Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İhmali Suçlarda Kastın Niteliği Ve Konusu

İhmali Suçlarda Kastın Niteliği Ve Konusu

İcrai suçlarda olduğu gibi ihmali suçlarda da kast, suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları kapsamalıdır.

5237 sayılı TCK, kusurluluğun kast ve taksir şeklini tanımlamış ihmal kavramını ise tanımlamamıştır. İhmal, kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğü­nün yüklendiği hallerde, bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır. Kasten öl­dürmenin ihmali davranışla işlenmesi (TCK. 83.md.) ve kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi (TCK 88/1.md.) suçlarında ölüm yada yaralama neticesinden dolayı failin sorumlu tutulabilmesi için, neticeyi önlemek hususunda soyut bir ah­laki yükümlülüğün varlığı yeterli değildir; bu hususta hukuki bir yükümlülüğün varlığı gereklidir. Belli bir yönde icrai davranışta bulunma yükümlülüğü altında bulunan kişi (örneğin, bir sağlık kuruluşunda görev yapan tabip, durumu acil olan bir hastaya müdahale etmez ve sonuçta hasta ölür) bu yükümlülüğün gereği olan icrai davranışta bulunmaması sonucunda bir insanın ölebileceğim veya yaralanabi­leceğim öngörmüş ise, olası kastla işlenmiş olan öldürme belli bir yönde icrai dav­ranışta bulunma yükümlülüğü altında bulunan kişi, bu yükümlülüğe aykırı dav­randığının bilincinde olduğu halde, bunun sonucunda bir insanın ölebileceğim veya yaralanabileceğim objektif özen yükümlülüğüne aykırı olarak öngörmemiş ise; taksir­le işlenmiş öldürme veya yaralama suçundan dolayı sorumlu tutulmak gerekir.

Doktrindeki ağırlıklı görüşe göre, ihmali suçların objektif unsurlarına tipik du­rum, emredilen hareketin yapılmaması ve somut durumda bireysel hareket yetene­ği girmektedir. İhmali suçun faili, tipik neticenin meydana gelmek durumunda olduğunu, beklenen ve uygun kurtarma hareketinin yapılmadığını görmeli, bilme­lidir. Ayrıca gerçekleşmek üzere olan neticeyi önlemenin kendisi açısından mümkün olduğunun da bilincinde olmalıdır. Diğer yandan fail, neticeyi önleyecek somut hareketin de bilincinde olmalıdır. Nitelikli (garantörsel) ihmali suçlarda ise ayrıca tipik netice ve bu neticenin öngörülebilirliği hususunda kesinlik sınırındaki olasılık da bunlara eklenmektedir. Nasıl icrai suçlarda ihmal yükümlülüğü tipikliğe dahil değilse, ihmali suçlarda da hareket yükümlülüğü tipikliğe dahil değildir. Sonuç olarak nitelikli (garantörsel) ihmali suçlarda da fail suç tipine ait unsurları bilmeli­dir. Dolayısıyla garantörlüğüne neden olan durumları, başka anlatımla garantörlü­ğü kuran fiili olayları bilmelidir. Bilmiyorsa kastı yoktur ve fakat koşulları gerçek­leşmişse taksirden dolayı sorumluluk söz konusu olabilir. Yazara göre, failin kastı neticenin gerçekleşmemesini, neticeyi önleme hususunda gücünü ve garantör oldu­ğunu bilmeyi ve istemeyi gerektirmektedir. Failin neticeyi önleme yükümlülüğü­nün bilincinde olmasına rağmen, neticeyi önlemek için hareket etmemesi halinde; neticenin zaten gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle hareketsiz kalmış olması duru­munda, fail “bilinçli taksir” den dolayı sorumlu olur.

İhmali suçlarda kasttan anlaşılması gereken, failin objektif unsurları bilerek, ha­reketsiz kalma, hiçbir şey yapmama hususunda karar almasıdır. Ancak failin du­rumun farkında olarak sadece herhangi bir şey yapma konusunda karar almaması da söz konusu olabilir. Bu tip durumda öğretideki egemen görüş durumun bilinme­sini kast için yeterli görmektedir. Bu konu ile ilgili olarak ileri sürülen bir görüş göre, her insan davranışının arkasında bir karar vardır. Bir insan bir şeyi yapmama konusunda da karar alabilir. Bu noktada da nasıl bir şeyi yapmaya karar veriyorsa, bir şeyi yapmamaya karar vermenin de bir şeyi yapmaya karar vermeden farkı yoktur. Burada ihmalde bulunan failin kastı, tipik bir neticenin meydana gelebilecek olmasına rağmen, olayın gelişimini kendi akışına bırakma kararında kendini göstermekte olup, bu tip hallerde failin objektif unsurları bilmesi kast için yeterlidir.

İhmali suçlarda suç işleme kararının ispatında güçlük söz konusu olabilir. Erem’e göre; her ne kadar selbi suçlarda suç işleme kararının icrai bir fiil ile harici­leşmemiş olmasından kararın ispatı müşkül ise de, imkânsız değildir. Bazı hadise­lerden suç işleme kararının istihraç edilmesi mümkündür. Bu hadiseler vazifenin ifa edilmesi iradesi ile kabili telif olmayan yahut münhasıran cezadan kurtulmak, su­çun meydana çıkmamasını temin etmek gayesine matuf olan hareketlerdir.