Boşanma ve Ayrılık Evlenmenin Butlanı Yokluğu Davası Açılması Halinde Tedbir Nafakası
Boşanma davası açılınca kadın kocasından, kocada karısından nafaka istemek hakkı kazanır (TMK. Md. 169). Hâkim kendiliğinden eşler ve yanında bulunan çocuklar için tedbir nafakası (parasal katkı tutarı) tayin eder. Hangi eşin dava süresince ne miktar parasal katkıda bulunacağını belirler.
Evlenmenin butlanı davasında yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanacağından (TMK. Md. 160) boşanma davasında uygulanan tedbir nafakası ile ilgili hükümler evlenmenin iptali davasında da uygulanır.
TMK’nın 197 ve devamı maddelerine uygun bağımsız açılan tedbir nafaka davalarında ve tedbirlerde ise, mutlaka kadın ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlamak zorundadır.
Boşanma davası devam etmekte iken davalı ayrı mahkemede TMK. 197’nci maddesine dayanarak tedbir nafakası istemişse;
Boşanma davası sırasında birliği koruma tedbirleri almak ve bu bağlamda eşler ve çocuklar için tedbir nafakası tayin etmek görevi boşanma davasına bakan Aile Mahkemesi hâkimine ait olduğundan dava açılan aile mahkemesi hâkimi boşanma davası ile birleştirme kararı verecektir (HUMY. 45 vd.).
Bağımsız nafaka davası önce açılmışsa, bu konudaki takdir hâkime aittir. Birleştirme kararı verilebileceği gibi davaya devamla ayrı müstâkil bir nafaka hükmüde verebilir.
Gerek boşanma davasında ve gerekse bağımsız açılan tedbir nafaka davalarında, başka bir istek tarihi yoksa kural olarak nafakaya dava tarihinden hükmolunur.
Boşanma davasının devamı sırasında çocuk doğmuş ise, bu çocuk için nafaka doğum tarihinden başlar.
Kocanın iflâsı halinde nafaka davası iflâs idaresine karşı açılmalıdır. Yine nafaka yükümlüsü kadın ise onun iflası halinde de dava iflas idaresine karşı açılmalıdır. (İİK. md. 184, 191, 194)
Tedbir nafakası boşanma davası ile ilgili hükmün kesinleşme tarihine kadar devam eder.
Evli kadınların tedbir nafakası istemlerinde birinci derecede sorumluluk kocaya düşer yani kadın kocasının nafaka ödeme gücü varken çocuklardan nafaka isteyemez. Zira nafaka davalarımn bununla yükümlü olanlar hakkında mirastaki tertip sırasına göre açılması gerekir.
Çocuk ergin ise tedbir nafakasına hükmolunmaz.
Tedbir nafakası dava dilekçesin de eş ve çocuklar için istenen nafaka miktarları ayrı ayrı gösterilmeli birlikte istenmişse, hâkim tarafından mutlaka istenen nafaka miktarları ayn ayrı (açıklattınlarak) hükme bağlanmalıdır. Toptan nafakaya hükmolunması bozma nedenidir.
Tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmolunursa da istem sonraki bir tarih ise ve bu istemde başlangıç tarihi dava tarihinden sonraki bir tarihle ilgili ise HUMY’un 74. maddesi gereğince nafakaya istem tarihinden itibaren hükmolunur. Çünkü hâkim istekten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez.
Boşanma davası açılmadan evvel kadının nafaka istemeyeceğine dair beyanı hukuki sonuç doğurmaz. Kadın dava açılınca nafaka isteyebilir. Zira doğmamış bir haktan feragat mümkün değildir.
Akıl hastası olan ve çalışamayan geliri de olmayan koca nafaka ile yükümlü tutulamaz.
Koca asker ise ve şahsi geliri de yoksa veya paraya çevrilebilir malı ve serveti bulunmuyorsa askerlik görevi devam ettiği sürece nafaka yükümlülüğü kalkar (Y.İç.B.K. 12.12.1966 – 5/11) (Y.2.HD. 20.02.2002 – 1706/2345).
Nafaka hakkı şahsa bağlı bir haktır devrolunamaz.
Nafaka hakkından feragat hukuki sonuç doğurmaz.
Nafaka alacakları mahsup edilemez, takas konusu yapılamaz. TMK. 954. maddesi gereğince rehnedilemez. Nafaka alacağı haczedilemez (İİY. Md. 82-83).
Nafaka borçlusu, alacağına karşılık takas yapamaz (B.Y. Md. 123).
Tedbir nafakası artırım davalarında da ayrı yaşamakta haklılığın devam etmesi ve bunun kanıtlanması gerekir.
Nafaka takdirinde takdire esas ekonomik ve sosyal durumunun taraflarca davaya objektif olarak yansıtılması önem arz etmektedir. Tatbikatta zabıtaca yapılan araştırma çoğu kez gerçeği yansıtmadığından çok az ve gülünç alay konusu olabilecek nafakaya hükmolunmaktadır. Oysa, taraflar gerçek durumu aksettirdiklerinde takdir isabeti fazlalaşmaktadır. Aile mahkemesi hâkimi bu konudaki verileri yeterli görmezse, mahkemede görevli veya seçeceği uzmanlara bu konuda araştırma ve inceleme görevi de verebilecektir.
Kocanın eşini kovması kadına ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı verir. Sonradan davet edilme bu hakkı ortadan kaldırmaz.
İhtar döneminde açılan ve kabul edilen kesinleşen tedbir nafakası davası (TMK’nın 164. maddesine) dayanan boşanma isteğinin kabulüne engeldir.
Boşanma davası redle sonuçlandıktan sonra eş uzun süre bu dava nedeniyle ayrı yaşayamaz ve ayrı yaşama hakkının devam ettiğini kanıtlamadıkça tedbir nafakası isteyemez.
TMK’nunun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası alan eş, eşi ile barıştıktan sonra yeniden ayrılma halinde ayrı yaşama hakkının yeniden doğduğunu iddia ve ispat etmedikçe yeniden tedbir nafakası alamaz.
Açılmış olan tedbir nafakası davası sırasında, davacı ölmüş ise, mirasçıları bu davayı sonuçlandırabilirler.
Feragat kesin hükmün sonuçlarım doğuracağından TMK’nın 169. maddesi uyarınca tayin olunan nafakada o anda sona erer, bu nedenle nafakaların kararın şekli anlamda kesinleşmesine kadar devamına karar verilmez (HUMY. Md. 95).
Kocanın mal varlığı ve geliri bulunmaması zaruret içinde olması halinde, kadın TMK’nın 186. maddesi gereğince birliğin giderlerine emek ve mal varlığı yanında mali ekonomik gücü oranında da katılmak zorundadır (Y.2.HD. 04.02.2002- 17622/1273).
Boşanma davası dışında eşler TMK’mn 197. maddesine dayalı olarak tedbir nafakası talep edebilmesi için mutlaka ve mutlaka ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlamalıdır. Aksi takdirde ayrı yaşamakta haklılık kanıtlanmamış, davalı eş kendi arzusu ile evi terk etmişse davanın reddi gerekir.
Eşler ayrı yaşamakta hakh olmasalar bile, Aile Mahkemeleri Hâkimi eşlerin yanında bulunan çocuklar için mutlaka dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmetmeli eşlerin katkı oranlarını belirlemelidir.
Nafaka alacaklısının ölümü halinde tedbir nafakası kendiliğinden kalkar sadece bu ölüm tarihine kadar birikmiş ve ödenmemiş tedbir nafakaları terekeye ait olur. Mirasçılar tarafından takip edilebilir.
Boşanma davası açılmakla tedbir nafakası hakkında karar verme görev ve yetkisi boşanma davasına bakan hâkime aittir.
Bu durumda, ayrı tedbir nafakası davası açan kadın TMK’nın 169. maddesi gereğince tedbir nafakası istiyorsa, nafaka davasına bakan mahkeme dava dilekçesini görev yönünden reddetmelidir.
Nafaka davasına bakan hâkim tarafların anlaşmaları dışında yabancı para ile tedbir nafakasına hükmedemez. Alman markı tedavülden kaldırıldığından infazı mümkün para ile nafakaya hükmolunmahdır (Y.2.HD. 08.03.2002 – 2391/3186).
Tedbir nafakasına boşanma davasına bakan hâkim ara kararı ile de hükmedebilir.
Tedbir nafakası davalarında davalının örneğin 500.-YTL verebilirim şeklindeki beyanı HUMY’un madde 95 ve 150. maddelerinde düzenlenen davanın kabulü niteliğinde değildir. Bu nedenle taraflardan delilleri sorulup toplanmalı, davacının ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı belirlenmeli sonucuna göre karar verilmelidir.
Kocanın kovması sonucu baba evine sığınan ve tedbir nafakası isteyen eşe, koca ve eve dönmesi için ihtar göndermişse davacı eş ayrı yaşamakta haklılığını kanıtlayamazsa, ihtarın tebliğini takip eden iki aylık dönemden sonra tedbir nafakası isteyemez. Kocanın davacıyı kovması ile ilgili nafaka talebini haklı kılan neden ihtarla sona ermiştir. O halde tedbir nafakasına dava tarihi ile ihtarın yapıldığı tebliğ tarihini takip eden iki aylık süre ile sınırlı olarak karar verilmelidir.
Boşanma davası içinde takdir olunan tedbir nafakası boşanma ile ilgili kararın kesinleşmesiyle sona erer bu durumda bununla ilgili tedbir nafakalarının artırılması davalarında eğer tedbir nafakaları boşanma davaları içinde verilmişse boşanma dosyası celbedilmeli dava reddedilmiş ve red kararı kesinleşmişse talep yeni bir nafaka davası niteliğinde değerlendirilmeli, davacının ayrı yaşama hakkı ile ilgili deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir. (Y.2.HD. 05.03.2002-2446/2884).
Yine boşanma davasının ikamesinden sonra TMK’nın 169. maddesince ödenmesine karar verilen tedbir niteliğindeki nafaka boşanma davasının sonuçlanması ile hukuki dayanağı kalmadığından sona erer. Bu durumda yukarıda açıklandığı gibi açılan davayı TMK’nın 195-197. maddeleri çerçevesinde değerlendirmek (HUMY. Md. 76), taraflardan delilleri sorularak toplanmak sonucuna göre karar vermek gerekir. Yoksa hukuki varlığı boşanma davası ile ilgili kararın kesinleşmesi ile sona eren tedbir nafakalarının artırılmasına karar verilemez.
Daha önce de açıklandığı gibi tarafların müşterek çocukları ergin ise, ergin çocuk için tedbir ve iştirak nafakalarına hükmedilemez (Y.2.HD. 28.03.2002 – 3623/4347).
Tedbir nafakası açılmadan önce veya davanın devamı sırasında yükümlü koca iflâs etmişse dava iflâs idaresine karşı açılmalıdır. Koca aleyhine açılan dava ve bu davada kocanın davayı kabulü hukuki sonuç doğurmaz.
Boşanma davasının devamı sırasında hâkim her nasılsa tedbir nafakasına hükmetmemiş ve boşanmaya karar verilmiş hüküm tedbir nafakası yönünden temyiz edilmemişse, koca bakımından bu dönem için usuli kazanılmış hak oluşur yeniden bu dönem için tedbir nafakası istenemez.
Nafaka anlaşma ve hâkimin bu anlaşmayı tasdiki ile de belirlenir. Anlaşma dışında nafaka yabancı para ile tayin olunamaz. Hâkim tarafından tasdik edilmeyen nafaka ile ilgili anlaşma hukuki sonuç doğurmaz (TMK. Md. 184).
Nafaka miktarını takdir etmek taraflar anlaşamazlarsa hâkime aittir. Nafaka miktarı talep edenin geçinmesi için gerekli miktarda ve diğer tarafın geliri, ekonomik gücü ve malı ve geliri ile uygun olmalıdır.
Hâkim tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını aylık gelir ve giderlerini, mal varlıklarını araştırır. Takdir edilecek nafaka hakkaniyete uygun, yine ihtiyacı karşılayacak miktarda olmalıdır (TMK. Md. 4) (Y.2.HD. 11.03.2002 – 2816/3279).
Nafaka takdiri özel bilgi ve mal varlığı ile teknik bilgi gerektirmediğinden (HUMY. Md. 275). Hâkim bizzat nafaka takdir etmeli, bilirkişiye müracaat etmemelidir.
Koca, çalışmadığım ve geliri olmadığını kesin delillerle kamtlarsa bu durumda geliri olan kadın da aile giderlerine katkı zorunda olduğundan, kocanın istemi üzerine hâkim kadının aile giderlerine parasal katkı tutarım belirler (TMK. Md. 196).
Buna karşın nafaka yükümlüsü kendi eğitim, beceri durumuna göre çalışmıyor, bu konuda çaba harcamıyorsa, sonuçlarına katlanmak zorunda olduğundan, nafaka yükümlülüğü devam eder.
Nafaka davası açıldıktan sonra davalı ölürse, ölüm gününe kadar geçen süreye ait nafakadan mirasçılar külli halef olarak sorumlu olurlar.
Eşlerin evlilik birliği devam ederken birinin istemi üzerine hâkim ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler. Bu katkılar geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir (TMK. Md. 196).