Avukat tutmanın avantajları nelerdir?
Anayasa’nın Hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hukuk sistemimizde, İstisnai durumlar hariç, avukat tutma mecburiyeti bulunmamaktadır.
Uygulamada, avukata verilecek ücreti gereksiz masraf olarak gören, avukatın yapabileceği işi bizzat yapabileceğini düşünen ve davasını / icra takibini kendileri yürütenler, genelde, telafisi mümkün olmayacak hak kayıplarına uğramaktadırlar.
Kimileri, davasını / icra takibini bizzat açtıktan sonra, işin düşündüğü kadar kolay olmadığını görüp avukat arayışına gitmekte, ancak asillerin yaptığı usuli hatalar, zamanında verilmeyen delil listeleri, karşı tarafın muvafakati olmadan yapılamayacak işlemler nedeniyle, çoğu zaman durum, sonradan davaya dahil olan avukat tarafından da toparlanamamaktadır.
Ceza davalarında ise avukatın rolü bizce daha da önem kazanır. Sanığın, hürriyeti bağlayıcı ceza alma ihtimali olan durumlarda, kendini avukatla savunması büyük önem arzetmektedir.
Dava dilekçesi hazırlamak, öyle düşünüldüğü kadar kolay değildir. Hukuk fakültelerinde bazı sınavlarda kanun açmak dahi serbesttir. Bunun nedeni, hukuki ihtilafa çözüm bulabilmek için kanuna bakmanın bazen yeterli olmamasıdır. “Olayı anlatır, delillerimi de eklerim. Nasıl olsa haklıyım. Hakim de bunu farkeder zaten” diyerek dava açılmaz. Kimileri, “internetten örnek dilekçe bulurum. forumlardan benzer ihtilaflar yaşayanların yorumlarını okurum, örnek dilekçeyi kendi olayıma uyarladım mı tamamdır” demekte ve avukat tutmaktan imtina etmektedir. Oysa internette, öyle büyük bir bilgi kirliliği mevcuttur ki, konuya vakıf olmayan birinin bunu anlaması kesinlikle mümkün değildir.
Avukat tutmayıp davasını bizzat yürütmeye çalışan birinin durumunu, iddialı bir müsabakaya çıkması gereken ancak kendi yerine uygun bir ücret karşılığı dilediği kişiyi seçme hakkı olan birinin, bu hakkını kullanmayıp, müsabakaya bizzat çıkmak istemesine benzetmek mümkündür. Bunun bir boks müsabakası olduğunu ve karşı tarafın, bu hakkını profesyonel bir boksör tutarak kullandığını varsayarsak, maça bizzat çıkarsanız, sağlam bir dayak yer oturursunuz.
Adliyelerin yüzü soğuktur. İnsanlar, adliyeye girdiklerinde, hakim karşısına çıktıklarında, çoğu zaman, haklı da olsalar kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. Duruşma salonu kurallarını dahi doğru dürüst bilmezler. Hakimlerin de çoğu zaman, avukatlara olan tutumlarıyla, vatandaşlara olan tutumları bir değildir. Bunu elbette ki tüm hakimler için söyleyemeyiz. Kimileri, hukukçu olmamaları nedeniyle vatandaşlara daha açıklayıcı ve yönlendirici şekilde davranmaktadırlar. (Örneğin, bilirkişi raporunu duruşmada tebliğ ettikleri asile, 2 hafta içinde yazılı olarak cevap dilekçesi vermen gerekiyor unutma diyeni de gördük.) Ancak birçoğu, bunu yapmaz. Hatta asillerin uzun konuşma yapmasına müsade dahi etmezler. Zaten asiller de genelde dava dilekçelerinde iddia ettiği hususları her duruşmada uzun uzun tekrar ederler.
Evinizdeki elektrik prizini değiştirmek için elektrikçiye ihtiyaç duymayabilirsiniz. Yada gerekli malzemeleriniz varsa ve sorun çok ciddi değilse, evdeki tesisat sorununu çözmeniz mümkündür. Eğer becerikliyseniz, kendi evinizi kendiniz de pekala boyayabilirsiniz. Ancak tıpta olduğu gibi, hukukta da, profesyonel destek almak, çoğu zaman zaruridir.
Davanızı bizzat takip etmek istiyorsanız, öncelikle usul hukukuna hakim olmanız gerekir. Usulü bilmeyen, esasa mahkum olur derler. Hukukçuların yıllarını verip öğrenmek için uğraştıkları usul hukukunu, ihtiyaç duyduğunuzda açıp okuyarak anlayabileceğini düşünenlere, bu işin düşündükleri kadar kolay olmadığını ifade etmek isteriz.
Avukata ödemekten çekindiğiniz tutar, düşündüğünüz kadar uçuk rakamlar olmayabilir. Hukuki bir ihtilafın tarafı olduğunuzda, işinizi bizzat yapmak yerine, bu iş için alacağınız profesyonel desteğin size ne kadara malolabileceği konusunda bir ön araştırma yapmanızda fayda var. Danışma, her ne kadar ücrete tabi ise de, birçok avukat, danışmadan ücret talep etmez. Kaldı ki, birçok avukat, vekalet ücretini peşin istemez. İşin bulunduğu aşamaya göre, bütçenizi zorlamayacak şekilde size bir ödeme planı dahi çıkarabilirler. Hatta öyle ki, işin başarı ile sonuçlanabileceğini öngören bir kısım avukatlar, yüzde ile çalışmayı, alacakları vekalet ücretini, karşı taraftan tahsilat yapılmasına müteakip almayı dahi kabul edebilmektedirler.
Eğer;
*Usul hukukunu biliyorsanız, görevli ve yetkili mahkemeyi tayin edebilecek, dava dilekçenizi, delil listenizi, beyan dilekçelerinizi, usul kurallarına göre hazırlayabilecek, karşı tarafın usul hatalarını görebilecek ve buna zamanında müdahale edebilecek yetiye sahip olduğunuzu düşünüyorsanız,
*Karşı taraf profesyonel destek alarak kendini bir hukukçu ile savunurken, siz mevcut bilginizle bunun altından kalkabileceği inancındaysanız,
*Davayı kaybetmeniz halinde uğrayacağınız zarar, avukata ödeyeceğiniz vekalet ücretinden daha azsa,
*Hürriyeti bağlayıcı bir ceza alma riskiniz bulunmuyorsa,
*Duruşmaları, keşifleri bizzat takip edebilecek durumdaysanız, anayasal bu hakkınızı elbette ki bizzat kullanabilirsiniz.
Ancak unutmamalısınız ki, davanın aleyhinize sonuçlanması halinde uğrayabileceğiniz zarar, çoğu zaman, avukata ödemekten imtina edeceğiniz tutardan çok daha büyük olacaktır