Arabulucuda Bulunması Gereken Temel Özellikler
Arabulucuda bulunması gereken pek çok temel özellik vardır. Burada genel olarak tanımlanmış olan bu özellikler, arabuluculuk sürecinin etkinliği için gereklidir ve belli başlıları aşağıda belirtilmiştir. Bunlar, kişilik gelişimine etki eden diğer unsurlarla değişebilmekle birlikte, genel olarak belirli cinsiyet kimliklerine özgü özellikler olarak görülebilmektedir.
Bu özellikler, kişinin toplum içerisinde nasıl var olduğuyla / kabul edildiğiyle gelişmektedir. Örneğin; iyi bir dinleyici olma ve duyguları yakalama daha çok kadınlarla özdeşleştirilirken, iyi bir yönetici olma özelliği ise erkek olmakla ilişkilendirilmektedir. Başarılı bir arabuluculuk süreci, tüm bu özelliklerde bir denge oluşturulmasını gerektirir. Bu nedenle, başarılı bir arabulucunun aşağıda sıralanan özelliklerin hangilerinin kendisinde mevcut olduğuna ve hangilerini geliştirmesi gerektiğine ilişkin öz-farkındalığa sahip olması beklenir.
Tarafsız Olmak
Arabulucu tarafsız, önyargısız olmalı ve silahların eşitliği ilkesine uygun davranmalıdır. Tarafsızlık hem arabuluculuğun tarafarına hem de uyuşmazlık konusuna ilişkin olmalıdır. Bir başka ifade ile arabulucu, tarafara eşit mesafede olmalı ve uyuşmazlık konusu üzerinde herhangi bir çıkara sahip olmamalıdır. Tarafsızlık, objektif davranışı kapsar.
Arabulucu tarafardan ve uyuşmazlık konusundan etkilenmeden ve tarafarda bu şekilde bir intiba uyandırmadan süreci yürütüp uyuşmazlığın çözümüne yardımcı olmaya odaklanmalıdır.Bunu gerçekleştirebilmesi için arabulucunun, çatışma veya uyuşmazlık konusunu tarafların olumsuz kişisel özelliklerinden ayırabilmesi gerekir. Bu ise arabulucunun hem kendi değerlendirme biçimlerinin hem de tarafarın birbirlerini hangi değerlendirme biçimleri üzerinden değerlendirdiklerinin farkında olmasını gerekli kılar.
İyi bir Dinleyici Olmak
Arabulucu her şeyden önce iyi bir dinleyici olmalıdır; çünkü dinlemek arabulucunun tarafarın ihtiyaçlarını ve kararlarını daha iyi anlamasına yardımcı olur. Ayrıca dinlemek, arabulucunun tarafarın tümüne eşit mesafede olduğu mesajını verir ve tarafardan birini diğerine tercih etmeyip, yansız kalmayı sağlamış olur. Çok konuşan değil, çok dinleyen, süreci iyi ve doğru bir şekilde yönetebilir. Arabuluculukta tarafarın anlaşabilmesinin temeli, sanıldığının aksine, sadece konuşarak değil; aynı zamanda aktif dinleme ile mümkün olacaktır.
Esnek Olmak
Arabulucu, hem esnek düşünebilmeli hem de süreci yürütürken esnek olabilmelidir. Arabulucunun esnek olması demek, değişime ve çeşitliliğe açık olması demektir. Arabulucu, bir tarafın uyuşmazlık konusuna veya bir alt soruna ilişkin durum değişikliğinin etkilerini algılayıp bu değişikliği derhâl gündeminde uygun yere almalıdır. Arabulucu, çözülmesinde güçlük çıkan ve gündeminde ön sıralarda yer alan bir alt sorunu daha arka sıraya alabilmeli, bu şekilde görüşmelerin düğümlenmesinin önüne geçecek esnekliği göstermelidir. Aynı zamanda arabulucu, bu anlamda yaratıcı olabilmelidir. Zira iletişim sürecinin yönetimi arabulucudadır ve çözüme giden yol esnekliği gerektirmektedir. Arabuluculuk iletişim sürecinin yöneticisi olan arabulucu, sürecin olumlu şekilde ilerleyebilmesi için tarafarı makul ve esnek olmaya teşvik edebilir.
Kolay Anlaşılır Olmak
Arabulucu, süreci yürütürken tarafarın kolayca anlayacağı açıklıkta kendisini ifade etmeli; tarafarın her birinin kendisini anladığından emin olmalıdır. Aksi hâlde, sürecin ilerlemesinde güçlükler çıkacak; tarafar yorulacak veya sıkılacaktır.
Bu durum, tarafarın kendini güvende hissetmelerine engel oluşturduğundan uyuşmazlık yaşanan konularda kendilerini açmakta zorlanacaklardır. Anlama ve odaklanma konusunda yaşanan güçlükler tarafarın dinleme becerilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Sürecin tüm tarafarı açısından birbirlerini doğru anladıklarına ilişkin en etkili yöntem olarak soru ve özetleme dikkat çekmektedir. Anlaşma, tarafarın kendi aralarında ve tarafarla arabulucu arasında ortak anlam üretilmesine bağlı olarak gerçekleşmektedir.
Anlam, mesajın çıktığı yerde değil, mesajın ulaştığı yerde oluşmaktadır. Davranışların altında yatan nedenler fark edilirse, birey kendini ve diğerlerini anlayabilir; bakış açısını değiştirebilir, sorunlarına gerçekçi çözümler üretebilir, kendini ve diğerlerini etkili bir biçimde yönetebilir. Davranış mekanizmalarını anlamaktan uzak öneriler, davranışı yönlendiremez.
Süreci Yönetme Becerisine Sahip Olmak
Arabuluculuk görüşmelerinin temel ilkelerden biri, arabulucunun bu süreci doğru bir şekilde yönetebilmesidir. Arabulucunun süreci iyi ve doğru bir şekilde yönetebilmesi, öncelikle kendisini bireysel olarak iyi tanıması, arabuluculuk süreci ve oturumları başlamadan önce iyi bir hazırlık yapması ile başlar. Daha çok uygulama yapıldıkça deneyim kazanılır ve süreci yönetmekte daha başarılı olunur. Bu bakış açısı, öncelikle arabulucunun görüşmelerin her aşamasında tarafarı aktif bir biçimde dinlemesi ile de yakından ilgilidir. Kişilerarası ilişkilerin gündelik pratikleri, iletişim süreçlerinde çoğunlukla konuşmanın tercih edildiğini, tarafarın dinlemeye çok fazla eğilimi olmadığını göstermektedir. Bu nedenle, aktif dinleme yapmak, süreci doğru yönetmenin ilk adımıdır. Sürecin diğer en önemli adımı da etkin soru sorma teknikleri ile devam etmektir. Arabulucu, inisiyatif alarak soru sorma yöntemiyle süreci yönlendirmelidir. Bu, hem sürecin ilerlemesi hem tarafarın makul ve esnek olması hem de sürece katılmalarının teşvik edilmesi açısından önemlidir.
Bir Anlaşmazlığın Dinamiklerini ve Karmaşıklığını Hızlı bir Şekilde Anlama Becerisine Sahip Olmak
Arabulucu, uyuşmazlık konusunu ve onun altında yatan çatışma sebeplerini kısa sürede anlayabilecek ve bunlara doğru müdahale edebilecek bilgi, anlayış ve tecrübeye sahip olmalıdır. Arabulucu, çözüm sürecinde danışman veya bilirkişi gibi bir role sahip değildir; bilgi ve tecrübesine dayanarak bir karar vermeyecektir. Bununla beraber, uyuşmazlık konusunun çözümünde etkin bir şekilde yardımcı olabilmesi için sürece ilişkin her zaman önceden hazırlık yapmalı, arabuluculuk konusunda bilgi edinmelidir. Arabulucu, deneyim kazandıkça ne kadar karmaşık olursa olsun uyuşmazlığın dinamiklerini kavrayarak somut olayın gerekliliklerine uygun hızlı adımlar atabilir. Deneyim, zamanla ve pek çok uygulama yaparak kazanılan bir özelliktir. Bu nedenle sabırlı olunmalı, çalışılmalı ve gerektiğinde deneyimli bir arabulucu ile eş arabuluculuk yapılması düşünülmelidir.
Empatik Anlayışa Sahip Olmak
Arabulucu, her bir tarafa empati göstermeli; yani tarafın deneyimi, davranışları ve duygularını, önyargılı olmadan, değerlendirmeden veya bunlara itiraz etmeden, anladığını ortaya koymalıdır. Dolayısıyla, tarafara anlayışla yaklaşılmalıdır. Sürecin ve bir anlaşmaya ulaşılırsa sonucun, tarafarın ihtiyaç ve çıkarlarını göz ardı etmeyeceği konusunda onlara güven verilmelidir. Anlayış, tarafarın düşünce ve korku gibi her türlü duygusunu kapsayıcı olmalıdır.
Dolayısıyla empatik anlayış, arabulucunun görüşme sırasında tarafarın içinde bulunduğu duyguları doğru olarak anlayabilmesi ve paylaşabilmesidir. Empatik anlayışa sahip olabilmek, görüşme süresince arabulucunun kendisini tarafarın yerine koyarak ve onların içerisinde bulunduğu toplumsal koşulları değerlendirerek ne gibi duygular içinde olduğunu hissetmeyi / anlamayı gerektirir. Anlamı keşfetmek, her zaman zordur. Doyumsuz, mutsuz, narsist ve önyargılı kişilerin etkin ve yararlı empati yapmaları güçtür. O nedenle arabulucunun kişileri etkileyen cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı yapıları dikkate alması gerekir.
Empatik anlayış gelişiminin üç temel aşaması: 1) Başkasının ayakkabısını giymeyi (köprü kurmak) 2) Eşitsizlikleri ve farklılıkları dikkate alarak kişinin dünyasını, kavramlarını anlamayı ve 3) Kişinin anlam dünyasını keşfederek dışarıdan bir bakışla karşılık vermeyi içerir. Bu çerçevede verilecek empatik tepki düzeyinde, genellemelerden kaçınılmalıdır (Örneğin; arabulucu, kendisine anlatılan konuyla ilgili olarak başkalarının ne düşüneceği, hissedeceği ya da ne tepki vereceğine değil, kişinin kendi değerlendirmelerini ortaya çıkarmaya odaklanmalıdır). Arabulucu, kendi sorunlarıyla bağlantı kurarak konuyu ele almamalı, sorununu ileten kişinin rolüne girerek, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakabilmelidir.
Arabulucunun yanında, tarafarın birbirlerini anlamaları da önemlidir. Bu anlayışın sağlanması ve dolayısıyla fkirlerin değişmesi için arabulucunun kullanabileceği en önemli yöntemlerden biri, tarafı diğer tarafın açısından düşünme ve değerlendirmeye yönlendirmektir. Bu şekilde, her bir taraf diğer tarafın pozisyonunu, teklifni ve durumunu daha iyi değerlendirebilecek; tarafar arasında empati ve sıcaklık oluşturulabilecektir. Bu sonucu elde etmek için kullanılabilecek tekniklerden birisi rol değişimidir. Rol değişiminde, tarafardan birisi uyuşmazlık hakkında bilgi verdikten sonra diğer taraftan bu bilginin özetlenmesi istenebilir. Böylece, karşılıklı anlayış artırılabileceği gibi yanlış anlama varsa da bunun düzeltilmesi sağlanmış olur.
Dürüst ve Güvenilir Olmak
Arabulucu, tarafarın kendisine ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk yöntemine güveni tesis etmelidir. Bu, sürecin başlangıcında ilk yapılması gereken hususlardan biridir. Bu sebeple arabulucu, sürecin başından sonuna kadar dürüst olmalı, tarafarın güvenini zedeleyecek hareketlerden kaçınmalı ve geçerli bir mazereti olmadığı sürece verdiği sözleri mutlaka yerine getirmelidir. Hatta arabulucu, içerisinde yer aldığı toplumsal önyargılara ve eşitsizliklere karşı da dürüst olmalıdır.
Arabuluculuk sürecine katılan tarafarın genellikle birbirlerine güvenmedikleri düşünülecek olursa, arabulucuya da güvenilmeyen bir ortamda sonuç elde edilmesi güçtür.
Eleştirilere Açık Olmak
Arabulucu, eleştirilere açık olmalı; kendisi ve yöntemle ilgili eleştirilere yapıcı yaklaşmalıdır. Tarafarca yapılan eleştirilerin her zaman yerinde olması gerekmez; ama bazen bu eleştiriler, arabulucunun bazı noktalarda kendisini geliştirmesine yardımcı da olabilir.
Uygun (Ayrımcı olmayan) Bir Mizah Anlayışına Sahip Olmak
Arabuluculuk sürecine ciddiyet hâkimdir; ancak arabulucunun mizah anlayışına sahip olması ve özellikle görüşmelerin yapıldığı bağlama uygun mizahın kullanılması sürece olumlu katkılar sağlayabilir. Görüşmelerin içeriğine uygun bir mizah kullanımı gerilimi azaltmakla birlikte, işbirliğini teşvik edici bir özellik de taşımaktadır. Arabulucunun mizah konusunda dikkat etmesi gerekenler açısından öncelikli olan “yerindelik” ilkesidir. Uygun olmayan bir mizah kullanımı tarafarı ortamdan ve konudan uzaklaştırabilir. Mizah kullanımında ayrımcı bir dil kullanımından özellikle kaçınmak gerekir.
Sabırlı Olmak
Arabuluculuk zorlu bir süreçtir, zaten kolay olsa idi tarafar bir arabulucuya ihtiyaç duymazlardı. Bu nedenle, arabulucu süreci, büyük bir sabırla yürütmelidir. Hem birlikte hem de birebir görüşmelerde tarafara karşı sabırlı davranmak, onları acele ettirmemek gerekir. Tarafar dinlenilmek, anlaşılmak ve anlatmak isterler; bunların yapılması sabır ve zaman gerektirir. Sabır, arabulucuda bulunması zorunlu bir erdemdir.