Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Hastalık – Rapor nedeniyle işe devamsızlık – Yargıtay kararları

Hastalık – Rapor nedeniyle işe devamsızlık – Yargıtay kararları

“…Dosya kapsamından, davacının iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle işveren tarafından feshedildiği, davacının ise aldığı rapora istinaden gelmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının sağlık sebepleri sebebiyle sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği kabul edilmiş ise de raporda belirtilen hastalıkların işin niteliğinden doğduğu veya davacının hastalığı sebebiyle işini yapamayacağı anlaşılamamaktadır.

Mahkemece öncelikle iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılmasından doğan bir sebeple işçinin sağlığının tehlikede olup olmadığı hususunda tereddüde yer vermeyecek şekilde rapor alınmalıdır.

Alınacak raporun sonucuna göre davacı işçinin yaptığı işin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olduğunun tespit edilmesi durumunda kıdem tazminatı talebi yönünden davanın kabulüne aksi halde davacı işçinin yaptığı feshin haksız olması sebebiyle kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2012/10552 E. 2013/942 K. 25.01.2013)

“…Somut olayda, davacının babasının rahatsızlığı ve köyündeki miras paylaşımı nedeniyle mesai günü olan cumartesi-pazar günleri için işverenden izin istediği ve işverenin izin vermemesine rağmen bu günlerde işe gitmediği, devamındaki pazartesi günü olan 30.07.2007 günü işverence sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, 3 gün sonra işverenin davacıyı telefonla arayıp tekrar çalışmasını istediği ve davacının da perşembe günü işe gidip 3 gün çalıştıktan sonra işten kendi isteği ile ayrıldığı anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki iş sözleşmesi, işverence 30.07.2007 günü feshedilmekle sona ermiştir. Bu olaydan 3 gün sonraki icap ve kabul ile yeni bir sözleşme kurulmuştur. İlk sözleşmede, davacı ardı ardına 2 gün işe gitmemiştir ve mazeret olarak babasının hastalığını ve miras paylaşımını göstermiştir. Dosya içeriğine göre davacının babası 2005 yılında kalp rahatsızlığı geçirmiş olup tedavisinin devam ettiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, işverence 30.07.2007 günü devamsızlık nedeniyle yapılan fesih işlemi, davacının geçerli mazeretine dayandığından haksız olup davacının bu tarihteki kıdem ve ücretine göre hesaplanacak kıdcm-ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken talebin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/49614 E. 2012/9973 K. 26.03.2012)

“…Somut olayda davacı, davalı Bakanlığa ait hastanede alt işveren işçisi ve temizlik görevlisi olarak 01.01.2006-16.07.2010 arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile ve en son davalı şirket işçisi olarak çalışmıştır.

Davacı, kayınpederinin vefat etmesi sebebiyle 01-08 Temmuz 2010 günlerinde izin alarak memleketi Erzurum’a gittiğini, bu dönemde eşinin de yüz felci geçirdiğini, bu sebeple izninin uzatılmasını istediğini, işverenin bu talebi kabul etmeyip işten çıkardığını iddia ederek, kıdem-ihbar tazminatının ödetilmesini istemiştir.

Davalı şirket vekili, davacının 08-16 Temmuz 2010 arasında devamsızlık yaptığından 16.07.2010 günü akdin haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının iddiası ve tanık beyanları dikkate alınarak, davacının devamsızlığının geçerli mazerete dayanması sebebiyle işveren feshi haksız bulunarak, kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacının 08-16 Temmuz arasındaki devamsızlığına konu ettiği eşinin yüz felci olduğu iddiası her ne kadar devamsızlık için geçerli mazeret olsa da, yüz felci tıbbî bir konu olup tanıkla ispat edilemez. Mahkemece, davacıya eşinin yüz felci geçirdiğine dair belgeleri sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonucu gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2012/11899 E. 2014/16708 K. 26.05.2014)

“….Somut olayda davalı işverenin fesih bildirim tebligatı başlıklı yazısı ile davacı işçinin, izin almaksızın ve haklı bir nedene dayanmaksızın aynı ay içerisinde 21.05.2007- 28.05.2007 tarihleri arasında işe devam etmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir.

Davacı işçinin çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle 21.05.2007 tarihinde iş yerinden mazeret bildirerek ayrıldığı sabittir. Bölge Çalışma Müdürlüğü raporunda da belirtildiği üzere işveren tarafından işçinin işe gelmeyiş sebebi araştırılmadan iş sözleşmesinin derhal feshedilmiş olması 4857 sayılı İş Kanunu 25/Il-g maddesi düzenlemesine uymadığından 28.05.2007 tarihinde iş sözleşmesi feshedilen işçiye bu tarihten sonra yapılacak işlemler hüküm ifade etmeyeceğinden işverenin iş sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığından söz edilemez. Davacı işçi mazeret bildirerek ve izin almak suretiyle iş yerinden ayrılmıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere davacı işçinin işe gelmemesi haklı sebebe dayandığından davalı işverenin iş sözleşmesini feshi 4857 sayılı İş Kanunu 25. maddesi 11. fıkrası g. bendi uyarınca haklı sebebe dayanmadığından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2011/15563 E. 2013/16484 K. 30.05.2013)

“…Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 03.02.2006 tarihinde 1 günlük mazeret izni aldığı, hafta tatilinden sonra 06.02.2006 tarihinde 10 gün doktor raporu aldığı anlaşılmıştır.

Davacının 1 gün işe gelmemesi lıaklı fesih sebebi sayılmaz. Ayrıca davacının rahatsızlığı sebebi ile verilen 10 günlük istirahat raporunun özel hekim tarafından düzenlenmesi sahteliği iddia ve ispat edilmedikçe geçersizliğine yol açmaz.

Bu nedenlerle davacının 03.02.2006-13.02.2006 tarihleri arasında işe gelmediği gerekçesine davalı işveren feshi haklı olmayıp, davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/40081 E. 2010/26614 K. 30.09.2010)

“…Davacı 25.6.1995 tarihinden bu yana maden işçisi olarak işyerinde çalıştığım, 19.11.2004 günü ayağının burkulması sebebiyle işe gidemediğini, 20.11.2004 Cumartesi günü acile gittiğini. Pazartesi günü vizite almak için işyerine gittiğinde hizmet akdinin feshedildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı isteğinde bulunmuştur.

Davalı işveren 30.5.2001 de işe girdiğini 6.11.2004 den sonra işe gelmediğini hizmet akdinin bu nedenle 29.11.2004 tarihinde feshedildiğini savunmuştur.

Davalının ibraz ettiği sicil dosyasında 30.5.2001 de işe giriş bildirgesi olmasına rağmen, aynı dosyada 1995 ve 1996 tarihli davacıya ait tüberküloz hastalığına ait muayene raporları bulunmaktadır.

2004 Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ait puantaj ve bordrolarda yer alan eksik çalışmaları fesih nedeni yapılmamış ve bunlar yönünden altı iş günü geçmiştir. Bu durum ayrıca davacının olağan çalışması şeklinin bu tarzda olduğunu göstermektedir.

Davacı 2004 Kasım ayında beş gün çalışıp, ayağını burkması nedeniyle 20.11.2004 günü acile gitmiş bu konudaki rapor da celbedilmiştir.

Davacı bu durumu işyerine telefonla da bildirmiştir.

Böyle olunca devamsızlığı rahatsızlığı nedeniyle haklı sebebe dayandığından kıdem, ihbar tazminatı isteklerinin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9.HD. 2006/14632 E. 2006/33653 K. 21.12.2006)

“..Davalı tarafından davacının hizmet akdi 16.7.2004 tarihinde 45 gün işe devamsızlık yaptığı gerekçesi ile fesih edilmiştir.

Davacının İstanbul’da izinli bulunduğu sırada İstanbul SSK Sağlık İşleri Müdürlüğüne 1.6.2004 tarihinde başvurarak tedavisi için SSK Göztepe Eğitim Hastanesi Baştabipliğine ve şevkini yaptırdığı ve bu hastanede 4.6.2004 tarihinde muayene olup tedavisine başlandığı anlaşılmakta ise de, bu tedavinin hangi tarihe kadar sürdüğü ve kendisine istirahat raporu verilip verilmediği dosya içerisinden anlaşılamamaktadır.

Dosya içerisinde mevcut SSK Göztepe Eğitim Hastanesince düzenlenen belgeler eklenip anılan Hastane Baştabipliğine müzekkere yazılarak davacının hastanede hangi tarihler arasında tedavi gördüğü, kendisine istirahat raporu verilip verilmediği verilmiş ise hangi tarihe kadar istirahatı i olduğunun bildirilmesinin istenmesine istirahat raporu verilmemiş ise ne sebeple rapor verilmediğinin ve gelen cevabi yazı bir değerlendirmeye tabi tutularak davacının ihbar ve kıdem tazminatı hakkında hükiim kurulmalıdır.

Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2006/12403 E. 2006/34606 K. 26.12.2006)

“…Davacının, davalıya ait işyerinde 15.05.1993- 10.5.2004 tarihleri arasında çalıştığı 3-4/5/2004 tarihleri arasında devamsızlık yaptığı anlaşılmaktadır.

Davacı tanıkları davacının eşinin lösemi hastası olduğunu ifade etmişlerdir.

Davacı işverene verdiği savunmada 03-04/05/2004 tarihleri arasında mazereti nedeniyle işe gelemediğini aynı vardiyada çalıştığı F.Ü. ile işverene haber gönderdiğini bildirmiştir.

Davacının 5.5.2004 tarihinde SSK dan 30 gün istirahat raporu aldığı, daha önce de çeşitli raporlarının bulunduğu kendisinin sağlığının yerinde olmadığı gibi eşinin hastalığı sebebiyle devamsızlığının haklı nedene dayandığı, davacı tanığı F.Ü. davacının savunmasını doğruladığı görülmektedir.

Feshin haklı olduğunu iş sözleşmesini fesheden taraf ispatlamak zorundadır.

Mahkemenin ispat külfetini hatalı olarak davacı tarafa yöneltmesi isabetsizdir.

Kaldı ki eşinin kanser hastalığı dışında fesih tarihinden önce alınan SSK Eskişehir hastanesinin 5.5.2004 tarihli istirahat raporu “sol akut trombofilcbit” hastalığı davacının sağlığının da yerinde olmadığını göstermektedir.

Davacının devamsızlığının haklı bir sebebe dayandığı gibi, aynı vardiyada çalışan F.Ü. aracılığı ile işyerinden sözlü izin istemek suretiyle gerçekleştirdiğinden, mahkemece ihbar ve kıdem tazminatlarının hesap bilirkişisinden rapor alınmak suretiyle, alınacak raporu bir değerlendirmeye tabi tutulmak suretiyle kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2006/14747 E. 2006/33223 K. 18.12.2006)

“….Dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden davacının eşinin 11.1.2005 tarihinde kaza geçirdiği anlaşılmaktadır. Dinlenen davalı tanıkları da davacının iki gün devamsızlık yaptıktan sonra işe gelerek işe gelememesinin sebebinin eşinin kaza geçirmesi ve hastanede refakatçi kalmasından kaynaklandığını ifade ettiğini belirtmişlerdir. İşçinin işe devamsızlığı her durumda işverene haklı fesih imkanı vermemektedir. Devamsızlığın haklı bir nedene dayanması halinde işverenin derhal ve haklı nedenle fesih imkanı bulunmamaktadır.

Bu sebeple davacının işe gelmediği sabit olmakla beraber devamsızlığının sebebi haklı bir mazerete dayanmaktadır.

Dolayısıyla 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/2-9 maddesinde düzenlen “.. haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü işe devam etmeme” koşulu somut olayda gerçekleşmemiş olup hizmet akdinin işverence devamsızlık nedeniyle feshi haksızdır. Davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulü gerekirken reddedilmesi hatalıdır, hatalıdır.”(9.HD 2007/22612 E. 2008/17906 K. 27.06.2008)

“….Davacının iş sözleşmesinin davalı işverence 4857 sayılı yasanın 25/11. g ınd. uyarınca feshedildiği kabul edilip davanın reddine karar verilmişse de dosyada mevcut hastane cevabı yazısından davacının babasının devamsızlık süresini de kapsayacak şekilde hastanede yattığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece davacının babasının bu rahatsızlığının hayati tehlike yaratacak nitelikte olup olmadığı ve tedavisi sırasında davacının babasının refakatinde kalıp kalmadığı, dolayısıyla davacının devamsızlığının meşru ve haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı araştırılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.”(9. HD. 2009/26682 E. 2011/42446 K. 02.11.2011)

“….Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 01.05.2007-08.06.2007 tarihleri arasında istirahatIi olduğu, davacı hakkında başkaca sağlık raporu, tedavi gördüğüne ilişkin belge vs. bulunmadığı, davacı hakkında 16-17-18.07.2007 tarihleri için devamsızlık tutanağı düzenlenerek, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle 4857 sayılı Kanun Tın 25 II- (g) bendi uyarınca 24.07.2007 tarihi itibariyle feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davacının devamsızlık yaptığı iddia edilen tarihlerde fizik tedavi görüp görmediği varsa buna ilişkin belgelerin veya varsa sağlık raporunun ilgili sağlık kuruluşundan celp edilerek, davacının anılan tarihlerde haklı bir mazeretinin bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra, sonucuna göre ihbar tazminatı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2012/9028 E. 2012/29017 K. 21.12.2012)

“….Somut olayda, davacı 21.08.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde İngilizce öğretmeni olarak çalışmıştır. Davalı işveren, Ereğli 1. Notcrliği’ndcn davacıya gönderdiği 28.06.2011 tarihli fesih bildiriminde, 2010-2011 eğitim ve öğretim dönemi herne kadar 17.06.2011 tarihinde sona ermiş ise de, okul yönetimince söz konusu tarihten 30.06.2011 tarihine kadar uygulanacak iş programının tarafına yazılı olarak önceden tebliğ edildiği, buna rağmen 17.06.2011-01.07.2011 dönemi için rapor aldığı, ancak raporlu olduğu süre içerisinde yurt dışına gezi ve seyahat amaçlı çıktığının tespit edildiği gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25/II-(e) bendi gereğince iş sözleşmesinin feshedildiğini bildirmiştir.

İşveren feshinden önce de, davacının işverene verdiği 30.05.2011 tarihli fesih bildirimi ile. evlenmesi sebebiyle iş sözleşmesini 30.06.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini belirterek, kıdem tazminatının hesaplanarak tarafına ödenmesini talep etmiştir.

Davacı, iş sözleşmesinin süresi sona ermeden bir ay önce evlilik sebebiyle sözleşmeyi yenilemeyeceğini işverene bildirmiş, ancak derhal fesih yoluna gitmeden, sözleşmenin sona erme tarihi olan 30.06.2011 tarihinden geçerli olarak feshettiğini belirtmiştir. Davacının evlilik sebebiyle yenilemeyeceğini bildirdiği belirli süreli iş sözleşmesinin 30.06.2011 tarihine kadar devam ettiği anlaşılmaktadır.

Davacının iş görme edimini yerine getirme yükümlülüğünü devam ettirdiği bu süre içerisinde, davalı işveren, 28.06.2011 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II-(e) maddesi gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle davacının iş sözleşmesini feshetmiştir. Ancak, gerek iş sözleşmesinde ve gerekse iş mevzuatında raporlu iken görev mahallinin terk edilmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Öle yandan, yazılı fesih bildiriminde davacının aldığı sağlık raporunun sahte olduğu iddia edilmediği gibi, yargılama aşamasında da anılan raporun sahteliği ispat edilmemiştir. Bu maddi ve hukuki durumlar dikkate alındığında, işveren tarafından yapılan feshin lıaklı nedene dayanmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda, iş sözleşmesi davalı işverence lıaklı sebeple feshedilmediğinden, mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2012/23216 E, 2013/12213 K. 24.05.2013)