Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?

Suçun Tipiklik Unsuru

Türk Ceza Kanunu’nun 155/1. maddesinde “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkar etmek” güveni kötüye kullanma suçu olarak düzenlenmiştir.

Korunan Hukuki Yarar, Fail ve Mağdur

Hukuk düzeni, bu hüküm ile başkasının ta­şınır mallarına zilyet olan kimse tarafından işle­nebilen malvarlığı ile ilgili ihlalleri önlemek ama­cını gütmektedir. Yani burada, başkasının taşınır malı üzerinde onun sahibiymiş gibi davranan, bir diğer ifadeyle, o şey üzerinde ancak malik tara­fından yapılan tasarruflarda bulunan zilyet ceza­landırılmaktadır.

Suç ancak muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere belirli bir malın zilyetliği­nin bırakıldığı kişi tarafından işlenebilir. Bu bağ­lamda örneğin hizmetçi, işçi, satış elemanı vs. zilyet olmadıklarından bu suçun faili de olamaz­lar.188 Suç, bu niteliği itibariyle özgü suçtur.
Zilyet yardımcıları tarafından bu suç işlenemez. Örneğin otogarda bavulunu taşıması için emanet ettiği taşıyıcının bavulu alıp git­mesi durumunda HIRSIZLIK suçu oluşur. Zira burada hamal zilyet değil zilyet yardımcısıdır.

Suçun mağduru ise söz konusu malın maliki ya da malikinden ya da onun yetkilendirdiği kişi/ kişilerden hukuka uygun surette malın zilyetliğini alan ve bu malı muhafaza etmesi veya belirli bir şekilde kullanması amacıyla başkasına zilyetliği­ni devreden kişidir. Dolayısıyla bu suçun mağdu­ru sadece suça konu malın maliki değil, o malın zilyetliğini hukuka uygun bir şekilde elinde bulun­duran bir kişi de olabilir.

Suçun Konusu

Suçun konusunu taşınır ve taşınmazlar oluşturabilir; Kanun bu hususta herhangi bir sı­nırlandırma yapmamıştır. Taşınmazların suçun konusunu oluşturmasına örnek olarak, kiralaya­nın, mesken olarak evini kullanması için kirala­dığı bir durumda kiracının bu evi bir başkasına kiraya vermesini gösterebiliriz. Bazı kaynaklarda ise yalnızca taşınırların bu suçun konusunu oluş­turabilecekleri belirtilmektedir.

Suçun Maddi Unsuru

Başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendi­sine devredilmiş mal üzerinde “kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri ama­cı dışında tasarrufta bulunmak” veya “bu devir olgusunu inkâr etmek”tir.

Suç genellikle icrai bir davranışla işlenebilse de suçun ihmali davranışla işlenebilmesi de mümkündür.

Suç, failin, zilyetliğinde bulunan başkasına ait mal üzerinde, zilyetliğin devri amacı dışında bir amaçla tasarrufta bulunduğu veya zilyetliğin devir olgusunu inkâr ettiği anda tamamlanmış olur. Aksini savunanlar olmakla birlikte, suçun ta­mamlanması için yararın elde edilmiş olmasına gerek yoktur.

Güveni kötüye kullanma suçuna örnek ola­rak, bankada para yatırmak için bekleyen bir kimsenin acil bir işinin çıkması üzerine içi para dolu çantayı dönünceye kadar tutması için ya­nında onunla birlikte beklemekte olan arkadaşı­na vermesini ancak döndüğünde de arkadaşının ve paraların yerinde yeller estiğini görmesini ve­rebiliriz.

Suçun Manevi Unsuru

Güveni kötüye kullanma suçu kasten işlene­bilen bir suç olup, kastın varlığı için her şeyden önce failde mala zilyet olduğunun ve malın baş­kasına ait bulunduğunun bilincine gerek vardır. Ayrıca kastın, suçun zilyetliğin devri amacı dışın­da tasarrufta bulunmaya ya da devir olgusunu inkâr etmeye yönelik olması da gerekir.

Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru

Failin, zilyetliği kendisine devredilen mal üzerinde hapis hakkı doğmuş ise bu hakkın kul­lanılması hukuka uygunluk sebebi teşkil eder.

Zorunluluk hâlinin varlığı da bu suç bakımın­dan kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep teşkil eder.

Ayrıca suç, meşru müdafaa hâlinde de işle­nebilir. Emanet olarak kendisine bırakılmış olan silahın fail tarafından haksız saldırıya karşı kulla­nılmış olmasında olduğu gibi.

Hak sahibinin rızasının da güveni kötüye kullanma suçunda hukuka uygunluk sebebi teş­kil edeceği söylenmekte ise de bizce zaten rıza­ya aykırı tasarrufta bulunmuş olmak (zilyedliğin devri amacı dışında), suçun unsurudur. Başka bir ifadeyle, zaten rızaya uygun olarak, yani zil­yedliğin devri amacı doğrultusunda tasarrufta bulununca tipiklik de gerçekleşmemiş olacağın­dan, ilgilinin rızası güveni kötüye kullanma suçu açısından hukuka uygunluk sebebi değildir.

Suçun Nitelikli Hâlleri

Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâli 155. maddenin ikinci fıkrasında düzenlen­miştir. Buna göre, “Suçun, meslek ve sanat, tica­ret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını ida­re etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde” faile verilecek ceza arttırılacaktır.

Suçun Özel Görünüş Şekilleri

Teşebbüs

Suça vücut verecek hareketin, icraya baş­ladıktan sonra elde olmayan nedenlerle yarıda kalması mümkün olduğundan, suç teşebbüse elverişlidir. Örneğin, fail kendisine emanet olarak verilen malı satmak üzere pazarlık yaptığı sıra­da yakalanırsa, satma gerçekleşmediğinden suç tamamlanmamış, ancak teşebbüs derecesinde kalmış olur.

İçtima

Güveni kötüye kullanma suçu seçimlik hare­ketli bir suçtur. Dolayısıyla fail, metinde öngörü­len hareketlerden ikisini de yapmış olsa bile orta­da iki ayrı güveni kötüye kullanma suçu değil, tek bir suç mevcuttur.

Failin, aynı kişinin birden fazla malı üzerin­de devir amacına aykırı olarak tasarruflarda bu­lunması hâlinde, diğer koşullarda gerçekleşirse, zincirleme suç kuralları uygulanır.

Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bu­lunmak, malın kırılması, yakılması, ezilmesi, yok edilmesi şeklinde gerçekleştiğinde, mala zarar verme suçu ile güveni kötüye kullanma suçları­nın unsurlarının aynı anda oluşması ve fikri içti­ma kurallarının uygulanması söz konusu olabilir.

İştirak

İştirakin her şekline elverişlidir. Bir hukuki ilişkiye dayanarak zilyetliği devralan ve bu hu­kuki ilişkiye aykırı tasarrufta bulunan kişi faildir. Bu hukuki ilişkiye taraf olmayıp bu ilişkiye aykırı tasarrufa katkısı olan herkes, iştirak kurallarına göre güveni kötüye kullanma suçundan sorumlu tutulabilir.

Muhakemeye İlişkin Kurallar

Suçun basit şeklinin (TCK m. 155/1) soruş­turulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı iken, ağırlaştırılmış hâlinin (TCK m. 155/2) soruşturul­ması veya kovuşturulması resen yapılır; bunun için ayrıca şikâyet şartı aranmaz.

Failin gerçekleştirdiği hareket neticesinde hukuki ilişkiden doğan güven duygusu sarsılan veya malvarlığında zarar tehlikesi yaratılan ya da malvarlığına zarar verilen kişi, suçtan zarar gören sıfatıyla şikâyet hakkını kullanabilir.

7188 sayılı Kanun ile Ceza Muha­kemesi Kanunu’nda yapılan dü­zenleme ile hizmet nedeniyle gü­veni kötüye kullanmanın da (TCK m. 155/2) uzlaştırma kapsamına alındığına dikkat edilmelidir.