İdari Yargılama Usulünün Özellikleri
Yazılı Yargılama Usulü
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 1. maddesinin 2. fıkrasında, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanacağı ve incelemenin evrak üzerinde yapılacağı kurala bağlanmıştır. Aynı Kanunun 20. maddesinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta olduğu davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerince yapacakları, belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilme yetkisi verilmiştir. Yine, 31. maddesinde ise, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda, hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü, şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası hükümlerinin uygulanacağı kuralları yer almıştır.
Anılan Yasa hükümleri ve yerleşmiş idari yargılama usulü ilkelerine göre; yazılı yargılama yapmak zorunda olan idari yargı yerlerinin kendiliğinden yapacakları her çeşit inceleme için, lüzum gördükleri ve taraflar veya ilgili yerlerden isteyebilecekleri evrak ve bilgiler kapsamında, tanık veya şahit dinlenmesi yada ifade alınması şeklinde bir yöntem bulunmamaktadır. Ayrıca, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasına atıfda bulunulan konular arasında da bu yönde bir kural mevcut değildir.
İdarî yargı yerleri keşif ve bilirkişi incelemesi ile duruşma dışında tüm incelemelerini yazılı evrak üzerinde yapmaktadır.
İncelemenin Evrak Üzerinde Yapılması
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 1 inci maddesinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde incelemenin evrak üzerinde yapılacağı kuralı getirilmiş, aynı Kanunun 20/1. maddesinde ise, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeyi kendiliklerinden yapacakları; mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilginin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri, bu husustaki kararların ilgililerce süresi içinde yerine getirilmesinin zorunlu olduğu, haklı sebeplerin bulunması halinde bu sürenin bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği, 2. fıkrasında ise, taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisinin mahkemece önceden takdir edileceği ve ara kararında bu hususun ayrıca belirtileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle idarece davaya ilişkin işlem dosyasının savunma ile birlikte ilgili idari yargı yerine gönderilmesinin zorunlu olduğu, işlem dosyası ile idari yargı yerlerinin re’sen araştırma yetkisi çerçevesinde lüzum gördükleri her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan ve ilgili diğer yerlerden ara kararı ile isteyebilecekleri, bu husustaki kararların ilgililerce süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğu, taraflardan birinin ara kararı gereğini yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisinin mahkemece önceden takdir edileceği ve ikinci kez verilen ara kararında bu hususun ayrıca belirtileceği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, idari yargılama usulüne göre karar da genel olarak evrak üzerinde yer alan bilgilere göre verilecektir. Îdarî yargı yerleri sözlü bilgiye göre karar veremezler. Sözlü bilginin dikkate alınabilmesi için yazılı hale getirilmesi gerekir.
Re’sen İnceleme İlkesi
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20. maddesinin 1. bendinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları hükme bağlanmıştır.
Bu ilke uyarınca idari yargı yerleri, uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kurallarını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahip oldukları gibi maddi olayı belirleme yönünden de her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yaparak iddia ve savunmalarda ortaya konan maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler.
İdarî yargı yerlerine usulüne uygun olarak dava açılmasından sonra her türlü incelemeyi mahkemeler re’sen yapacaklardır.
Kamu Yararı Denetimi
İdare hukukuna göre bütün idari işlemlerin nihai amacı kamu yararıdır. Bu açıdan bakıldığında kamu yararı çok geniş kavramdır. İdari yargının yaptığı denetim de kamu yararı denetimidir.
İdarî yargılama usulünde dava kanunu işlemin unsurları yönünden hukuka uygun olup olmadığı incelenir.