Borçlunun Üçüncü Kişilerdeki Mal ve Alacaklarının Haczi Nasıl Yapılır?
Borçlunun üçüncü kişilerdeki mal ve alacaklarının haczi genel olarak İİK’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir. İcra müdürü, alacaklının talebi ile borçlunun üçüncü kişideki alacağını haczedip bunu haciz tutanağına geçirir ve borçluya bildirilir, böylece borçlunun üçüncü kişideki alacağı haczedilmiş olur. Aşağıda açıklanan prosedür, alacak için muhafaza tedbiri niteliğindedir.
Bu sebeple aşağıda bu durum esas alınacaktır; üçüncü kişilerdeki taşınır mal veya diğer alacaklar için aynı yolun izlenmesi gerekir. Bu durumda şöyle bir prosedür izlenir: Borçlunun üçüncü kişideki alacağının haczine karar verilmesi üzerine üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilir (Birinci Haciz İhbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye, takip borçlusunun kendisinden olan alacağının haczedildiği, bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceği, borçluya borcu yoksa bunu yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi gerektiği, aksi takdirde borç zimmetinde sayılacağı bildirilir. Bunun üzerine üçüncü kişi üç şekilde davranabilir:
1. Kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine karşı süresinde itiraz edebilir. İtiraz eden üçüncü kişi takip borçlusuna borcu bulunmadığı veya bu borcu daha önce ödediğini belirtir. Üçüncü kişi kendisine gönderilen ihbarnameye, doğru cevap vermek, borçlu ile bir ilişkisi varsa, bunu tam olarak belirtmek durumundadır. Üçüncü kişi, borçluyla mevcut olan hukuki ilişkiyi, kendi nezdinde bulunan alacak veya hesaplarını tam olarak bildirmelidir. Mevcut bir hukuki ilişkiye dayanan müstakbel alacaklar da bu yolla haczedilebilir.
Örneğin, bir müteahhidin hak edişleri işverenden bu yolla istenebilir. Bu durumda üçüncü kişi kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine vereceği cevapta borçlunun henüz bir alacağı bulunmadığını ancak müstakbel alacağı bulunduğunu ve bunun gerçekleşmesi halinde icra dairesine ödeyeceğini bildirmelidir. Ancak haciz ihbarnamesi gönderildiğinde bu tür bir hukuki ilişki yoksa gelecekteki muhtemel ilişkilere yönelik alacaklar, bu yolla haczedilemez. Üçüncü kişinin de bu tür bir haciz ihbarnamesine karşı, kendisinde borçlunun alacağının bulunmadığını bildirmesi yeterlidir.
Üçüncü kişinin bu beyanı gerçeğe aykırı ise alacaklı, üçüncü kişinin cezalandırılması ve tazminata mahkûm edilmesi için icra mahkemesine başvurabilir. İcra mahkemesi tazminat hakkındaki talebi genel hükümlere göre dava olarak inceler.
Üçüncü kişilerdeki mal ve hakların haczinde, gönderilen ihbarname ve bildirilere, gerçek veya tüzel kişiler meslek sırrı veya banka sırrı gibi sebeplerle cevap vermekten kaçınamazlar (İİK m. 367). Bunu yerine getirmezlerse (İİK m. 357) veya gerçeğe aykırı beyanda bulunurlarsa (İİK m. 338) cezalandırılırlar.
2. Üçüncü kişi takip borçlusuna borcu olduğunu icra dairesine bildirebilir. Bu durumda üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmez. Üçüncü kişi borcunu icra dairesine ödemek zorundadır; aksi halde icra dairesi, üçüncü kişinin mallarını haczeder, satar ve bedelinden alacağı tahsil eder.
3. Üçüncü kişi haciz ihbarnamesine itiraz etmezse, kendisinden istenen alacağı kabul etmiş sayılır. Bu durumda üçüncü kişi itiraz etmediği için takip borçlusuna borçlu olduğu kabul edilir ve bu durum kendisine yeni bir haciz ihbarnamesi ile (İkinci Haciz İhbarnamesi) bildirilir. Üçüncü kişiye gönderilen bu ikinci haciz ihbarnamesinde ayrıca, bu ihbarnamenin tebliğinden itibaren yedi gün içinde birinci haciz ihtarnamesinde belirtilen sebeplere dayanarak itiraz edebileceği belirtilir ve itiraz etmediği takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir. Üçüncü kişi yedi gün içinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmezse, zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemelidir.
Üçüncü kişi yedi gün içinde itiraz etmez ve zimmetinde sayılan borcu da ödemezse, bu durumda kendisine bir bildirim yapılır. Bildirim aslında üçüncü haciz ihbarnamesidir. Bu bildirimde üçüncü kişiye, onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi ya da aynı süre içinde menfi tespit davası açması; aksi takdirde, borcu ödemeye zorlanacağı belirtilir.
Üçüncü kişi, süresinde bir menfi tespit davası açmaz ve zimmetinde sayılan borcu da ödemezse, borca yetecek malı haczedilip, satılır ve alacaklının alacağı ödenir. Üçüncü kişi, süresinde alacaklıya karşı, kendisinin takip borçlusuna böyle bir borcu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açar ve dava açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde icra dairesine verirse, dava sonuna kadar ödeme yapmaya zorlanamaz ve hakkında yürütülen cebri icra işlemleri dava sonunda verilen karar kesinleşinceye kadar durur; ancak bu arada satış isteme süreleri de işlemez. Üçüncü kişi, takibin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde bu davayı açabilir ve açtığı davada, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispat yükü altındadır. Dava sonunda üçüncü kişi lehine karar verilirse, zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur, ancak lehine bir tazminata hükmedilmez.
Dava üçüncü kişinin aleyhine sonuçlanırsa, mahkeme aynı zamanda, dava konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere üçüncü kişiyi kendiliğinden bir tazminata mahkûm eder. Üçüncü kişi davayı kaybetmesine rağmen, zimmetinde sayılan borcu ödemezse, borcu nispetinde malları haczedilip, satılır ve alacaklının alacağı ödenir.