Ceza Hukukunda Şikayet Nedir? Şikayet Süresi Ne Kadar?
Tanım-Kavram
Soruşturulması veya kovuşturulması şikâyete bağlı olan bir suçun (dolayısıyla şikâyet bir dava şartıdır) şikâyete hakkı olan kimse veya onun kanuni ya da iradi temsilcisi tarafından kanuni süresi içinde kanunda belirtilen yetkili kişi veya makamlara bildirilerek failin cezalandırılması iradesini beyan etmektir.
Suçların resen takip edilmesi kural, şikâyet üzerine takip edilmesi ise istisnadır. Dolayısıyla bu yola başvurulabilen suçların kanunlarda gösterilmiş olması gerekir.
Şikâyet şartı dava açılmadan önce gerçekleşebileceği gibi dava açıldıktan sonra da gerçekleşebilir ve gerçekleşmemesi her türlü muhakeme faaliyetine engel olan bir muhakeme şartıdır. Bunun istisnası ise, savcı, şikâyetin gerekmediği düşüncesiyle kamu davası açmış ancak yargılama makamı, şikâyetin gerekli olduğu kanısına varmışsa, yargılamaya devam olunabilmesi için şikâyetin varlığı aranmayacak, mağdur şikâyetten vazgeçmediği sürece yargılamaya devam olunacaktır (CMK m. 158/6). Bunun uygulaması şu şekilde olmaktadır. Örneğin, kişi hakkında kasten yaralamadan dava açılır ancak yargılama esnasında fiilin taksirle yaralama olduğu anlaşılır.
Özellikleri
Şikâyet etmesi gereken kişi, bu fiilden zarar görmüş olmalıdır.
Şikâyet hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan sayıldığı için ölenin mirasçılarına geçmeyen bir haktır. Bunun istisnası ise TCK m. 131/2’de hakaret ve sövme suçlarına ilişkin düzenlemede yer almaktadır.
Her ne kadar şikâyette bulunacak kişinin reşit olması aranmaz ise de temyiz kudretine sahip olması aranır. Zira bir kişi başka birini şikâyette bulunurken şikâyetin anlam ve sonuçlarını da anlayabilir durumda olmalıdır. Şikâyetten feragat veya şikâyetin geri alınabilmesi için de bu aranan bir koşuldur.
Suçtan zarar görenin yasal temsilcisi varsa şikâyeti o yapar. Tüzel kişilerin de şikâyette bulunabilecekleri doktrinde kabul edilmektedir.
Şikâyet, belli bir süre içinde yapılmalıdır.
TCK m. 73/1’e göre, “Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” Sürenin başlangıcı ise aynı maddenin ikinci fıkrasında “Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu 6 aylık süre hak düşürücü olduğundan, durmaz, kesilmez. Ayrıca şikâyet hakkı olan birkaç kişiden birisi 6 aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
Herhangi bir şekil şartına tabi değildir.
CMK m. 158/5’e göre, “İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.” fkjnca şikâyetin belli bir formülü de yoktur. Kamu davasının açılmasını ve yargılamanın yapılmasını istediğini gösterir herhangi bir beyan yeterlidir. Bu bağlamda, “şikâyetçiyim”, “davacıyım” gibi ifadeler kullanılmış olabilir.
Şikâyet ancak belli makamlara yapılabilir.
Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunulabilir.
Ayrıca bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
Şikâyet edilen fail değil, fiildir.
Dolayısıyla failin adı belirtilmeden ya da fail bilinmeden veya yanlış isim zikrederek de şikâyette bulunmak mümkündür. Ayrıca TCK m. 73/5 hükmü gereğince, iştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikâyetten vazgeçme, diğerlerini de kapsayacaktır. Buna şikâyetin sirayeti (yayılma etkisi) adı verilir. Ancak söz konusu hükümde iştirak halinde işlenen suçlardan bahsedildiği için bu hüküm taksirle işlene suçlarda uygulanmaz.
Diğer taraftan, suçtan birden fazla kişinin zarar gördüğü durumlarda içlerinden birinin şikâyeti dava şartının gerçekleşmiş sayılması için yeterli olacaktır.
Şikâyeti edilenin, fiilin kendisi olmasının bir sonucu da şikâyette bulunanın bu olayı ne şekilde nitelendirdiğinin önemsiz olmasıdır.
Şikâyet hakkından feragat veya şikâyetten vazgeçme mümkündür.
Şikâyet hakkından feragat, süresi geçmemiş ve henüz yapılmamış şikâyetin artık yapılmayacağının suçtan zarar gören kişi veya yasal temsilcisi tarafından açıklanması iken, yapılmış şikâyetin, yine suçtan zarar gören kişinin kendisi veya yasal temsilcisi tarafından geçersiz sayılmasının istenmesine şikâyetten vazgeçme (şikâyeti geri alma) adı verilir. Şikâyetten vazgeçme, kural olarak, mahkûmiyet kararı kesinleşinceye kadar mümkündür. Ayrıca geri alma beyanının herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde olması gerekir.
Şikâyet hakkından soruşturma evresinde feragat edilir ya da şikâyet bu evrede geri alınırsa kovuşturmaya yer olmadığına: bu işlemler kovuşturma evresinde yapıldığında ise davanın düşmesine karar verilir,
ŞİKÂYETTEN VAZGEÇME KA- NUN’DA DÜZENLENMİŞKEN ŞİKÂYET HAKKINDAN FERAGAT DÜZENLENMEMİŞTİR. AYRICA ŞİKÂYET HAKKINDAN FERAGAT TEK TARAFLI BİR BEYAN OLUP KARŞI TARAFIN KABULÜNE BAĞLI DEĞİLKEN ŞİKÂYETTEN VAZGEÇME İKİ TARAFLI BİR İŞLEMDİR; BUNUN GEÇERLİ OLABİLMESİ İÇİN SANIK TARAFINDAN KABUL EDİLMİŞ OLMASI GEREKİR (TCK m. 73/6)!!!
FERAGATTEN FERAGAT, VAZGEÇMEDEN DE VAZGEÇME MÜMKÜN DEĞİLDİR!!!