Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Türk Ceza Kanununun Zaman Bakımından Uygulanması

Türk Ceza Kanununun Zaman Bakımından Uygulanması

Geçmişe Yürümezlik İlkesinin Kapsamı

Kural, suçun işlendiği zaman hangi kanun yürürlükte ise o kuralın uygulanacağıdır (TCK m. 7/1). Kanunlar yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, ilgili oldukları olaylar hakkında derhal uygulanır. Başka bir ifadeyle, Türk Ceza Kanunu açısından da “kural derhal uygulanırlıktır. (İnfaz rejimine ilişkin olanlar açısından da kuralın bu olduğuna dikkat edilmelidir. İstisnaları ise erteleme, koşullu salıverme ve tekerrürdür. TCK m. 7/3)”

Bu bağlamda olmak üzere üç farklı ihtimal karşımıza çıkmaktadır:

Yeni suç ihdas eden veya failin du­rumunu ağırlaştıran ceza hukuku kuralları

Başka bir anlatımla örneğin, 08.02.2019 tarihinde işlenen bir suçun cezası 3 yıl hapis iken 10.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren kanunla bu suça 5 yıl hapis cezası öngö­rüldüğünde, bu hüküm geçmişte meydana gel­miş olaya uygulanmayacak, derhal uygulama prensibi gereğince 3 yıl hapis cezasına ilişkin hüküm uygulanacaktır (Zira tekrar etmek gere­kirse, derhal uygulama prensibinde kanunlar yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ki olaylar hak­kında uygulanır. Ancak örneğimizde, 5 yıla ilişkin düzenleme, olayın meydana geldiği tarih olan 08.02.2015 tarihinde yürürlükte değildir.

Failin lehine olan kanunlar geçmişe yürür

(Derhal uygulama prensibinin=geçmişe yürüme yasağının bir istisnasıdır. TCK m. 7/2). Cezayı kaldıran veya hafifleten kural, henüz yar­gılanmamış suçlar ile kesin hükme bağlanmış mahkûmiyetler, yargılanmış ve hatta cezası çe­kilmekte olan suçlar hakkında da uygulanarak geçmişe yürür. Önemli olan nokta, cezanın infa­zının henüz bitmemiş olmasıdır (İnfazın bitimine 1 gün kalmış olsa bile uygulanacaktır). yapan kişi hakkında dahi, sonradan yürürlüğe giren yasa ile “ekmek hırsızlığı” suç olmaktan çıkarılmış olsa bile, 3 yıl hapis cezası uygulana­caktır. Ancak bu noktada geçici ve süreli kanu­nun ileride meydana gelen olaya değil, kanunun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelen olay hakkında, ilerideki bir tarihte uygulandığına dik­kat etmeliyiz. O hâlde aslında bu noktada dikkat edileceği üzere, kuraldan sapılmamakta, “failin lehine olan norm geçmişe yürür” şeklindeki istis­na devreye girmemektedir.

Failin Lehine Olan Kanunun Tespiti:

Suçun oluşmasını zorlaştıran, örneğin suç tanımına yeni bir unsur ekleyen veya cezalandırma şartı öngören kanun lehte kanundur.

Suç karşılığında para cezası öngören kanun, özgürlüğü bağlayıcı ceza öngö­ren kanuna göre, lehte kanundur.

Suç karşılığında güvenlik tedbiri öngö­ren kanun ceza öngören kanuna göre lehtedir.

Suçların içtima kurallarının uygulanma­sını kolaylaştıran kanun lehe, zorlaştıran veya engelleyen kanun ise aleyhedir.

Ertelemenin uygulama alanını genişle­ten kanun lehedir.

Şartlı salıverilmeyi kolaylaştıran kanun lehedir.

Tekerrürün uygulanma koşullarını zor­laştıran kanun lehedir.

Tür veya miktar açısından daha hafif ceza öngören kanun, lehte kanundur.

Aynı neviden olan cezalardan miktarı az olanı içeren kanun, failin lehinedir.

Türü aynı olan cezaların aşağı ve yu­karı sınırlarının birbirine geçmiş olması durumunda; örneğin birinci yasada aşa­ğı sınır 3, yukarı sınır 15 yıl iken, ikinci yasada aşağı sınır 5, yukarı sınır 10 yıl olması durumunda (tartışmalı olmakla birlikte) bizce her iki yasadan kapsadığı cezanın yukarı sınırı daha az olan yasa failin lehine sayılır. Karma sistemin uy­gulanamayacağı görüşü ise doktrinde ağırlıklı olarak kabul edilmektedir (Nite­kim 5252 sayılı Yasa’nın 9/3. maddesi de bunu yasaklamaktadır). Yani her iki yasanın da yalnızca lehe olan hükümle­ri alınarak (örneğimizde 3-10 yıl) sanık hakkında hüküm kurulamaz.

Bu bağlamda örneğin uygulama­da 6763 sayılı Kanun ile Ceza Mu­hakemesi Kanunu’nun 253 üncü maddesine hırsızlık suçunun da uzlaştırmaya tabi olduğuna dair hüküm eklenmesinden sonra bu hükmün yargılaması devam eden dosyalara mı infaz aşamasındaki dosyalara mı yoksa her ikisine de mi uygulanacağı tartışma konusu olmuştur. Yargıtay, birçok emsal içtihadında olduğu gibi TCK’nın 7/2. maddesine atıf yaparak bu durumda olan dosyalarda uzlaş­tırma hükümlerinin uygulanması gerektiğine hükmetmiştir (Yargı­tay 13. Ceza Dairesi, 27/06/2018 tarih ve 2016/18148 E., 2018/9937 K.

Bazı kanunlar ileri yürür. Bunlar ge­çici ve süreli kanunlardır

Yürürlükten kalkmış olmalarına rağmen uygulanmaya devam ederler.

1) Kanun metninde yürürlükte kalacağı sürenin belirtildiği kanunlara süreli kanun, belirli bir olayın devamı müddetince yürür­lükte kalacağı belirtilen kanunlara da geçici kanun adı verilir. Türk Ceza Kanunu’nun 7/4. maddesi gereğince, “Geçici veya süreli kanun­ların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlen­miş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir. ” Bu hüküm mucibince, geçici veya süreli kanunlar bakımından lehe kanun geçmişe yürür kuralı geçerli değildir. Bu tür kanunların yürürlük­te bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında, yürürlük süreleri bittikten sonra da uy­gulanmalarına devam edilir. Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse: Diyelim ülkede iç savaş çıkmış ve her yer talan edilmektedir. Kanun ko­yucu da bunu önlemek için hırsızlık ve yağma suçlarını çok ağır yaptırımlara bağlamış ve bu saikle “ekmek hırsızlığına” dahi 3 yıl hapis cezası öngörmüştür. 

Suçun İşlendiği Zaman

  1. Hareket ile netice arasına zaman gire­bilen suçlarda hareketin yapıldığı zamanı ka­bul ediyoruz. Zira failin hukuka karşı çıktığı ve hukukun korkutucu etkisini gösterebileceği an davranışın gerçekleştirildiği andır. O hâlde suç bu anda işlenmiş sayılmalı ve fail davranışı ger­çekleştirdiği sırada yürürlükte bulunan kanuna göre beklediğinden daha ağır sonuçlara tabi tutulmamalıdır. Fiil tamamlandıktan sonra ne­ticenin meydana geldiği zaman noktasında failin bir iradesi mevcut olmayıp, bu tamamen arızi ne­denlere bağlıdır. Ayrıca icra edildiğinde suç sayıl­mayan bir hareketin sonradan suç sayılması du­rumunda kanunilik ilkesinin güvence fonksiyonu da tehlikeye atılmış olur.
  2. Kesintisiz suçlarda (hem hareketin hem neticenin devam ettiği, hürriyeti tahdit suçu gibi, suçlar) kesinti gerçekleştiğinde, yani hukuka ay­kırı durum sona erdiğinde, işlenmiştir. Buna göre bir kişiyi kaçırarak bir yere hapseden kişi, bu kişi­nin salıverildiği ya da güvenlik güçlerince kurta­rıldığı tarihte suçu işlemiş sayılacaktır. Örneğin; 1 Mart 2018’de mağdur kaçırılmış ve o tarihteki kanun 2 yıl hapis cezasını öngörüyorsa ve 15 Mart 2018’de yeni bir kanun çıkarak hapis ceza­sı 5 yıla çıkarılmışsa, 30 Mart 2018’de yakalanan fail hakkında 15 Mart 2018’de yürürlüğe giren 5 yıl hapis cezasını öngören kanun uygulanacak­tır. Çünkü suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan kanun budur.
  3. Zincirleme suçlarda zincirin son halka­sını oluşturan suçun işlendiği zamanda işlendiği kabul edilir.
  4. Teşebbüs aşamasında kalan suçlarda en son icra hareketinin yapıldığı anda işlenmiş sayılır.
  5. Saf ihmali ve ihmal suretiyle icra suçla­rında harekette bulunulması gerekip de bulunul­madığı anda işlenmiş kabul edilir.