Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Avukatın ölümünün avukatlık sözleşmesine etkisine ilişkin Yargıtay kararları

Avukatın ölümünün avukatlık sözleşmesine etkisine ilişkin Yargıtay kararları

Özet: Davalı ile vekili avukat arasındaki vekalet ilişkisi ölümle son bulmuştur. Dolayısı ile vekalet ücreti alacağı da ölümle muaccel olmuştur. vekil avukatın davalı adına takip ettiği dava ve işlerin her biri itibarıyla, davaların geldiği safha, sarfettiği emek ve mesaisi gözetilerek ve vekilin ölümü nedeniyle derdest olan davalar için davalının tekrar avukat tutması ve ona da vekalet ücreti ödeyecek olması hususları da gözetilerek hak ve nesafet ilkeleri doğrultusunda davacıların talebi de aşılmamak suretiyle makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

Davacıların murisi olan avukat Nedim Aksoy’un davalının vekili olup 28.5.2008 tarihinde vefat ettiği, davalı ile aralarında yazılı ücret sözleşmesi olmadığı, eskiden gelen vekaletnamesinin bulunduğu, Kuşadası 2.AHM 2004/455, 2006/146, Kuşadası 1.AHM 2004/540, 2005/268, Aydın l.İdare Mahkemesinin 2006/2101 esaslı ve Kuşadası 2.AHM 2006/16 Değişik İş sayılı dava dosyalarını takip ettiği, bunlardan tesbit dosyası ile idare mahkemesi dosyasının sonuçlandığı, diğerlerinin derdest olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Davalı ile vekili avukat arasındaki vekalet ilişkisi ölümle son bulmuştur. Dolayısı ile vekalet ücreti alacağı da ölümle muaccel olmuştur. Sağlığında takip ettiği dava ve işlerle ilgili olarak davalı tarafından bir kusuru, güven ve özen ilişkisine aykırı bir eylemi olduğu ileri sürülmemiştir. Ancak vekil tarafından takip edilen davalar henüz derdest olup, vekilin ölümü üzerine davalı yeni bir avukat tutmak durumunda kalmıştır. Bu durumda vekil müvekkil ilişkisinin tarafların bir kusuru olmaksızın, ölümle son bulmuş olması nedeniyle vekil avukatın davalı adına takip ettiği dava ve işlerin her biri itibarıyla, davaların geldiği safha, sarfettiği emek ve mesaisi gözetilerek ve vekilin ölümü nedeniyle derdest olan davalar için davalının tekrar avukat tutması ve ona da vekalet ücreti ödeyecek olması hususları da gözetilerek hak ve nesafet ilkeleri doğrultusunda davacıların talebi de aşılmamak suretiyle makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 15.7.2010,2010/2237 – 2010/10643)

Özet: Vekil tarafından takip edilen boşanma davası dışındaki, davalar henüz derdest iken, müvekkilin ölümü üzerine davalı vekalet ilişkisini sürdürmemiştir. Bu durumda vekil-müvekkil ilişkisinin tarafların bir kusuru olmaksızın, ölümle son bulmuş olması nedeniyle vekil avukatın davalı adına takip ettiği dava ve işlerin herbiri itibarıyla, davaların geldiği safha, sarfettiği emek ve mesaisi gözetilerek hak ve nesafet ilkeleri doğrultusunda davacının talebi de aşılmamak suretiyle makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.

Davacının murisin vekili olarak davalarını takip ettiği, boşanma davası dışındaki davaların derdest olduğu 19.1.2009 tarihinde murisin vefat ettiği, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı ile müvekkili muris Hüseyin arasındaki vekalet ilişkisi ölümle son bulmuştur. Dolayısı ile vekalet ücreti alacağı da ölümle muaccel olmuştur. Sağlığında takip ettiği dava ve işlerle ilgili olarak davacı tarafından bir kusuru, güven ve özen ilişkisine aykırı bir eylemi olduğu ileri sürülmemiştir. Ancak vekil tarafından takip edilen boşanma davası dışındaki, davalar henüz derdest iken, müvekkilin ölümü üzerine davalı vekalet ilişkisini sürdürmemiştir. Bu durumda vekil-müvekkil ilişkisinin tarafların bir kusuru olmaksızın, ölümle son bulmuş olması nedeniyle vekil avukatın davalı adına takip ettiği dava ve işlerin herbiri itibarıyla, davaların geldiği safha, sarfettiği emek ve mesaisi gözetilerek hak ve nesafet ilkeleri doğrultusunda davacının talebi de aşılmamak suretiyle makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 20.9.2010,2010/4419 – 2010/11699)