YAKIN AKRABALAR ARASINDAKİ HUKUKİ İŞLEMLER TANIKLA İSPAT EDİLEBİLECEĞİ
HMK- Senede karşı tanıkla ispat yasağı
MADDE 201- (1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Delil başlangıcı
MADDE 202- (1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları
MADDE 203- (1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2015/41137
KARAR NO. 2017/4373
KARAR TARİHİ. 12.4.2017
>YAKIN AKRABALAR ARASINDAKİ HUKUKİ İŞLEMLERİN TANIKLA İSPAT EDİLEBİLECEĞİ
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacı, davalılardan …’nın kızının ise damadı olduğunu, davalıların evli oldukları dönemde borç para istediklerini 12.850,00 TL parayı 15/05/2005 tarihinde borç olarak verdiğini, davalılardan parasını her istediğinde davalıların kendisini oyaladığını, davalılara Noterlik vasıtası ile 08/06/2012 tarihli ihtarname çektiğini bugüne kadar davalıların kendine borcunu ödemediğini, bu sebeplerle davalılara borç olarak vermiş olduğu 12.850,00 TL’yi borcu vermiş olduğu tarih olan 15/05/2005 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, mahkeme masraflarının davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece dava reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu davacının yemin teklifi üzerine davalıların borç parayı inkar etmeleri neticesinde davanın reddine karar verilmiştir. Kural olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesiyle Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk lirasından az miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.
Ne var ki, kural böyle olmakla birlikte Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 203. maddesinde yazılı yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddede yazılı yakın akrabalar arasında senet ( yazılı belge )alınmasındaki manevi imkansızlık kanunla varsayılmış ve böyle bir istisnai düzenlemeye gerek görülmüştür. Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediği gibi, manevi imkansızlığın da ayrıca iddia ve ispat edilmesine de gerek yoktur.
Ancak, yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden, senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmamaktadır. Bunun dışında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 203/1 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı olanaklıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulaması da bu yoldadır. ( YHGK.nun 19.3.2003 gün 2003/13-174-181 Sayılı ilamı, YHGK.nun 9.10.1985 gün ve 1984/13-255 E. 1985/797 K.sayılı ilamı; YHGK.nun 23.1.1985 gün ve 1983/3-25 E. , 1985/3K sayılı ilamı ).
Somut olayda davalı davacının kızı diğer davalı ise borcun verildiği dönemde davacının damadıdır ,davacı davalılara evli oldukları dönemde borç para verdiğini iddia etmiş ve bu iddiasını destekleyen tanık beyanlarına dayanmıştır. Açıklanan sebeplerle davacının iddiasını tanıkla kanıtlayabileceğinden mahkemece bu yan gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO: 2005/6-223
KARAR NO: 2005/238
KARAR TARİHİ: 06.04.2005
>AKRABALAR ARASI SENETLE İSPAT KURALININ İSTİSNASI
1086 s. HUMK/288, 293
ÖZETİ: HUMK m. 293/1’de belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı mümkündür.
Taraflar arasındaki “itirazın iptali-tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İpsala Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.2.2004 gün ve 2003/296-2004/63 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 6.7.2004 gün ve 5449-5601 sayılı ilamı ile;
(…..Dava iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesi, itirazın iptali isteğine ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının 17.07.1997 tarihli şifahi kira sözleşmesine istinaden dava konusu yerde kiracı olduğunu, 01.07.2002-01.07.2003 kira döneminde iki haklı ihtara sebebiyet verdiğini ileri sürerek kiralananın tahliyesi ile icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında bir kira ilişkisi bulunmadığını, babadan kalma evde miras nedeniyle oturduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının bu yerde akdi bir ilişkiye dayalı olarak oturup oturmadığı hususundadır. Akdi ilişkinin bulunduğunu iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekir. İddia ikame edilen delillerle ispat edilememiştir. Delilleri arasında yer alan vs. delillerden olan yemin delili olduğu dikkate alınarak davacı tarafa bu konuda yemin hakkı olduğu hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır….)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iki haklı ihtar nedeniyle kiralanın tahliyesi ve itirazın iptali istemine ilişkindir.
A- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ avacı, davalı ile 17.07.1997 tarihinde sözlü (şifahi) kira sözleşmesi yaptığını, aylık kira bedelinin 60.000.000 TL. olduğunu, davalının Mart 2002’den beri kira bedellerini ödemediğini, davalı kiracıya önce 12.05.2003 tarihinde noter aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, daha sonra da biriken borcun tahsili ve kiralananın tahliyesi için icra takibi başlattığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, haksız olarak yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
B- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davacı, taşınmazın babalarından kalma bir yer olduğundan elbirliği ortaklığının söz konusu olduğunu, aralarında bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, bu yerde kendisinin de hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C- YEREL MAHKEMENİN KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; taşınmazın tarafların babalarından kalma bir yer olduğu, davacının içinde davalının da bulunduğu diğer tüm mirasçıların noterden verdikleri muvafakate dayanarak ev yaptığı, önce davacının kendisinin bu evde oturduğu, tayini çıkınca kardeşi olan davalıya kiraya verdiği, taraflar arasında sözlü kira sözleşmesinin varlığının tanık beyanları ile sabit olduğu, kira sözleşmesinin geçerli olması için kiralayanın malik olmasının da gerekmediği, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiği anlaşılarak, davalı kiracının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı hükmedilmesine ve taşınmazın tahliyesine karar verilmiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda açıklanan biçimde kira sözleşmesinin yazılı delille kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkeme; yanların kardeş olmaları nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 293/1 maddesi gereğince kira ilişkisinin tanıkla kanıtlanabileceği gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
E- UYUŞMAZLIK: Kardeşler arasındaki kira sözleşmesinin tanıkla kanıtlanıp kanıtlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
F- GEREKÇE: Kural olarak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 17.4.2004 tarih ve 5219 sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 288.maddesine göre; yapıldıkları zamandaki miktar ve değeri 400.000.000 TL.yi geçen hukuki işlemler ancak senetle ispat olunabilir.
Ne var ki, kural böyle olmakla birlikte Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 293/1.maddesinde yazılı yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddede yazılı yakın akrabalar arasında senet (yazılı belge) alınmasındaki manevi imkansızlık kanun ile varsayılmış ve böyle bir istisnai düzenlemeye gerek görülmüştür.
Yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebilmesi için miktar ve değer bakımından bir sınırlandırma getirilmediği gibi, manevi imkansızlığın da ayrıca iddia ve ispat edilmesine de gerek yoktur.
Ancak, yakın akrabalar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış veya yazılı delil sözleşmesi yapılmışsa, artık manevi imkansızlıktan söz edilemeyeceğinden, senedin aksinin tanıkla ispatlanmasına imkan tanınmamaktadır. Bunun dışında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ nun 293/1 maddesinde belirtilen yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatı olanaklıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun istikrar kazanmış uygulaması da bu yoldadır. (Y.HGK.nun 19.3.2003 gün 2003/13-174-181 sayılı ilamı, YHGK.nun 9.10.1985 gün ve 1984/13-255 E. 1985/797 K.sayılı ilamı; YHGK.nun 23.1.1985 gün ve 1983/3-25 E. , 1985/34 K. sayılı ilamı).
Somut olayda, davacı ile davalı kardeş olup, davacı aralarında şifahi (sözlü) kira sözleşmesinin varlığını iddia etmiş ve bu iddiasını destekleyen tanık beyanlarına dayanmıştır.
Açıklanan nedenlerle davacının iddiasını tanıkla kanıtlayabileceğinden mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.
Ne var ki, işin esasına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları incelenmediğinden dosyanın Özel Dairece gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine 6.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.