep edebi­lir. İstinafa başvurmayan taraflar da bu talepte bulunabilirler. Ayrıca bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin kararının hu­kuka aykırı olduğunu düşünen ilk derece mahkemesi veya yanında bulunan Cumhuriyet savcısı ya da hükmün infazını yerine getiren Cumhuriyet savcısı da itiraz yoluna gidilmesini bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığından talep edebilir. Talep, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcı­lığının itiraz konusunda harekete geçmesini temine yöneliktir. İtiraz yoluna başvurma konusunda takdir hakkı bulunan böl­ge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı talep ile bağlı değildir. Re’sen de itiraz kanun yoluna başvurabilir.

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Süresi

Sanık aleyhine yapılacak itirazda süre otuz gün olup ka­rarın bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına ve­rildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Sanığın lehine itirazda ise süre aranmaz.

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Mercii

İtiraz, kararı veren bölge adliye mahkemesi ilgili dairesine yapılır. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde itirazı reddeder. İtirazın reddine ilişkin kararlar kesindir. İtirazın kabulü halin­de ise, CMK’nm 280. maddesine göre verilecek karara karşı, 286. maddede öngörülen esaslar kapsamında temyiz yoluna başvurulabilir.

Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itira­zını geri almasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Bölge adli­ye mahkemesi ilgili dairesince itiraz konusunda bir karar veri­linceye kadar itirazın geri alınması mümkündür. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, olağan kanun yollarından temyize ilişkin olarak Cumhuriyet savcısının sanık lehine yaptığı başvurusundan onun rızası olmadan vazgeçemeyeceği kuralının (CMK m.266/1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazında uygulanmasının mümkün olmadığına karar vermiştir. Aynı şekilde olağanüstü kanun yollarından biri olarak CMK’nm 308/A maddesinde ka­bul edilen itiraza başvurma yetkisinin taraflara değil bölge adli­ye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına tanınmış olması ne­deniyle, itiraz ister aleyhe, isterse lehe olsun herhangi bir tarafın onayına gerek olmaksızın vazgeçilebileceğini düşünüyoruz.

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Sebepleri

Hangi sebeplerden dolayı itiraz yoluna başvurulabileceği kanunda düzenlenmemiştir. Bölge adliye mahkemesi daire kararlarındaki hukuka aykırılıklar itiraz sebebidir. İtiraz, daire kararında gerek maddî ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir.

Diğer taraftan, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz nedenleri ile bağlı olmaksı­zın inceleme yapıp, tespit ettiği tüm yasaya aykırılıkları bozma nedeni yapabileceğine karar vermiştir. Aynı kararda itiraz üzerine yapılan incelemede sübuta ilişkin değerlen­dirme yapılmasının da mümkün olduğu belirtilmiştir.Uy­gulama bu ilke kararı doğrultusunda yerleşmiştir. İstinaf kanun yolunda da bölge adliye mahkemesi ilgili dairesinin itiraz sebepleri ile bağlı olmaksızın önüne gelen uyuşmazlığı tüm yönleri ile tekrar inceleyebileceği kanaatinde olduğu­muzu belirtmek isteriz.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun itirazla bağlı olmadan hükmü tüm yönleri ile incelemesinin bir sonucu olarak, Yargı­tay Cumhuriyet Savcısının aynı hükme karşı farklı bir sebeple de olsa tekrar itiraz yoluna başvuramayacağı kabul edilmiştir. Bu kabul Ceza Genel Kurulu kararlarına karşı itiraz da dahil herhangi bir kanun yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı kuralına dayanmaktadır. Oysa bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itirazım bir üst kurul değil kararma itiraz edilen bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi incelediğin­den istinaf yönünden de aynı sonuca ulaşmak mümkün değil­dir. Bölge adliye mahkemesinin kararında daha önce yapılan itirazda gözden kaçan bir hukuka aykırılığı gidermenin başka yolu bulunmadığından, farklı bir sebepten dolayı tekrar itiraz yoluna başvurulmasından başka bir çare de görünmemektedir.

Bölge Adliye Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Şekli

Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı itiraz yasa yoluna başvurusunu Yargıtay uygulamasında olduğu gibi “itirazname” denilen belgeyi düzenleyerek yapabilir. İti­raz başvurusunda bütün itiraz nedenlerinin açık ve gerekçe­siyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir.

Diğer kişiler ise ilk derece mahkemesi aracılığıyla ya da doğrudan ilgili bölge adliye Cumhuriyet başsavcılığına itiraz sebeplerini içeren bir dilekçe vermek suretiyle itiraz yoluna başvurulmasını talep edebilirler. Bölge adliye Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yasa yoluna başvurup başvurmama ko­nusunda takdir hakkı bulunup talep ile bağlı değildir. Talep üzerine dosyayı incelediğinde, talepte ileri sürülen gerekçeler­le bağlı olmaksızın incelemesini yapmalı kararda tespit ettiği tüm hukuka aykırılıklar yönünden itiraz yoluna gitmelidir.

Kanun Yararına Bozma Nedir?

Kanun yararına bozma hâkim veya mahkeme tarafından verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeden kesinle­şen karar veya hükümlere karşı başvurulmasını öngören ola­ğanüstü bir kanun yoludur. Hukuka aykırılığı çözmek için başka yolun bulunmadığı durumlarda kanun yararına bozma yoluna gidilebilir.

Kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi için, hükmün istinaf veya temyiz incelemesinden geçmemiş olması gerekir. Aleyhine istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurma olanağı bulunmayan kararlara karşı kanun yararma bozma yoluna başvurulması mümkündür. Aynı şekilde istinaf veya temyiz yolu açık olduğu halde, bu kanun yollarma başvurul­maması veya süresinden sonra başvurulması nedeniyle kesin­leşen kararlara karşı da kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulabilir.

CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkeme­lerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargı­lama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğre­nen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bo­zulması istemini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararm bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecektir.

Kural olarak Adalet Bakanlığı’na tanınan bu yetki, hü­kümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren hâllerde (CMK m.309/l-d) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafmdan da kullanılabilir. Ancak bu durumda bile Adalet Bakanlığı tarafından başvurulduğunda bu yetki, artık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafmdan kul­lanılamaz (CMK m.310/2).

İleri sürülen nedenlerin Yargı tayca yerinde görülmesi du­rumunda karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerin­de görülmemesi halinde ise istem reddedilecektir.

Yargılamanın Yenilenmesi Nedir?

Kesin hükümle sonuçlanmış bir uyuşmazlık kural olarak yeniden yargılama konusu yapılamayacaktır. Bununla birlik­te bir yargılama faaliyeti sonucu verilen kesin hükümde adli hataların yapılması da mümkündür. Yargılamanın yenilen­mesi kesin hükmün dokunulmazlığının istisnasını oluştur­maktadır.

5271 sayılı CMK’nın 311 ila 323. maddelerinde yargıla­manın yenilenmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Buna göre yargılamanın yenilenmesi; kanunda sınırlı şekilde sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin en az birisine dayalı olarak kesinleşmiş bir hükümde adli hata bulunduğu iddiasıy­la kural olarak hükmü veren mahkemeye başvurulmasıyla başlayan, hükmü veren hâkimin katılımı olmaksızın, mahke­mece başvurunun şekil ve esas açısından kabulüne karar ve­rilmesi halinde devam edilerek hükme konu fail ve fiil hak­anda yeniden kovuşturma yapılmasına imkan sağlayan, ola­ğanüstü bir kanun yoludur. Hatanın giderilebilmesini sağ­layacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez (CMK m.315/2).

Kanun yollarına başvurma hakkındaki genel hükümler, yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında da uygulanır (CMK m.317/1). Ancak yargılamanın yenilenmesi istemi, bu­nun yasal nedenleri ile dayandığı delilleri içermek zorundadır (CMK m.317/2).

Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilmek için kural olarak herhangi bir süre öngörülmemiştir. Ancak ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle veril­diğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması hâlinde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hak­ları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir (CMK m.311/l-f). Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması kesinleşen hükmün infazını kendili­ğinden etkilemeyecek, ancak mahkemenin infazın geri bıra­kılmasına ya da durdurulmasına karar vermesi mümkün ola­bilecektir (CMK m.312).

Hüküm hangi mahkeme tarafından verilmiş ise yargıla­manın yenilenmesi işlemleri de o mahkeme tarafından yerine getirilir. Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mah­kemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup ol­madığına karar verir (CMK m. 318/1).

Bölge adliye mahkemesinin denetiminden geçen bir uyuş­mazlıkla ilgili olarak yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında hangi mahkemenin karar vereceğinin belirlenebilmesi için kara- nn niteliğine bakmak gerekir. İstinaf incelemesi sonucunda isti­naf başvurusunun esastan reddine, hukuka aykırılığın düzelti­lerek istinaf başvurusunun esastan reddine veya hükmün bo­zulmasına karar verilen hallerde, yargılamanın yenilenmesine ilişkin istemin hükmü veren ilk derece mahkemesine yapılması gerekir. Ancak istinaf mahkemesinin davanın yeniden görül­mesine karar vererek yaptığı duruşma sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararmı kaldırıp yeni bir karar vermesi halinde yargılamanın yenilenmesi istemini, kararı veren bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi inceleyecektir.

Yargılamanın yenilenmesi sonucu verilen bölge adliye mah­kemesi kararlarına karşı CMK’nm 286. maddesinin 2. fıkrasında­ki istisnalar dışında temyiz yoluna başvurulması mümkündür.

Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar ise CMK’nm 141 ilâ 144. maddeleri hükümlerine göre tazmin edi­lir (CMK m.323/3).