Rüşvet Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?
Suçun Tipiklik Unsuru
Türk Ceza Kanunu’nun 252/1. maddesinde rüşvet verilmesi, 252/2. maddesinde ise rüşvet alınması hâli düzenlenmiştir.
İlgili maddenin ilk fıkrasına göre, ‘‘Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi cezalandırılır. ”
İkinci fıkrasına göre ise “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır. ”
Korunan Hukuki Yarar, Fail ve Mağdur
Rüşvetin suç sayılması ile devlet faaliyetlerinin çıkar karşılığı satılamayacağı veya satın alınamayacağı belirtilerek kamu idaresine karşı duyulan güven korunmak istenmiştir. Ayrıca diğer taraftan da kamu görevlisinin mensubu olduğu idareye karşı göstermekle mükellef olduğu sadakat yükümüne aykırı davranması cezalandırılmıştır. Böylece devlet mekanizmasının düzenli bir şekilde işlemesi gerçekleştirilmek istenmiştir.
RÜŞVET, ÇOK FAİLLİ (karşılaşma tipi) SUÇLARDANDIR. Başka bir ifadeyle, bu suçun tek bir kişi tarafından işlenebilmesi mümkün değildir; suçun oluşumu için en az iki kişinin varlığı gerekir.
Rüşvet veren fail (TCK m. 252/1) herhangi bir kimse, hatta kamu görevlisi dahi olabilir.
Rüşvet alan fail ise ancak kamu görevlisi olabilir. Ayrıca TCK m. 252/8’de sayılan; a) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, c) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, d) Kamu yararına çalışan dernekler, e) Kooperatifler, f) Halka açık anonim şirketler adına hareket eden kimseler, kamu görevlisi olmasalar dahi rüşvet alma fiilinin faili olabilirler. Buna göre bu kişilere görevlerinin gereği bir işin yapılması veya yapılmaması için yarar sağlanması durumunda, rüşvet suçu oluşur.
Ayrıca TCK m. 252/5 gereğince, “Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. ”
Öte yandan rüşvet suçunun rüşvet alan bakımından özgü suç olduğuna da dikkat edilmelidir. ANCAK BİR YANDAN DA YU KARIDAKİ 2012 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERLE SUÇUN BU BAKIMDAN ÖZGÜ SUÇ OLMA ÖZELLİĞİ ZAYIFLAMIŞ, RÜŞVET SUÇUNUN UYGULAMA ALANI GENİŞLETİLMİŞTİR.
Suçun mağduru konusunda ise bir görüş suçun mağdurunun devlet ve diğer kamu tüzel kişileri olduğunu söylerken, diğer görüş suçun mağdurunun toplumu oluşturan herkes olduğunu ileri sürmektedir.
5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA 2012 YILINDA 6352 SAYILI YASA İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKTEN ÖNCE SADECE RÜŞVET KONUSUNU OLUŞTURAN İŞİN, GÖREVİN GEREKLERİNE AYKRI OLMASI HÂLİ YANİ “AĞIR RÜŞVET” OLARAK NİTELENDİRİLEN FİİLLER CEZALANDIRILMAKTAYDI. BUNA KARŞILIK GÖREVİN YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN YARAR SAĞLAMA, “BASİT RÜŞVET” RÜŞVET OLARAK DEĞİL, GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA OLARAK CEZALANDIRILIYORDU. ANCAK BAHSİ GEÇEN DEĞİŞİKLİKLE “BASİT RÜŞVET” HÂLİ DE RÜŞVET SUÇUNUN KAPSAMINA ALINMIŞTIR.
Suçun Maddi Unsuru
Suçu oluşturan eylemler: a) kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması, b) bu eylem karşılığında kamu görevlisine veya onun göstereceği bir kişiye menfaat sağlanmış olması ve c) rüşvet alanla rüşvet veren arasında rüşvet anlaşmasının olmasıdır.
Her şeyden önce görevin ifası ile ilgili bir işin kamu görevlisince yapılması veya yapılmaması gerekir. Dolayısıyla o iş, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olmalıdır. Ayrıca eğer kamu görevlisinin görevinin gereği belirli bir iş için menfaat sağlaması söz konusu değilse, yani genel olarak kamu görevi sıfatından dolayı bir menfaat sağlanmışsa rüşvet suçu da oluşmaz.
Menfaat sağlama fiili, rüşvetin konusunu oluşturan şeyin rüşvet verenin egemenlik alanından çıkartılıp, rüşvet alanın veya üçüncü bir kişinin egemenlik veya nüfuz alanı içine sokulmasıdır.
Kanun, menfaatin ne tür bir menfaat olması gerektiğine ilişkin bir düzenleme getirmemektedir. Menfaatten para, mal gibi maddi bir yarar anlaşılması suçun mahiyetine uygun düşecektir.
Kanun her ne kadar düzenleme altına almamış ise de sağlanan menfaatin ekonomik olarak belirli bir değeri taşımaması hâlinde rüşvet suçu oluşmaz. Örneğin bir bardak ıhlamur ısmarlanması, memurun kumrucuya götürülüp kendisine kumru ısmarlanması rüşvet suçuna vücut vermez. Ancak bu gibi durumlarda şartları varsa görevi kötüye kullanma suçu oluşabileceği gibi memurun disiplin sorumluluğu da gündeme gelebilir.
Rüşvet anlaşması, kamu görevlisi ile diğer kişi arasında somut olan veya somutluğu anlaşılabilecek bir işin kamu görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması hususunda yapılan ve hukuk düzeni tarafından korunmayan bir anlaşmadır. Anlaşma teklifinin hangi taraftan geldiği önemli olmadığı için kamu görevlisine yararın o an bizzat sağlanması veya daha sonra temini hususunda karşılıklı anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Anlaşma, en geç görevin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması anına kadar gerçekleşmiş olmalıdır. Böylece Türk Ceza Kanunu “sonradan rüşvet” ipotezini kabul etmemektedir. Dolayısıyla önceden bir anlaşmaya varılmaksızın, yalnızca yapılan işten duyulan memnuniyetin ifadesi olarak sağlanan yarar rüşvet suçunu oluşturmayacaktır.
Rüşvete ilişkin fiili özellikle irtikaptan ayırabilmek için özellikle kamu görevlisi ile özel kişi arasında “serbest anlaşma” olup olmadığına bakılacaktır. Bu ölçüt özelliğini taraflar arasındaki eşitlik durumundan alır. Buna karşılık irtikapta kamu görevlisi üstün durumdadır. Ancak bu öl çüte ek olarak ayrıca kişi kamu yönetiminin zararına meşru olmayan bir avantaj elde etmek istemekteyse, kamu görevlisi ile kişi arasındaki durum eşitlik ilkesine dayanmasa bile irtikap değil, rüşvet suçu söz konusu olacaktır.
Suçun tamamlanma anı doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre suç, anlaşmanın yapılmasıyla birlikte tamamlanır; yararın sağlanması ile birlikte de sona erer. Kanaatimizce de suçun tamamlanma anını rüşvet anlaşmasının yapıldığı an olarak kabul etmek doğru olur. Zira Kanun’un 252/3. maddesinde rüşvet konusunda anlaşmaya varılmasının tamamlanmış suç gibi cezaya hükmolunacağı sonucunu doğuracağı belirtilmektedir. Doktrindeki diğer görüşe göre ise suçun tamamlanma anı kamu görevlisine menfaat sağlandığı andır.
Suçun Manevi Unsuru
Rüşvet suçu kasıtlı bir suçtur. Rüşvet alanın kastı, görevin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için sağlandığını bilerek, gerekli olmayan bir menfaati elde etmek bilinç ve iradesinden ibarettir.
Rüşvet verenin kastı ise görevin ifasıyla ilgili olarak bir işi yapması veya yapmaması için bir kamu görevlisine gerekli olmayan bir menfaat sağlamak bilinç ve iradesidir.
Rüşvet suçu olası kastla da işlenebilir.
Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
RÜŞVET SUÇU AÇISINDAN HUKUKA AYKIRILIK UNSURUNU ORTADAN KALDIRAN HÂLLERDEN HİÇBİRİNİN UYGULANABİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Suçun Nitelikli Hâlleri
Ağırlaştırıcı Sebepler
Türk Ceza Kanunu’nun 252/7. maddesine göre, “Rüşvet alan veya talebinde bulunan ya da bu konuda anlaşmaya varan kişinin; yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması halinde, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. ”
Etkin Pişmanlık
Kanun’un 254. maddesine göre:
Rüşvet alan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Rüşvet alma konusunda başkasıyla anlaşan kamu görevlisinin durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce durumu yetkili makamlara haber vermesi halinde de hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
Rüşvet veren veya bu konuda kamu görevlisiyle anlaşmaya varan kişinin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında rüşvet suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz.
Rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, durum resmi makamlarca öğrenilmeden önce, pişmanlık duyarak durumdan yetkili makamları haberdar etmesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı cezaya hükmolunmaz.
Bu madde hükümleri, yabancı kamu görevlilerine rüşvet veren kişilere uygulanmaz.
Suçun Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, suçun tamamlandığı an bize göre, rüşvet anlaşmasının yapıldığı andır. Bunu aslında “Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.” hükmünden de anlamaktayız.
Ayrıca suçun tamamlanması için amaçlanan işin yapılmış olmasının gerekli olmadığına özellikle dikkat edilmelidir.
Kamu görevlisi rüşvet talep eder ve fakat fert bunu kabul etmezse rüşvet talep eden bakımından, karşı taraf rüşvet teklif eder ancak kamu görevlisi kabul etmezse teklif eden fail açısından, rüşvet suçu teşebbüs aşamasında kalmış olur.
Öte yandan, kamu görevlisinin rüşvet talep ettiği ancak karşı tarafın kamu görevlisini yakalatmak için rüşvet teklifini kabul etmiş gibi göründüğü bir durumda, rüşveti talep eden açısından eylem teşebbüs aşamasında kalmış, karşı taraf için ise esasen suç işleme kastı olmadığı için rüşvet suçunun varlığından da bahsedilemeyecektir.
İştirak
6352 sayılı Yasa ile TCK’nın 252/5. maddesi öngörülmüş ve “Rüşvet teklif veya talebinin karşı tarafa iletilmesi, rüşvet anlaşmasının sağlanması veya rüşvetin temini hususlarında aracılık eden kişinin, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılacağı” hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla rüşvete aracılık eden kişi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak sorumlu tutulacaktır. Böylece bu değişiklik sayesinde, rüşvete aracılık edilmesi bakımından yalnızca genel hükümler uygulandığı, zira aracılık edenin özgü suç olan rüşvet suçunda kamu görevlisi sıfatını taşımadığı, gerekçesiyle değişiklik öncesinde ortaya çıkan suça aracılık edenlerin daha az ceza almaları problemi çözülmüş olmaktadır. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için de iştirake ilişkin hükümlerin genel şartlarının mevcut olmasının gerektiğine dikkat edilmelidir.
Türk Ceza Kanunu’nun 252/6. maddesine göre de “Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilisi, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, müşterek fail olarak cezalandırılır. ”
İçtima
Suçların içtimai konusundaki genel hükümler uygulanmalıdır.
Rüşvet suçunun sebebini teşkil eden ve rüşvet dolayısıyla yapılan ya da yapılmayan işin ayrı bir suç oluşturması hâlinde, bu suç rüşvet almanın temel ya da nitelikli bir unsuru olmadığı takdirde her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilmelidir.
Rüşvet alma suçunun müteselsil suç şeklinde de işlenmesi mümkündür.