Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Anonim Şirket Nasıl Sona Erer?

Anonim Şirket Nasıl Sona Erer?

Sona Erme Nedenleri

Sona erme nedenleri, infisaha ve feshe yol açan nedenler şeklinde ikiye ayrılır:

İnfisah

Kanunda ve şayet öngörülmüş ise anasözleşmede gösterilen bir nedenin gerçek­leşmesi ile ayrıca karar alınmasına, ihbarda bulunulmasına yahut mahkeme kara­rına gerek olmaksızın ortaklığın kendiliğinden sona ermesidir. Şu hâllerde ortaya çıkar:

Sürenin Sona Ermesi

Zorunlu olmamakla birlikte, anasözleşmede hüküm bulunmak şartıyla, ortaklık belirli bir süre ile sınırlı olarak kurulabilir. Belirli süreden bir zaman ölçüsü ile değil de bir işin tamamlanmasına bağlı olarak da söz edilmesi mümkündür. Ör­neğin, bir şehrin metro inşaatını yapmak için kurulan şirketin süresinin metro inşaatı bitimine ya da sınırlı bir konuda ve ruhsat alınmasına bağlı olarak faaliyet gösterecek ortakların ruhsat süresi sonuna dek sürmesi gibi.

Belirli süreli bir ortaklık, bu süre bitiminden önce fesih kararı alabilir ya da anasözleşme değişikliği yoluyla süreyi kısaltabilir veya uzatabilir. Fakat belirlenen sürenin değiştirilemeyeceği yönünde anasözleşmede bir hüküm var ise, bu hâlde sürenin beklenmesinde ve süre bitiminde ortaklığın tasfiye sürecine girmesinde zorunluluk olacaktır. Sürenin değiştirilemeyeceğine ilişkin anasözleşme kaydı, TTK m.452/1 anlamında “aksine esas sözleşmede hüküm” kapsamına gireceği için, tüm ortaklar rıza göstermedikçe TTK m.529/1, d yolu ile süre bitiminden önce ortaklığın feshine de olanak kalmaz.

Anasözleşmede öngörülen sürenin dolmasına rağmen faaliyetlere devam edil­mesi hâlinde ise ortaklık sona ermeyecek ve belirsiz süreli ortaklık hâline gelecek­tir (TTK m.529/1-a).

İşletme Konusunun Elde Edilmesi veya İmkansızlaşması

Ortaklığın işletme konusu, yalnız bir köprü veya metro inşaatı yapımı gibi çok sınırlı ise, inşaatın tamamlanması yahut yapımının imkansız hâle gelmesi hâlinde bu sona erme sebebi ortaya çıkabilir.

Sermayenin 2/3’ünün Kaybedilmesine Rağmen Gerekli Önlemlerin Alınmaması

Kanunda öngörülen infisah sebeplerinden bir tanesi de TTK m.376/2’de düzenle­nen sermayenin 2/3’ünün kaybedilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması hâlidir. Maddede, öngörülen önlemlerin alınmaması hâlinde şirketin kendiliğin­den sona ereceği (infisahı) hükme bağlanmıştır.

Ortaklığın İflâsı

Mahkemece ortaklığın iflâsına karar verilmesi üzerine ortaklık infisah eder. İflâs kararı ortaklık alacaklılarının ortaklığın iflâs yoluyla takibi sonucu verilebileceği
gibi, ortaklığın aktiflerinin ortaklık borçlarını yetmeyeceğinin anlaşılması üzeri­ne ortaklığın (yönetim kurulunun) talebi ile de söz konusu olabilir (TTK 376/3).

Anasözleşmede Öngörülen Bir İnfisah Sebebinin Gerçekleşmesi

Sona erme sebeplerini düzenleyen TTK m.529/1’in (c) bendinde infisah sebeple­rini de kapsayacak şekilde yerinde bir ifadeyle anasözleşmede öngörülmüş “her­hangi bir sona erme sebebinin” gerçekleşmesi, bir sona erme sebebi olarak sayıl­mıştır.

Fesih

Kanunda ve şayet öngörülmüş ise anasözleşmede gösterilen bir nedenin gerçek­leşmesi hâlinde, ortaklığı sona erdirme yetkisine sahip olan kişi veya makamlarca ortaklığın dağıtılmasıdır. Fesih nedenleri iki başlıkta toplanabilir:

Mahkemece Fesih

Organlardan Birisinin Eksikliği veya Toplanamaması

Uzun süredir şirketin kanunen zorunlu organlarından birisinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması hâlinde pay sahipleri, şirket alacaklıları yahut Bakanlığın talebiyle mahkemece durumun uygun hâle getirilmesi için öncelikle süre tayin edilmek şartıyla ortaklığın feshine karar verilebilir (TTK m.530/1).

Kamu Düzenine veya İşletme Konusuna Aykırı Faaliyet ve İşlemlerde Bulunulduğu Gerekçesiyle Bakanlığın Dava Açması

TTK m.210/3’de kamu düzenine ya da işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Ticaret Bakanlığınca fesih davası açılabileceği düzenlenmiştir. Hükümde ayrıca, dava açılması; söz konusu işlem, hazırlık ve faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıllık süreye tabi tutulmuştur.

Anasözleşmede Öngörülen Fesih Sebeplerinden Birinin Gerçekleşmesi

Anılan hükme dayanılarak ana sözleşmede infisah sebepleri kararlaştırılabileceği gibi bazı fesih nedenleri de gösterilebilir. Örneğin bir marka veya patent kullanma sözleşmesinin feshine bağlı olarak ortaklığın feshi veya “ortaklığın üst üste beş yıl süreyle zarar etmesi hâlinde sermayenin onda birini oluşturan azınlık ortaklığın feshini mahkemeden talep edebilir” tarzında m. 531 hükmü dolayısıyla ortaklığın feshine yol açabilecek özel bir haklı sebep hâli anasözleşmede öngörülebilir.

Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi

Haklı sebeple feshi bir sona erme sebebi olarak düzenleyen TTK m.531’e göre; haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sermayenin en az onda birini ve halka açık şir­ketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri, mahkemeden, ortaklığın feshini talep edebilirler. Haklı sebep kavramının tanımına maddede yer verilmemiştir. Öğretide genel olarak tanımlandığı şekliyle, azınlığın hakkaniyete uygun ve ob­jektif olarak ortaklığın devam etmesinden umduğu faydaları ortadan kaldıran ve ortaklığın devamını çekilmez hâle getiren olgular haklıdır.

Esasen haklı sebep kavramı somut olaya göre belirlenmesi gereken bir kavram olup haklı sebebe sonuç bağlanan hâller TMK m.4 uyarınca hâkime takdir yet­kisi tanınan hâllerdendir. Anonim ortaklıklarda haklı sebep örnekleri genellikle çoğunluk gücünün kötüye kullanılmasından ileri gelmekle birlikte istisnaen az sayıda ortaktan meydana gelen anonim ortaklıklarda kişisel sebepler de ortaklı­ğın feshi için haklı sebep oluşturabilir. Ortaklığın kâr elde etmesine rağmen pay sahiplerine uzun süre kâr payı dağıtılmaması yahut çok düşük miktarda kâr payı verilmesi, buna karşılık yöneticilere yüksek miktarda ödemeler yapılması, ortak­lık kaynaklarının yalnız çoğunluk amaçlarına hizmet edecek şekilde kullanılması, sürekli şekilde eşit işlem ilkesine aykırı davranılması başlıca haklı sebep örnekleri olarak sayılabilir.

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde mahkemece ortaklığın feshine karar verebi­leceği gibi, davacı pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenerek ortak­lıktan çıkmalarına yahut duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme de hükmedilebilir (m. 531, c. 2). Çıkma dışında mahkemenin öngörebileceği çö­zümler için İsviçre ve Türk öğretisinde dile getirilen başlıca öneriler; mahkeme­ce ortaklığın bölünmesi, anasözleşmenin değiştirilmesi, bu kapsamda kâr dağı­tılmasına, oy hakkına, bilgi alma hakkına ilişkin düzenlemeler yapılması, genel kurul yerine karar alınması, bu kapsamda mevcut yöneticilerin değiştirilmesi, kâr dağıtımı kararı verilmesi, ayrıca müdür atanması vb. hususlarda yönetim kurulu kararları alınması, değiştirilmesi ve icrasına hükmedilmesi olarak sayılabilir.

Haklı sebeple fesih davası ortaklık için son çare olarak başvurulması gereken bir çözüm tarzıdır.

Genel Kurulca Fesih

Genel kurul, ortaklığın sona ermesi (TTK m.529/1, d), bir başka ortaklıkla bir- leşerek sona ermesi (TTK m.136) yahut tam bölünme yoluyla sona ermesi (TTK m.159/1,a) yönünde karar alabilir. Bunun için, kanunda ve varsa anasözleşmede öngörülen artırılmış toplantı ve karar yetersayılarına uyulması gerekir.

Sona Ermenin Sonuçları ve Tasfiye

Tasfiyesiz infisaha yol açan hâller dışındaki bir nedenle sona erme, şirket mal­varlığının tasfiyesini gerektirir (TTK m.439-454). Tasfiye sürecine giren bir or­taklığın tüzel kişiliği devam eder; fakat ortaklığın ehliyeti, organları ve yönetimi konusunda, kanun gereği birtakım değişiklikler oluşur.

Tasfiye, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktar artarsa, bu miktarın tasfiye bakiyesi dağıtı­mı hükümlerince dağıtılması ve ortaklık kaydının sicilden terkin ettirilmesi için yapılması gereken işlemlerin bütününü ifade eder.

Tasfiye İlkeleri

  1. Tasfiye sırasında tüzel kişilik devam eder (m.545).
  2. Ortaklık amacı, kendiliğinden tasfiye amacına dönüşür; Ortaklık, bu amaç­tan dolayı kural olarak yeni işlem ve faaliyetlere girişemez. Ticaret ünvanı- na “Tasfiye Hâlinde” ibaresi eklenir (m. 533).
  3. Organlar varlıklarını sürdürür. Ancak, tasfiye sırasında ortaklık organları­nın görev ve yetkilerinin, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olmakla bir­likte tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlerle sınırlı hâle gelir (m. 535).
  4. İflâs dışındaki sona erme nedenlerinden biriyle tasfiye, tasfiye memurların­ca yapılır. İflâsda ise iflâs idaresince tasfiye yapılır (m. 534).

Tasfiye Memurları

Tasfiye, kural olarak yönetim kurulu tarafından yapılır fakat anasözleşmede tas­fiye memurları gösterilebileceği gibi, sonradan, genel kurul tarafından seçilme­leri de mümkündür. Tasfiye memurunun ortaklardan olması zorunlu değildir. Anasözleşme ve atama kararında aksi öngörülmedikçe, ücret hakları vardır (m. 536/1). Şirketin feshine mahkemece karar verilmiş ise, tasfiye memurları da mah­kemece atanır (m. 536/3).

Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birisinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiyede bulunması şarttır (m. 536/4); yoksa ne yapılması gerektiği konusunda kanun düzenlemiştir (m. 537/3).

Atanma yöntemi ne olursa olsun, genel kurulun daima bu memurları azletme ve yerlerine yenilerini seçme yetkisi vardır; haklı nedenlere dayanarak mahkeme­ce azil ve yerlerine atama yapılması da istenebilir (m. 537). Tasfiye memurlarının da tescil ve ilânı gerekir (m. 536/2).

Tasfiye memurları, bu süreçte, ortaklık organları yanında, tasfiye işleri ile sı­nırlı olarak yönetim ve temsile yetkili olup (m. 539) kanunda belirtilen işleri (m. 540 vd.) yaparlar. Ortaklığın hak ehliyeti ve tasfiye amacı sınırları içerisinde görev ifa ederler fakat tasfiye amacı dışında yaptıkları işlemler de şirketi bağlar; meğer ki üçüncü kişinin kötüniyeti kanıtlanmış bulunsun (m. 539/2).

Genel kurulu toplantıya çağırma ve önemli olmayan miktardaki aktifleri sat­ma yetkileri de vardır (m. 535/2; 538). Kural olarak birlikte hareket ederler; bir­den çok iseler, çift imza kuralı geçerlidir (m. 539/3) fakat anasözleşme veya genel kurul kararı ile tek başlarına yetkili kılınabilirler. Ayrıca, gecikmesinde sakınca olan işler ile pasif temsilde (ihtar, ihbar gibi beyanları kabul) tek başlarına yetkili oldukları gibi; devri mümkün olmayan yetkiler dışında, belirli işlerin yapılması için birbirlerine veya üçüncü kişiye temsil yetkisi verebilirler (539/1).

Tasfiye İşleri

İflâs dışındaki sona erme hâli, yönetim kurulu tarafından tescil ve en çok birer hafta ara ile üç kere ilân ettirilir. İlanda, üçüncü ilândan itibaren bir yıl içerisinde ortaklık alacaklılarının, belgeleriyle birlikte başvurması gerektiği duyurulur. Tas­fiye sürecinde, memurlarca yapılacak işlemler kısaca şunlardan ibarettir:

İlk envanter ve bilançonun hazırlanması, defterlerin tutulması, alacaklıları da­vet, şirketin alacaklarını tahsil etme, günlük işlemlerin yürütülmesi ve başlanmış işlerin bitirilmesi, aktiflerin paraya çevrilmesi, şirket borçlarının ödenmesi, tasfi­ye artığı (bakiyesi) varsa dağıtılması ve nihayet, şirketin sicilden terkini ile tüzel kişiliğin sona erdirilmesi (m. 540-541), kanunda gösterilen diğer tasfiye işlerinin yapılması (m. 542).

Tasfiye artığının dağıtımı, kural olarak, ortakların ödedikleri sermaye payı oranında yapılır. Fakat anasözleşmede, tasfiye payı almada imtiyazlı paylar öngö­rülmüş ise, imtiyazlar dikkate alınır (m. 543).

Ortaklık borçları, mevcutlarından fazla ise, tasfiye memurları, durumu derhâl şirket merkezinin bulunduğu yerin asliye ticaret mahkemesine bildirmek zorun­dadırlar; mahkeme de iflâsın açılmasına karar verir (m. 542/1,c).

Ek Tasfiye ve Tasfiyeden Dönme

Ek tasfiye, tasfiyenin bitmesinden sonra, ek işlerin yapılmasının zorunlu olduğu hâllerde gündeme gelmektedir. Bu hâllerde son tasfiye memurları, yönetim kuru­lu üyeleri veya alacaklılar, şirket merkezinin olduğu yerdeki asliye ticaret mahke­mesine başvurarak ek işlemler yapılana dek, şirketin yeniden tescilini talep edebi­lirler. Mahkeme talebi yerinde görür, yani ek işlerin yapılmasını zorunlu bulursa, yeniden tescil kararı verir; aynı veya yeni bir ya da birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayıp tescil ve ilân ettirir (m. 547).

Tasfiyeden dönme ise, şirketin, süresinin dolması veya genel kurul kararı ile sona erdiği hâllerde, malvarlığı dağıtımına başlanmamış olması şartıyla gündeme gelmektedir. Bu hâl ve şartlarda, genel kurul sermayenin en az yüzde altmışının olumlu oyu ile şirketin devamına karar verebilir; bu karar tasfiye memurlarınca tescil ve ilân ettirilir. Anasözleşme, söz konusu yetersayısı ağırlaştırabilir veya baş­kaca önlemler içerebilir (TTK m.548/1).