Askerlik borçlanması – Fark kıdem tazminatı Yargıtay Kararları
“Somut olayda; davacı işçi dava dilekçesinde; işyerinin özelleşmesi nedeni ile iş sözleşmesinin sona erdirildiğini belirterek askerlikte geçen süre için fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Dosyada hizmet akdinin nasıl sona erdiğine dair yazı bulunmamakla birlikte, işten ayrılma belgesinde; çıkış nedeni olarak işyerinin kapanması bildirildiği gibi, SSK kaydından da davacının 6.10.2004 tarihinden sonra ve halen başka işyerinde çalıştığı görülmektedir.
Böyle olunca iş sözleşmesi; yaşlılık aylığı ya da toptan ödeme almak üzere feshedilmediğinden davacının askerlikte geçen süresinin, davalı kamu kurumundaki hizmeti ile birleştirilmesi mümkün değildir.
Talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2008/40142 E. 2010/36102 K. 06.12.2010)
“..Davacı; davalı T.’e ait işyerinde çalışmakta iken işyerinin özelleştirildiğini tüm hakları ile birlikte diğer davalı M. Alkollü İçkiler San A.Ş.ye devir edildiğini bilahare iş sözleşmesinin emeklilik suretiyle son bulduğunu belirterek askerlikte geçen süreye ilişkin fark kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı Şirket; kendilerinin kamu kurumu niteliklerinin bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece; istek doğrultusunda karar verilmiştir
Uyuşmazlık; borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında gözetilip gözetilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında öncelikle davanın yasal dayanaklarının irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
1475 sayılı İş Yasasının 14/4. maddesi, hizmet sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıran sona erme nedenleri arasında, işçilerin bağlı bulundukları kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut loptan ödeme almak amacıyla hizmet akdini feshetme halini düzenlemiştir.
Uygulamada askerlik borçlanması sorununun çözümünde temel alınan aynı maddenin bir diğer fıkrasında; “T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.” kuralına yer verilmiştir.
Açıklanan yasal gerekçelere göre askerlik dönemine ilişkin fark kıdem tazminatı isteklerine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde; askerlik borçlanmasının yapılması ve ayrıca iş sözleşmesinin kamu kuruluşunda çalışır iken emeklilik suretiyle sonlanması gerekmektedir.
Davacının hizmet akdi davalılardan T.’de çalıştığı sırada 13.2.2004 tarihinde işveren tarafından sona erdirilmiş ve kendisine kıdem ve ihbar tazminatı ödenmiştir. Bu tarihte iş sözleşmesi işveren tarafından sona erdirildiğinden davacının askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına esas sürenin belirlenmesinde nazara alınması mümkün değildir.
Davacıyla işyerinin özelleştirilmesini müteakip M. Alkollü İçkiler A.Ş. ile davacı arasında 20.2.2004 tarihinde yeni bir iş sözleşmesi yapılmış, bu sözleşme 15.06.2006 tarihinde davacı işçi tarafından sonlandırılmıştır. Davacı 21.11.2006 tarihinde emeklilik için SSK’dan tahsis talebinde bulunmuştur. İş sözleşmesi işçi tarafından emeklilik suretiyle fesih edilmediği gibi ayrıca davacının işten ayrıldığı tarihte işveren kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiştir. Bu nedenle askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına esas sürenin hesabında nazara alınmaması gerekir.
Mahkemenin yazılı şekilde davacının davasını kabul etmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/16849 E. 2010/4913 K. 25.02.2010)
“Davalı işyerinde çalışan davacının, davalının kuruluşu ile ilgili; 406 sayılı yasaya 5389 Sayılı Yasa ile eklenen EK: 32 madde nedeni ile; kıdem tazminatını % 20 fazlası ile alarak işyerinden ayrılmak üzere davalı işverene verdiği dilekçenin uygun bulunması üzerine 30.09.2005 tarihinde kıdem tazminatını belirtildiği şekilde % 20 fazlası ile alarak işyerinden ayrıldığı, ardından 30.09.2005 tarihinde çalışmasının sona erdiğini belirterek yaşlılık aylığı bağlanması için S.S.K.’ya başvurduğu ve 14.10.2005’den itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı davalının 14.11.2005 tarihinde özelleşmesi nedeni ile davacının ayrıldığı ve emekli olduğu tarihlerde kamu kurumu niteliğinde olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Böyle olunca davacı 1475 sayılı İş Yasası’nın 14.maddesi gereğince, kamu kurumu niteliğindeki işyerinden toptan ödemeye hak kazanarak emekli olmak üzere ayrıldığından, çalışırken borçlandığı askerlik süresi için talep ettiği fark kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2009/70 E. 2010/38646 K. 20.12.2010)
“Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının 31.07.2009 tarihinde, davalı şirkete emeklilik dilekçesi verdiği halde, emekli olmadığı ve davalı şirkette çalışmasını sürdürdüğü, bilahare 31.12.2009 tarihinde emeklilik dilekçesi vererek 01.01.2010 tarihinde emekli olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin özelleştirme süreci ise 30.10.2009 tarihinde tamamlanmıştır.
Davacı özelleştirme gerçekleştikten sonra emekli olmuş olup, fesih tarihi itibariyle davalı şirketin kamu kurumu niteliği bulunmamaktadır. Hal böyle olmakla, askerlik süresi nedeniyle fark kıdem tazminatı davalı şirketten talep edilemeyeceğinden, istemin reddine karar verilmesi gerekir.”(22. HD. 2012/13253 E. 2013/2633 K. 12.02.2013)
“Davacı işçi iş sözleşmesinin 18.10.2003 tarihinde davalı kamu kurumu iken feshedildiğini, çalışırken askerlik süresini borçlandığını, ancak kıdem tazminatının askerlik süresi dahil edilmeden ödendiğini belirterek muvazzaf askerlik süresine dahil fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren; feshin kıdem ve ihbar tazminatı peşin ödenerek kendileri tarafından yapıldığını,1475 sayılı Yasanın 14. maddesi gereğince toptan ödeme ya da emekli olmanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı işçi ihbar tazminatı ödendikten sonra SSK’na başvurarak emekli olduğu ve fesih tarihinde de davalı kamu kurumu niteliğinde olduğu gerekçesiyle istek gibi hüküm kurulmuştur.
Somut olayda; bu durum dahi söz konusu olmayıp davacıya 22.10.2003 tarihinde ihbar tazminatı ödenmiş ve davacı bu tarihten sonra yani 03.11.2003 tarihinde emekli olmak için SGK’na başvurmuştur.
Böyle olunca işverence kıdem, ihbar tazminatı peşin ödenerek gerçekleştirilen fesihte, davacının yaşlılık, emeklilik veya maluliyet aylığı yahut toptan ödeme almak üzere gerçekleştirdiği bir feshi söz konusu olmadığından, askerlik süresi için kıdem tazminatı ödenmesi olanağı yoktur. Davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.”(9. HD. 2010/14142 F.. 2012/20035 K. 11.06.2012)
“Davacı işçi, iş sözleşmesinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek sureliyle işverence feshedildiğini, 5004 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca işverene başvurması üzerine, kıdem tazminatının %20 fazlasının ödenen ihbar tazminatı mahsup edilmek suretiyle ödendiğini, bunun yasaya aykırı olduğunu, iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle kendisi tarafından feshedildiğinin kabulü halinde ise borçlandığı askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerektiğini belirterek fark kıdem tazminatı ile harcırah alacağı isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren, davacı ihbar tazminatından da yararlandırılması halinde 5004 sayılı Kanunumun yürürlüğe girmesinden sonra emekliye ayrılan işçiler ile aralarında eşitsizlik doğacağını, ödenen ihbar tazminatının %20 fark kıdem tazminatından mahsup edildiğini, iş sözleşmesinin davacı tarafından emeklilik nedeniyle sona erdiril memesi nedeniyle borçlanılan askerlik süresine ait kıdem tazminatı ile harcırah alacağına hak kazanmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin mahkemece verilen karar, Dairemizce feshin kimin tarafından gerçekleştiğinin araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 28.4.2005 gün ve 12410-14859 sayılı karar ile bozulmuştur.
Mahkemece Dairemizin anılan bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının iş sözleşmesinin ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle
14.10.2003 tarihinde işverence tek taraflı olarak fesih edildiği, sözleşmenin feshinin davacı tarafından feshedilmemiş olması nedeniyle borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminat hesaplanmasında nazara alınmayacağı, aynı zamanda emekliliğe bağlı olan harcırahında istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre işverence 14.10.2003 tarihi itibariyle iş sözleşmesinin feshedildiği bildirilmiş ise de aynı gün davacının SSK’ya yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacıya ihbar tazminatının ödendiği tarih ile davacının emeklilik müracaatında bulunduğu tarih aynı güne rastlamakta ise de hangisinin önce olduğu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır.
Dairemizce bu gibi durumlarda işçi lehine yorum yapılarak işçinin iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiği kabul edilmektedir. Kaldı ki, dosyada ki delillere göre, davacıya ödenen ihbar tazminatı, 5004 sayılı yasadan yararlanması üzerine, %20 fark kıdem tazminatından mahsup edilerek geri alınmış olup, ödenmiş bir ihbar tazminatından da söz edilemediğine göre davacının önel süresi içinde emekliliğe ayrılması feshin onun tarafından gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, borçlanılan askerlik süresinden doğan fark kıdem tazminatı ile harcırah alacağının hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece yazılı gerekçe ile anılan alacakların reddine karar verilmiş olması hatalıdır.”9. HD. 2006/5938 E. 2006/12950 K. 08.05.2006)
“Davacı; davalı T.’e ait işyerinde çalışmakta iken işyerinin özelleştirildiğini tüm hakları ile birlikte diğer davalı M. Alkollü İçkiler San A.Ş.ye devir edildiğini bilahare iş sözleşmesinin emeklilik suretiyle son bulduğunu belirterek askerlikte geçen süreye ilişkin fark kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı Şirket; kendilerinin kamu kurumu niteliklerinin bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece; istek doğrultusunda karar verilmiştir
Uyuşmazlık; borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında gözetilip gözetilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü noktasında öncelikle davanın yasal dayanaklarının irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
1475 sayılı İş Yasasının 14/4. maddesi, hizmet sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıran sona erme nedenleri arasında, işçilerin bağlı bulundukları kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akdini feshetme halini düzenlemiştir.
Uygulamada askerlik borçlanması sorununun çözümünde temel alman aynı maddenin bir diğer fıkrasında; “T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi sureliyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.” kuralına yer verilmiştir.
Açıklanan yasal gerekçelere göre askerlik dönemine ilişkin fark kıdem tazminatı isteklerine ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde; askerlik borçlanmasının yapılması ve ayrıca iş sözleşmesinin kamu kuruluşunda çalışır iken emeklilik suretiyle sonlanması gerekmektedir.
Davacının hizmet akdi davalılardan T.’de çalıştığı sırada 13.2.2004 tarihinde işveren tarafından sona erdirilmiş ve kendisine kıdem ve ihbar tazminatı ödenmiştir. Bu tarihte iş sözleşmesi işveren tarafından sona erdirildiğinden davacının askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına esas sürenin belirlenmesinde nazara alınması mümkün değildir.
Davacıyla işyerinin özelleştirilmesini müteakip M. Alkollü İçkiler A.Ş. ile davacı arasında 20.2.2004 tarihinde yeni bir iş sözleşmesi yapılmış, bu sözleşme 15.06.2006 tarihinde davacı işçi tarafından sonlandırılmıştır. Davacı 21.11.2006 tarihinde emeklilik için SSK’dan tahsis talebinde bulunmuştur. İş sözleşmesi işçi tarafından emeklilik suretiyle fesih edilmediği gibi ayrıca davacının işten ayrıldığı tarihte işveren kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiştir. Bu nedenle askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına esas sürenin hesabında nazara alınmaması gerekir.
Mahkemenin yazılı şekilde davacının davasını kabul etmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2008/16849 E. 2010/4913 K. 25.02.2010)
“14.07.2003 tarihinde emekliliğe hak kazanmış olması sebebiyle ihbar ve kıdem tazminatlarının ödeneceği belirtilerek davacının iş sözleşmesi işverence feshedilmiş ve davacı aynı gün yaşlılık aylığı tahsisi için Sosyal Sigortalar Kuruntuna başvuruda bulunmuştur. İhbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi ise daha sonraki günlerde yapılmıştır.
Bu durumda davacı işçinin ihbar öneli içinde ve henüz ihbar tazminatı ödenmeden önce yaşlılık aylığı tahsisi için başvurması, iş sözleşmesini kendisinin emeklilik gerekçesiyle feshi olarak değerlendirilmelidir.
Davacı işçinin askerlik borçlanması sebebiyle kıdem farkı tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde isteğin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2006/10551 E. 2006/13048 K. 09.05.2006)
“Davacı davalı belediyenin işçisi olarak geçici görevle Kaymakamlıkta çalıştığım, iş sözleşmesinin feshedildiğini, hak ettiği ödemelerin eksik yapıldığını ileri sürerek askerlik borçlanmasından kaynaklanan kıdem tazminatı ve bazı işçilik alacakları isteğinde bulunmuştur.
Davalı haklarının tam ödendiğini, askerlik borçlanmasına ait kıdem tazminatını hak etmediğini savunmuştur.
Mahkemece yıllık izin ücreti alacağı ve fark kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin işçi tarafından yaşlılık aylığı tahsisi amacıyla feshedilip feshedilmediği ve buna göre kıdem hakkının doğup doğmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Somut olayda iş sözleşmesinin davalı belediye tarafından feshedildiği tartışmasızdır. Bu nedenle davacının askerlik borçlanmasından kaynaklanan kıdem tazminatı farkının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2010/5431 E. 2010/9144 K. 01.04.2010)
“Davalı işyerinde çalışan davacının, davalının kuruluşu ile ilgili; 406 sayılı yasaya 5389 Sayılı Yasa ile eklenen EK: 32 madde nedeni ile; kıdem tazminatını % 20 fazlası ile alarak işyerinden ayrılmak üzere davalı işverene verdiği dilekçenin uygun bulunması üzerine 30.09.2005 tarihinde kıdem tazminatını belirtildiği şekilde % 20 fazlası ile alarak işyerinden ayrıldığı, ardından 30.09.2005 tarihinde çalışmasının sona erdiğini belirterek yaşlılık aylığı bağlanması için S.S.K.’ya başvurduğu ve 14.10.2005’den itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı davalının 14.11.2005 tarihinde özelleşmesi nedeni ile davacının ayrıldığı ve emekli olduğu tarihlerde kamu kurumu niteliğinde olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Böyle olunca davacı 1475 sayılı İş Yasasfnın 14.maddesi gereğince, kamu kurumu niteliğindeki işyerinden toptan ödemeye hak kazanarak emekli olmak üzere ayrıldığından, çalışırken borçlandığı askerlik süresi için talep elliği fark kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2009/70 E. 2010/38646 K. 20.12.2010)
“Dosyaya sunulan işveren belgelerine göre, davacının iş sözleşmesi davalı işverence 11.2.2004 tarihinde kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle sona erdirilmiştir.
Davacı tarafından 16.3.2004 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumlundan tahsis talebinde bulunulmuştur.
Kamu kurumu niteliğindeki işveren nezdindeki çalışmalarda askerlik borçlanmasının kıdem tazminatına esas olacak süreye dahil edilebilmesi için, akdin işçi tarafından yaşlılık aylığı almak üzere feshedilmesi gerektiği yasal koşulu yerine getirilmediğinden, kıdem tazminatı fark alacağı isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”(9.HD. 2006/2517 E. 2006/21448 K. 11.09.2006)
“Somut olayda; davacı işçi dava dilekçesinde; işyerinin özelleşmesi nedeni ile iş sözleşmesinin sona erdirildiğini belirterek askerlikte geçen süre için fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Dosyada hizmet akdinin nasıl sona erdiğine dair yazı bulunmamakla birlikte, işten ayrılma belgesinde; çıkış nedeni olarak işyerinin kapanması bildirildiği gibi, SSK kaydından da davacının 6.10.2004 tarihinden sonra ve halen başka işyerinde çalıştığı görülmektedir.
Böyle olunca iş sözleşmesi; yaşlılık aylığı ya da toptan ödeme almak üzere feshedilmediğinden davacının askerlikte geçen süresinin, davalı kamu kuruntundaki hizmeti ile birleştirilmesi mümkün değildir.
Talebin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2008/40142 E. 2010/36102 K. 06.12.2010)
“Somut uyuşmazlıkta davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından feshedilmiştir. Davacıya ihbar tazminatı ödenmiştir.
Davacının ihbar tazminatı ödenmeden emeklilik için kuruma başvurması, işverenin gerçekleşen feshini ortadan kaldırmaz.
İşveren feshi nedeni ile borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatına esas süreye eklenmesi olanağı yoktur. Bu nedenle fark kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekir.”(9. HD. 2009/27095 E. 2011/42634 K. 14.11.2011)