Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı süresi ne olursa olsun, hapis cezasına mahkûm olduğu takdirde, kural olarak mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılır.
BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA
Ceza Mahkûmiyetinin Kanuni Sonucu Olan Hak Yoksunluğu
Hâkimin Zorunlu Olarak Hükmetmesiyle Ortaya Çıkan Hak Yoksunluğu
Hâkimin Takdiren Hükmetmesiyle Ortaya Çıkan Hak Yoksunluğu
Ceza Mahkûmiyetinin Kanuni Sonucu Olan Hak Yoksunluğu
TCK m. 53/1’de tahdidi olarak sayılan bu hak yoksunlukları, cezaya hükmedilmesiyle beraber ayrıca bir karar verilmesine gerek olmaksızın ortaya çıkar.
Şartları
Kasıtlı bir suçun işlenmiş olması gerekir. İşlenen kasıtlı suçun yoksun olunduğu belirtilen haklarla ilgili olması gerekmez.
Hapis cezasına mahkûm edilmiş olması gerekir. Bu cezanın süresi konusunda ise bir düzenleme yoktur. Bu bağlamda, kişi bir gün bile olsa kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilmişse 53/1’de belirtilen hak yoksunlukları kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Süresi
Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar birinci fıkrada belirtilen hak yoksunlukları devam eder. Başlangıç anı ise hükmün kesinleşmesidir. Ancak kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkrada belirtilen hak yoksunlukları uygulanmaz. Ayrıca Kanun’un 53/3. maddesi uyarınca, hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen kişi hakkında, bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılma şeklindeki hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir (DOLAYISIYLA BURADA HÜKMEDİLMİŞ OLAN HAPİS CEZASININ UZUN SÜRELİ OLMASI GEREKİR. ZİRA KISA SÜRELİ İSE ZATEN HEMEN YUKARIDA BELİRTTİĞİMİZ ÜZERE UYGULANMAYACAKTIR). Böylece örneğin avukat olan bir kişinin cezası ertelendiğinde belirttiğimiz hak yoksunluğunun uygulanmamasına da karar verilebilecektir.
Yine 53/3. madde uyarınca, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen ya da denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından herhangi bir hak yoksunluğu söz konusu olmaz.
Hâkimin Zorunlu Olarak Hükmetmesiyle Ortaya Çıkan Hak Yoksunluğu
TCK m. 53/5’te düzenlenmiştir. Metinde de bir zorunluluk ifadesi olarak “karar verilir” denmektedir.
Ceza mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak ortaya çıkan hak yoksunluğundan farklı olarak, 53/1’de sayılanlardan hangisi kötüye kullanılarak suç işlenmişse sadece o hak ve yetkiden yoksun kalınır. Dolayısıyla suçun, bu hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş bir suç olması gerekir. Ayrıca böyle bir durumda, kişi hakkında cezanın infazından sonra da devam
etmek üzere hükmolunan hapis cezasının yarısından bir katına kadar kötüye kullandığı bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilecektir. Aynı durum adli para cezasına hükmedilmiş olması hâlinde de geçerlidir.
Şartları
Ceza mahkûmiyetinin kanuni sonucu olan hak yoksunluğunda olduğu gibi suçun kasten işlenmiş bir suç olması gerekir.
Suç, 53/1. maddede sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmelidir. Durum böyle olunca da hangi hak kötüye kullanılarak suç işlenmişse ancak o hakkın yoksunluğuna karar verilecektir.
Hapis cezasına hükmedilmiş olabileceği gibi ceza mahkûmiyetinin kanuni sonucu olan hak yoksunluğundan farklı olarak adli para cezasına da mahkûm edilmiş olabilir.
Mahkeme buna ayrıca karar vermeli, hükümde de bu açıkça gösterilmelidir. Dolayısıyla cezanın infazından sonra da devam edecek olan hak yoksunluğu hükümde gösterilmediği zaman bu durum kişi açısından bir kazanılmış hak olur ve hak yoksunluğu yalnızca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, o da ilk durumda gösterdiğimiz mahkûmiyetin kanuni sonucu olan hak yoksunluğu olarak, devam eder. Dolayısıyla bu sonuç, ancak hapis cezasına hükmedilmiş olması durumunda geçerli bir sonuçtur. Zira yukarıda da belirttiğimiz üzere, mahkûmiyetin kanuni sonucu olan hak yoksunluğu sadece hapis cezalarında geçerli olan, adli para cezalarında geçerliliği olmayan bir hak yoksunluğu türüdür.
Hâkimin Takdiren Hükmetmesiyle Ortaya Çıkan Hak Yoksunluğu
Türk Ceza Kanunu’nun 53/6. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. ” Metindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, hâkimin, fıkrada belirtilen hak yoksunluklarına hükmetmek gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca suçun taksirle işlenmiş bir suç olmasının gerektiğine de dikkat edilmelidir. Taksir, bilinçli olabileceği gibi bilinçsiz de olabilir. Bu suç, belirli bir meslek ve sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenmiş olmalıdır. Yani her türlü taksirli suçta bu fıkrada belirtilen hak yoksunluğuna hükmedilebileceği gibi bir sonuca varılmamalıdır. Ayrıca taksirli suçtan dolayı kişi mahkûm edilmiş olmalı ve takdiren hükmedilen hak yoksunluğu kararda açıkça gösterilmelidir.
Hâkimin takdiren hükmetmesiyle ortaya çıkan hak yoksunluğu, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar. Üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere hâkimin belirleyeceği süre kadar da devam eder.