İşçinin fazla mesai yapmak istememesi – Yazılı muvafakat – Yargıtay kararları
Fazla çalışma yapılması her yıl kabul edilmedikçe fazla çalışma yapmaya zorlanamaz.
İş Kanunun 41. maddesinin 7. fıkrası hükmüne göre, işçinin fazla çalışma yapması için onayının alınması şarttır. Fazla Çalışma Yönetmeliği 9.maddesine göre işçinin onayının her yıl başında yazılı olarak alınması bir zorunluluktur.
…Davacı işyerinde fazla mesai yapmadığı için kovulduğunu söylemiştir. Davalı cevap dilekçesin de iş sözleşmesinin 9. maddesi gereği fazla mesai yapma zorunluluğundan bahsetmiştir. Her yıl fazla çalışma için işverenin izin istemesi gerekir. Fesih tarihi itibari ile işçinin çalışması ikinci yılına sarkmaktadır. Gerçek neden fazla çalışma olduğuna göre devamsızlığın olmadığı iş sözleşmesinin kovma nedeni ile sona erdiği ağır basmaktadır. Kıdem ihbar tazminatının, davacının 21.5.2005 tarihli iş sözleşmesi ile başlayan son dönem çalışması için kabulü gerekir iken reddi hatalıdır.
9.HD. 2007/38322 E. 2009/8131 K. 26.03.2009
…Dosya kapsamına göre, davacının iş sözleşmesini onayı bulunmadığı halde fazla çalışma yaptırılması sebebiyle feshettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece de, davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, karşılığı ücret alacağı isabetli şekilde hüküm altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca, fazla çalışma yapılması için işçinin onayının alınması zorunludur. İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nde de, söz konusu onayın her yıl başında işçiden yazılı olarak alınacağı düzenlenmiştir. Davalı işverence ise, dosyaya sunulan onay belgesi 2005 yılına ait olup, feshin gerçekleştiği tarihi kapsar bir onay belgesi sunulmamıştır. İşçiden fazla çalışma yapılması için onay alınmasını gerektirmeyecek zorunlu bir sebebin veya olağanüstü durumun var olduğu
da iddia ve ispat edilmemiştir. Bu halde, davacının fazla çalışmaya onayı bulunmaması sebebiyle iş sözleşmesini feshi, haklı sebebe dayanmaktadır.
22.HD. 2013/8243 E. 2014/7400 K. 08.04.2014
…Somut olayda davacı, davalı işveren tarafından sürekli olarak fazla çalışmaya zorlandığını ifade etmiş ve bu husus bir kısım tanık beyanlarında da dile getirilmiş ise de işyerinde yapılan fazla çalışmalarla ilgili olarak her yıl için işçiden muvafakat alınması, 05/05/2008 tarihli istifa dilekçesinde çalışma saatlerinin uzun olması gerekçe gösterilip fazla çalışmaya zorlanma ile ilgili hiçbir hususa değinilmemesi, bunun yanı sıra istifadan kısa bir süre sonra davacı işçinin başka bir işyerinde işe başlaması olguları birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin haklı nedene dayanmayan istifa ile sona erdiğinin kabulü ile kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
9.HD. 2010/18966 E. 2012/28407 K. 11/09/2012
…Davacı işçi davalıya ait hastanede acil servis hemşiresi olarak çalışmış ve 08.00-20.00 ile 20.00-08.00 saatleri arasında iki vardiya esasına göre dönüşümlü olarak görev yapmıştır. İş sözleşmesini haklı olarak feshettiğini ileri sürerek bu davayı açmış ve kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece davacının işyerindeki çalışma düzeni ve iş temposunu bilerek işe başladığı, iş sözleşmesinde vardiyalı çalışmanın ve fazla çalışmanın kabul edildiği gerekçesiyle isteklerin reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 69. maddesinde, “Çalışma hayatında “gece” en geç saat 20.00’de başlayarak en erken saat 06.00’ya kadar geçen ve her halde en fazla onbir saat süren dönemdir. Bazı işlerin niteliğine vc gereğine göre yahut yurdun bazı bölgelerinin özellikleri bakımından, çalışma hayatına ilişkin “gece” başlangıcının daha geriye alınması veya yaz ve kış saatlerinin ayarlanması, yahut gün döneminin başlama ve bitme saatlerinin belirtilmesi suretiyle birinci fıkradaki hükmün uygulama şekillerini tespit etmek yahut bazı gece çalışmalarına herhangi bir oranda fazla ücret ödenmesi usulünü koymak veyahut gece işletilmelerinde ekonomik bir zorunluluk bulunmayan işyerlerinde işçilerin gece çalışmalarını yasak etmek üzere yönetmelikler çıkartılabilir. İşçilerin gece çalışmaları yedibuçuk saati geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir.
Yine, Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde, “Postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde, İş Kanununun 42 vc 43 üncü maddeleri ve 79 sayılı Milli Korunma Suçlarının Affına, Milli Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanunun 6 ncı maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 70 inci maddesinde öngörülen Yönetmelikte belirtilen haller dışında, işçilerin gece postalarında 7,5 saatten çok çalıştırılmaları yasaktır” hükmü bulunmaktadır.
Davacı bayan işçi, gece vardiyalarında 12’ şer saat çalıştırılmıştır. Bu çalışma şeklini bilerek işe girmiş olsa da, yasanın ve yönetmeliğin çalışma koşullarım belirleyen anılan hükümleri karşısında iş sözleşmesi ile işyeri uygulamalarının bağlayıcılığından söz edilemez. Çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar sıralamasında daha üst sıralarda yer alan yasa hükmü ile yönetmeliğe değer verilmelidir.
Yasa ve yönetmelikle belirlenmiş olan çalışma koşullarının uygulanmaması, 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesine göre işçiye haklı fesih imkanı vermektedir. Somut olayda davacı işçi iş sözleşmesini haklı olarak feshettiğinin kabulü gerekir. Kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde talebin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/11382 E.2006/18958 K. 27.06.2006
…Somut olayda davacının yazılı olarak fazla çalışmaya muvafakat ettiği anlaşılmaktadır. Davacı ayda dört defa her biri günlük 8 saatten toplam 32 saat fazla çalışma yapmıştır. İş akdinin feshedildiği 30.06.2012 tarihi itibariyle yapılan fazla çalışmaların toplamı 192 saat olup yıllık 270 saat sınırı henüz aşılmamıştır. Ancak, işyerinde 3 vardiya uygulandığı halde işverenin iki vardiya şeklinde işçileri çalıştırdığı, 3.vardiyada diğer iki vardiyada çalışan işçilerin nöbetleşe çalıştığı 8 saat çalışması gereken işçilerin 16 saat çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.
Yasa ve yönetmelikle belirlenmiş olan çalışma koşullarının uygulanmaması, 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesine göre işçiye haklı fesih imkanı vermektedir. İşçi fesih hakkım kullanmamış ancak günlük sınırın üzerinde çalışmayı kabul etmemiştir. Davacının günlük 11 saatin üzerinde çalışmayı kabul etmemesi haklıdır. İşverenin fazla çalışma yapmadığından dolayı sözleşmeyi feshetmesi kanuni çalıştırma sürelerinin aşılması nedeniyle haksız fesih niteliğinde olup davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
7. HD. 2013/23281 E. 2014/4371 K. 24.02.2014
…Somut olayda, taraflar arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin
5. maddesinde personelin yasal sınır ve esaslar içerisinde kalmak kaydı ile işverenin isteği üzerine her türlü fâzla çalışmayı ücret karşılığında yapmayı kabul edeceği hükmü mevcuttur. 4857 sayılı Yasanın 41. maddesinin 8. fıkrasında fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda 270 saatten fazla olamayacağı düzenlenmiştir. Dosyadaki belgelerden, davacının 2009 yılı içinde 503 saat, 2010 yılının ilk 9 ayında 573 saat fazla mesai yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının, yıllık 270 saatten fazla çalışma yaptığının anlaşılması karşısında çalışma şartlarının uygulanmaması nedeniyle 4857 sayılı Yasanın 24/II-f maddesi gereğince iş akdinin işçi tarafından haklı sebeple feshedildiği açıktır. Ancak dosyaya sunulan bordrolardan, davacıya en son 2010 yılının Ağustos ayında fazla çalışma tahakkuku yapıldığı, 2010 yılının Eylül vc Ekim aylarında fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirilmediği görülmektedir. Davacının, İskenderun 2. Noterliğinin 01/10/2010 tarih 14161 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle iş akdini feshettiği, ancak son fazla çalışmadan sonra fesih hakkını 6 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra kullandığı anlaşıldığından mahkemece feshin süresinde yapılmadığı ve davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
7.HD. 2013/10801 E. 2013/18002 K. 31.10.2013
…Somut olayda davacının iş akdinin “13.11.2005 ve 15.11.2005 tarihlerinde fazla mesaiye kalması gerektiği bildirildiği, 21.01.2004 tarihli hizmet akdinde davacının fazla mesaiye kalmayı kabul ettiği, buna rağmen fazla mesaiye kalmadığı” gerekçesi ile haklı sebeple feshedildiği kabul edilmiştir.
Oysa fazla çalışma ücretini düzenleyen 4857 sayılı yasanın 41/7. maddesinde fazla çalışma için işçinin onayının alınması gerekeceği açıkça belirtilmiştir. Yine aynı yasanın çalışma süresini düzenleyen 63. maddesinde çalışma sürelerinin uygulanma şekillerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu madde hükmü gereğince çıkartılan ve 06.04.2004 tarihli resmi gazetede yayınlanan yönetmeliğin 9. maddesinde “Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma yaptırmak için işçinin yazılı onayının alınması gerekir. Zorunlu nedenlerle veya olağanüstü durumlarda yapılan fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma için bu onay aranmaz. Fazla çalışma ihtiyacı olan işverence bu onay her yıl başında işçilerden yazılı olarak alınır ve işçi özlük dosyasında saklanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Davacının 2005 yılında fazla çalışma yaptırılmasına ilişkin onayı alınmadığı dosya içeriğine göre sabit olduğuna göre, işçinin onayı olmadan fazla çalışmaya kalmadı gerekçesi ile iş akdinin feshi haksızdır. Kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/1543 E. 2011/1486 K. 31.01.2011
Somut olayda; davalı işyerinde çalışan bir işçinin ayrılması üzerine davacıdan ayrılan işçinin vardiyasında da çalışması istenilmiştir. Bu talep fazla çalışma olgusunu da aşan, iş koşullarında esaslı değişiklik mahiyetindedir. Davacı bu durumu kabul etmeyerek kendi vardiyasında işyerine gelmiş ancak işverence işyerine alınmayarak iş sözleşmesi haksız olarak fesih edilmiştir. Buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2010/26258 E. 2010/25387 K. 23/09/2010
…Davacı işçinin iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediği uyuşmazlık konusudur.
4857 Sayılı İş Kanununu 41/7. maddesine göre fazla saatlerde çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir. İşçi onayı alınmadan fazla çalışmaya zorlanamaz.
Somut olayda davacının Pazar günü yapılan fazla çalışmaya gelmediği anlaşılmaktadır. Ancak fazla çalışma işçinin iznine tabidir ve davacının izin vermediği kişisel dosyasından anlaşılmaktadır. Bu izin olmadığına göre fazla çalışmaya gelmemesi fesih nedeni yapılamaz. İşverenin oğlunun “fazla çalışma yapmaya gelmedin, o halde işe niye geldin “ifadesi işyerinde çalışma barışını bozucu nitelikte bir davranıştır.
Olayın gelişim süreci, davacı tanıkları ve davalı tanıklarının kısmen ifadeleri ile iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmiştir. Bu durumda kıdem ve ihbar tazminatının kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2008/35338 E. 2010/26673 K. 01.10.2010
…Dosyada işverence yapılmış bir fesih bildirimi bulunmamaktadır. Sadece davacının 01.10.2007 tarihinde ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yerine getirmekten kaçındığına ilişkin tutanak bulunmaktadır.
Davacının hatırlatıldığı halde yapmaktan kaçındığı ödevlerin ne olduğu, bu konuda kendisine uyarıda bulunulup bulunulmadığı hususları davalı işveren tarafından kanıtlanabilmiş değildir.
Davalı tarafça davacının sabah 08.00 de başlayan ve duruma göre saat 20.0 yi aşan sürelerle gerçekleşen çalışma saatlerine karşı çıkması işverene haklı fesih imkanı tanımaz. Mevcut delillere göre işverence gerçekleştirilen fesih haklı nitelikte olmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının kabulü gerekir.
Bu sebeplerle davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/19253 E. 2011/24000 K. 13.07.2011
…Somut olayda, davalı işyerinde makine operatörü baskı ustası olarak çalışmakta olan davacının, 24.08.2009 tarihinde işverene çektiği ihtarname ile kanuna aykırı olarak kanuni çalışma saatlerini aşacak şekilde çalıştırılması mümkün olmadığından iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini bildirmiştir. Dava dilekçesinde de, çalışma saatlerinin 08:00’de başladığını, 22:00’ye kadar sürdüğünü sadece iki haftada bir pazar günü izin yaptığını, dini bayramlarda ilk gün ya da ilk iki gün çalışma olmadığını, diğer bayramlarda çalışıldığını, çalışma şartlarının düzeltilmesini islemesi üzerine davalı tarafça böyle bir şeyin yapılamayacağının söylendiğini vc kanuni çalışma saatleri kadar çalışmak istemesine rağmen bu isteğinin kabul edilmediğini belirtmiştir. Dinlenen davacı ve davalı tanıkları, haftanın her günü 08:00-20:00 saatleri arasında çalıştıklarını, saat 20:00’den sonra da 2-3 saat daha fazla çalışma yapıldığını, çalışmanın yoğun olduğunu, hafta sonları da mecburi mesai olduğunu belirterek iddiayı doğrulamışlardır. Dosyada mevcut ücret tahakkuk bordrolarında her ay düzenli olarak fazla çalışma ücreti tahakkukunun bulunduğu görülmektedir. Her ne kadar davacıya çalışma dönemi boyunca fazla çalışmalarının karşılığı imzalı ve ihtirazı kayıt içermeyen bordro ile ödendiği ve davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığından fazla çalışma alacağı talebi reddedilmiş ise de, taraf tanıklarının beyanları ve dosyadaki ücret tahakkuk bordroları birlikte değerlendirildiğinde işverence işyerinde işin kapasitesine göre az sayıda işçi çalıştırıldığı, iş gücü ihtiyacının çalışanlara sürekli fazla mesai yaptırılarak karşılama yoluna gidildiği ve işyerinde yasal çalışma saatlerine uyulmadığı işçilerin fazla mesai adı altında yasaya aykırı günlük çalışma süreleri ile çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.
İşyerinin ve yapılan işin niteliği dikkate alındığında davacının beş yılı aşan çalışma süresi boyunca bu şekilde ağır çalışma şartları altında iş ilişkisini sürdürmesi ücreti ödenmiş olsa bile sürekli fazla mesai yaptırılarak çalışmaya devam etmesi beklenmemelidir. Bu durumda bu şekilde çalışmak istemeyen kanuni çalışma saatleri kadar çalışma talebi reddedilen davacının iş sözleşmesini feshetmesinin haklı nedene dayandığını kabulü gerekir. Hal böyle olunca davacı işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğinden kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
22.HD. 2012/24384 E. 2013/15904 K. 28.06.2013
…Somut olayda, davacının fazla mesaiye kalacağına ilişkin muvafakati olmadığı gibi davacının ikinci kez ameliyat olduğu taraflar arasında tartışmasızdır.
Davacının fazla mesaiye kalmaya zorlanması yasal olarak mümkün değildir. Daha önce kısmen fazla mesai yapması bunu iş şartı haline getirmez.
İşçinin işyerini terki haklı nedene dayanmaktadır.
Kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır.
9.HD. 2009/25500 E. 2011/42553 K. 03.11.2011
…Dosyadaki bilgi ve belgelerden, taraf tanıklarının anlatımlarından, özellikle iş akdi aynı gün sona eren tanık İ.S.’ın açtığı dava sonucu verilen ve temyiz incelemesi sonucu Dairemizin 23.05.2011 gün ve 2011/15045 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen kararından, davacı ile birlikte 4 işçinin iş akitlerini fazla çalışmaya zorlanmaları nedeni ile işyerini terk ederek feshettikleri, davacı dahil işçilerin fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği, işverenin işçiyi fazla çalışmaya zorlayamayacağı, bu nedenle davacının iş akdini feshetmesinin haklı nedene dayandığı, kıdem tazminatına hak kazanacağı anlaşılmıştır.
İşçinin haklı fesih nedeni kanıtlandığından kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yerinde olmayan gerekçeyle reddi hatalıdır.
9.HD. 2009/25860 E. 2011/42439 K. 02.11.2011
…Davacı işçi 15.09.2007 tarihinde saat 08.00 da başladığı 24 saatlik vardiyada çalıştığını ve işverence 16.09.2007 tarihinde dc aynı şekilde çalışmasının istendiğini kabul etmemesi üzerine de iş sözleşmesinin aynı gün işverence sona erdirildiğini ileri sürmüştür.
Davalı işveren ise davacıya vardiyasının bir defalık değiştirildiğini ve 15.09.2007 tarihi yerine 16.07.2009 tarihinde çalışmasının istendiğini davacının kabul etmeyerek kendi vardiyasında çalışmasının ardından işyerini terk ederek iş sözleşmesini davacı işçinin feshettiğini savunmuştur.
Mahkemece davalının savunmasına değer verilerek ihbar ve kıdem tazminatı istekleri reddedilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı işçi 15.09.2007 tarihinde saat 08.00 da başlayarak 24 saat süreyle nöbet tutmuş ve işverence aynı şekilde 16.09.2007 tarihinde de çalışması istenmiştir. Davacı işçi çalışmayı kabul etmemiş ve yine işyerinde çalışmış olan davacı tanıklarının anlatımlarından anlaşıldığı üzere iş sözleşmesi davalı işveren tarafından feshedilmiştir.
Bir işçinin 24 saatlik bir vardiyanın ardından aynı süreyle yeniden çalışması, İş Kanunu ile insan takatine aykırıdır. Davacının işveren tarafından yapılan teklifi kabul etmemesi işverene haklı fesih imkanı tanımamaktadır.
Davalının savunmasına göre davacı işçi vardiya değişikliğini kabul etmeyerek kendi vardiyasında görev yapmış vc sonra işyerinden ayrılmıştır.
Bu savunma dosya içeriğine göre ispatlanabilmiş değildir. Davalı tanıkları olaya dair doğrudan bilgi sahibi olmayıp duyuma dayalı olarak açıklamalarda bulunmuşlardır. Bir işçinin vardiyasının değiştirilmesini kabul etmemesi ve buna rağmen kendi vardiyasında çalışması, ardından iş sözleşmesini feshederek ayrılması hayatın olağan akışına da uygun düşmemektedir.
Davacının olaya dair şikayeti üzerine İş Müfettişliği tarafından işyerinde inceleme yapılmış ve ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmadığı belirtilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/3. maddesine göre sözü edilen raporlar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Somut olayda dosya içeriği ve yapılan yargılama ile İş Müfettişliği raporunun aksi kanıtlanmış durumdadır.
Mahkemece işverence yapılan feshin haklı bir nedene dayanmadığı kabul edilerek davacı işçinin ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken isteklerin reddi hatalıdır.
9.HD. 2009/24036 E. 2011/45149 K. 22.11.2011