Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Anonim Şirkette Genel Kurul Kararlarına Karşı İptal Davası Nasıl Açılır?

Anonim Şirkette Genel Kurul Kararlarına Karşı İptal Davası Nasıl Açılır?

Anonim ortaklıkta kararların alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir (TTK m.418, 421). Genel kurulda alınan kararlar toplantıya katılmayanlar ile katı­lıp da karara muhalif oy verenler için de bağlayıcıdır (m. 423). Bu nedenle uygula­mada genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılmasına sıkça rastlanır.

Davanın Maddi Hukuka İlişkin Şartları

İptal davası açılması ve davanın başarısı, üç şartın varlığına bağlıdır.

Bir Genel Kurul Kararının Mevcut Olması: Ortada bir genel kurul kararı bulunmalıdır. Bu anlamda genel kurul kararları arasına, red kararlarının, azınlık pay sahipleri kararlarının, imtiyazlı pay sahipleri kurulu (m. 454) kararlarının da gireceği kabul edilmektedir.

Kararın Kanuna, Anasözleşmeye ve Dürüstlük Kuralına Aykırılık Taşıması

  1. Kanuna aykırılık: Bir kararın oluşabilmesi için kanunun kurucu/şekli ni­telikteki mutlak emredici kurallarına aykırılığın yokluk yaptırımına yol açtığı­na yukarıda değinmiştik. TTK m.447’de sayılan örnekler dışında, TBK m.26-27 uyarınca, kararın konusu yönünden emredici hükümlere aykırılığının yaptırımı da butlandır. TTK m.445’de ise, kanuna aykırılık taşıyan genel kurul kararlarına karşı iptal davası düzenlenmiştir. Böyle olunca, bir genel kurul kararının ne za­man kanuna aykırılık gerekçesiyle yok veya batıl (TBK m.26-27), ne zaman aynı gerekçe ile iptal edilebilir (TTK m.445) olduğu, eTK dönemindekine benzer tar­tışmalar yaratacaktır. Bu nedenle, mutlak hükümsüzlük hâlleri (yokluk ve butlan) ile iptal edilebilirlik hâllerinin birbirinden ayırt edilmesi zorunluluğu doğmakta ve soruna ilişkin olarak daha önceden beri yapılan tartışmalar, değerini büyük ölçüde korumaktadır.
  2. Anasözleşmeye Aykırılık: Ortaklığın kuruluşu açıklanırken belirtildiği üzere, anasözleşmede, mutlak zorunlu ve öngörülmesi şartıyla bulunması zorun­lu hususlar ile yine kanunun izin verdiği ihtiyari hususlar bulunur. Bu kapsamda, yedek hükümlerden ayrılan veya emredici hükümleri daha da ağırlaştıran hü­kümlere de yer verilebilir. Emredici bir kanun hükmü anasözleşmeye de yazılmış ise, anasözleşmeye değil kanuna aykırılık doğar.

Anasözleşmeye aykırılık taşıyan kararlara karşı iptal davası açılabilir. Örneğin, anasözleşmede yönetim kurulu üye sayısı üç gösterilmesine ve gündeminde sayı değişikliği bulunmamasına rağmen genel kurul beş üye seçmiş ise bu karar ana- sözleşmeye aykırıdır.

  1. Dürüstlük Kuralına Aykırılık: TTK m.445, TMK m.2 anlamında dürüst­lük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı genel kurul kararlarını da iptale tabi kılmıştır. Hâkim, her bir somut olayda bu açıdan inceleme yapmalı ve ortaklık çıkarları ile çoğunluğun çıkarları arasında paralellik olup olmadığını araştırmalıdır.

Örneğin, küçük pay sahiplerini daha da zayıf duruma düşürmek, rüçhan hak­larını kullanmalarına engel olabilmek için uygun olmayan bir zamanda ve/veya çok yüksek miktarda sermaye artırımı yapılması, hakların en az zarar verecek şe­kilde kullanılması ilkesine ve dolayısıyla iyiniyete aykırılık oluşturabilir.

Davanın Tarafları, Dava Açma Şartları ve Süresi

Yokluk ve butlandan farklı olarak, kararın iptal edilebilirliği için mutlaka bir dava açılması gerekmektedir. Mahkeme iptal kararı verirse, karar hükümsüz kalmak­tadır. TTK, davanın tarafları ile dava açma şartlarını ve dava açma süresini özel olarak düzenlemiştir.

Davacı Sıfatı

İptal davasını açabilecek olanlar, dava açma şartları yönünden üç grupta ele alın­maktadır: Pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyele­rinden her birisi.

Pay Sahipleri: Kanun, toplantıya katılan ile katılsın-katılmasın her bir pay sa­hibi şeklinde ikili bir ayrım yapmaktadır:

  1. Toplantıya katılanlar: Toplantıya katılmış olup da karara olumsuz (red) oy veren pay sahibinin iptal davası açabilmesi için muhalefetini tutanağa geçirt­miş olması gerekir (m. 446/1,a). Muhalefet her bir karar için ayrı ayrı olabileceği gibi, toplu olarak da tutanağa yazılabilir. Toplantı başkanlığı muhalefetin tutana­ğa yazılması istemine uymaz ise, Bakanlık temsilcisinin bunu sağlaması, görevi ve yetkisi gereğidir aksi hâlde sorumluluğu doğar. Muhalefetin gerekçeli olması mümkün fakat zorunlu değildir.

Karar lehinde oy verenler, çekimser kalanlar ve aleyhte oy kullanmasına rağ­men muhalefetini tutanağa geçirtmeyenler dava açamazlar. Fakat irade fesadı ne­deniyle oyun geçersizliğine dayanılarak kararın da iptali istenebilir; bu durumda muhalif kalma ve tutanağa yazdırtma şartı aranmaz.

  1. Toplantıya katılsın/katılmasın tüm pay sahipleri: Toplantıya katılmış ol­sun olmasın, red oyu versin vermesin, her bir pay sahibi, toplantıya çağrının usu­lüne uygun yapılmadığını veya gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, toplantıya katılma yetkisi bulunmayanların toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel ku­rula katılmasına ve (doğrusu veya olmalı) oy kullanmasına haksız olarak izin ve­rilmediğini iddia eden pay sahipleri, bu aykırılıkların, kararın alınmasında etkili olduğunu da öne sürerek iptal davası açabilirler (m. 446/1,b).

Çağrı usulüne aykırılık, çağrının yok sayılmasına yol açacak derecede ağır ise, genel kurul kararı da yoktur fakat davet var ama usulüne uygun değil ise kararın iptali dava edilebilir. Fakat çağrı usulüne veya gündemin açıklanması gereğine aykırılığa rağmen toplantıya katılan birisine dava açma hakkı tanınmış olması, TMK m.2 ile çelişkili gözükmektedir.

Organ Olarak Yönetim Kurulu: Genel kurul kararlarını uygulamakla yü­kümlü olan organ yönetim kuruludur. Bu nedenle genel kurul iptal edilebilir bir karar aldığında organ olarak yönetim kuruluna da iptal davası açma hakkı tanın­mıştır (m. 446/1,c). Yönetim kurulu, önce toplanarak iptal davası açmak için bir karar almalıdır. Davanın açılması bir şarta bağlı değildir.

Yönetim Kurulu Üyelerinden Her Biri: Alınacak olan kararın uygulanma­sı, hukuki ve/veya cezai açıdan kişisel sorumluluklarına yol açacak nitelikte ise, her bir yönetim kurulu üyesinin de iptal davası açma hakkı vardır (m. 446/1,d). Anılan şartın varlığını mahkeme resen araştırmalıdır.

Davalı Sıfatı

Davalı ortaklık olup, onu yönetim kurulu temsil eder. Fakat yönetim kurulu dava açmışsa ortaklığı temsil etmek üzere kayyım atanmalıdır. Şirketin iflâsı hâlinde iflâs idaresi, iflâs dışında bir nedenle tasfiye durumunda tasfiye memuru, tasfiye amacına yönelik işlemlerle ilgili olarak alınan kararların iptali davasında şirketi temsil edebilir; diğer işlerde yine yönetim kurulu temsil etmelidir. Yönetim kuru­lu üyelerinin çoğunluğu bireysel olarak dava açmışsa, şirkete yine kayyım atan­ması gerekir.

Dava Açma Süresi ve Yetkili Mahkeme

Kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık süre içinde dava açılmalıdır. Süre hak düşürücüdür, hâkim resen dikkate alır.

Yetkili ve görevli mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesidir (m. 445/1). Davada basit yargılama usulü uygulanır (TTK m.1521).

Butlan ve İptal Davalarına İlişkin Çeşitli Hükümler

TTK m.448-451, “Çeşitli Hükümler” üst başlığı altında, butlanın tespiti ve iptal davalarına dair bazı düzenlemeler getirmiştir:

Butlan veya iptal davası açıldığı hususu ile duruşma günü, yönetim kurulu tarafından usulen ilân edilir; şirketin internet sitesinde açıklanır. İptal davaları, bu süre dolmadan başlamaz; birden çok dava açılır ise bu davalar birleştirilerek görülür (m. 448/2). Mahkeme, şirketin talebi üzerine, muhtemel zararlara karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir; teminatın niteliği ve miktarını mahkeme belirler (m. 448/3).

Genel Kurul Kararının Uygulanmasının Ertelenmesi

İptal veya butlanın tespiti davası açılması, yönetim kurulunun sorumluluğu saklı kalmak üzere, kararın uygulanmasını önlemez. Ancak mahkeme yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra kararın uygulanmasının ertelenmesine (icra­nın geri bırakılmasına) karar verebilir (m. 449).

Mahkeme Kararın Sonuçları

Mahkeme, butlan veya iptal davasını kabul ederse, kesinleşen ilâm, davada taraf olsun olmasın bütün pay sahipleri ile şirket organlarını ve organ üyelerini bağlar

(m. 450). Mahkeme butlanın tespiti veya iptal davasını reddettiği takdirde, dava­nın kötü niyetle açıldığı kanıtlanarak, ortaklığın uğradığı zarardan dolayı davacı­ların müteselsil sorumluluğuna başvurulabilir (TTK m.451).