Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Eşlerden Birine Ait Olmayan ya da Elden Çıkarılmış Mallarla İlgili Talepte Bulunulabilir Mi?

Eşlerden Birine Ait Olmayan ya da Elden Çıkarılmış Mallarla İlgili Talepte Bulunulabilir Mi?

Edinilmiş maldan bahsedebilmek için kural olarak o malın mülkiyetinin eşlerden birinde olması gerekir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi aşamasında hesaba katılacak olan mallar ve değerler, eşlerin mal rejimin sona ermesi anındaki mülkiyet durumlarına göre değerlendirilir. Yasal mal rejiminde evlilik devam ettiği sürece eşler kural olarak tüm malları üzerinde mülkiyet, yönetim ve tasarruf yetkisine sahiptir. Bu sebeple mal rejimi devam ederken eşlerin edinilmiş malı tasarruf etmesine engel bir durum yoktur. Hatta bu emredici hükümdür, eşler bazı malvarlıklarını elden çıkarmayacakları, diğer eşin rızası ile tasarrufta bulunacakları konusunda sözleşme yapamazlar. Ancak bir eşin mülkiyetinde bulunmadığı halde bazı malvarlığı değerleri “eklenecek değerler”den kabul edilebilir. Bu istisnai hüküm dışında, mal rejiminin sona ermesi anında, bir eşin mülkiyetinde bulunmayan mallar tasfiyede dikkate alınmayacaktır.

Eşin Katılma Alacağını Azaltmak Kastıyla Bir Taşınmazı Devretmesi Halinde, Ayrıca bir Tapu İptal Davası Açamaya Gerek Var Mıdır?

Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
  • Eşin burada ispatlaması gereken kötüniyet ve kasıttır. İşlemin muvazaa nedeni ile geçersiz olup olmadığı tartışılmayacaktır.
  • Böyle bir durum olduğunda malın devredildiği tarihteki sürüm değeri esas alınır. (Satış değeri değil sürüm değeri)

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.

Bu konuda benzer bir diğer madde de “üçüncü kişilere karşı dava”dır. “Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.”

  • Bu madde karşılık alınarak yapılan devirler için uygulanmaz.

Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Borçlu Eşin Alacaklıları Katılma Alacağı ile İlgili Talepte Bulunabilir mi?

Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi bitmeden bir eşin katılma alacağı hakkı henüz belirlenmemiş olup, bir beklenen hak niteliğindedir. Bu sebeple tasfiye sona erinceye kadar borçlu eşin alacaklıları bu katılma alacağı beklenen hakkını takip edemeyeceklerdir.

Buna karşılık mal rejimi sonlandıktan sonra eşlerin tasfiyeyi talep etmeleri halinde borçlu eşin alacaklısının tasfiye sonucu oluşacak katılma alacağına başvurması olanaklı olmakla, katılma alacağı müstakbel alacak olarak haczedilebilir.

Davaya müdahil olunması?

Ö.U. Gençcan borçlu eşin alacaklısının da borçlu olan eşin diğer eşten değer artış payı alacağının bulunup bulunmadığı konusunda bir tespit davası açabileceği görüşündedir. Zeytin’e ve Gençcan’a göre alacaklı, müstakbel değer artış alacağını haczettirmesi halinde diğer eşe ya da mirasçılarına karşı tasfiye davası da açabilir.