İşçinin sanık olduğu ceza dosyasından beraati, iş mahkemesini bağlar mı?
“….Somut olayda; davalı işverene ait işyerinde geçici işçi (muhasebe şube sorumlusu) olarak 13.03.2003-25.06.2008 tarihleri arasında çalışmış olan davacının iş sözleşmesinin, S.B.Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerince işletme idaresi nc/.dinde yapılan inceleme ve soruşturma neticesi tanzim olunan 27.05.2008 tarihli ve 56 /Ol, 71/4, 78/2 sayılı disiplin soruşturma raporu, 13.06.2008 tarihli Bakanlık onayı neticesi birçok usulsüz işlemle ilgili evrakta imzasının bulunması, usulsüz, keyfi ve belgesiz harcamaları işletme bütçesinden ödemesi, işverenin güvenini kötüye kullanması nedeniyle 4857 sayılı Kanun’un 25/11-e. maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. İddia edilen eylemlerle ilgili olarak davacı ve diğer bir kısım personel hakkında zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından açılan kamu davalarında delil yetersizliğinden beraat kararı verilmiştir.
Mahkemece, davacı ve diğer işçiler hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi gerekçe gösterilerek, davalı işveren tarafından davacının iş sözleşmesinin feshine gerekçe gösterilen hususların davacı ve diğer çalışanlarca gerçekleştirilmediği, görevlerini kötüye kullanmadıklarının mahkeme kararıyla sabit olduğu, bunun aksinin dava dosyasında davalı işveren tarafından ispatlanamadığı kanaati ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı talepleri hüküm altına alınmış ise de; ceza dosyalarında delil yetersizliğinden verilen beraat kararlarının hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olmadığı da dikkate alındığında, fesih hususunda yapılan inceleme ve araştırma yetersizdir.
Mahkemece yapılacak iş, aralarında davalının iştigal alanında uzman bir bilirkişi ile bir mali müşavirin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak ve gerekirse bilirkişilere işyerinde inceleme yetkisi de verilerek; Soruşturma Raporunda yer alan eylemler sebebi ile davalının zarara uğratılmasında davacının kusuru ve işveren aleyhine değerlendirilebilecek doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan davranışı bulunup bulunmadığının tespiti ile feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığının belirlenmesinden ibarettir. Fesih sebebi yapılan olgular hakkında hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD 2014/9853 E. 2014/10171 K. 28.04.2014)
“… Somut olayda davacının 13.11.1998 tarihinden beri çalıştığı davalı bankada pazarlama yönetmeni olarak görev yaptığı, davalı işyerinde beş müşterinin rızası ve onayı olmadan şubedeki vadeli mevduat hesaplarının off-shore hesabına aktarıldığı ve bankanın bu sebeple zarara uğradığı gerekçesi ile 26.01.2000 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı hakkında olayla ilgili zimmete para geçirme suçundan yapılan yargılamada delil yetersizliğinden verilen beraat kararının, Yargıtay 7. Ceza Dairesi 26.04.2010 günlü kararıyla onanarak kesinleşmesi mahkemece davacı lehine yorumlanarak davacının kıdem ve ihbar tazminatını alabileceği şeklinde değerlendirilmiştir.
Oysa ceza mahkemelerinin beraat kararlarının hukuk mahkemesini bağlamayacağı ve davacının işyerinde yapılan soruşturma kapsamında iddia edilen müşteri şikayetlerine konu olayları kabul ettiği, bu kapsamda müşterilere olayın fark edilmemesi için ayrı hesap cüzdanı düzenleyip verdiğini itiraf ettiği de dikkate alındığında davalı bankanın güvenirliğini zedeleyen bu davranışların ahlak ve iyiııiyct kurallarına aykırı olduğundan feshin haklı sebebe dayandığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatının reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2012/20555 E. 2013/8135 K. 18.04.2013)
“…Dosya içindeki tutanak ve bu tutanağı doğrulayan tanık beyanlarına göre davacının sorumluluğunda bulunan araçta işverene ait depoda bulunması gereken bir koli sigaranın bulunduğu, her ne kadar ceza mahkemesinde davacı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraat kararı verilmişse de, davacının bu eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğinde olup, buna bağlı olarak işverence yapılan feshin haklı olduğu anlaşıldığından ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2010/7793 E. 2012/15536 K. 03.05.2012)
“…Davacı işçi hakkında feshe konu edilen eylemler sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğu ve ecza mahkemesi tarafından verilen kararın temyiz aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Mahkemece ceza davasında beraat etmesi ve iş yargılamasındaki delillere göre karar verilmiş ise de ceza davasının sonucunun beklenmemesi hatalıdır. Ceza davasında Yargıtay’ca verilebilecek bir bozma kararı üzerine sanığın ceza alması durumunda verilen mahkûmiyet kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Bu itibarla kıdem tazminatı ile manevi tazminat bakımından ceza davasında verilen kararın kesinleşmesi beklenmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir.”(9. HD. 2012/7158 E. 2014/8705 K. 18.03.2014)
“…Somut olayda, davacının davalı işyerinde depo sorumlusu olduğu, davacının sorumlusu olduğu depodan hırsızlık yapılması, ceza dosyasında dinlenilen tanık beyanlarına göre bir kısım malların sisteme kaydı yapılmadan yapıldı gibi gösterilmesi veya teslim alınmayan malların teslim alınmış gibi kabullerinin bizzat davacı tarafından yapılması, kabulü yapılan malların depodan çıkışının nasıl olduğu konusunda davacının yeterli açıklama yapamaması gözönüne alındığında davacının işini özenli yapmak vc kendisine teshin edilen malzemeyi özenle korumak yükümlülüğünü ihlal ettiği açıktır. Bu durumda davacının iş akdinin,davalı tarafından lıaklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile davanın tümden reddi gerekirken mahkemece ceza davasından verilen delil yetersizliğinden beraat kararına dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.”(7.HD 2013/5320 E. 2013/12860 K. 08.07.2013)