Ceza davasının, avukatlık ücret alacağı davasına etkisine ilişkin Yargıtay kararları
Davacı, davalı avukatın yetki belgesi ile kendisine vekaleten başlattığı icra takibi üzerine dosya borçluları tarafından yapılan ödemeleri tahsil ettiğini, bunun 30.000TL’sini ödeyip bakiyesini ödemediğini ileri sürerek, ödenmeyen alacağın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacının şikayeti üzerine davalı avukat hakkında İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/428 esas sayılı dosyası ile görevi kötüye kullanmak ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlanndan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. B.K.nun 53 (6098 sayılı kanun 74.) maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat karan ile bağlı değil ise de, mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. Davalı hakkında açılan ceza davasının sonucu eldeki davayı etkileyecek niteliktedir. Öyle olunca mahkemece ceza davasının sonucu beklenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykın olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 23.5.2013,2013/8079 – 2013/13659)
Davacı, avukatı olan davalının sözlemeye aykırı hareket ettiğinin tesbiti ile güvenlerini sarsılması nedeniyle sözleşmenin feshi ile davalının azledildiğini, davalı uhdesinde bulunan dosyalardan çekilen para ile ödenen masraf alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı masraf alacağı bulunması nedeniyle hapis hakkını kullandığı için ödemediğini, azlin haksız olduğunu savunmuş, ayrıca açtığı dava ile, ücret ve masraf alacağının tahsilini talep etmiş, mahkemece davalar aralarındaki bağlantı nedeniyle birleştirilerek yargılama yapılmıştır. Mahkemece, birleşen dava hakkında bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli avansın ve sözleşmeye göre yapılan süreli işler ve masraf alacağının ayrıntılı olarak mahkemeye bildirilmesi için davalıya verilen kesin sürede yerine getirilmemesi ve davalının bilirkişi ve hakimi reddi de gözetilerek davanın uzamasına sebebiyet vermesi gözetilerek birleşen davanın tefriki ile asıl dava hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne varki asıl dava ile birleşen davanın tarafları aynı olduğu gibi, dayandıktan hizmet sözleşmesi, deliller ve alacak kalemleri birbirleri ile doğrudan bağlantılı olup, her iki davanın yargılamasının birlikte yapılması, delillerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Kaldıki yargılama uzunca bir süre birlikte yürütülmüş, son celse dosyalar tefrik edilerek hüküm tesis edilmiştir. Dosyaların tefrik edildiği celse davalı taraf aynlmasına itiraz ederek takas ve mahsup definin bulunduğunu belirtmiştir. Mahkemece, bu durumda birbirleri ile sıkı sıkıya bağlı olan, birisi hakkında verilecek karar diğerini etkileyecek durumda birbirleriyle bağlantılı olan davaların, yargılamalarının birlikte yapılarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Davalı hakkında, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işler hakkında görevi kötüye kullanma suçlarmdan birden fazla ceza davası açıldığı, bu davaların Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/372 esas sayılı dava dosyası üzerinde birleştirilerek yargılamaya devam edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesinin vereceği beraat kararı hukuk hakimi bağlamasa da maddi vakıanın tesbitine ilişkin hususlar bağlayıcı olduğundan mahkemece, ceza davası dosyası getirtilip incelenip, sonucu da beklenerek hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 5.6.2014, 2013/31372 – 2014/17777)