TCK m 285 Gizliliğin İhlali Suçunun Cezası
MADDE 285 – (1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
- Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz. (Asliye Ceza)
- Bu suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.
- Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
285.maddede, 765 sayılı ETCK’da karşılığı bulunmayan yeni bir suç tipine yer verilmiştir.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Ceza muhakemesinin temel amacı, şüpheli ve sanığın haklarına saygılı bir biçimde maddi gerçeğe ulaşmaktır.maddede tanımlanan suçlarla korunmak istenilen hukuksal yarar, ceza muhakemesinde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gizliliğin ihlalinin önlenmesi suretiyle bu aşamalardaki işlemlerin herhangi bir etki altında kalınmadan sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin sağlanması, masumiyet (suçsuzluk) karinesinin (AİHS 6/2.md.) ihlalinin ve yargı makamlarınca alınan kararların uygulanmasını engelleyecek davranışların önüne geçilmesi ve böylece adliyenin korunmasıdır.
Suçun Faili
Bu suçların faili herhangi bir kimse olabilir.
Suçun Maddi Unsuru
Maddenin 1.fıkrasındaki soruşturmanın gizliliğinin ihlali, 2.fıkrasında duruşmanın (kovuşturmanın) gizliliğinin ihlali, 4.fıkrasında ise soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmasını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması bağımsız birer suç olarak tanımlanmıştır.
1.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal etmektir. Ancak, soruşturma aşamasında alman ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali açısından aleniyet koşulunun gerçekleşmesi aranmamıştır.
5271 sayılı CMK’nun “soruşturmanın gizliliği” kenar başlığını taşıyan 157/1.madde hükmüne göre, kanunun başka hüküm koyduğu haller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. Soruşturma evresi, Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi ifade etmektedir (CMK 2/1-d md.).
Soruşturma evresi genel olarak ve esas itibariyle kamuya karşı gizli biçimde cereyan eder. Gizliliğin anlamı, işlemlerde ilgililerden başka kimsenin hazır bulunamaması ve yapılmış olan araştırma sonuçlarının kamuya açık olmamasıdır. CMK’nun 147. ve 169.maddeleri uyarınca, soruşturma evresinde şüphelinin ifadesinin alınması veya sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında işlemi yapan C.savcısı veya sulh ceza hakimi ve yazman ile müdafi veya vekil hazır bulunabilir (CMK 84/l.md.). Şüphelinin müdafii, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir. Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hakiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir. Ancak müdafiin, yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanakları incelemesi veya bu sayılan belgelerden örnek alma yetkisi kısıtlanamaz. Bu haklardan suçlardan zarar görenin vekili de yararlanır (CMK 153., 234/1-4.md.). Soruşturma belgeleri, kendini savunma içgüdüsüyle delilleri karartma ihtimali yüksek olan şüpheliye, mağdur ve şikayetçiye (suçtan zarar görene) karşı gizlidir. Bunların ancak müdafi ve vekilleri soruşturma evrakını inceleme ve dosyadan fotokopi alma hakkına sahiptir. Şüpheli, mağdur veya şikayetçi (suçtan zarar gören) 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 4.maddesi (Yön. 5, 13.md.) hükümlerine göre, soruşturmanın gizliliğini ve amacını bozmamak koşuluyla, Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme hakkına sahiptir. CMK’nun bu hükümleri uyarınca, soruşturma dosyasını incelemek olanağına sahip olan avukat, adalete hizmet eden bir mesleğin mensubu olarak dosyadan elde ettiği bilgileri kanunun verdiği olanaklar çerçevesinde sadece müvekkilini savunması için kullanabilir. Bunları yayınlama, örneğin medyaya verme gibi eylemler 285/l.fıkraya uyan soruşturmanın gizliliğinin alenen ihlali suçunu oluşturur. Bu itibarla, bu suçun faili, adli kolluk görevlileri, yazman ve diğer kamu görevlileri, medya mensupları, şüpheli ve mağdur ile bunların müdafi ve vekilleri de dahil olmak üzere herhangi bir kişi olabilecektir.
Ancak, elbette ki, soruşturması yapılan suçlar hakkında, halkın bilgi sahibi olmak ihtiyacı da vardır. Medya bu suçlar hakkında bilgilenerek halkın bilgi edinmek ihtiyacını karşılamak görevindedir. Gizli kalması öngörülen hususların dışında kalan örneğin suça ilişkin genel bilgilerin verilmesi, aleniyete ulaşan yakalama veya tutuklamanın açıklanması, halkın bilgi sahibi olma hakkının ve medyanın bilgilendirme ve haber verme hak ve görevinin doğal bir sonucu olduğundan bu durumda 285/1.fıkradaki suç oluşmayacaktır. Bu itibarla soruşturmanın gizliliği ile haber edinme, haber verme hakkı arasındaki sınırın bu suç açısından sağlıklı belirlenmesi önem arzetmektedir. Ancak, ülkemizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere, medya mensupları, bu konularda doğru haber elde edemediklerinde öteden beriden devşirilen ve çok kere yanlış olan bilgileri halka yansıtmakta ve insanların en temel hakkı olan suçsuzluk karinesi böylece ihlal edilmektedir; soruşturma da zarar görmekte ve delillerin yok edilmesi hususunda, elbette ki istemeden şüphelilere yardım sağlanmış olmaktadır.
285/1.fıkranın ilk cümlesinde tanımlanan soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, fiilin alenen gerçekleşmesi gerekir. Bu suçun unsuru olan aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır. Başka bir anlatımla, gizli kalması öngörülen soruşturma işlemleri ile ilgili tutanak ve belge içeriklerinin herkesçe öğrenebilir ya da ulaşılabilir kılınması halinde aleniyet unsuru gerçekleşir. Fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde de aleniyet gerçekleşmektedir. Keza, gizli bilgi ve belgelerin internet ortamında herkesin ulaşabileceği bir sitede yayınlanması durumunda da aleniyetin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. 285.maddenin 1.fıkrasının ikinci cümlesi hükmü uyarınca, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlali açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz. Örneğin, CMK’nun 135/5.fıkrası gereğince, bu madde hükümlerine göre “iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” hususunda alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur. Keza, CMK’nun 139/3.fıkrası hükmüne göre gizli soruşturmacının kimliği, görevinin sona ermesinden sonra da gizli tutulur. İşte bu nitelikteki kararlar ve bunlara bağlı işlemlerin gizliliğinin ihlali veya gizliliğe ilişkin çeşitli yasalarda bulunan hükümlere aykırılık hallerinde eylem 285/l.fıkraya uyan suçu oluşturacak, ancak bu durumlarda aleniyetin gerçekleşmesi aranmayacaktır.
2.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Kanuna göre kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğinin alenen ihlal edilmesidir. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararma aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.
Anayasanın 141.maddesi ile CMK’nun 182.maddesinde kural olarak duruşmanın herkese açık olduğu, genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Kanunun “zorunlu kapalılık” başlıklı 185.maddesinde ise “sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır, hükmüne yer verilmiştir. CMK’nun 187/l-2.fıkralarına göre, kapalı duruşmada mahkeme, bazı kişilerin hazır bulunmasına izin verebilir. Bu halde de adı geçenler, duruşmanın kapalı olmasını gerektiren hususları açıklamamaları bakımından uyarılırlar ve bu husus tutanağa yazılır. Kapalı duruşmada hazır bulunmasına izin verilebilecek kişilere mahkemede staj yapmakta olan hakim ve avukat adayları örnek olarak gösterilebilir. Kanun gereği olarak kapalı yapılması gereken (CMK 185.md.) veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğinin ihlali 285/2.fıkraya uyan suçu oluşturmaktadır. Ancak bu nedenle cezaya hükmedilebilmesi için, birinci fıkrada olduğu gibi, gizlilik ihlalinin alenen gerçekleşmesi gerekir.
CMK’nun 58/2.-5.fıkrasına göre, tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir. Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa; hakim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır. Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenecektir. Maddenin bu (2-5.fıkra) hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir. Açıklanan bu hükümler uyarınca, kovuşturma evresinde, tanığın korunmasına ilişkin olarak kimlik bilgilerinin gizli tutulması gerektiği hususunda alınan bu kararlara ilişkin gizliliğin ihlalinin suç oluşturabilmesi için, aleniyet koşulu aranmayacaktır.
4.Fıkradaki Suçun Maddi Unsuru
Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanmasıdır. Soyut tehlike suçu niteliğindeki bu suçun oluşabilmesi için, görüntülerinin yayınlanmasının kişilerin toplum nazarında suçlu oldukları izleniminin ve kanaatinin uyanması sonucu doğurma olasılığı gerekli ve yeterlidir; bu sonucun doğmuş olması şart değildir. Bu suç açısından belirleyici olacak unsur görüntülerin içeriğidir. Eğer görüntüler gizlilik ihlali niteliğinde ise örneğin onsekiz yaşından küçüğün kanuna göre kapalı yapılması gereken duruşmadaki görüntüleri verilmiş ise maddenin 4.fıkrası değil 2.fıkrası hükmü uygulanacaktır. 285/4.fıkradaki suç, soruşturma veya kovuşturma evresinde kişiyi suçlu olarak gösterecek şekilde görüntülerinin yayınlanmasıyla oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, kanunen yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden hükmün kesinleşmesine kadar şüpheli veya sanığın henüz suçluluğu kesinleşmediği halde suçlu olduğu intibaı uyandıracak şekilde görüntülerinin yayınlanması yeterlidir. Yayınlanan görüntülerin adliyede veya duruşmada kaydedilmiş olması şart değildir. Bu hükümle yargısız infazlar sonucu suçsuzluk karinesinin ihlalinin engellenmesi amaçlanmıştır.
Suçun Manevi Unsuru
Maddede tanımlanan suçlar ancak doğrudan kastla işlenebilir. Failin saiki önem taşımaz. Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Suça Etki Eden Nedenler
Maddenin bir ve ikinci fıkralarında tanımlanan suçların basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde verilecek ceza, 285/3.fıkra uyarınca yarı oranında artırılacaktır. “Basın ve yayın yolu ile” deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar anlaşılır (YTCK 6/1-g).
5187 sayılı Basın Kanunu’nun 19.maddesinin 1.fıkrasında “hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, ikimilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmimilyar liradan az olamaz” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, YTCK’nun 285/1.fıkrasıyla konu itibariyle örtüşmektedir. 5187 sayılı Basın Kanununun 19/1.fıkrası hükmünün, aynı konudaki hukuka aykırı fiilleri yaptırıma bağlayan ve daha sonra yürürlüğe giren YTCK 285/l.fıkra hükmü ile örtülü olarak ilga edildiğinin ve uygulanma kabiliyetinin kalmadığının kabulü gerektiği kanısındayız.
Bu suça özgü daha az cezayı gerektiren bir sebep öngörülmemiştir.
Teşebbüs
Maddede tanımlanan suçların teşebbüs suretiyle işlenmesi mümkündür.
İştirak
Bu suçlar iştirak bakımından özellik arzetmez. Bu nedenle bu suçlara müşterek fail, azmettiren veya yardım eden düzeyinde iştirak mümkündür.
İçtima
Özel bir içtima kuralı getirilmediğinden, suçların içtimai konusunda genel hükümler (42-44.md.) uygulanır. Bu suçların zincirleme suç biçiminde işlenmesi mümkündür.
Kovuşturma
Bu suçların soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca genel hükümlere göre re’sen yapılır. Adli kolluk görevlileri ile C.savcısı tarafından görevlendirilen yazman, yazı işleri müdürü gibi kamu görevlileri hakkında CMK’nun 161/5.maddesi uyarınca soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçundan (285/1.md.) dolayı doğrudan C.savcılığınca soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 4483 sayılı MDKGYHK hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise hakimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları yargılama usulü uygulanır.
Görevli Mahkeme
Maddenin 1. ve 2.fıkralarmdaki suçlarda görevli mahkeme asliye ceza, 4.fıkradaki suçta ise sulh ceza mahkemesidir (5235 s.K. 10. ve 11.md.).
Suçun Yaptırımı
Bir ve ikinci fıkralardaki suçlarda bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, 4.fıkradaki suçta ise altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. Bir ve ikinci fıkralardaki suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılacaktır.
Dava Zamanaşımı
YTCK’nun 66/1-e bendi uyarınca bu suçların dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır.